Köşe Yazıları

ÇOBAN

Bir sürünün çobanı oldu, koyunları güttü önce verimli otlaklarda. Sonra tüm kutsalları koyup bir tarafa kurak meralara sürdü koyunlarını..!

Eğri kavalı ile sığırları çağırdı; onlara semirtti otlakları ve onlarla semirdi.

Tüm ülkeye hükmeden Tanrı gibi, her defasında “mütevazi kılık” a büründü. Yüzünde hınzırca bir huşu vardı sürüsü için… Kaval sesi gibi huşusu vardı.

Bazen padişah oldu, kendi taşıyamadığı kılıçı avenesine verdi vekâleten taşıyıp hutbe okusun diye.

Bazen evliya dendi, kerâmetleri konuşuldu, hacca gitmediği halde defalarca hacc ederken görüldü. En büyük kerameti kutsal kitap okurken patlattığı o muhteşem “ayn” lardı. Sürüsü inandı, itaat etti. Etmeyenler bertaraf oldu.

Bazen çok “insansı” göründü, “insanımsı” olmasına rağmen. Az konuştuğu zaman o kadar insana benziyordu ki, sesi uzun boyunlu kuğulara benzetiliyordu.

Çoğu zaman da azgın bir boğa gibi oldu, kırdı,döktü virân etti ve seyretti sonra…
Tüm varlıklıları sırtına aldı. Nimet denizinin dalgalarına beraber kulaç attılar. Çoğu zaman sırtındakilerinin toynaklarını kürek gibi kullandı.
Nimet denizinde yüzerken tek endişesi, kapıp kaçırdığı yüküydü sırtındaki.

Bu denizde yüzenler çabuk yorulurlardı sırtındaki o yükle. O da yoruldu. Yükü ağırdı çünkü.
Kulaç atmaktan yoruldu, nefesi kesildi. Sırtında taşıdıklarını atamazdı, sular derin ve soğuktu zira.
Sonra en iyi yaptığı şeyi yaptı. Sırtında taşıdığı avanelerini bir bir atmaya başladı denize ellerindeki tüm hazinelerini alarak. Tüm gücünüde güçsüzlüğünüde onlardan alıyordu oysa ki.. Boğa boğa çok azını bıraktı sırtında..

Nefesi kesildi kısa zaman sonra. Varlık sebebi olan asalaklardan kurtulması kendinden kurtulmasıydı. Çünkü en büyük asalak kendisiydi ve bunu biliyordu. Uzun yolculuğa çıkmıştı ama son istasyona yaklaştığının farkındaydı. Ne yapacak ne söyleyecekti sürüsüne.
Sonra o muhteşem sözü söyledi:

“Sizin Tanrınız benim yanımda, o beni seviyor ben de onu. Aramıza girmeyin size ne oluyor” dedi.
Ama son istasyona veya son limana gelmişti. Kaptanlığının çobanlığının sonuna geldiğinin farkındaydı.

Tarihe geçecek şu muhteşem sözle noktaladı konuşmasını:

[ ] “Allahın izniyle aynı trenle, aynı raylarla o muhteşem mazimize yani geriye dönüyoruz” dedi.
[ ] Çılgınca bir alkış ve arkasında tekbirler ile geri dönen trenin arkasında dua ettiler.

Fatih Mehmet Turhan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu