Malatya’da bir çok kadro bir araya gelmiş, Başkan Selahattin Gürkan’ı indirmeye yemin etmişçesine güç birliği yaptı.
Ama ne güç birliği…
Türkiye siyasetini okuyamayanlar, saha da başarı kabiliyeti gösteremeyenler, yerel siyaseti makas değiştirmek olarak görenler, sistemin işleyiş modeli hakkında en küçük çapta bilgisi bulunmayanlar, sadece rant düzeneği kurmak hırsı harici çokta toplum genleri hakkında bir fikir üretemeyenler, rant mutabakatı kuranlar, deprem nedeniyle yıkılmış şehri ayağa kaldırmakta kullanılacak paradan pay almaya çalışanlar, ihaleciler, menfi hesap peşinde koşturanlar hepsi; bu Gürkan’ı indirmek isteyenler treninin son vagonuna bindi.
Ama bunun İçin güçlü bir aday adayı imal edilmesi gerekiyordu. Veya sipariş edilmesi…
Toplumun bildiği, kendini kanıtlamış, sevilen bir isimle Gürkan’a karşı çıkacak ve tüm şablonu ele geçireceklerdi. İçlerinden belli başlı isimler öne çıkmak istedi ama bir türlü denklem kurulamıyordu. Nihayetinde çeşitli dönemlerde Büyükşehir belediyesi için ismi gündeme taşınmış, her seferinde fiyasko ile sonuçlanmış, aslen Malatyalı olup İstanbul’da farklı ilçe belediyelerinde görev yapmış, son olarak TOKİ iştiraki olan emlak GYO’da yönetim kurulu üyesi Sami Er ismi şapkadan çıkıvermişti.
Kontrol edebilecekleri, istedikleri kalıba göre ayar verecekleri, onların isteklerini “hayır” deme şansı bulunmayan Sami başkan üzerinde bir daha mutabık kalınmış, Malatya adına karar vericiler Gürkan’a karşı son ve ağır toplardan gördükleri, şansı en yüksek figür olarak onu işaretlemişlerdi.
Yıpranmaması içinse sır gibi tutulan Er; son güne değin kalın çuha bezinde perdeler arkasında tutulmalıydı.
Evet, aldığımız son duyumlar Sami Er yerel seçimlerde adaylıkların belirlenmesine 5 kala süratle öne sürüleceği…
Bazı dandirik anket firmalarının eş zamanlı olarak Er ismini Malatya parlatmaya çalışmalarına hız verileceği, anket firmaları ve başına koydukları adamların kendi elemanları olması hasebiyle “kendin çal kendin oyna” tarzından yada “bir cebinden diğer cebine” koyma göz boyaması şeklinde olacağı için sorun yok şimdilik.
Hal böyle olunca Sami Er ismini biraz didikledik. Şehre ne katmış, ne tür başarıları var, topluma ne vermiş, halkın beklentilerine cevap üretebilecek mi, yıkılmış şehri ayağa kaldırmada oynayacağı rolün oranı, asıl başarılı olduğu alanlar şeklinde soru cevap yöntemiyle ele aldık.
Sorunun kısa cevabı yok, ancak bu gelişme üzerinde durulmayı fazlasıyla hak eden bir başlıkta yok. Yani aslında ortada hiç bir şey yok.
Sami Er ismi, hiç kuşkusuz, ‘Malatya’ kavramıyla özdeşleşen bir isim olması yönünde fazlaca bir özelliği bulunmuyor. Deprem’de nerdeydi, Ne yaptı, hangi bakanlığı harekete geçirdi? Bu süreçte büyükşehire talip olmayı gerektirecek halkın gözünde bir efsane olmalı ilkesine yakın tek referesi nedir denilirse; TOKİ’deki iyi kariyeri ve bir de doğum yeri Malatya olması harici sanırım hiç bir şey.
Bu perspektif üzerinden ele aldığımızda hani o bir kesimin umut bağladığı, şehrin yeniden küllerinden yeni bir metropolitana evrilirken onun sağlayacağı sisteminin büyüklüğünü şehre aktarılmasının kaçırılmaz oluşu;; ancak yine de bu yolda bir adım atılabilmesi ve bunun kısa sürede gerçekleştirilmesi için Malatya potansiyelini tanımada kararlılık gerektiğinin altını çizmemiz lazım.
Depremden öncesi ve sonrası şeklinde Malatya tarihçesini ayırt ettiğimizde; Er isminin altını dolduracak hiç bir veriye rastlayamıyoruz. Sadece şişirilmiş bir balon var ortada. Veyahut Malatya’ya ait simge sayılabilecek bir özne değil. Tek amaç Başkan Gürkan’ı alaşağı etmek üzere programize edildiğinden; işte bu süreçte en kullanışlı ve maymuncuk anahtarının görevi görmesi planlanan Sami Er en çok ihtiyaç duyulan bir isim olarak öne çıkıyor.
Artık tek amaç Başkan Gürkan’ı indirmek olduğunu beş yaşındaki çocuk dahi biliyor. Farkında mısınız mevcut siyasilerden sadece Gürkan eleştirilir, her şeyi sosyal medyada konu edilir, hakkında türlü spekülasyonlar üretilir, kişisel özelikleri tartışılır diğer isimler asla. Bu farklı fantezibile fazlasıyla dikkate değer.
Bir başka kesim ise; Sami Er’in Büyükşehir başkanlık yardımcılığını gözüne kestirdiğini, aslında ve ardından yaşatılan köklü değişimlere şahsi olarak başa çıkamayacığını biliyor ve tamamen Selahattin Gürkan hizmetleri etrafında bir Başkan yardımcılığı fikrine odaklı izler taşımış olmasından kaynaklanır der.
Durum böyle olduğuna göre, Malatya’nın geleceği hakkında rasyonel adımlar atılmadığı gibi sorunlar yumağı git gide büyümekte. Danışmentlilerden, Battalgazi’ye, oradan viraj aşıp bu günkü Malatya’ya uzanan zaman diliminde şehrin bir gecede depremden yıkılmasını da eklediğimizde yöneticilerin en küçük hataya mahal verilmemesinin normal karşılanması kabul edilemez.
Ancak yine de sami Er figürü etrafında oluşan ilginin nedenini az buçuk tahmin ettiğimize göre bu normalliği fazlasıyla aşılamadığını görülmesi de şart.
Kamuoyu neyin ne olduğunu, ne olacağını biliyor. Her ne kadar konuya ilişkin yorumlarda bulunmazsa da , neden insanlarımızı Selahattin Gürkan ile Sami Er arasında bir tercih yapmaya zorlandığını nedenini bilmek ister. Sebebinin oldukça güçlü saçagaklar üzerine kurulu olması, çok geniş bir vizyona sahip oluşu, ilkeli ve Malatya’da beynelmilel bir intiba bırakmış olsaydı amenna. Başımız gözümüz üstüne ama iktidar partisi içerisinde bir kavgaya zemin açarak Gürkan’a göre oldukça gerilerden gelen başka bir ismi zoraki dayatmak-patlatmak ve pazarlamak AK Parti ve iktidarın temsil ettiği siyasi anlayışa karşı ayrıca bir despotik protesto sayılmaz mı?
İşte Malatya şehrinde başkanlık koltuğu ele geçirmek üzerine başlayan parti içi ayaklanmaya dağ fare doğurdu demek mümkün artık. Kadim konsensusun en güçlü gördüğü adayı Sami Er üzerinden Malatya ovası kadar geniş hayaller kurmuş vaziyette. Sami Başkan ise temkinli, öne çıkmak için işaret fişeğinin ateşlenmesini bekliyor. Tetik çekilir çekilmez sahneye fırlayacak ve koşmaya başlayacaktır. Seçimde iktidar partilerini temsilen en güçlü aday olarak tüm dengeleri değiştireceğini düşünüyor ve sanıyor. Yanılma ihtimali bir hayli yüksek olduğu halde. Üstelik Sami Er’in er meydanına çıkma olasılığı kadim kunsesusa rağmen çok düşük. Tamamen bir özgüvenl meselesi.
Acaba öyle olacak mi? İşaret fişeği yerine meşale yakacak planların yalnızca iktidar gücüne güvenmek harici fazlaca bir şansı olmadığı aşikar. böyle dolaylı yoldan velhasıl dolaylı yerel siyaset darbesi yapılacak. Dandirik anketler bunun en büyük aparatları. Anketlerle bu iş olsaydı seçime ne gerek var. Tren takır tukur yola çıktı, hızı normalden fazla dilerim takla atmadan ilk virajı alabilir. Yoksa ganimet paylaşma hayalleri birileriyle birlikte çöp olup gidecek.