GündemKöşe YazılarıMalatyaManşetMedya

Sosyal Medyada, Sosyal Mesafeni Koru!

Zaman ve mekan sınırlarının ortadan kaldırıldığı bilim ve teknoloji çağı, teknolojik gelişmelerle birlikte hayatımıza bir çok değişim getirdi. Artık eskinin gözünün yaşına bakılmadığı, yeni dediğimiz ne varsa sürekli yenilenme ihtiyacının talepleri karşılaması doğrultusunda ilerleyen bu yüzyıl, sosyalleşme adına bir devrim niteliği taşımaktadır.

Özellikle iletişim, haberleşme, paylaşma, içerik üretme platformlarını tek noktada birleştirip kullanıma sunan sosyal medya, kulağa aşina geldiği gibi bütün dünyanın ilgi odağı merkezinde. Yediden yetmişe hepimizin bir veya birkaç mecrasını aynı anda kullandığımız sosyal medya, kullanıcıların internette aradığı, kullandığı ve  içerik ürettiği interaktif iletişim platformdur. 

Tabii interaktif özelliği sayesinde  aklımıza gelebilecek her şeye anında erişim olanağı sunduğu için bilgiye, eğlenceye ve sohbete dair ne varsa sosyal medyada arar olduk. Çünkü üzüntümüzü, sevincimizi, duygu ve düşüncelerimizi paylaştığımız aynı zamanda çift yönlü bir iletişimle karşılıklı veri alışverişinde bulunmak için kimsenin kapısını çalmanıza gerek duymadan, dünyayı elimizdeki telefonlara sığdırdı. Artık herşeye iki tıkla ulaştığımız bir dönemin kullanıcılarıyız.

İlgi duyduğumuz bir bilgiye anında, ilk ağızdan ulaşabilme imkanı ve kurumların ya da şahısların tanınmasına öncülük etmektedir. Sosyal medya haberciliği, sosyal medya sorumlusu vb. dallarda ya da sosyal medya üzerinden ürün pazarlama yapabilen kişilere iş fırsatı sunması bir diğer avantajıdır. 

Buraya kadar herşey iyi güzel ama böylesine hayatımıza viral şekilde yayılan sosyal medyanın, aile ilişkisi ve çocuklar üzerinde olumsuz yüzünün olduğu da bilinmelidir. 

Şöyle diyebiliriz: Aşırıya kaçmadığınız takdirde, bilinçli ve kontrollü kullanıldığı zaman boş vakit eğlencesi fakat aşırıya kaçan her şeyin doğurduğu zararlar gibi sosyal medyaya gereğinden fazla maruz kalmanın da hem bireysel hem genel zararları elbette var.

Örneğin; geleceğimizin mirasçıları çocuklarımız, olumsuz yanından en çok etkilenenler oluyor. İzlediği en basit bir çizgi filmde bile bilinçli/bilinçsiz yerleştirilen her ürün, zihinlerinde aklınıza gelmeyecek çağrışımlar yaratabilir. Çizgi filmdeki herhangi bir karaktere özenerek davranışlarını bilinçaltına kodlar ve agresifleşirek size, çevresine, arkadaşlarına zarar verebilir. Davranışlarında ters giden bir durum farkettiğinizde gelişi güzel sosyal medya kullanımına izin verilmemelidir. Bakın, kesinlikle kullanmasın demiyorum. Sadece zararına karşı güvenli ortamı sağlayın ve kontrolü elden bırakmayın.

Sosyal medya platformlarında geçirilen süre ne kadar artarsa bağımlılıkta o derecede artar. Bağımlılık varsa olumsuz etkileri işte  o anda varlığını gösteriyor. Biliyorsunuz ergenlik çağındaki çocuklar ve gençler bu ortamları daha yoğunlukta kullanıyor. Bu dönemde kimlik arayışı içinde bocalanan gençlerimiz, sosyal medyada görünenin, göründüğü gibi olmadığını bilmediği için bu ortamda kendine rol model seçtiği kişilerin davranışlarını taklit etmeye başlıyor. Rol model kişisi, toplumun değerlerini alt üst eden biriyse çocuğunuzun  kişiliğini  beraberinde olumsuz etkileyecek. Ben değil, başkası olabilmek için gayret üstüne gayretin sonu gelmeyecek.

Sosyal medya aile yapısına ise dinamit yerleştirmiş durumda. Aile ortamında karşılıklı sohbetin yerini  sosyal medyadaki arkadaşlıklara ve mesajlaşma uygulamalarına bıraktı. Aynı evin içinde ayrı dünyalar yaşanıyor. Bir nefes kadar yakın olup birbirinden habersiz. İlgisizlikle başlayan bahaneler, memnuniyetsizlikle pekiştirildiğinde kişi, eşinde istediği özellikleri bulamayınca  mutluluğu yanı başında değil de sosyal medyada arıyor. Sonrası ne mi oluyor? Evli olup eşini, bu platformda  tanıştığı biriyle aldatıp yıkılan yuvalar oluyor. 

Bazen de gençlerimiz siber zorbalığın kurbanı oluyor. Sosyal medya arkadaşlığının hüsranla biten hikayesidir bu. Mesela ailesinden gizli tanıştığı biriyle ümitli bir yolculuk beklerken dolandırıldığının farkına iş işten geçtikten sonra varabiliyor. Erkeklerde de aynı durum söz konusu olsa bile siber zorbalık ile korkutma, kızdırma, utandırma hipnozu bayanlar üzerinde daha etkili olmaktadır. Kime neye güvendiğimizi bir kez daha sorgulamamız gereken bu mecrada temkinli davranmak gerekiyor. 

Burada en büyük görev ebeveynlere düşüyor. Önce kendilerini “sosyal güce”karşı bilinçlendirmeliler. Zarar ve yararlarının hem kendisi hem ailesi adına kazanım ve kayıplarını iyice benimsemeleri gerekiyor. Aynı şekilde bu farkındalığı çocuklarına da yansıtmak istiyorlarsa patırtıyla gürültüyle değil, güzellikle konuşarak anlatmanın tek çözüm olduğunu hepimiz biliyoruz. 

Kısacası sosyal medya hayatımıza bir örümcek gibi sığınıyor, ilmek ilmek ağını da örüyor. Bu ağa kapılıp yem olmak da sizin elinizde ağın etrafında kontrollü bir şekilde ilerlemekte sizin elinizde. Demem o ki sosyal medya, hayatımızın bir parçası olduğuna göre sosyal medyada, sosyal mesafeyi korumak gerekiyor…

Selma Karakaş Tutuş

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu