GenelGündemKöşe YazılarıMalatyaManşetMedya

Milletvekili menüsünde yeni isimlere yer bulamamak

Malatya’nın milletvekillikten dikey geçiş yapmış Ak parti il başkanı İhsan Koca’nın yapacaklarının teminatı sayılacak yapamadıklarından sonra ve tüm geçmiş mekanik, ruhsuz il başkanı sıfatına rağmen bu dönem tekrar milletvekili olmak isteğini takip ediyor musunuz?

Eski takımdan İhsan Başkan, Malatya var olduğu sürece ya il başkanı yada milletvekili olabilmeye tasarlandığı ve buna fasıktan inandığı belli. Bir ara Adalet bakanlığı yardımcılığına göz diktiğine dair sosyal medyada bir paylaşımlar dönüp durmuştu ama gerçekliği hakkında yazılıp çizilenler şimdilik bir iddiadan öteye geçmedi diyelim. 

Takip ettiğimiz kadarıyla ve bildiğim için Bülent abi içinde böyle bir temenninin var olduğunu kayda geçirelim. Bülent abi Keşke kişiliğine ve asıl mesleğine yakışır şekilde toplumda gerçekten ‘talepkar’ ölçüsünün ne kadar olup olmadığı hakkında bir araştırma yada anket yaptırsa…

Büyükşehir’i alıp köşeme otururum, bakanlıktan sonra Büyükşehir keyfi kadayıf dolması gelirdi… Sonra Selahattin Gürkan projeksiyonları alıp başını gidince baktı kaleyi deviremeyecek, baktı Gürkan Erdoğan’a kadar kendini ispatlamış ve işini sağlama bindirmiş otomatikman en iyisi milletvekiliğine talim tamdansından başka şans kalmadı geriye. 

Ahmet Çakır faktörü var birde, var mıydı? Yeni yetme gençlik jargonları ile tarif etmek gerekirse: “Disklike…” Bakışaçısı şu: yatırımımı yapmışım, yükümü almışım, inşaatlarım, binalarım, işyerilerim cayır cayır çalışıyor parama bakarım kardeeşş!! işim gücüm yok onun bunun ağız kokusunu mu çekeyim mekanizmasında bir milletvekili. Gerisini siz karar verin artık. 

Öznur Çalık’ta bir ara ‘yeni dönemde olmayacağım’ gibi telaffuzları kullandığını kamoyundan bir çok isim biliyor. Son zamanlarda ibrenin ters istikamette kaymasyon göstererek “bu millet bana vekalet vermiş, bırakmam mümkün değil” şeklinde perspektifin süregelmesi bir dönem daha devam etmekte kararlı olduğunu teyit ediyor. Bir yazımda Çalık’ın niyetini “istemem ama yan cebime koy…” değerlendirmiştim. Bu cümlem için aramış, kullandığım tabirin yanlış olduğuna ısrarla vurgu yapmıştı. Ne varki o gün söylediğim gibi bu gün de söylediklerimin arkasındayım. Yine de Çalık’sız bir Malatya, Malatyasız bir Çalık düşünemiyorum. İş gören tek vekilimiz. Sosyal deney maksatlı test edebilirsiniz bunu. Siyasetin yetki verdiklerini tek tek arayın, diğerleri telefonlarınıza bakmazken Çalık hem telefonunuza cevap verecek hem de sorunun takipçisi olacaktır. Bu bir iltifat değil toplum içeriğine sair yekün net bir veridir. 

İl başkanlığından milletvekilliğine dikey geçiş yapmış diğer bir milletvekilimiz Hakan Kahtalı bile bir dönem yada ömür vefa ederse bir kaç dönem daha milletvekilli koltuğunda kalmak istiyor. Düşünün artık. Bu halkı bu kadar çantada keklik görüyor devletlümüz. Üzerine tapulu bir mülk olarak görüyorlar halkın verdikleri yetkiyi. 

Geçenlerde toplumla bir alakası olmadığına dair yazı yazarak eleştirmiştim. Aynı günün öğlen sonrası medya işlerinden sorumlu yetkili aramış; Hakan Kahtalı için “nasıl bir insan olduğunu bilmek istersen bir gün çayını içmeye gelirseniz anlarsınız” demişti, nazik teklifiyle birlikte. Bizim için Kahtalı’nın iyi veya kötü bir insan olduğunun önemi yok. Belkide dünyanın en muhterem, şeker mi şeker adamı, bilemiyorum. Gel görki topluma ne verdiği, insanların bu ismi doyunca ne hissettiği, ortaya koyduğu eserler önemli ve mecburen bu başlıklar ölçüsünde değerlendirebiliriz ancak. Çay tekliflerine yok demek adet usüllerimize ters bir yapıda olsada, konu çay ziyareti değil. Kahtalı toplumdan o kadar uzaklaşmışki ancak insanları ayağına çağırmak, iki hadis bir ayetle işi bağlayıp göndermekle işi çözmüş anlaşılan. Biz bir çay içmeye davet etsek, elli dereden su getirir kendileri. Burdan teklifimi yapıyorum. Her şeyine iddiaya girerim ki gelmez. Çünkü halktan kopup gitmişler. Para hırsı o kadar yükseklere çıkarmışki insanlarla diyalog kurmak, zaman ayırmak, muhabbet etmek hayat felsefelerine oldukça aykırı klişe birer manasızlık.  Sabiyane halkımız asla Kahtalı’nın umrunda değil. Olmayacakta. En başta ‘kubbe dağı kışın tehlikeli falan’ derler, demek ki bir şeyler eksik tamamlanmamış sayın vekilim. Evet kubbe dağı tehlikeli, sen gel onu bize sor! 

Dolayısıyla konuya ilişkin iki temel senaryo karşımıza çıkıyor: İlkine göre, AK Parti eskileri hepsi en az 1 dönem olmak koşulu ile tekrar milletvekili makamını sürdürmeye kararlı. Saygı duyuyorum. AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan uygun görürse neden olmasın. Halkın elinde değil, halkta razılık derecesi bu ambiansta yer almıyor. 

Diğeri ise yeni vekil adaylarının eskilerin spesifik tahakkümlerine rağmen sağda solda kulis yaptıkları, kendini Malatya’da milletvekiliği yapacak potansiyelde gören yeni bazı isimlerin varlığının ön plana çıkmasıdır. Bu yazının maksadı da tam bu bölüm üzerine hasıl olacaktır. Asıl tartışmamız gereken konu burası. Bunları siyasi vizyon, toplumda karşılığı ile güç aritmetiğine bakmalıyız. Bildiğim ve seçime hazırlanan bir kaç ismi sizlerle paylaşmam gerekirse: iş insanı Rıdvan Budak, Ticaret borsası başkanı Ramazan Özcan, Prof. Dr. Ramazan Özdemir, iş insanı Hakkı Pekel, İlhan Geçit, İhsan Selim Baydaş, Kahraman Kavuk, AK parti kadın kolları başkanı Özlem Pelitoğlu (duyum) ve Prof. Dr. Ahmet Kızılay

MHP’den Eski il başkanı Mesut Samanlı milletvekili olmak üzere resmen istifasını gerçekleştirdi. 

Yeniden Refah Partisi il Başkanı Bilal Yıldırım’ın aynı şekil vekillik yolunda ilerlemesi babında yakında üst mercilere istifasını sunacağı konuşuluyor. Ak Partiye yakın bir çizgide duran Fatih Erbakan’ın Ak partiyle olası süpriz bir ittifak kurması halinde Yıldırım’a 2 yada 3’cü milletvekilliği sıranın verileceği…

Diğer yandan siyasette bir yere tutunmak isteyen Reşat Erdoğan’ın da çuvalla para döktüğü halde, IYI parti’den girebilmek adına bastırdığı fakat henüz bir karar verilmediği yönünde kulis bilgileri mevcut. Şayet IYI Parti olmazsa Erdoğan’ın bu kartını bağımsız kullanacağı yönünde yine güçlü veriler var elimizde. 

Bu yolla Malatya’da hikayenin formatlanması için yine de koşulların o günün şartlarına göre olgunlaşması gerektiğini beklemeliyiz. Eskilerin yeni dönemde var olma çabalarına karşın yeni isimlerin “yeter da bırakın birazda biz yapalım” dolaylı dayatmalarının seçim tarihi yaklaştıkça birbirinden kuşku duyacakları bir ruh iklimini oluşturacağı, CHP’nin her zamanki banko isimleri, yüz yıl geçse de Ağbaba’nın gitmeyeceği ve ‘6’lı masa’ bileşenlerini cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu arasında muallakta bırakmayı, adaylık yarışında mağduriyet zırhına bürünecek İmamoğlu’nu öne çıkartması, hepsi; Malatya’da eski isimlerle yeniler arasında benzer bir tabloyu meydana getireceğinden; sıralamanın asıl net bilgileri ilan edildiğinde şehrin siyasi yapısının bu çekişmeye ne kadar müsait olduğu da şu andan itibaren konuşmalıyız.  

Şahsen ben bu herkesin hedefinin ortak bir zeminde birleşmesi hasebiyle yeni isimlerin eskileri geçebilecek güç elde edip etmedikleri, muhtemelen yenilerin vekillik hayallerinin eskilerin referansına muhtaç hali kafa karıştırıcı senaryo ile ilgili sayısız soru cevap telefonlarına son günlerde maruz kaldığımı da yazıma ekleyeyim. 

Çünkü insanlar merak ediyor, merak ettikleri halde yeni isimlerin kendilerine göre haklı gerekçelerle niyet’i ilan etmeme, sadece kapalı kapılar ardında-dost muhabbeti ortamlarında konuşmalarından ibaret bir tavır içerisinde kalmalarını da halkımız bir –cesaretsizlik– zaafı olarak not düşmektedir. 

Ülkemizde saygın bir bilim insanı olan Prof. Dr. Ramazan Özdemir olsun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ses tellerini ameliyat etmek gibi levhası bulunan Prof. Dr. Ahmet Kızılay olsun, çok güçlü bir aday olarak görülen İ. Hakkı Pekel olsun, Malatya İl Başkan yardımcısı Kahraman Kavuk, Bülent Tüfekçi’nin prensi Rıdvan Budak olsun ; şayet milletvekilliği projelerini hayata geçirmede nasıl bir senaryo kuracakları, değişik bir siyasi versiyonuna mı başvurulacağı, her bir adayın kendine has strateji mi belirleyecekleri daha doğrusu mevcut vekiller ile Malatya patentli siyasetçiler harici çok güçlü referansları yoksa bu hikaye başlamadan deport yer. 

Tüm bu hengame içerisinde Malatya kazanımlarını konuşmak ise hiç birimizin aklına gelmez. Halk olarak, bürokrasi olarak şehrin menfaatlerinin uzağında kaldık hep. Hiç bir dönem konuşmadık zaten. Galiba bu gidişle konuşmayacağızda…

Benim derdim hangi aday daha yakışıklı güzel, ne kadar parası pulu var, yüzüne yaptırdığı botoksla genç göründüğü, özel yaptırdığı takım elbiseleri, eğitimi bilgi tecrübesi değil, buraya kadar yazdıklarımdan hareketle oluşturduğum onlardan farklı kendi tezimi paylaşmak çünkü. Tezim Malatya’ya ne verecekleri. Doğduğumuz, büyüdüğümüz, yaşadığımız şehrimizin hikayesini değiştirmede nasıl opsiyonel çıkış gösterebilecekleridir. Onun için toplumu ikna etmekte kullanacakları yekpare samimiyet dili çok önemli. Ben şahsen buna bakıyorum. 

Daha önümüzde ciddi bir zaman dilimi var. Bizlerin hangi gelişmeleri beklediğini kestirmek zor, yeterki birbirimizin haklarına saygılı olalım, komplocu yaklaşım göstermeyelim. Hayatı ve siyaseti olağan akışında yaşarken benimsemedikkerimizi de cesur bir duruşla, güçlü bir diyalog dili kullanarak, şehrimiz ile Malatya çıkarlarına anti reaksiyonda bulunanları haykırmak olmalı. Ben açık bir dille kilittv’nin çok değerli bu köşesinden tekrarlıyorum. Bülent Abi, Çakır, Kahtalı bir dönem daha işleri daha fazla yokuşa sürmelerine hakları bulunmamakta. Serinkanlı bir şekilde bırakıp gitmek en iyisi, yeni isimlere şans vermek ve önünü açmak erdemli bir davranıştan başka bir şey değil. Bunu söylediğim için kızacaklar mı, kin mi besleyecekler, mahkemeye mi verecekler sorun değil. Bu bizim, hepimizin şehrimizin ortak bir mutabakatı çünkü. 

Yeniler gelse de nasıl aday oldukları/olacakları ve illeriki süreçleri yine buradan tartışılacak. Eskileri nasıl geniş bir yelpazeden değerlendiriyorsak gelecek olanları benzer tezler üzerinden sirkülasyon süzgeçlerinden geçireceğiz.

Her halükarda tartışılacak, tartışmalarla geçecek bir seçim ve o seçimin sonucuna göre farklı tavırlar almamız kaçınılmaz olacak önümüzdeki günlerde. 

Başlığından itibaren geniş bir şekilde yer verdiğim yeni dönemi yazımın birkaç yerinde, siyasilerin beklentisi ile çarpıştığı günümüz ortamında onlardan gelecek olası ciddi tepkilere rağmen toplumun çıkarlarını öne sürdüm. Sırf kişiler koltukta kalsın diye koca toplumun hikayesini örtbas etmenin ne olduğunu yazının ilerleyişi arasında rastlamışsınızdır.

Kimlik ve parti çılgınlığı yerine son kullanma tarihi dolmuş bazı isimler yerine yarın bu topluma ne vereceklerini, şu anda birbiri ardına meydana gelen gelişmeleri planlı programlı şekilde uygulayabildiklerine bakalım artık. Amacımız seçim sathını gölge düşürmek değil Malatya’ya taze kan aktarmak, yeni bir rüzgar estirmek, farklı bir tez-anti tez oluşturmak. Bunda şaşırtıcı bir çok fikir var elimizde. 

Mevcutlara ‘siz artık bırakın’ demek onlara kötülük gibi algılanabilir lâkin, tarihte ilk defa yaşanan bir şey değil. Metal yorgunluğu, yıpranma, ticari kazanç misyonuna ağırlık vermek, komisyonculuk, rant sarhoşluğu gibi tahviller hemen hepsi yolun sonuna geldiğinin ispatı. Ak parti Malatya’da yeni ve güçlü isimlerle bırakın yürüsün. Önünde barikat oluşturmayın. Yakın siyasi tarihimizin belki de Malatya’da en doğal seçimini toplumun isteklerinin akışına bırakmak isteyenlerin sesinin çıkmasına ihtiyaç olduğunu fark etmekle başlayacak. Aslında toplumun daha başka beklenti içinde olduğu bir çok gelişmeler daha var. Ara sıra bu gelişmelere değineceğiz. Siyasilerinde hazırlıklı olmaları lazım.

Düşünüyorumda, uzun süreden beri kendi sorunlarımızla boğuştuğumuz, kendi sorunlarımızın tanığı olduğumuz patinajda bir düzen, siyasilerin kendi aralarında oluşturduğu kast sistemi sonrasında tekrar kendi isimlerini ortaya atılmasına şaşırmadığımız hatta herkesin demokrasi kisvesi altında eşit haklara inanmamızı bekleyen ve aslında yinede kendi söküğümüzü kendimiz dikecek zenginleşme ile başbaşa bırakılırken; toplumun düşünceleri, istekleri, beklentileri nelerdir Allah rızası için çok az da kendi planlarınızı yaptığınızda o gürûhu da hesaba katınız.  Asla öyle yapmazsınız ama yine de biz söyleyelim. Herkesin bir planı var yukarıdakinin de plan yaptığını unutmayın bari. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu