AktüelAnalizDünyaGenelGündemKöşe YazılarıManşetMedyaSiyaset

Balkan Savaşlarında Yanya Cephesi

İsmail Hakkı Oktay son Osmanlı sadrazamı Ahmet Tevfik Paşa’nın oğlu, son Osmanlı Padişahı Mehmed Vahdettin’in eski damadı, asker, diplomat, filatelist.

1912 yılında başlayan Balkan Savaşı sırasında eğitimine ara verdi ve Yanya Kalesi’nin savunulmasında görev aldı. Balkan Savaşı sonrasında Almanya’ya dönerek Harp Akademisi’nde eğitimini tamamladı ve kurmay oldu. I. Dünya Savaşı başlayınca Karargâh-ı Umumî’de kurmay subay olarak görev yaptı.

Şehzade Mehmed Vahdettin Efendi tarafından kızı Fatma Ulviye Sultan için damat olarak seçildi ve onunla evlendirildi. Bu evlilikten kızı Suade Hümeyra Hanım dünyaya geldi. Vahdettin’in padişah olmasından sonra sarayın Erkan-ı Harb şubesini yönetti.

Kurtuluş Savaşı sırasında 16. Tümen Kurmay Başkanı olarak görev aldı ve Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.

Yanyadan Ankara’ya İsmail Hakkı Oktay Bey’in anı kitabı.

Yanya Yunanistan ile Arnavutluk arasında bir Osmanlı vilayetiyiydi.Tarihe büyük bir zafer olarak geçen Preveze de burada. Balkan savaşlarında kafaya ayrılmayı koyan Arnavut milliyetçileri bu cephede Arnavut komutanın emri altında savaşan Arnavutları geri çeker komutanların tüm yalvarış ve yakarışları onların cepheyi terkedişlerin i önleyemez Halbuki toprak kurtarılsa Arnavutluk’a kalacak. Peki savaşan kimler?

“Erler çok zayıflamıştı kuvvet kalmamıştı. Üniformalar yırtık ve çoğu kundurasızdı. Yorulmuş ve kuvvetten düşmüş bu biçare Anadolu çocukları istihbarata muhtaçtırlar. Onlara her şeyden önce sıcak bir çorba vermek lazım geliyordu. Bunu Yanyan’nın fedakar İslam halkı yaptı. Bu erlerin şereflerine büyük bir tören yapıldı. Sıgır ve koyunlar kesilerek pilavlı yemekler ve sıcak çorbalar ikram edildi. Türk, Kürt, Laz ve Çerkez karışımı olan bu erlerin hepsi de Doğu Anadolu’da gelme kimselerdi az bir miktarda Halepli ve Şamlı vardı. Yanya ahalisinin bu askerlerimize kahramanlık payesini vererek şereflerine ziyafet çekmesi çok yerinde bir hareketti. Zira az sonra Yanya’nın bünyesinde vaki olan şiddetli ve kanlı savaşlar da buna layık olduklarını göstermişlerdi. Gerçekten bu Anadolu askerleri iyi yalim ve terbiye görmüşlerdi. Hiçbir işe yaramayan parça parça yırtık kaputları, kirli ince kumaşlı üniformaları ve kundurasız, çorapsız çıplak ayaklana rağmen kahramanca dövüşmüş ve gerçekten de cengaver olduklarını ispat etmişlerdi (s.75)

HEY ANADOLU ÇOCUKLARI
“Harp (Balkan) başladığında burada bulunan yanya kolordusu efradı Türklere düşman olup Epir bölgesinde yaşayan Rum ırkına mensup Rum ortadoks dininden zalim ve vahşi bir halktan müteşekkildi. Bu yüzden daha savaş başlamadan yani hiçbir gülle atışı bile yapılmadan bu kolordunun ortada hemen hemen hiçbir ferdi kalmadı. Zira Epirot ve Arnavut efradı bölükler halinde toptan firar etmişlerdi

Bunlar böyle kaçarken Sırp hududundan itibaren yürüye yürüye gitgide takattan düşerek ilerleyen bir iskelet gibi tanınmaz hale gelen ve hiçbir kapıdan bir dilim ekmek bile alamadan kendiliğinden biten yaban otlarla beslenerek Yanya’ya ulaşan Anadolu’nun asil evlatları ruhlarındaki asalet ve mertliğin pek tabi olan hisleriyle kahramanca ölmekten çekinmiyorlardı. Böylece Sırp hududundan Yan ya’ya gelmiş olan askerlerin üniformaları yırtık ve kirliydi. Çoğunun paltoları ve kunduraları bile yoktu. Yanya garnizonun takviye edecek olan bu askerler işte bu zavallı aç ve sefil kuvvetten düşmüş acınacak bir halde bulunan Anadolu çocuklarıydı. Her şeyden evvel bunları beslemek ve giydirmek lazımdı. Halbuki Yanya da erzak ve giyecek bakımından büyük bir darlık hüküm sürüyordu. Buna rağmen bu kundurasız yırtık üniformaları ile paltosuz askerler yarı aç yarı tok ölümden korkmayan inanılmayacak bir cesaretle dövüştüler. Bu sebeple Yanya gazi ve şehitlerinin hatıralarını daima Şeref ve hürmetle yad etmeliyiz zira Yanya ve civarının her karış toprağında mutlaka 5-10 Türk şehit askerinin mübarek kanı ile sulanmıştır ne yazık ki bu fedakar Türk askerinin kahramanlıklarını anlatan tek bir eser bile yoktur (Yanyadan Ankara’ya İsmail Hakkı Oktay 39 40)

Türk Komutanı’nın : “Biz, askeri namusumuzu, siz de vatanınızı kurtaracaksınız…” demesi üzerine, Arnavut Beyi : “Avrupa : bizim sınırlarımızı temin etmiştir ve bizim dökecek fazla kanımız yoktur…” cevabım vermiştir. Bu nankörlüğün açık bir ifadesidir. Yüzyıllar boyu Türk evlatlarının ne amaçla ve kimin için kanlarım akıttıkları adeta cevapsız kalmaktadır.

Balkan savaşlarında Yanya cephesi’nin komutanı idi. Askerinin silahından son kurşun bitince bu cephe düştü. Esat Paşa esir edildi. Balkan savaşlarında Alman subayları da Osmanlı ordusuna eğitiyorlardı. Danışma hizmeti veriyorlardı eger savaş kazanılsaydı Almanya bunu kendi lehlrine propaganda edecekti. Esat Paşa esarette iken Atina’da bir Yunanlı kurmay ona şunu söyler “Sizin  hareket planlarınızı bir Alman subay bize satmıştı”

Bilal Sürgeç

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu