Köşe Yazıları

EĞİTİMDE KALİTE ÇALIŞMALARINDAN NİÇİN VAZGEÇİLDİ? (IV)

Geçtiğimiz üç hafta MEB’de kalite çalışmalarının dayanağı mevzuattan, kalite yolculuğunun yönteminden ve uygulamaya ilişkin yapılan çalışmalardan bahsetmiştik. Bu yazımızda da eğitimde kalite çalışmalarından ve eğitim için kısa sayılacak uygulama sürecinde elde edilen kazanımlardan bahsederek eğitimde kaliteden niçin vazgeçildiği sorusunu sorarak yazı serimizi burada bitireceğiz.

Bir çalışmanın başarısında, her şeyden önce amacın/hedeflerin net olarak belirlenmesi, sağlam stratejilerin ortaya konup, doğru bir metodun (yol-yöntem) takip edilmesi önemlidir. Hatta metod (yöntem) konusu özellikle çok önemlidir. Malum Mecelle kaidesi “Usul(metod) esasa mukaddemdir.” ifadesi bu manada konunun önemini çok net ortaya koymaktadır. Hukukta birçok davanın esastan değil de usulden kaybedilmesi bu kural ile açıklanır. 

Bu bilinçle MEB’de kalite yolculuğunu başlatırken hedefimizi belirledik, bu hedefe nasıl ulaşacağımızı MEB Merkez/Taşra Teşkilatı Toplam Kalite Yönetimi Uygulama Projeleri ile ortaya koyduk. Yaptığımız iş tanımına göre, çalışma ekibimize dahil ettiğimiz İl Kalite Formatörleriniproje konusunda bilgilendirdik. Formatörlerin eğitimine büyük önem verdik ve onların eğitimde kaliteye inanmışlığı ve ildeki çalışmaları ile okullara ulaştık.

Bakanlık üst düzey yönetiminin desteği kalite yolculuğunda işimizi kolaylaştırıyordu. Her ay yapılan Müdürler Kurulu’nda (Bakanlık Birim Amirlerinin Toplantısı) projede belirtilen uygulama basamakları (Birimde Kalite Kurulu ve Kalite Geliştirme Ekibinin oluşturulması ile başlayan ve 12 basamaktan oluşan süreç) gündeme geliyor. Bakanın Kurula katılmadığı zamanlarda Kurula başkanlık yapan Bakanlık Müsteşarı tek tek birim amirlerine hangi basamakta olduğunu soruyordu. Tabi doğal olarak Genel Müdürler emsallerinden geride kalmak istemiyordu.

Bakanlık Merkez Teşkilatı yöneticileri, EFQM Mükemmellik Modeli bağlamında Özdeğerlendirme mantığı ile iş süreçlerini sorgulayıp iyileştirme çalışmalarını yürütürken, bir yandan da taşra (okul) bağlantılı gelişmeleri yaygınlaştırmanın müspet sonuçlarını görüyor ve bu gelişmelerden olumlu manada etkileniyorlardı. 

Bakanlıkta kalite çalışmaları sürdürülürken, yöneticilerin açık kapı politikası ve yönetimde katılımcı yaklaşımları diğer bakanlıkları da harekete geçirmişti. Bu bağlamda MEB’in kalite konusundaki uygulama deneyimini kalite uzmanlarımız, bazı kurumların (o günün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, TBMM Genel Sekreterliği, TİKA vb.) talebi üzerine, kurum yöneticileri ile paylaşmışlardı.

Aynı zamanda MEB’in kalite konusundaki uygulamaları üniversitelerin de dikkatini çekmiş ve sosyal bilimler alanında çalışan akademisyenler, master/doktora yapan öğrencilerine Bakanlığın Kaliteye ilişkin çalışmalarını tez konusu yapmışlardır. 

Bu konuda yapılan tezlerin sonuç ve öneriler kısmını Daire olarak değerlendirerek 2005 yılında MEB Eğitimde Kalite Ödülü Yönergesini hazırlayıp uygulamaya koyduk. Böylece kalitede öne çıkan okul ve kurumların ilçe, il ve Türkiye genelinde yarışmalarının önünü açarak ödül sürecini başlattık.

Ödül sürecine katılan (Edirne’den Hakkari’ye) okullarımız büyük bir heyecanla uygulamayı sahiplendi ve oldukça anlamlı sonuçlarla karşılaştık.

Burada sözü: “Millî Eğitim Bakanlığı Toplam Kalite Yönetimi Ödül Süreci ve Sonrası Üzerine Nitel Bir Değerlendirme” başlığı ile bir çalışma yapan ve Milli Eğitim Dergisinin 211. Sayısında (2016)  yayımlayan Doç.Dr. Nail YILDIRIM’a bırakıyorum.

“Eğitimde kalite uygulama sürecine ilişkin okul/kurumların görüşleri incelendiğinde şu sonuçlara ulaşılmıştır.

Ödül sürecinin;

• Okulları/kurumları kaliteli hizmet sunma konusunda harekete geçirdiği,

• Okullarda/kurumlarda başarıyı artırdığı,

• Okula iç ve dış yansımalarının olumlu olduğu,

• Okullara çevrenin ilgisini artırdığı,

• Okullarda yeni projelerin geliştirilip uygulanmasının yolunu açtığı,

• Öğrenci velilerinin öğrencilerini bu okullarda okutmak istemeleri ve öğrenci sayılarında artışın gözlendiği,

• TKY anlayışına göre yönetilen okul öğretmenlerinin, uygulamayan okul öğretmenleri ile karşılaştırıldığında TKY ile yönetilen okullar lehine iş doyumunun yüksek olduğu,

• Ödül sürecinin okulların tanınmasına, 

• Okullara ilginin artmasına, 

• Ödül alan okullarda öğrenci sayılarının artmasına, 

• Ödül alan okulların imajının olumlu olmasına, 

• Ödül alan okul paydaşlarının (öğrenci, öğretmen, veli vb.) TKY uygulamasından memnun oldukları tespit edilmiş ve ödül sürecinin her ne ad altında olursa olsun mutlaka sürdürülmesi gerektiği ifade edilmiştir. (1)

Araştırmayı yapan YILDIRIM çalışmasında; bu araştırmadaki bulguların değişik tarihlerde yapılan aşağıdaki araştırmalarda da tespit edildiğini ifade etmektedir.   

• Yıldız, Erdemir ve Gitmez (2006)’in araştırma sonucunda da TKY uygulanan ortaöğretim okullarında öğrenci memnuniyetinin arttığı görülmektedir.

• Bu sonuç Aksu’nun (2009) araştırmasında da benzerlik göstermektedir. Ödül alan okullardaki öğretmenlerin TKY ye olumlu bakışları almayanlara göre daha yüksektir.

• Balcı (2002) araştırmasında çalışanların % 82’si TKY’nin kamu örgütlerinde başarı ile uygulanabileceğini belirtirken yine % 92’si de TKY’nin Türk kamu örgütlerinde uygulanmasının gerekli olduğunu vurgulamıştır…”

Eğitimde kalite uygulamalarının bütün bu olumlu sonuçları yakalamış olmasına karşın, 23 Mayıs 2015 tarihli R.G. yayımlanan ancak uygulanmayan “Milli Eğitim Kalite ÇERÇEVESİ” gerekçe gösterilerek (20.02.2018 tarih ve 3544594 sayılı Olur) Eğitimde Kalite uygulamasından vaz geçilmiştir. 

Diğer taraftan alınan “OLUR”da da bir başka garabet durum vardır. Zira Sayın Bakanın imzası ile yürürlüğe konulmuş olan “MEB Eğitimde Kalite Yönetim SistemiYönergesi”nin, Bakan yerine Müsteşarın imzası ile yürürlükten kaldırılması da bürokraside pek rastlanan bir durum değildir. 

Kaynakça:

(1) https://dhgm.meb.gov.tr/www/milli-egitim-dergisi-sayi-211/icerik/285

(2) 20.02.2018 tarih ve 3544594 sayılı MEB. Strateji Geliştirme Başkanlığının onayı

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu