GenelGündemKöşe YazılarıKÜNYESiyaset

SAMİ ER MALATYA’DA UMDUĞUNU BULAMADI!

Uzun yıllar inzivaya çekildiği İstanbul’daki yurdundan, son anda “gel seni Malatya’ya başkan yapalım” diyenlere inanarak apar topar Malatya’ya hicret eden Sami Er iddia olunurki gidişattan hiç hoşnut değilmiş. 

Her şey plansız ve alelacele gerçekleştiği için kendi oy’u dahi doğal olarak İstanbul’daki ikametgahında kalmış. 

Belkide bilinçli oy’unu Malatya’ya getirmedi. Çünkü hiç bir zaman Sami Er Malatya’ya ait bir parça olmadı ve asla Malatya halkı ile bir arada yaşamayacak olmasını da buradan anlıyoruz. 

Oysa Malatya’da neler olduğundan habersiz, aday değilde direk seçilmiş Başkan rehavetinde, tıpkı kayyum gibi hazır tezgahın başına geçmeye hazır çok spesifik bir ortamdan bahsederken; sonra bir anda meğer öyle olmadığını, bir seçimi kazanması gerektiğini hatırlayan ve karşısına Malatya’da sevilen, karşılığı tartışılmaz iki kritik aday dikilince işin hem rengi hem tadı değişiyordu. 

Üstüne üstelik bir de anketlerde rakipleri ile at başı farkı kamuoyuna düşmeye gör; yanındakilere “nerden bulaştım bu işe” şeklinde tabirler kullanan Er, aslında doğru düzgün yanında kimsenin olmadığını yeni yeni fark ettiği acayip bir seçim döngüsünde ilerliyoruz. 

Sami Er şu an Malatya’da yapayalnız. Onu şehre getirenler sonradan yan çizdi. Selahattin Gürkan’a karşı genel merkezden Er çıkınca gördükleri bu başarı ile yetinip kenara çekildiler. Zaten onlara Gürkan’ı yenmek lazımdı ötesi değil. Fenomenlik yolunda ilerleyen üç beş sosyal medya kullanıcısı, bir kaç trol harici hiç kimse alanına girmedi. Ekibi hakkında da kimse bir şey bilmiyor. Yani doğru düzgün yanında kimse yok. Vekiller bile çıkıp içten bir destekle saha da propaganda çalışmaları yapmadığını görmekteyiz. Şurda seçime kaldı 6 gün, bugüne kadar sahaya çıkmayan vekiller ne zaman çıkacak açıkçası merak ediyoruz. 

Er bu cihetle Malatya’da umduğunu bulamadı. Düğün dernek, davul zurna ile on binlerle karşılanıp şartsız-şurtsuz direk başkanlık koltuğuna geçmeye hazırlanmış beklentisi şu an mahalle mahalle, semt semt, o programdan diğerine yüksek tempo koşuşturmacasıyla geçen bir seçim kazanma derdine dönüştü. 

Kazanmama ihtimali kazanma ihtimalinden fazla. Hesap soracağı kimseler yok. Adeta ona yoldaşlık edenler meydanın ortasına bırakıp işi gücüne bakmaya gittiler. Malatya hakkında bir şey bilmiyor, stratejik bir akıl yok yanında, kimseyi tanımıyor. Tam bir tufaya düşme meselesi. 

Akabinde “en azından Projeci Başkan diye pazarlayalım” diye bir algı öne sürüldü, projeler Google’dan alıntı olduğu deşifre olunca iyice işler karıştı, keşmekeş hale geldi.  Madem öyle ee hadi halkın içinden Başkan tamdanslı formülü deneyelim o zaman. Lokanta piar çalışması da işe yaramadı, sosyal medyada mizah konusu oluvermiş, dakika bir gol bir Er kümeye düştü maç başlamadan. Kendi oy’unu da oy’larına talip olduğu şehirde kullanamadığı ortaya çıkınca elde kaldı Arnavut taş kaldırımlar. Gerçi Malatya’da kaldırımda kalmadı. Her taraf tuz duman, çamur. 

