AktüelAnalizDünyaGenelGündemKöşe YazılarıManşetMedyaSanatVitrin

DÜNÜN KAYBEDENLERİ ARNAVUTLAR

Balkanlar!da İslam’ı kabul eden kavimlerden biri de Arnavutlar’dır. Kuruluş döneminde itibaren Osmanlı ordusunun komutanları Arnavutlardı. Çok sayıda Arnavut sadrazam vardı. Kavalalı Memet Ali Paşa Arnavud’tu. Arnavutların % 70’i müslüman diğerleri Hıristiyandı. Balkan Savaşında teslim olmayan bir cephe’de İşkodra cephesiydi. Bu cephe komutanı Hasan Rıza Paşa teslim olmadı. Ancak Arnavut bağımsızlığı peşinde koşan Esad Toptani tarafından şehid edildikten sonra bu cephe düşmüştü.

Osmanlı’da çok önemli mevkide bulunan Esad Toptani, Sultan Abdulhamid’le arası açılmış ona muhalif olmuştu. Sultan’a tahtan indirilişinde hal’ kararını bildiren ekibin içerisinde o da vardı. Balkan savaşlarında teslim olmayan cephelerden biri Anavutluk İşkodra cephesiydi. Esad Toptani, bu cephenin komutanı Hasan Rıza Paşa’yı Sırplar ve Karadağlılar ile işbirliği yaparak şehid edip yıllarca Arnavutların can düşmanı Karadağ’lıların eline geçmesi ihanetini icra etti. İhaneti karşılığında Alman ve Avusturya kuklası olmuş hıristiyan Arnavutların yönetimde etkili oldukları kıytırık bir devlette bir kaç ay sürecek devlet başkanı olacaktı. İtalya, geldi Arnavutluğu işğal etti. O devlette ortadan kalktı.

Esad Toptani’nin Arnavud halkına ihanet ettiğine inan Avni Rüstem isimli bir Arnavud genci tarafından Paris’te öldürüldü.(1920) Paris’teki Arnavudlar onun vatanına ihanet ettiklerini söyleyerek buradaki Arnavud mezarlığına bile gömülemedi. Bir Sırp mezarlığına gömüldü

Osmanlı’da Arnavut demek herşey demekti. Osmanlı ordusunun çok önemli komutanları Arnavud’du. Çok sayıda sadrazam diğer vükela ve ilmiye sınıfından Arnavud alimler vardı. Osmanlı’dan koptuktan sonra başına en çok felaket gelen halk Arnavudlar oldu. Hatta komünist sistem çökünce Arnavud halkı Arnavud’u komple terk etmeye kalkıştı. İtalya’ya girmek için nasıl sınıra yığıldıklarını yakın tarihi hafızada tutanlar bilirler.

Cumhuriyet döneminde Arnavud krallıkla yönetilir. Falih Rıfkı Atay, bir Balkan gezisine çıkar. Makedony’da bir Arnavutla sohbet eder. Arnavut derki “şimdi vatandaşı olduğum devlet, Osmanlının yanında devlet mi sayılır, altı saat hangi yöne yürüsem sınırlarla çevrili duvarlarla karşılaşıyorum.” Osmanlı öyle mi idi, elin kolun sala ta Basra Körfezine kadar, Mekke’ye kadar, Mısır’a kadar git! Osmanlı nerde, bunlar nerede. Yine ünlü romancımız Yakup Kadri Karaosmanoğlu 1930 lu yıllarda Türkiye’nin Tiran büyükelçisidir. Zoraki Diplomat isimli eserinde Arnavudlukla ilgili çok ilginç bilgiler anlatmaktadır. Osmanlı vatandaşı Arnavutların Osmanlı hatıraları tazedir. Büyükelçinin arabasında ay yıldızlı hilali gören bir çoban “İstanbul’dan Tiran’a gelen yeni paşamız mı? diye sorar bir başka Arnavut, bu bayrağı öperek yüzüne sürer “Osmanlı Osmanlı” diye ağlar.o

Enver Hoca isminde komünist bir ruh hastası 45 yıl Arnavutluğu demir bir yumrukla yönetir. Camileri Arnavut kültüründe yok diye yıkar, bir tek Tiran’daki büyük camiyi açık tutar. O da kültürel bir hatıra olarak. İbadete kapalıydı.Bu yıllarda Tiran’daki elçimiz Tanşuğ Bleda’nın ilginç hatıraları vardır. Klasik müzik dinlemek yasaktır. Halk baskı altındadır. Buna rağmen Osmanlı bilinmektedir. Çok yaşlı bir Arnavud TC Büyükelçiliğine gelir sanır ki hala Osmanlı ayakta, bir tarla meselesini anlatır çözüm ister.” Şu anda padişah efendimiz kim? en son hatırladığım Mehmet Reşad’ı” diye sorar Tanşuğ Bleda “Cevdet” der. (Cevdet Sunay o sırada Türkiye Cumhurbaşkanıdır.Bleda yaşlı Arnavudu uykusundan uyandırmak istemez) Arnavudların Türkiye sevgisi kül altındaki ateş gibidir. Türkiye’den bir lisenin folklor ekibi gösteri yapar. Yer yerinden oynar salonda yer bulunmaz. Bilet alamayan yaşlı bir bayan, kırık bir plakla gelir bunun karşılığında içeri alınmasını ister, muhtemelen Osmanlı bakiyesi biridir.

Enver Hoca döneminde Arnavutluk’ta Osmanlı düşmanlığı zirve yapmıştır. Nasır yönetimindeki Mısır yönetimi fesli Osmanlı paşalarını güya alaya alan bir tiyatro sergilemekte, gülünç komik olarak gösterilen Osmanlı Paşasının sergilendiği bu tiyatroyu, Arnavud yöneticiler Tanşuğ Bledaya izleyip izlemediği sorar, Türk elçisi Bleda “evet izledim, Mısır Osmanlı idaresindeydi. Ancak Osmanlı oraya sürekli Arnavut paşaları vali olarak gönderirdi. Siz kendi milletinizle alay ediyorsunuz, haberiniz yok.” Bu söz üzerine o tiyatro temsili apar topar kaldırılır oyuncular Mısır’a geri gönderilir.

Bir başka büyük elçimiz Bilal Şimşir’in hatıraları. Komünist düzenin dağıldığı döneme denk geliyor hantal bir devlet yapısı yoksulluk ufuksuzluk nasıl bir felaket olduğunu öğrenmek isteyenler onu okusun.

Tayyar Altıkulaç’ın hatıraları da despot bir dönemin Arnavutluğu ile ilgili dehşet bilgiler var. Okuyun da ulusçuların kendi halklarına ne kötülükler yaptığını görünüz.

Bilal Sürgeç

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu