22:28’de Malatya’da açılan yeni bir sayfa, Expo 28, bundan sonra ne yapmalıyız ?

Sezen Aksu şarkısında ‘İstanbul İstanbul olalı, görmedi böyle keder’ hüzün ibareli notaların insan ruhunda bıraktığı tesirin,  aslında bir aşk acısı değil İstanbul büyüklüğü karşısında yaşanmış bir yenilginin zaman ve şartlara bağlı olarak çaresizliğini nakleder. Sözleri çoğu zaman bizleri farklı duygulara sevk etmeyi başarmıştır. 

Sanırım bugünden sonra “Malatya malatya olalı görmedi böyle proje” diyebilmeliyiz artık. Slogan olarakta kulanılmaya oldukça müsait bir jargon. 

Çünkü Malatya ilinin haritadaki yerinin ötesinde bir çalışmanın, hele’de  İstanbul Yenikapı’da konsepti pek belirlenememiş, ucuz düşünen STK’ların tornasından çıkma; başarısız ‘Malatya tanıtım günleri’ adı altında düzenlenen etkinlikte şehrimizin kan kaybı yaşaması, imaj suikastine uğraması, siyasetçi olmak isteyen STK müdürlerinin sidik yarıştırdıkları konseptin hemen peşinden müjdelenmesi, doğrusu çok iyi geldi. 

22:28 haberi…

Başkan Gürkan İstanbul’da bu işin derneklerle olmayacağını gördü ve şayet böyle devam edilirse –at izi it izninin birbirine karışmasının– ötesine geçmeyeceğine karar vermiş, önümüzdeki süreçte “Malatya” adını kullanarak reklamını tamamlamak isteyen bazı çevrelerin art niyetini görmüş olmalıki İstanbul’dan Avrupa’ya transit bir geçiş gerçekleştiriyor. 

Şu demek oluyor; Başkan Gürkan Expo fuarının çalışmalarını ağırlık vermesi gerektiğini idrak etti. Bazı kritik adımlar atma riskini göze aldı. Hatta uluslararası bazı girişimlerde bulunmuş olmasının kanıtı; takvim ve süreç, haberin olgunlaşma kaynağı ile kamuoyuna paylaşma biçimini hepsini bir araya getirdiğimizde gerçekten büyük bir organizasyonun ilgi alanına götürüyor bizleri. Ve bu organizasyon hiç hesapta yokken, tabiri caizse şeytanın aklına dahi gelmezken, bizler şehirde siyasilerin kapışmasını izlerken  ‘bir gece ansızın’ deklare edilmiş olması Gürkan’ın olağan bir başarısı olarak nitelemeliyiz. 

Ve Expo, Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunlarından sonra organize edilen şehre en çok ekonomik değer katan 3. büyük organizasyon…

Vaktiyle Antalya’da yapılmış ve Antalya’yı şaha kaldırmış Expo fuarı ‘neden Malatya’da yapılmasın?’ düşüncesinin önünün açıldığı bu takvimi asla hafife alma şansımız bulunmuyor. Ve tüm kalbimle destekliyorum. Tüm gücümle yanında yer alacağım. Hepimizin desteklemesi lazım. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, hangi gri alanda olursak olalım, köylü kentli demeden, taht kavgalarına kurban vermeden, sonuna kadar şehrimizin geleceği adına sahip çıkmalıyız. O denli mühim bir süreçle karşı karşıyayız yani. 

Başkan Gürkan’ın açıklamalarını az biraz didiklediğimizde, konuşmasının sonunda kullandığı ”dünya bahçeleri” sözcüğünde şifreler gizli. O da bizi şu mantıkla yüzleştiriyor; anladığımız kadarıyla bitki bilimi, dünya bahçeleri, doğa ve doğal habitatın korunması, yeni ve akıllı üretim teknolojileri, organik tarım ile ekolojik tarım ve turizm üzerine bir fuar tertiplenecek…

Malatya’nın ayağına gelmiş uluslararası bu fırsatı, çokça sunni kavgalarımıza malzeme ederek değil, önemi tartışılan ve değerlendirmede nasıl daha çok katkı sağlarız söylemini geliştirecek, aslında çok önemli bir gerçeğin ifadesi olduğunun farkına vararak; toplumsal hayatta da sosyolojide de “şehrimize yakışan doğal kalıpları” prensibinin geçerli olmasını sağlamalıyız. 

Çünkü kutuplaştırıcı zihniyet dediğimiz ‘olgu’ her bölümü birbiriyle irtibatlı bir yapı olmaktan daha çok koparma gücüne sahip olduğunu biliyoruz. Bir çok örneği geçmişimize saplı halde kalmış bekliyor. Toplumun artık yeni bir oksijene ihtiyacı var. Bu şehrin insanlarının hak ettiği ortamların şoklayıcı etki gösterecek pozitif projeler görmek istiyor.  Gerilim, manipülatif çıkışlar, kısır siyasi çekişmelerden beslenen değil gerçekten umut vaat eden projeleri takdim edecek dürüst-samimi isimlerle tanışmak istiyor. Gerçekçi, birleştirici, şehre bir heyecan katacak, gençlerden orta yaş, yaşlı, çocuklarına kadar damarlarının tüm yüzeylerine sıvı gibi yayılacak güçlü bir söyleme gereksinim duyulduğunun teminatı ve teyiti olacak bir hamle… 

işte Expo 28 bu nedenle çok şey demek. Sadece bir fırsat değil şehrin kodlarına en başından itibaren format atılması anlamına gelmektedir.

Dolayısıyla bugüne değin, belli bir zihniyet ikliminin eseri olan aykırı düşüncelerimizi, zaman zaman kötü yönetimine atıfta bulunduğumuz, eleştirdiğimiz siyasi tutarsızlıklara rağmen, yalnızca Malatya’yı-çocuklarımızı, geleceğimizi ilgilendiren; dünya üzerinden belirli bir alanda söz sahibi olduğunu kabullendiğimiz Expo’nun işleyiş formüllerini hep birlikte ele almalıyız böylece. Siyasi çatışmalarımız veya yalnızca kişisel hırslarımız çerçevesinde ele almayı düşünmek korkunç bir trajedi olur ancak. 

Bizler; malatyanın çocukları olarak yarına böylelikle hazırlanmalıyız. İşte ben hep bunu diyordum. Bırakalım artık kavgayı, şu standardı düşük rant işlerini, siyasi çatışmaları, ideoloji kışkırtmalarını, hayat alanında başarılar veya başarısızlıklarımızı da göz önünde bulundurularak bir ülkenin genel durumu içerisinde lokal bir örneği olalım dedim. Sanayide, ticarette, eğitimde, sağlıkta vs. belirli seviyelere ulaşabilmiş bir toplum olmak üzere bir çok imkanımız vardır dedim. Her şeyi dedim, çok dedim… 

“Temiz bir toplum, temiz bir siyaset, temiz bir gelecek.” Bu üçü üzerine inşa edeceğimiz bir formül harici hiç bir şey başarı göstermemiz düşünülemez dedik. 

Türkiye’de konum ve düzenimiz gereği daha büyük başarı öyküleri hak ediyor, yazdığım bir yazıda “Neden bölgesel bazda büyümeyi tamamlayamıyoruz, neden Malatya zenginlik içinde fakirlik çekiyor?” sorusuna verilebilecek cevaplarla “sağlam bir siyasi çizgi oturtamadık, yönetimsel eksiklikleri giderilmedi”cevaplarının aynı yerlerde bulunabileceğini savunmuştum.

Bu nedenle bir çok yazılar yazdık, siyasilerin eksiklikleri yanlışlarını sert bir lodos misali yüzlerine çarptık, biliyorum pek anlaşılmadık hatta üzerimiz dahi çizildi ama biz olması gereken doğruyu savunduk daima. Savunmayada devam edeceğiz. Neden, temiz bir Malatya için. 

Nitekim 2028’de düzenlenecek Expo organizasyonunun şehrimizde yapılacak olması bu nedenlerden ötürü hem beni şahsen sevindirdi hem duygulandırdı. Malatya’nın hak ettiği bir ortamda yer aldığına tanıklık etmem yüzünden. Orta ve uzun vadeli plan ve politikalar geliştirmenin bu yönetimsel ekibe destek sağlayarak projeyi daha da geliştirmenin fayda sağlayacağını öngöreceğimizden asla ve kati suretle şehrimizde çakmaz sokak inşa etmek isteyenlere prim vermemek üzere gardımızı alacağız. 

Daha çok zaman var demeyin. Yıllar su gibi akıp geçiyor. Allah ömür nasip ederse 2028’de düzenlenecek Expo’ya şimdiden hazırlanmalıyız. Bugünden itibaren, yarını beklemeden. Zira iş, sanat, geçmiş siyasette olduğu gibi Expo 28’de göstereceğimiz başarı da birtakım elle tutulur somut şartlara bağlı: Planlama, organizasyon, fizibilite ve yönetim becerisi gibi.

Peki, şehrin iktisadi-teknolojik-politik -ve dolayısıyla toplumsal- başarılarını ve üstünlüklerini nasıl daha güçlü yarınlara aktive edebilmeliyiz şeklinde bir soru yöneltmiş olsak: cevabı şu olmalı. Adil bir yönetim, güçlü bir kadro, halkın isteklerine kulak verecek rasyonel bir akıl, insan hak hukukun üstünlüğünün önemsenmesi ve tabiki fırsat eşitliği vs. Umutsuzluğa kapılmaya gerek yok. Bizde bunlardan hepsi olmazsa de yeniden inşa edebiliriz. Yapabiliriz. Yapacağızda! Onun içindirki Expo yeni bir sayfa açmak üzere iyi bir referans niteliğinde, kabuk değiştirmenin, yeni bir şeylere hazırlanmanın, kısır çekişmelerden kurtulmanın, ucuz düşünce biçimlerini ekarte etmenin zamanı. Başkan Gürkan’ın da bu başarı öyküsünü göz önünde bulundurarak çomak sokmamaya gayret göstererek, çomak sokanlarında karşısına dikilerek sağlam, kendinden emin adımlarla güzel bir geleceğe doğru yola çıkmış, ilerliyor-ilerleyeceğiz. Hep beraber, birlikte, yekpare bir şekilde, kardeşçe, umutla, barış ve sevgi içinde. ‘Malatya Malatya olalı görmedi böyle bir şey’ diyerekten. Bunun yanında daha fazlasını isteyerekten…

Evet, bugün diyeceklerim bu kadar. Expo 28 şehrimize, milletimize şimdiden hayırlı olsun. Yeni bir yazıda buluşmak dileğiyle. Sevgiyle kal Malatyam …