Tam bir yalagıozluk, çıkmaz sokak. Ordusuz savaşa giden kral gibi. Halbuki keyfi yerindeydi. Bir eli yağda diğer balta. Bir ayağı boğazda, diğeri Üsküdar’da. Ne güzel İstanbul’da lüks bir semtte, muhtemelen en lüks rezidansta belki deniz manzaralı, bomontili kreasyonu bırakıp Malatya’nın enkazları altında oy devşirmek ne çok tuhaf bir olay. 

Bir hafta kala yerel seçimler içinse şöyle demeliyiz:

Bir yandan Veli Ağbaba, bir yandan Bilal Yıldırım diğer yandan kararsızlar. Ak Parti adayı düşünüyorki Malatya İçin yaptığı bir şey yok. Geçmişinde de somut bir malzemeye rastlayamıyor kimse. Şimdi seçmeni ikna etmekte son derece yetersiz kaldığının farkında. Bu deveyi gitmekle bu diyardan gitmek arasında bir yerde, muhtemelen içerden de Er’in deport yemesini isteyenlerde var mutlaka. Hikayenin özünde halkın iradesini birileri kolay lokma gördü, meğer kimse kimsenin kaşı gözüne meraklı değilmiş. Yanlış hesap ta Bağdat’tan geri dönüyordu. 

Er’in yerel seçimlere 6 gün kala mıh gibi sağlam bir seçim projeksiyonu ortaya koyamaması, vekillerin seçim falan umurlarında olmadığı havaları, projelerin Google’dan kes-kopyala-yapıştır çıkması sonrası rakip adayları her günün sonunda cesaretlendirdiği bilinmekte. Malatya seçmeni tüm  bu çelişkilere kilitlenmiş durumda. Ak Parti adayı ilk kez seçmenine cevap üretemedi. Güçlü projeler ortaya koyamadı. Seçimi kazanamama ihtimallerinden söz ediliyor. 

En komiğide “Malatya’yı bir yılda ayağa kaldıracağım” gibi sırf seçimi kazanmak uğruna hayal satmak kokan bir söylemin asılsızlığı… 

İşin özünde Meşale’nin Başkan Gürkan’ı devirmek merkezli operasyonunda Er’in emekli olmak yaşında en güçlü argüman olarak başvurduğu gerçeğinin kamuyunca bilinmesinin denk geldi!

O yüzden Malatya’da seçim şu saatten itibaren Ak Parti aleyhine ilerleyecek. Sami Er Malatya’nın depremdeki vaziyetini bilmemeye bağlı olarak seçmenin psikolojisi hakkında yanlış tespitler sonrası adaylık girişiminde bulundu. 

Oysa depremde yaraların sarılmasında halk muhatap olarak işaret edilseydi, bugün tablo bambaşka olabilirdi. Sami er bu diyaloğa yeşil ışık yakmama paradoksu sonrası gözü kapalı misali sisli bir buhranın ortasına daldı. Ak Partide mevcutlardan başka kim başkanlık amacıyla öne çıksaydı bu kadar tepki görmeyeceğinin kesin olduğunu biliyoruz. Osman Güder’in şansı dahi Er’dan fazla olduğunu söylemeliyiz. 

Er’in adaylık ihtimali sırasında klasik olarak içerden bazı homurtu sesleri ayyuka çıksada; Er’in Erdoğan emanetçisi olarak şehrin dizayn etme sözüne istinaden, şehre geldikten sonra farklı gerçekler karşısında vermiş olduğu Ankara’daki söze karışan “pazarlık”lı cümleler tabiki birbirine karıştı. 

İktidarın bizatihi sağladığı siyasal gücü şehre aktaramadı, motivasyon halkla başarısız bir işbirliği ile sonuçlandı. Muhalefet adaylarının kontr’aksiyonlarını okuyamadı. Yüzdü yüzdü ama kuyruğuna getiremediği demokrasiye rağmen özelikle Ak Partli seçmen üzerinde dahi etkili olamadığı yeni bir tartışmanın eşiğine getirdi konuyu. 

Demekki bazı kartvizitler, bazı referanslar, bazı bilgiç temenniler ufukta bir çözümün önerisi olduğunu göstermiyor. 

Bu yüzden Sami Er’in depremde görmediği şehirle barış yapma ihtimali yok, sadık Ak Parti seçmenini peşinden sürükleyecek isabetli bir hikayesi yok. Umut yok. En başından beri onlarca yüzlerce teze dayandırarak yazılar yazıyorum. Çünkü bu şehrin bir daha ikinci bir şansı olmayacak. 

Belki tipik bir muhalif kalıbına yazdıklarımı indirgeyebilirsiniz. Sadece şehrimin ve insanlarının yanındayım ben. İlla birini alkışlamak zorunda isem o da sesini hiç kimseye duyuramayan vatandaştır. Yine de şehrin sorunlarına rağmen etrafında biriken alkışçı tayfa, Ak Partiden nemalanan kitle, Troller, meydancılar, afişçiler, rantçılar hepsi göstermiş olduğu kaynaklarda ortaya koyduğumuz analiz üzerinde geniş bir polemiki elbette başlatabiliriz. 

Doğrusu polemiği kiminle yapmalıyız onu da bilemiyorum. Sami Er Malatya’ya umut getirdiğini zannededursun şehirde barış ve çözüm olmayacağını, değil bir yıla beş yıla hiç bir şey sığdıramayacağını, zamanla otoriterleşen yöneticilik entegrasyonu meselesi kisvesi altında bazı gerçekleri kabul etmenin mümkün olmadığını mecburen savunmalıyız. 

Bizde bu şehrin çocuklarıyız. Bir şeyleri biliyoruz ve bildiklerimizi düşündüklerimizi söylemeye hakkımız var. Tabiki tüm çevrelerce takdir ve beğeni toplayan bir Başkan görmek ve onu seçmek en büyük arzumuzdu. Dışarıdan atamalı, şehrin doğal formatına yabancı, siyaset köktencisi değil birazda halkın sempatisini kazanacak biri olmalıydı. 

Malatya’da seçim başarısına rağmen şehir entiljansını başlatma kararının, yeniden şehrin, kültürün, ortak duyguları inşa muhasebesi daha sonra yaşananlar nedeniyle henüz düzgün bir biçimde konuşulmuş değil. Bunları dahi konuşulamıyorken “Sami Er çözer, TOKİ’ci Başkan, Projeci…” demekle bu iş olamaz. 

Burada bir gerçekliğin var olduğunu bilmeliyiz. Bunu hepimiz açıkça söylemeli ve kabul etmeliyiz. Sami Er Malatya’ya belli bir intikam İçin tasarlandı, getirildi ve sahaya sürüldü. Onu getirenler amaçlarına ulaştı mı ulaştı, sonrası kimsenin umrunda değil. Seçimi kazanıp kazanmama da pek bir şey değiştirmez. Kırsal nüfus denilen belli bir yaştan sonraki seçmen tabiki Recep Tayyip Erdoğan’ın hatrına Er’e verecek, peki yeterli mi? İşte Sami Er’in hesaplayamadığı yer tam da burası. Seçmen kimliği… 

O seçmen kimliğinden yola çıkarsak ortada bariz sorunların var olduğundan bihaber başkanlık rüyası tarihte ilk kez kendi kalesi gördükleri Malatya’da sert bir irade lle karşı karşıya kalacağı aşikar. Bunu kimse görmüyor ve hesaplamıyor. Gören ve hesaplayan kim Yıldırım ve Ağbaba. Sosyolojinin tüm performansını saha da sergiliyorlar böylelikle. Yoksa bu kadar kulvarda yaklaşmanın sebebi nedir dersiniz? Sami Başkan sen özünde iyi bir insanmışsın, tanıyanlar öyle dedi sizin için ama İnan seni tuzağa düşürdüler, şimdi çık çıkabiliyorsan işin içinden. Burası Malatya kimse kimsenin büyümesini istemediğini bilmiyor musun. Ne biçim Arapgir menşeli bir Erzincan’lısın!?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu