İTİRAF EDELİM
İstisnalar kaideyi bozmaz, ama biz Müslümanlar bir yerde temel bir yanlış yapıyoruz.
İbâdetletimizde, siyasetimizde, ticaretimizde, eğitimimizde, beşeri iş ve ilişkilerimizde bir samimiyet sorunumuz var.
Çünkü, dilimiz başka söylüyor, elimiz başka yapıyor.
Elimiz bir işle meşgul, gözümüz bir başkayla iş tutuyor.
Meselâ.
Kandiller dindendir, dinden değildir tartışmaları ve şüpheleri arasında; dün gece insanlığın evrensel bir örneği ve önderi olan, son resul ve nebi Muhammed’i andık.
İTİRAF EDELİM…
Anlamadan okumanın, anlamadan anmanın, hissetmeden yaşamanın farkını öğrenmeden bir iyileşmenin mümkün olmayacağı gerçeğiyle yüzleşmekten kaçıyoruz, daha doğrusu korkuyoruz.
Esâsen, her kaçış, her korkuş bir tereddüt ve güvensizlik sorunudur.
İtiraf edemesek de, her şeyden önce, biz kendimize, çevremize, fikirlerimize ve inandıklarımıza güvenmiyoruz.
Hatta ve hatta, hâşâ, Allah’a ve resul Muhammed’e imân ile güvendiğimizi söylüyor ve fakat güvenmiyor gibi yapıyor ve yaşıyoruz.
Biz fatihamızı kaybettik.
Yanlış anlaşılmasın.
34 rekat namazda, Fatiha’yı okuyoruz, fakat Din’in hesap ve hesaplaşma anlamına geldiğini unuttuk.
Yalnız ve sâdece bu noktayı, yâni ahiret bilincini, yâni hesap gerçeğini unutmasak her şey değişecek.
Namazımızda şüpheden kurtulamıyoruz bir türlü, çünkü abdestimizde ki şüpheden bir türlü kurtulamıyoruz.
Bu tedaviyi gerektiren marazi bir durumdur.
Tedâvimiz nasıl mı olacak?
Bir tek yolu var.
Doğru hekime, doğru klavuz reçeteye samimiyetle iman ve İtibâr.
Abdulkadir TÜRK