AnalizGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaManşetSiyaset

MKYK Listesi Ve Malatya Siyasetinin Çöküşü

Konu bir köşe yazısıyla geçiştirilecek kadar basit veya üzerinden üç beş dakika konuşarak kapatmanın ötesinde değil. Bir çok analiz, detaylandırmaya muhtaç, şehrin siyasilerinin artık kendilerini silkelemesi bakımından oldukça vahim ve düşündürücü. 

7 Ekim günü Ankara’da Ak Parti 4.cü olağan kurultayı sonrasında ortaya elbette bir liste çıktı. Liste ilk saatlerde elime geçmiş, hemen bir hevesle alıp incelemiş ve Malatya’yı temsilen hiç bir siyasi ismin olmamasına rastlayınca kafamda beliren ilk tepki şu oldu: “Ak parti Malatya’yı çantada keklik gördüğünden gibi” klişe bir düşünceye sığınmak yerine aslında verilen mesajın derinliğine odaklanmak gerekiyordu. 

Evet, Ak parti Malatya’da ciddi bir oy alıyor. Bu doğru. Hatta Malatya Ak Partinin oy deposu. Kalesi sayılan iller arasında adı geçmekte. Sebebi ne olursa olsun sanırım reis Erdoğan yaşadığı sürece böyle devam ededeceğini ön görüyorum. Sorun burada Ak parti değil, merkez yürütme kurulu da değil, Ak Partinin ülke yönetimiyle alakalı bir istikrarsızlığı hiç değil. Sorun bizde… Yani (seçtiğimiz) siyasilerimizde. Siyasiler nasıl bir haleti ruhiyesi içindelerse artık kendini bulunmaz hint kumaşı olarak taktim buyurabilmelerine münhasır… Çok üstün, beyaz yakalı, jakoben kültürden “hık” demiş, aramıza fırlamış, kendilerini üst sınıf görebildikleri için Malatya’yı temsiliyettin dışına-kenara doğru itilmiş. “Malatya bize muhtaç, biz olmazsak amanım aman…” havalarından geçilmiyor olduğundan A takımına alınmadılar hiç biri vs….

Örneklerini çoğaltabiliriz. 

Diğer yandan şehirde egemenliğini ilan etmiş despot paralel bir hegomanik yapı var. Ak parti; istihbaratı durmadan anket üzerine anket yaptırıyor. Kimlerin bu paralel yapıyla irtibatlı olduğunu, kimlerin işbirlik içinde olduğunu, kimlerin yol verdiğini, ticari ilişkileri, beraber çevirdikleri dümenler velhasıl ne var ne yok yukarılara raporladığını tahmin edebiliyoruz… 

Sonucunda paralel yapının tasfiyesi anlamına da gelen yeni MKYK listesi, Ak Partinin şehrin insanlarını hiçe saydığı, “efendim zaten oy veriyorlar” mantığıyla alakalı bir karar olmayıp, siyasilere açık bir uyarı mahiyeti taşıdığı sizce de aşikar değil mi? 

Size rağmen, sizin başarısız, toplumdan kopuk fantastik tutarsızlığınıza orantı, görün işte halk, siz olmadanda bize oy veriyor zaten” mantalitesinin açık bir kanıtı gibi. 

Nerdeyse her ilden bir veya bir kaç ismin Ak parti A takımına girdiği halde Malatyalı siyasilerinin pas geçilmesi diğer yandan radikal bir grubun acıtatif insiyatif üzerine şehirde kurduğu anti’siyasal korku imparatorluğunun ne denli tehlikeli olduğunu, siyaseti ahtapotvari kollarıyla nasıl sardığını ve saplantılı halini gördü. Genel merkez Malatya siyasetini görmezden gelme gibi teknik bir bir eğilime evrilerek muhataplarına kapalı zarf usülü –ihtarı– postalama rutininde; Malatya adının geçmediği bir MKYK’yı Türkiye önüne sundu. 

Listede olması gerekenler başta olmak üzere kademeli olarak, yukarıdan aşağıya, en alt teşkilatlara uzanan tüm tabloyu alıp incelediğimizde kazançlı hiç kimsenin olmadığı, Malatya ve siyaset unsurlarının zararlı çıkacağı bir sürecin kapısını araladı bizlere. Sorun bununla sınırlı kalmayıp Siyasilerin kendilerine bir çeki düzen vermediği taktirde daha farklı yerlere tırmanıp kontrolden çıkabilir noktasına gelebilir belki. Ama neyse ki korkulan olmadı, en azından başımız sıkıştığında arayacağımız milletvekillerimiz var hala. (Cevap vermeselerde) iki taraf da itidalli davranmayı, yaşadıkları/yaşattıkları bu talihsizlik üstünden sorunlarının özünü konuşmayı seçecekler mi yoksa halkı yok saymaya devam edilecek mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. 

Ak Parti tarafının söylediği, verdiği mesaj, tavrı net ortada. “Siyasiler yetersiz ve bu süreci hak etmediler” diyor. Malatya siyasilerin tarafının bakalım neden bir tek ismin MKYK’da yer bulamama ile ilgili olarak yapacağı açıklamalara bırakın, ki öyle bir açıklama geleceğini beklemiyorum… En azından Cumhurbaşkanı Erdoğan nezdinde Malatya üzerinin neden çizildiğinin prosedüründeki eksiklikler nelermiş, güzide bir şehrin seçilmişlerinin bir MKYK’a girememesinin neden acaba kaynaklandığı ancak Malatya’nın deprem sürecini de göz önünde bulundurduğumuzda bu sorunun halkı etkileyip etkilemediği hatta bundan sonra da etkilemeyi sürdüreceğini söyleyebiliriz.

Bunun için yazımın başında bir köşe yazısıyla, bir kaç dakika konuşarak geçiştirilemeyecek kadar mühimdir dedik. 

Fakat şöyle bir gerçek var. Malatya’nın siyasilere ihtiyacı olmadığını, siyasiler hiç olmadan da işlerin yürüyebileceğini, kendi göbeğini kendi kesebileceğini, geri tarafta Ankara bağlantılı ilişkilerinde ise direk halkın isteklerine çözüm üretilebilecek formun organik bir kanal suretiyle oluştuğunu söyleyemeyiz. Sebebi ve sonucu ne olursa olsun bu olay da Ak Parti genel merkezin kollektif hafızasının verdiği (başarılı) karar neticesine taşıyor bizleri. Yeni MKYK listesi tüm bu verileri bonkörce elimize veriyordu. Malatya’da siyasetin çöküşü olarakta kodlarını okuyabileceğimiz yeni dönemde yediğimiz siyasi ambargo ve muhtelif yaptırımla anılıyor olmamızın negatif izlerini her geçen gün biraz daha hisseder olacağız. 

İster kabul edelim, ister etmeyelim 7 Ekim günü Malatya adının geçmediği bir MKYK ve sorumluları bakımından bir fetret döneminin başlangıcını temsil ediyor. Yanıbaşımızdaki ve aynı ligde yer aldığımız Şanlıurfa’dan 4 MKYK üyesi seçilirken aynı zamanda Malatya’nın yer bulamaması başarılarısızlığından gurur duyduğumuz bir hikaye devşirmeye çalışmak olsa olsa bu şehrin insanlarına hakaretten başka bir şey olmaz. 

Doğal olarak, legal olarak 7 Ekim listesini elbette farklı yorumlayanlar çıkabilir. Bilakis suçu genel merkeze mal edip, bizim yerli-yerel siyasileri aklama çalışmaları da başlatılabilir. Küçük bir Anadolu şehrinde belediye başkanına karşı koca bir ittifak yapmanın dej’avanajları da yukarıdaki tüm sıraladıklarımın sonuna eklememiz mümkün. Kapalı kapılar arkasında Selahattin Gürkan’ı ne olursa olsun devirmeliyiz minvalindeki toplantılarıda… Siyaset Malatya’da böyle böyle iflas etmiştir. Kimse Ak partiyi suçlamaya kalkışmasın sakın, varlık elde etmek çabasına karşı halkın sümen altı edilmesinin doğurduğu sonucu plansız-programsız-bitik bir siyasi aritmetiğe tırmandırdığını esefle izliyoruz. 

Maalesef böyle. Şehir bir çok yönüyle kaybediyor. Nasılki bir çok kurumu çevre illere kaptırdığımızda müdahale etmeliydik bu işe. Onun için herhangi bir isim zikretmiyorum. O iyi, şu kötü demek vicdansızlık olur. Adaletsizliktir. Olan olmuş, biten bitmiş bir kere. Hepsi birlikte, organize hareket etti. Nemalananlar destekledi, nemalanamayanlar kötüledi. Hiç bir zaman ortasını bulamadık. Kaybeden Malatya mı Malatya… Şimdiden hangi yorumun haklı olduğunu kestirmek zor. Elimizde çok ilginç veriler var. Benim içgüdülerim siyasiler istedikleri kadar zengin olsunlar, güzel takım elbise giysinler, botoks yaptırsınlar, pahalı araçlara binsinler Malatya’yı iyi yapmaya dair teşebbüsleri olduğunu asla sanmıyorum. Malatya’nın siyasi tarihçesi Özal’la bitmişti oysa, sonrasında sadece bir tavır, bir refleks olarak devam ettiği, siyasilerin insanlarımızla bir oyun oynadıkları, onların duygularını suistimal ettiği ve nihayetinde elde kalan bir avuç enkazdan öteye gidemediğimiz bariz şekilde ortada değil mi? Hepimize ve her şeye yazık oldu! O güzelim saf beklentilerimize yazık oldu. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu