Köşe Yazıları

UŞAK-ORTAKÖY MEZARLIĞINA DEFNEDİLEN ALMAN H.ELİSABETH

Dr. Kadir ÇETİN

Geçen hafta Değerli Arkadaşım Ali Bey Uşak’tan aradı… 

Hal hatırdan sonra; “Almanya’dan bir Alman vatandaşının

cenazesi geldi köyümüze… Öğle namazından sonra Köy Mezarlığına 

Onu defnedeceğiz.” dedi… 

Meraklandım.

Bir Alman vatandaşı, niçin Uşak ilinin Merkeze bağlı Ortaköy’üne

defnediliyor? 

Kafamda bir dolu soru oluştu.

Hemen Sordum Sevgili Ali Beye… 

-Nereden çıktı bir Alman vatandaşının köyünüzün mezarlığına 

defni, dedim?

-Sorma Kadir Bey dedi? Başladı anlatmaya…

Ali Beyin akrabalarından AKÇORA ailesi 1970’li yıllarda Almanya’ya işçi olarak gitmiş… Orada yerleşmiş ve çocukları Aykut ve Ayhan Almanya’da büyümüşler… Alman H.ElisabethMÜLLER ile komşu olmuşlar. Komşuluk ilişkileri dostluk boyutuna evirilmiş… 

AKÇORA Ailesi, H.Elisabet MÜLLER’i yazları Uşak’a davet etmiş… Birkaç sefer yaz tatilinde Elisabeth Uşak’a gelmiş. Orada misafir edilmiş… Uşak-Ortaköy’de yaşayan güzel, yurdum insanlarının sofralarına konuk olmuş… Hasılı, köydeki insanların saf, arı, duru yaşayışları çok ama çok hoşuna gitmiş ve bunun arka planını araştırıp, soruşturmaya başlamış Elisabethkendi çapında… 

Elisabeth bu komşuluk ilişkilerinden ve Ortaköy insanlarının karşılıklı insani ilişkilerinin arka planında yatan gerçeği keşfetmiş. İslam’ın Peygamberinin “Sizin en hayırlınız insanlara faydalı olandır.” düsturunu görmüş olmalı ki, İslam dinini kabul ve tasdik etmeye karar vermiş. Ve o gün gelmiş… Elisabethİslami ritüele uyarak “Kelimeyi Şahadet” getirip Müslüman olmuş… 

Bu arada, gerekmese de Müslümanlarca isminin Fatma Rukiye olarak bilinmesini isteyerek ismini de değiştirmiş…

Alman Elisabeth, Uşak-Ortaköy’ün Fatma Rukiye’si olmuş ve bütün yakınlarına ve de komşusu AKÇORA Ailesine bir vasiyette bulunmuş.

“Eğer hak vaki olur, Sizlerden önce vefat edersem İslami ritüeleuygun olarak beni UŞAK- Ortaköy mezarlığına defnedin.” demiş…

Alman Elisabeth, nam-ı diğer Fatma Rukiye Almanya’da geçen hafta vefat etmiş… AKÇORA Ailesi kendilerine vasiyette bulunan komşuları Elisabeth’in (Fatma Rukiye) cenazesinin Almanya’dan Uşak’a nakli ile ilgili bütün resmi işlemlerini yaptırmışlar. Cenaze ile birlikte ailecek gelerek Ortaköy’deİslami ritüellere uygun olarak, Değerli Dostum Ali Bey’in de iştirak ettiği defin töreni ile UŞAK’ın Ortaköy mezarlığına defnetmişler komşuları ELİSABETH’i… 

Allah rahmet eylesin…

Alman vatandaşı H. Elisabeth MÜLLER’in Uşak/Ortaköy’edefin serencamı beni derin derin düşündürdü… 

Öncelikle Sevgili Ali Beyin akrabası olan AKÇORA ailesini bu güzel tutum ve örnek davranışı sebebiyle yürekten kutluyorum… Harika bir örneklik… Allah onlardan razı olsun…

Akçora Ailesinin Reisi Orhan Bey ve eşi Azime Hanımefendi ilkokul mezunu… Aile reisi Orhan Bey işçi ve eşi Azime Hanımefendi ev hanımı… Evlatları AYKUT ve AYHAN Almanya’da büyümüşler… Bu ailenin Alman vatandaşı H. Elisabeth’e İslam Dinini sözlü olarak anlatacakları bilgi düzeyleri oldukça sınırlı… Ama onların son derece sade, samimi, yüreklive içten İslam’ı yaşayışları ve de insan sevgileri her şeyi anlatıyor. 

Bu bağlamda AKÇORA aile bireylerinin Yunus Emre’nin;

Ben gelmedim kavga için,

Benim işim sevgi için,

Dostun evi gönüllerdir,

Gönüller yapmaya geldim…

mısralarındaki özü yakalayan yaşantıları, Alman H.Elisabeth’ingönlünü fethediyor… 

İşte budur İslam’ı anlamak, yaşamak ve anlatmak… Sözde değil, özde hissetmek ve yaşamak. Başkalarının sizin yaşantınızda İslam’ın güzelliğini görüp gıpta etmeleri, sizi takdir etmeleri vesizin gibi olmak istemeleri…

Elisabeth’in İslam’la buluşmasına ne bir ilahiyat profesörü, ne bir müftü, ne bir vaiz, ne bir din görevlisi vesile olmuyor. Yani İslam’ı sözlü olarak anlatmayı kendilerine görev addeden bir kimsenin sözlerinden etkilenerek İslam’ı seçmiyor Elisabeth… Elisabeth’in İslam’ı merak edip öğrenmesine, İslam’ı sade ve samimi olarak yaşayan AKÇORA ailesi vesile oluyor. 

Onun için öğüt vermek, İslam’ı anlatmak için tumturaklıkelimeler ve cümleler kurmak gerekmiyor dostlar… Sadece yaşamımıza İslam’ın güzelliğini, iyi insan olmanın örnekliğini katsak yeter herhalde, AKÇORA ailesi örneğinde olduğu gibi…

Başka söze gerek var mı? 

Yorum sizin… Yorum sizin sevgili okurlarım… 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu