BİR EMPATİ TUTTURMUŞ GİDİYORUZ
Son yılların popüler iletişim kavramlarından biriside empatidir.
Anlaşılmadığını hisseden birisinin, kendisinin ne kadar empati yapıp yapmadığını düşünmeden, muhatabına ilk ithamı, ‘empati yapmıyorsun‘ demek oluyor.
Empati, muhatabınızın size doğru gelmeyen fikir ve düşüncelerini onaylamak değildir.
Önce bu noktanın iyi bilinmesi gerekir.
Empati, muhatabınızın gözüyle onu, yâni onun bakış açısıyla, size yanlış gelen fikir ve düşüncelerini onaylamak değil anlamaya çalışmaktır.
Doğru anlamadığınız bir fikir ve düşünceye, dolayısıyla muhatabınıza sağlıklı yaklaşamaz, size göre doğru olan fikir ve düşüncelerinizi aktaramazsınız.
Bilinmelidir ki, kasıtlık ve inatlık dışında, yâni normâl şartlarda kimse bilerek ve tercihen bir yanlışı savunmaz, savunmaması gerekir.
Savunuyorsa, size yanlış gelmekle birlikte, kendisine göre savunduklarının doğru yanları vardır.
Kısacası, anlayamadığınız insana saygı duymayı öğrenemezsiniz.
Şahsiyetine, fikir ve düşüncelerine saygı duymadığınız bir insanı, daha baştan kaybetmiş ve diyalog kapısını kapatmış olursunuz.
Başkasının fikir ve düşüncelerini, hata ve yanlışlarını eleştirirken, bizim fikir, düşünce ve işlerimizde her hangi hata ve yanlışımızın olmaması gerekir.
Saygı duymak, sakinlik ve bir releks hâlidir aslında.
Bir tebessüm bile saygı duymanın kazancıdır insanda.
Saygı duymayı öğrenmeyenlerin, saygı beklemesi bencilliktir.
Saygısız bir hayat, kavgalı ve gürültülü bir tiyatro oyunu gibidir.
Herkes empatiyi, yâni hoşgörüyü ve saygıyı karşısından bekliyor.
Empatiye harika bir örnek geldi aklıma.
İmamların büyüğü, Ebu Hanife, bir konuda muhatabıyla ayrılığa düşünce şöyle söylüyor.
“Bu konudaki fikir ve düşünceleriniz, size göre doğru olmakla beraber bana göre yanlıştır.
Benim bu konudaki fikir ve düşüncelerim, size göre yanlış olmakla berâber bana göre doğrudur.”
Belleklerimize bir duvar yazısı olsun isterseniz bu sözler.
Abdulkadir TÜRK