AktüelAnalizAsayişDünyaGenelGündemKöşe YazılarıManşetMedyaÖne ÇıkanlarSanatSiyasetVitrin

Kremlin’in Yeni Oyuncağı Wagner’ler

Dünyanın fiziki olarak en büyük ülkesi Rusya son zamanlarda iki evrensel olay ile anılmaya başlandı. Ukrayna’ya açtığı savaş ve savaşta iken paralı askerler olarak bilinen Wagner silahlı güçlerinin bir gün süren isyanı. 

Peki, Rusya’da neler oluyor? Öncelikle Rusya devlet yönetimini elinde bulunduran Başkan Putin kökleri çok derinlerden gelen bir lider. Doğu Almanya’da görevli KGB ajanlığından gelen siyasi hayatı bu gün en zirvede. 1974’de İzmir Basmane’de KGB elemanı yer almış, Rusya hükümetine gerekli istihbaratı sağlamıştır. Düşünsenizde Türkiye’yi bile bizden iyi tanıyan biri. 

Bir ucu Baltık denizine diğeri ABD Alaska’ya dayanan böylesine geniş bir coğrafyayı yönetebilmek, tüm ülke normlarına katkı sağlayabilmek, politikasını yönetebilmek ve önemlisi yıllardan beri ABD ile süre gelen ‘sıcak savaş’ sürecini yönetebilmek için elbette farklı bir enerji, cesaret ile devlet yönetimini çok iyi bilen bir ekip gerekiyordu. 

Ayrıca 6000’e yakın ağır nükleer başlık ile 1500’den fazla nükleer başlık yüklenmiş her an ateşlenmeye hazır füze rampaları ve S-300, S-400 savunma mekanizmasına sahip son derece bölgesel hinterlanda söz sahibi bir ülkede meydana gelen en küçük sorun tüm bölge, bilakis tüm dünyayı ilgilendirmektir elbette. AB’nin tek korkusu Rusya’nın elindeki nükleer gücü kullanma ihtimali. Tabiki Rusya’nın damarına basmak nükleer bir savaş olasılığını her an meydana getirebilir. 

Wagner’de bu güçlerden biri. Kırım, Suriye, Libya, Suriye, Mali ülkelerine kadar ordusunu indiren Rusya aslında dış operasyonlarda kullanmak üzere 2014’de Wagner’i kurdu. Daha çok Rusya’nın çıkarlarını korumayı gerektiren özel bir ordu statüsünde Wagner’ler daha sonraları Ukrayna’da üst üstte elde ettikleri başarıları yanında Wagner’lerin acımasızlığı, yaptıkları zulüm, savaş kurallarını hiçe sayan tavırları gereğince adından söz ettirmeyi başardılar. 

Geçen Cuma akşamı itibarıyla isyana kalkıştıklarını dünyaya duyurdular. Haberlerden izlediğimiz kadarıyla iki ayrı bölgeden Ukrayna-Rusya sınırını geçerek Moskova’ya yürümeye başladı.

Başkomutanı olarak ismi geçen Yevgeni Prigojin‘in ilk açıklamasına bakılırsa Kremlin yönetimi bardağı taşıran son damla olarak ilan etmiş, zaten öncesinde rusya ordusunu sürekli eleştirmiş hatta ukraynada Rusya’ya ait bir birliği füzelerle vurmuştu. Paralı asker oldukları halde başka taleplerde bulunması, şikayet etmesi yine bazı kaynaklara göre cephede savaşmamaları Wagner lideri prigojin’ni ülkede bir isyan eşiğine getirdi. 

Bazı kaynaklar ise dünyanın en güçlü lideri kabul edilen Putin’in savaşta-barışta ‘dostu kim düşmanı kim’ politikasının bir ürünü soncu Wagner isyanının planladığını öne sürüyor. 

Halbuki Wagner komutanı Prigojin’in Rusya devlet yönetimini bol küfürlü bir görsel mesajı yayınlaması ve hakaret içerikli açıklamaları gösteriyorki Kremlin’i devirmeye odaklı bir hamle olup, ayrıca kendisini durdurmaya kalkışan kim olursa olsun savaşmayı göze aldıklarını, sivilleri öldürmekten de çekinmeyeceğini belirtmesi daha çok dış kaynaklı bir operasyon olabileceğini akla getirdi. 

Asıl mesleği aşçılık olan Prigojin’in nasılda Rusya gibi bir ülkenin paralı askerler gücünün liderliğine yükselebildiği de en çok tartışılan başlıklar arasında. 

Dolayısıyla dış basın kaynakları Prigojin’in Rusya ülkesini devirme yönelik girişimini başarısızlıkla sonuçlanacağını, bu isyanın en çok Başkan Putin’in işine yarayacağı hususu ile her koşulda sızlanıp duran Wagner ordusunu tedavülden kaldırmak için iyi bir fırsat olarak görmeleri de cabası. Kremlin bu çerçevede Bundan sonra attığı atacağı adamlar bu cihetle çok önemli. 

Geri tarafta Rusya’nın bölünmesine giden bir süreç ayrıca Wagner isyanı ile birlikte konuşulmaya başlandı. Rusya bölünürse kaç ülkeye bölünür? Katolik hristiyan inanışına sahip ülke yönetiminde kaç islam ülkesi çıkar, bu ülkeler hangileri olabilir? Velhasıl isyan boyutunun varacağı bölünmenin en uç noktası safhaları da gerek iç ve gerek dış basında ilk etapta tartışma konusu oldu. 

Fakat dolaylı yollarla Wagner ordusu başkomutanı Prigojin’i destekleyen bazı dış haber kaynakları diğer taraftan Prigojin’in şansının olmadığını da dile getiriyordu. 

Her türlü ağır silah ve kendi içinde alacağı tüm yetkilere sahip 25 bin kişilik Wagner ordusunun isyanı karşısında özelikle Moskova’da Rus halkının şehri hatta ülkeyi terk etmeye kalkışması gösterdiki; Rus halkı 1943-44-45 Stalingrad’ta Nazilere karşı gösterdiği savaş ruhunu kaybetmiş. Oysa 15 Temmuz fetö kalkışmasında tüm halkımızın sokağa inmesini Rus halkıyla kıyaslamak dahi istemiyorum. Burada karizması çizilen Rus halkı’mı, Rus Ordusu mu, Putin’mi belki de sorunun cevabını vermek için beklememiz gerekiyor. Benzer iki hadisenin farklı iki ülkede meydana gelmesinin sonuçları illeriki dönemlerde uzun soluklu şekilde tartışılabilir. 

Üstelik Wagner ordusunun isyanı o kadar ölçüsüz, oto-kontrolsüz, acemice yapıldıki isyan değil sokakta bir tiyatro oyunundan farksız görüntüleri izledik. Sokağı işgal etmiş Wagner’lere rağmen elinde süpürge hiç bir şey olmamış gibi işini yapmayı sürdüren çalışanın sanki tüm yaşananların bir tiyatro sahnesinden farksız yönü isyanın niteliğini öne çıkarıyor. Şöyle bir matematiği de göz önünde bulundurmalıyız. Wagner paralı silahlı gücü 25 bin kişi, Kremlin’e bağlı Rus ordusu sayısı 900 bin. 10/1’i ölçeğinde gibi gücün tüm rusyayı parçalamaya yönelik girişiminden bir başarı elde etmekte aptallık olur. Çünkü Rus halkı genelde devletin politikalarını destekliyor. Rusya’da doların artışı, ekonominin tepe takla olması, borsa’nın çökmesi gibi nihai hiç bir sonuç doğurmamasıda bu süreçte dünya politikaları açısından göz önünde bulundurulmalı. Maazalah benzer bir faliyet ülkemizde olsaydı ekonomin geleceği hali düşünmek daha istemiyorum. Bunu da ayrıca not düşelim. 

Yani Rusya’da ne olduğunu en iyi Kremlin bilir. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi tarihten beri Rusya’nın varlığına pek sıcak bakmayan ülkelerin kış uykusuna yatması, anlaşılan o ki sonuçlarının ne olacağı beklentisi içindeler. Sessiz kalan ülkelerden biri de son yıllarda Rusya ile geliştirdiği ticari ilişkileri ile sıkça anılan Türkiye. Yetkililerden hiç bir açıklamanın gelmemesi Türkiye’nin konu ile alakalı söyleyecekleri için erken olduğunu gösteriyor. 

Dünyanın bir enerji deposu ve Türkiye’nin en çok ticari ilişkilerde bulunduğu Rusya’da meydana gelen kalkışmanın boyutu en teferruatlı şekilde ele almalıyız. Daha çok yöneticilerimizin ve siyaset bilimcilerin konuya eğilmeleri, ülkemize her yıl turizmde hatrı sayılı turist gönderen Rusya’nın gerek Ukrayna savaşında elde edeceği sonuçlar, gerek Wagner kalkışmasının siyasal etkilerini iyi okuyup ona göre dış politika hatlarımızı belirlemiliyiz. Şahsi görüşüm; Başkan Wladimir Putin ‘dost kim düşman kim?’ daha net görebilmek için bir oyunu öne sürdü. Oyun ilk etapta başarılıydı. Sonra kodları bir bir çözüldü  Türkiye’nin dostu kim düşmanı noktasında daha tedbirli ve temkinli olması gerektiğini de ayrıca altını çizmekte fayda var. 

Rus ayısı bölgede ciddi bir hegomonik dizayn başlattığı açık. Ukrayna’dan sonra sonra sıradaki ülkeyi de şimdiden tespit etmeliyiz. Wagner yani paralı askerlerin varlığı Rusya için hiç bir zaman tehdit oluşturmaz. Asıl tehlike dünya coğrafyasının en büyük ülkesinin dağıtmaya yönelik bir presodür varlığına ulaşmazlıyız aslında. Belki de Rusya’nın asıl hedefi Türkiye. Peki, burasını düşündük mü hiç? Rusya’nın bir uçaktan arta kalan öfkesi ve kini bitmek bilmedi nedense. Sizce de bunun altında yatan nedenleri neden görmek işimize gelmiyor ?

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu