GenelGündemKöşe YazılarıMalatyaManşetSiyasetVitrin

Turgut Özal üniversitesi yeni rektörü kim olacak

Olaylar eskisinden daha hızlı gelişiyor. Gündem bunaltıcı bir hal aldı artık. Bir konuyu analiz ederken o kadar çok teferruata girmen gerekliliği farklı alanlara savuruyor. En kötüsü de bir yerleri savunmak zorundalığında bırakılmanın dışa vurumu insanı beklenmedik bir girdaba sürüklüyor olmasıdır. 

Dünyada akıl almaz şekilde gelişen olaylar, ülkelerin aldıkları radikal kararlar, bölgesel denklem, eski yıllara göre daha spesifik gelişmeler şimdilerde birbiri ardına yeni kavram ve konuları itekleyip getiriyor. Dünyanın süratli şekilde evrim geçirmesinin yanında aynı şekil yerel yönetimlerde varlıklarını hissettirecek değişik sistemlere katılmak zorunda bırakılıyor. 

Şehrimiz Malatya’ya bakıyoruz, uzun yıllardan beri gündelik politikalarını izlediğimiz kadarıyla yukarıdaki paragraflarda yer alan sebeb-sonuç ilişkisi için aklımda verebilecek birden fazla örnek var, ancak onlardan sadece –birini– şimdilik ele alabileceğiz. 

Turgut Özal üniversitesi rektör değişimi veya seçimi, adına ne derseniz deyin mevcut programı Malatya üzerindeki etkisi, doğal sürecinden kaynaklanan olumlu olumsuz veriler, siyasetin çiçeği burnunda üniversitenin neresinde olduğuna dair kaygılarımızın ve belirsizlik süreci ne aşamada, öyle değerlendireceğiz hepsini. 

Öncelikle Turgut Özal üniversitesi kurulduğu günden beri adı sansansiyonel hadiselerden kurtulamadı.

O günler hakkında okuduklarımdan hareketle düşünürken, bir ilin ikinci üniversitesinin hiç bir akademik çalışmada yer alamadığı gibi üstelik bu dönüm noktalarında öne çıkan fırsatları değerlendirememiş ve onlar üzerinde görüş açıklayan bazı kalem erbabların başına gelenlerde ayrı bir başlık açmayı gerektirecek önemli çapta olayları bünyesinde barındırıyor. Burhan Karaduman olayı taptaze şekilde orda, Malatya, Malatya basını, Turgut Özal üniversitesi arşivinde kara bir leke olarak bekleyedursun…

Yazılarımı okuyanlar az buçuk tarzımızı bilirler, eski defterleri karıştırmayı sevmem, daha çok olmuş değil olacakları, bundan sonra meydana gelebilecek olayları, konuların farklı bir yapıya evrilişini ve o yeni yapıyla uyumlu konjukturel dönüşümleri gerçekleştirir ve öne sürerim. Mevcut yaşanmış bir olayın üzerinde durmak yerine kimsenin pek bilmediği ayrıntılarına inmeyi yeğlerim. Onun için bu yazımda da Turgut Özal üniversitesinde geçmiş pis kokuları deşmek, karıştırmak, hafızalarda tazelemek yerine bundan sonraki süreçte nelerin olacağından söz edeceğim sizlere. 

Bundan ötürü son bir kaç yazımda iddia ettiğim gibi bu şehirde artık iki dengeleyici gücün bulunduğunu ve bu güçlerin birinin Selahattin Gürkan, diğerinin Öznur Çalık olduğuna esasla iki gücün mukavemetinin temel reaksiyonlarının Turgut Özal üniversitesine nasıl sirayet edeceğine dair oluşagelen metafor asıl ilgi alanımız olacaktır. 

Mevcut Rektör Aysun Bay Karabulut malumunuz olduğu üzere Öznur Çalık’ın kız kardeşi. Çalık her ne kadar Aysun Bay Karabulut’un o makamda bulunmasında bir telkini söz konusu değil şeklinde iddialarda bulunsa da doğal olarak, kültürümüz, aile yapımız, aşiretçi geleceğimizden ötürü bu savı desteklememiz mümkün değil.  

Fakat Aysun Bay Karabulut kendi içsel başarı öyküsü, akademik çalışmaları, üniversite başarı ünvanıyla öne çıkmak yerine her gün yeni bir sansansiyonel olaylar ile anılır olması belkide Öznur çalık’ı en çok yoran mesele haline geldi. Gün geçtikçe Turgut Özal üniversitesi Çalık’ın kendi kişisel başarılarını perdeleyen, sırtında bir yük haline dönüşmüş, ister istemez kız kardeşinin rektör olması üzerinden yara alan siyasi duruşu bir illeri iki geri, çokça patinaj, takviye vitesiyle ancak bugüne kadar getirebildi. 

Hayatın olağan akışında, ülkenin akademik çizelgesi ve özgürlükler, temel ilkeler ve onların yanlış yerde kullanılması durumunda bile sistemin çiğnenmelerine müsaade etmemek zorunda olduğu halde, Turgut Özal Üniversitesi başlı başına bir sorunlar kampüsü haline geldi. 

Şehirde iki dengeleyici güçten biridir demiştik ya, işte Öznur Çalık bu kez işi şansa bırakmayacak. Önümüzdeki dönemde Turgut Özal üniversitesinin siyasi karizmasına ayakbağı olması ihtimalini göz önünde bulundurarak; Rektörlük konusunda direk kızkardeşini desteklemek formülünü ekarte edecek bu kez. (öyle düşünüyorum) Fakat diğer yandan Turgut Özal üniversitesindeki gücünü de kaybetmeyi göze almayacak. Peki ne olacak bu durumda? Tam burada Prof. Dr. Recep Bentli ismi İngiliz anahtarı görevini üstleneceğini bilmeliyiz. Recep Bentli’mi Aysun Bay Karabulut’mu şeklinde önümüze gelen şıklarda mevcut şartlara göre Bentli daha ağır bastığını görüyoruz. Çünkü, Çalık bir taşla iki değil bir kaç kuş vuracak. Hem bugüne değin kız kardeşinden kalan pek iyimser yönde söz edilmeyen aforizmaların önüne geçecek hem üniversite üzerinde mevcut gücünü yine bilakis korumuş olacaktır. Fakat bir aile bireyinin bertaraf edilmesi duygusallığını da göze alaraktan.

Kız kardeş Aysun Bay Karabulut üzerinde ısrarcı olsa ne olur?” şeklinde bir soru tam olarak burada kafamıza hücum edebiliyor. Hiç bir şey olmaz. Eski sorunların devam ettirilmesine bir nevi yeşil ışık yakmak anlamına gelirki Çalık’ın Malatya’daki samimiyet ve iyi niyeti bir daha tartışılır hale gelececeğinin teminatı sayılacaktır!

Yani, yeni rektör adaylarından Recep Bentli, Aysun Bay Karabulut isimleri Öznur Çalık’ın Turgut Özal üniversitesindeki gücünün birer sacayağı yada akademik temsilcileri olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Recep Bentli ismi eski il sağlık müdürlüğü görevi esnasında hiç yıpranmamış bir isim olması önemini arttırıyor. Sicili çok temiz. Kişilik olarakta herkesin onay vereceği bir isim. Aysun hoca ise özelikle eşi ile birlikte bir çok iddiaya maruz kaldıkları aşikar. İddialar öyle yoğunlaştıki hâlâ gündemde düşmek nedir bilmeyecek olayları kapsıyor. O halde Recep Bentli ismi bu görev için biçilmiş kaftan olarak öne çıkacak. Hatta Recep Bentli’ye şimdiden rektörlük için hayırlı olsun demek istiyoruz. 

Buraya kadar bir sorun yok, her şey tamam. 

İki dengeleyici güç mevzusuna bir daha dönüş yapalım. Bir başka güç daha vardı değil mi? Selahattin Gürkan demiştik. Peki, başında bulunduğu şehirde bir üniversitenin rektörü değişiyor gibi kavramlar halihazırda tartışılırken Gürkan hiç bir şey yapmadan mayıl mayıl seyredeceğini mi düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz tabiki. Yukarıdaki paragrafın birinde geçen “iki gücün mukavemetinin reaksiyonu” sözü İşte burada açılımı yapılması gerekiyor. Tabiki, Başkan Gürkan bir aday hazırladı. İsmi şimdilik sır gibi tutuluyor. Öğrenmek için bir kaç girişimimiz oldu lakin sonuç alamadık. Veyahut rektör adayları isim listesinde yer alanlardan biri. 

İşte rektör adaylarından Cumhurureis önüne gidecek üçüncü isim Gürkan’ın Turgut Özal üniversitesindeki gücünün temsilcisi olacaktır. Biz asıl Recep Bentli, Aysun Bay Karabulut dışında üçüncü isim kim olacak ona bakacağız. Aysun Bay Karabulut ile Recep Bentli belli, peki üçüncü isim kim, şimdiden yoğunlaşmamız gereken asıl merak konusu bu olmalı. 

Sonuçta Turgut Özal üniversitesi geçmiş dört yılı bir çok aymazlıklar, düşük profili yaşananlar, akademiden yoksun haberler yüzünden Çalık’ın ikinci kez tahakküm etmesi rezervini düşük hale getiriyor. 

Çağı yakalama, şehrin felsefesini güçlü kılma, siyaset olağan hale getirme fırsatı bir üniversitenin bünyesinde şekillenecek bilgi, birikim, deneyim gerçekliğiyle birlikte elimize yeniden geçmesi lazım. 

Bundan sonraki yıllar ve hepimizin geleceğini ilgilendiren bugün atılan temeller, çocuklarımız ile geleceğimizi dahası ülkemizin geleceğini ilgilendirmesi nedeniyle hepimize çok sorumluluk düşüyor. Ondandırki şehrin kaderine yön veren siyasilerden küçük bir ricamız olacaktır: bir üniversitenin kaderinin tayininde lütfen adil davranın. Binlerce aile, çocuklarını ve onların geleceklerini göz önünde bulundurduğumuz takdirde yukarıda yazdıklarım aklınızda olarak hareket edelim lütfen, halimize dönün öyle bir bakın derim.

Dünya nereye gidiyor, biz ne durumdayız? İslam ülkeleri ne durumda!? Her ülkenin sorunları var, bir şehrin sorunları var. İlçenin, köyün sorunları var. Malatya’nın sorunları da oldukça fazla. Ancak her ülke ve yerel yönetimler önüne ‘sorun’ olarak çıkan konuları temel değerlerini elden bırakmadan çözmenin yolunu buluyor. Liyakat ile bilgiye dayalı adımlar büyük başarılar getirir her zaman. Yoksa akıl tutulması türü şaşkınlıklar yaşayarak zaman hızlıca akıp geçecek mi? Bir varmış bir yokmuş misali, buralarda da yaşananlarla zaman içerisinde onların üstesinden gelecek tedbirleri almayı başaramadığımız yeni yepyeni sorunlar şeklinde hayat kalitemizi iyice düşürmeye devam ederek, en sonunda eksilip yaşlanıp yok olup gideceğiz. Hep böyle oldu, bari bundan sonra olmasın. Geçmişi neden analiz etmek, dönüp bakmak işimize gelmiyor. Neden ya…? Neden? 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu