Köşe Yazıları

BİR ŞEHİR DÜNYADAN AYRILALI!

Refik Halit Karay’ın Eskici adlı hikâyesinin başkahramanı Hasan, beş yaşındayken annesiz ve babasız kalmıştır. Ona bakacak bir akrabası yoktur. Komşuları onu Filistin’deki halasının yanına gönderirler. Onu Filistin’deki halasının yanına gönderirler. Filistin’deki halasının yanına gönderirler…

Eğer iyi bir yazar olsaydım size İdlib’de yaşanan bir olayı anlatırdım. Ve aklınızdan çıkmazdı. Hatta İdlib’e gidip kendinizi Rus, İran ve Suriye bombardımanının tam ortasına bırakırdınız. Oysa öyle olmayacağını adım gibi biliyorum

“Gitme!” Aklı sende kalanın söylediği sözdür bu.  “Uyuyamam geceleri” de diyecektir sana gitme diyen. Oysa bir şehir dünyadan ayrılalı yıllar oluyor. Tüm insanlarıyla birlikte bizden ayrıldı onlar. Kavganın ortasında her gün kaldıkları toprakları gasp edilirken, gözümüzün önünde kollarını resmi görevliler kırarken, bir yaralıyı taşırken kurşunlandıkları için ayrıldılar bizden. Biz onlara “Gitmeyin!” diyemedik. Diyemezdik. Dengeler adına, evladüiyal vardı. İşimiz vardı, düzenimiz vardı. Diyemezdik. Kaybedecek şeylerimiz vardı. Sadece şeyler.

Çocuktum. Lut kavminin nasıl gazapla yok edildiğini anlatıyordu hoca. Dört melek, kanatlarını toprağa daldırıyor ve şehri hallaç pamuğu gibi savuruyorlardı. Sanki dört melek gelmiş, kanatlarını Gazze’nin dört bir yanından toprağa daldırıp, alıp götürmüşlerdi. Gazap için gelen o dört melek bu sefer “Gazze bu dünyaya fazla” deyip bizden ayırmıştı onları. Onlar sanki başka bir gezegendeydiler. Bize o kadar uzaktılar ki soykırımı yaşamış bir kavmin elinde her gün bıçaklanıyorken bile bir film seyrettiğimizi zannediyorduk. Gazze, çocukluğum kadar uzak, soykırım filmleri kadar günübirlik bir üzüntü.

Eğer iyi bir yazar olsaydım Gazze diye bir şehrin olduğuna inandırırdım sizi soykırıma uğradığı söylenen Yahudiler tarafından bebeklerine varana kadar öldürüldüklerini ve İsrail’in bunu kendini savunma hakkı diye bir yalanın gölgesinde yaptığına kani olurdunuz.

Ben iyi bir yazar olsaydım filmlerde anlatılan soykırımın değil de hakan’a ve ırgun’un yaptığı katliamları Hakan Akın Hitler ile yaptığı antlaşmaları Yahudileri en çok Siyonistlerin ölüme yolladığını yazar sonra da susturmak için bir kenarda beklerdim aslında susturulmuş bir vicdanla yazıyorsam Ben siyonist’ten önce bitirmişim işimi ha varmışım, ha yokmuşum.

Filistin’e halasının yanına gönderilen Hasan Kader yalnız hissediyorum kendimi. Bilmediği bir dilde insan ne kadar var olabilir ki bilmediğim bir dil konuşuluyor dünyada ve herkes biliyor kimsenin evi gasp edileni anlamadığını anlamak istemeyeceğini. Bu yüzden İsrail denildiğinde herkes susuyor hırsızın hiçbir zaman suçu yok bu ülkede herkes bir yalanı birlikte söylüyor katilin masum olduğu ispat etmek için maktülü tekmeleyen bir dünyada yazmak ne işe yarar Hasan çok üzülmüştü Filistin’e gönderildiği için ben o üzüntü çölüne gidip Hasan’ın yürüdüğü yollarda yürümek istiyorum ana dilimi bilenlerin bile acımı duymadığı bir dünyada olmaktansa masum Bir gazzeli bebeğin mezarına Toprak olmayı yeğlerim. Gazze denilince taş kesilenmediğini dünyadan uzaklaşmanın insanlık namına büyük bir adım olduğunu da biliyor dünyanın insanları.

Mademki insan olmam kusurlu yazar olmam bir vehim müslümanlığım yetersiz keşke siyoniste atılan Bir taş olsaydım! Hasan’ın Filistin’de bir havası vardı Filistin o kadar uzak değilmiş bir taş atımı Bir kalp atımı uzaktaymış meğer.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu