DünyaGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaSanat

SEÇİMİ KAZANANLAR VE KAYBEDENLER

Ak Parti 22 yıllık iktidarın son mücadelesinde doğrusu finali kötü bittirdi. 8 milyondan fazla oy kaybederek 22 yıllık süresiz birinciliği ilk kez CHP’ye kaptırarak ikinci sıraya çekildi. 

Seçimle birlikte Türkiye’nin konuşulmayan, en nihai gerçekleri, para politikası, berbat ekonomisi, sorunları, mülteciler, kiralar, üç harfli marketlerin işgal biçimindeki ticari anlayışları, halı altına süpürülen diğer yığınla aksaklıklar hepsi bir anda ortaya fırlamış, özelikle iktidar yanlısı medya ve bazı kalemşörler ufaktan öz eleştiriye gittikleri gözlemlendi. Mevcut var olan tüm sorunlar sıralanarak cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından derhal bir neşter atılması gerekliliği seçim sonuçlarıyla birlikte gündeme geldi. 

Buna entegre olarak iktidarın bir “B” planı olmadığını da seçim gecesi gördük. Meğer günü birlik politikalarla idare aksı devam ettiriliyormuş. Çünkü rehavet, lüks ve şatafatta sınır tanımamazlığın boyutu olsa gerek, yukarıya istisnasız bildirilen yalan-yalnış raporların ayrıca Erdoğanı da ters köşe yaptığı, seçim gecesi İstanbul Kısıklı’da seçim sonuçlarını takip eden Erdoğan apar topar Ankara’ya kara yolu ile geçmesinden anlıyoruz bunu. 

Şahsen bende seçim gecesi çok dikkatli şekilde yapılan analizleri, anlık sağlanan veri ve farklı Tv kanallarında yapılan yorumların hepsini izledim. Türkiye’de bir seçimden fazlası bir şeyler yaşanıyordu. Bunun adı kimine göre yenilgi, kimine göre zaferdi. Zaferi kabullenenler ile yenilgiyi hazmetmeye çalışanlar arasında geçen yeni ve farklı bir dönemi işaret etmekteydi. 

O nedenle sistematik olarak sayılara takılmadan seçimi kazananları ve kaybedenlerini nedenleri ile birlikte kategorize etmeye çalışacağız. 

İsterseniz İlimiz Malatya’dan başlayalım: 

Veli Ağbaba bu seçimden güçlenerek çıktı. Yaklaşık 70 yıldan sonra CHP tarihin rekor denilecek oyunu aldı Malatya’da. Şehrin  tek mümessili, patronu, temelli güçlü siyasetçisi artık Ağbaba’dır. Ağbaba kazandı. 

Ak Partiden “tek” kazananların Selahattin Gürkan, Öznur Çalık olduğu şıklarını da rahatlıkla işaretleyebiliriz. Her ne kadar Çalık son anda sahaya inse de genel anlamda İki aktörün şehirde oluşturduğu eksiklik kaynaklı boşluk feci sonuçlar meydana getirdi. Özellikle teşkilat ve diğer Ak Partili yöneticilerin Veli Ağbaba karşısında çaresiz kalışı net şekilde göze çarpıyordu. Vekillerin ve teşkilatın Ağbaba’ya karşı senkronize bir politika üretememeye bağlı olarak değişen oy oranı Ak Partililer üzerinde hicap ve hezeyan etkisi yaptı. Şehrin referansından kopmuş, savrulmuş Ak Parti yetkilileri bakalım hangi perspektifle oy vermeyen seçmene kendini kabul ettirmeye çalışacaklar?

YRP adayı Bilal Yıldırım iddialı şekilde seçim sathına girmişti, ne varki önceki milletvekilli seçimlerinde aldığı oy kadar oy alamadı ne yazık. Bunun bazı sebeplerini önümüzdeki günlerde sıralayabiliriz. Hatta beklenilenin çok altına düştü. Şehirde Yıldırım’ın bir umut olduğuna dair net siyasi tolerasyonlara rastlıyorduk. İmkanlarını sonuna kadar zorladı. Yine de YRP ülke geneli oyunu yükseltirken Bilal Yıldırım Malatya’da düşük oy aldı. Kaybedendi. 

Milletvekillerinden İhsan Koca, Bülent Tüfekçi, İnanç Siraç Ölmeztoprak ve Abdurahman Babacan’ın şehirde hiç bir hükümlerinin kalmadığını, üstelik zoraki kazanılan bir seçimden dolayı her ne kadar “başardık, yaptık, ettik” deselerde Malatya halkı adına ve bugüne kadar suistimal edilen Malatya şehri içim hesap vermeliler. Malatya’da hesap vermeyi bırakın öz eleştiriye dahi gidilmeyeceğinden eminiz. Çünkü toplumla siyasiler arasında açılan mesafe o kadar fazlaki. Bu mesafenin derin etkisi bir kaç yıl değil onlarca yıl daha silinmeyeceğinden Ak Parti tepeden çok keskin bir değişime gidilmez veya devrim boyutundan önlemlerle halkın karşısına çıkmazsa tablo asla değişmeyecek. Açık açık kaybettiler. 

Bağımsız aday olarak seçime giren prof. Dr. İbrahim Gezer hocanın beklentilerin oldukça altında oy almasını şöyle okuyabiliriz. Malatya gibi kırsal, varoş, yarı feodal, demokratik bilgi eksikliğinden kaynaklı bağımsız aday doktrini yer bulamadı bir türlü. Bağımsız adayların karşılığının olmadığı bölgesel içerikli nedenlerden ötürü Gezer hoca kaybedendi. 

YRP Battalgazi adayı Ayetullah Geçen çok başarılı bir performans ve seçim kampanya süreci devam ettirdi. Denilebilirki Türkiye’nin en başarılı seçim çalışmasını yaptı. Bir çok noktada skm’lar kurdu. Geleceği parlak ve siyasette aranılan bir isim konumuna sıçradı. O da kazandı. 

Ak Partiden Doğanyol ilçesi adayı Hakan Bay öyleki çok fazla seçim çalışması yapma gereği dahi duymadı. Bölgede bir başkan sıfatından öte abi, kardeş, dost ünvanları üzerinden oldukça sevilme özelliği ona yeni bir dönem daha hediye ediverdi. Seçimi rahatlıkla kazandı. Kazananlar tarafında idi. 

Sami Er seçimden başarılı şekilde çıktı, yeni Büyükşehir başkanı koltuğuna geçti lakin kıl payı CHP’ye kaptırmak üzere olduğu mahali seçimleri iki merkez ilçeden sonra diğer iki büyük ilçe Doğanşehir ile Yazıhan’ın CHP’nin eline geçmesinin anlamı; demek oluyorki hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Bununla beraber ülkenin iyi olmayan hatta batmış bir ekonomisi yanında harabeye dönmüş, enkaz bir şehri yeniden inşa etmek, ayağa kaldırmak teminatı vererek görevi devr almasını dair vaadler yerine getirilip getirmediğine tabiki bakacağız.  Şayet şehri bir an önce eski popülaritesine kavuşturmadığı andan itibaren Sami Er’in Erdoğan gözdesi olması onu kurtaramayacak. Artık insanların hiç bir ters giden reaksiyonlara tahammülü kalmadı. Kaybeden değil ama kazanan da olmayacağını biliyoruz. Yani orta direk. 

Ülkede ise: 

Öyleki 2024 seçimlerin yıldızı Konya YRP il başkanıydı. 13 ilçeyi aldıkları halde “amacıma ulaşamadım” diyerek seçim günü istifa etmesi oldu. Bu çok etkileyici idi. Kazandı. Velhasıl bundan böyle tüm partilerin kapısı sonuna kadar kendisine açık olacağı ve böyle bir isimle çalışmak için Ak Parti de dahil birbiriyle yarışır olacakları belirginleşti. 

Ankara’da CHP adayı Mansur Yavaş ile yarışan Ak parti adayı Turgut Altınok malı, mülkü, servetinin kurbanı oldu. Her ne kadar “babadan miras kaldı” kılıfına sığdırılmak istense de halkın gözünde bu servet siyasetten geldiği inanışının cevabı adeta tokat etkisi yaptı. Sonuç Altınok nerdeyse Mansur Yavaş’ın oylarının tam yarısı kadar oy olarak tokatlı kaybedenler tarafına sürüldü. 

Mansur Yavaş doğrusu itina ile takip ettiğim bir siyasetçi. Ses tonu, giydikleri, konuşma üslubu, siyasi duruşu hiç değişmeyen tek isim. Başkentimiz Ankara iktidarını ikinci kez CHP tabelası altında yönetebilme yetkisini aldı Ankaralılardan. Başarıyla kazandı. 

Ekrem İmamoğlu. Ülkede yerel seçim gerçekleşirken diğer yandan tüm Türkiye’nin kilitlendiği seçim İstanbul seçimleriydi. Nerdeyse en kırsal kesimde dahi İstanbul’u kim alır telaşı başlamıştı. Ak Parti teşkilatları,16 bakan ve bizatihi Recep Tayyip Erdoğan’ın almak için tüm gücünü ortaya koydukları İstanbul’da İmamoğlu faktörü tüm devlet ve iktidar gücüne karşı tek başına mücadele gösteriyordu. Aslında İmamoğlu’nun kazanması biraz da iktidar ve devlet gücünün çok aşina bir şekilde seferber edilmesi, halkın doğal olarak İmamoğlu’na destek vermeye doğru itekledi. Çünkü Türk halkı mağdurun yanına yer alır. Ak Parti adayı Murat Kurum’un ayrıca düşük profilli çıkması, yaptığı gaflar, projeciliğini çok somut delilere dayandıramaması ve Erdoğan eli altında kalan tavrı İstanbul seçmenini ikinci kez İmamoğlu demeye zorladı. Kazanan Ekrem İmamoğlu oldu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönettiği Ak Partiyi iki ciddi sorunu beklediğini buradan bizde dile getirmeliyiz:

Birincisi: halkın sağduyu ve ideolojik düşünme hakkını bertaraf edilmesine sebep sırtında kambur haline gelmiş ekonomik kıskaç ve diğer sorunlara müdahelede kullanacağı yöntem. Sert ve radikal bir yöntem mi izlenir yoksa yine halkın gazını almaya yönelik, az tuz biber eklenerek yoluna devam mı ederler? İstifalar olması bekleniyor. Ekonominin gidişata neşter diyebileceğimiz kamudaki israfı, rant mekanizmalarını, beşli çete, kira ve sığınmacılar ile üç harfli marketler konusunda sert önlemlerin alınması bir sonraki veya olasılığı yüksek erken seçimde tablo tersine döndürülebilir. Yok, biz böyle devam ederiz, halkın sesini ısrarla duymayacağız düsturunda takıntı devam edilirse Ak parti bir sonraki seçimde tamamen sahadan silinecektir. 

İkincisi: geçmiş dönem milletvekilleri, bürokratlar, siyasiler ile belediye yöneticiler, bazı iş insanları kim varsa ciddi bir soruşturma altına alınması ve mal varlıklarının denetlenmesi, şüpheli konumundaki kişi veya şirketlerin kamuoyu ile paylaşılarak gerekirse yanlış yapan yöneticilerin ifşasına kadar gidilirse insanlar ilk dönemlerdeki gibi tekrar Ak Partiye keskin bir “U” dönüşü yapacakları bilinmeli. Bunun için devletin işleyiş temel unsurlarına baş vurulmalıdır. Bir de teşkilatlara ülke geneli, il ve ilçelerde müdahalesi artık kaçınılmaz olduğu aşikar. Teşkilatlar il ve ilçelerde lagv edilerek siyasete bulaşmamış yeni yüzlerle devam edilmeli artık. Çünkü Ak Parti sadece rant kapısı, partiye gelenler de rantçı, nemalanmak fikriyle başvuruyor. Bu algı derhal temizlenmelidir. Bu kanserli virüs gibi büyüyenrant mekanizmalarından arınılmadığı taktirde kaybedenlerden biri de kesinlikle Ak Parti konsensüsü olacak. Ki kaybetti de. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu