AnalizEkonomiKöşe YazılarıMalatyaManşet

İl Teşkilatı Bir Türlü Toparlayamıyor, şimdiden Anti Sami’tizim büyüyor

Malatya’da olanlar eskisi kadar takip ediyor musunuz bilmiyorum.  Bir şeyler ters gidiyor. Bir şeyler yolundan sapmış ve tutarsız bir hale gelmiş nedense. 

Sorular çok, cevaplar yok! 

En başta kalıcı sorunların çözümsüz ortada beklediği, halka her daim sunulan sahte kalıplar, asayiş olaylarının bilançosunda son yıllarda meydana gelen artış, siyasetin sürekli kendi içinde kavga halinde olması seçime doğru yol alırken bile daha doğru dürüst bir proje sunulmamış olması, depremle birlikte kritik nüfusun göçe maruz kalışı, gelenlerin çevre illerde sabıkalı olanlar ve şehri yağmalamaya gelmesi gibi başlıklar şehrimizde pek çoğumuzun korku, tereddütle izlediği bir gerçek. 

Ama hangi gerçek, sadece korku, endişe, yarın hangi ürün ne kadar zamlanacak , okula gönderdiğimiz çocuğumuzun başına bir iş gelir mi şeklinde bir yığın karmaşa içinde yaşıyoruz. 

Bunlar halkımızın genel yaşam kodlarından bir kesit, aynı şey siyasiler için geçerli değil tabiki. En lüks araca biniyor, elde ettiği ihalelerden her ay hesabına iyi bir miktar para akıyor, yatırımları bin yıl ailesine yerecek oranda yapılmış, çocuğu en lüks kolejde eğitim alıyor, ve tabiki arkasındaki siyasi ve devlet gücünden de hiç söz etmeyelim isterseniz. Sonuçta yalnızca olan sadece belli bir kitleye oluyor. Belki iyi olur umudu harici şu an elinde hiç bir şey gelmeyen o kitle. Yeterli mi onu da bilemiyoruz. 

Süreç ortada, şehirde bir şeyler zaten yolunda gitmiyordu. Bunu hepimiz biliyoruz. Tüm bu keşmekeşlik üzerine Ak Parti teşkilatının kendi içinde kutuplaştığı ve teşkilatı ele geçiren klikin yaptığı son acemice hamleler neticesinde her şey daha da bozbulanık hale geldi. Şimdi toparlamak kolay olmuyor, kapıdaki seçime henüz odaklanmamalarının sebebi bu toparlayamama meselesi. 

Özelikle Öznur Çalık ile Selahattin Gürkan eksikliği toplumun kafasındaki soru işaretlerine her gün yenilerinin eklenmesine neden oluyor. Sağda solda birkaç sıradan miting yapıldı, esnafa klasik uğrama şovları düzenlendi. İlçe yollarına devletin imkanları kullanılarak makyajlı foto efektli posterlerin asıldığı dev pankartlar konuldu  Ama toplum bunlarla tatmin olmuyor çünkü orijinallik eksik ve başka bir çok şey yerine oturmamış. Hele de atamalı kayum aday Sami Er toplumun asıl kimyasına yabancı olduğunun aşırı şekilde göze çarpması tüm il sınırları içerisinde şimdiden bir anti Sami’tizimin doğduğuna paralel bir gelişme. 

Elbette geçtikleri güzergahlarda yoluna çıkan her kimseye büyük büyük laflar etme girişim ve gayretleri var ama şehirde nerdeyse taş üstünde taş kalmadığı gerçekliğinden soyut oluşturulan siyasi kombinasyon ise kimseyi ikna edecek oranda üretilemiyor artık. Kaliteli, ikna edici siyaset üretilemeyince Anti Sami’tizmlik hortlamasının yaşandığı farklı bir döneme girmiş bulunuyoruz. 

Şehirde çok köklü ve sağlam duruşlu medya eksikliğini de bu sürece dahil edersek her gün yerinde aynı benzer alt yapısı olmayan  haberleri dayatmaları rutin bir siyasi başarı olarak yutturuluyor. 

Öznur Çalık ve Selahattin Gürkan’ın sahada eksiklerinin belirginliğine rağmen il teşkilatı Sami Er’i bazı fosil politikalarla dizginlerken ayuka çıkmış olumsuz durum tabak gibi ortada beklemesini sürdürüyor. 

Sanırsınızki klasik bir muhalif olarak yazıyoruz bunları. Hayır, kimse eksikliğinizi söylemiyor ve sizler de kendinin dışarıdan nasıl göründüğünüzü bilmiyorsunuz. Bu yazımız belki birilerini rahatsız ediyorda olabilir, belki marjinal bir karşıtlık hissi uyandıracak yada muhaliflik gibi bir ezbere listeye ismimizin eklemesine olanak tanıyacaktır.  Sıkıntı yok! Sade düz bir varandaşın düşünceleri sadece. Veya önemli bir oranda halkımızın büyük bir çoğunluğunun içersinde bulunduğu acı zorluklar ile siyasetten sunulan sanal tatlı şerbet arasındaki farkın dışa vurumu,  artık sizlerde salağa yatmayın bu kader, insanların söylediklerine bir kulak verseniz diyoruz. 

Dolasıyla toplumun, basının, işçinin, köylünün, üreticinin, öğrenci ve bazı sosyo bilimcilerin özet söylediği şeyler bunlar.

Esas üzerinde durulması gereken ise, şehrin menfaatleri, insanlarımızın refah seviyesi, kalıcı sorunların çözümü, gelir-gider ekonomik özgürlük alanlarında iyileştirmelerin yapılması. Görünen o ki; Sami Er projelerinde bunlardan hiç biri yok. Sadece Sami Er denildiğinde akla ilk hücum eden şey her tarafa TOKİ tarafından binaları ile donatacağı, bir 20 yıl daha halkı borçlandırmaya gidileceği yan etkilerini görüyoruz. 

Herkes bildiği işi yapar değil mi, “pat” diye şapkadan çıkınca şehir sosyolojisine yabacı birinin gelip toplumsal bir mutabakat oluşturacağını beklemek bir trajedi olur ancak. TOKİ ile beton santrallerinin merhametsiz rant savaşı sonrası estetik ve kültürden, sanattan, yeşilden arındırılırmış bir beton kütlesine hazır olun. 

İşte bu bağlamda toplum öz duygularına hitap eden STK’lara çok görev düşüyor. Tam burada STK’ların devreye girmesi ve gerekeni yapmaları gerekmektedir. Ama hangi STK? Benim şahsen umut bağladığım ve şu an Malatya’da bir çok konuda çözüm odaklı proje üreten tek kuruluş MAGİNDER -tarafsızlık- ilkesinden yola çıkarak siyasiler ile toplum arasında çok kalıcı bir bağın oluşmasına acil şekilde bir köprü vazifesi rolü üstlenmelidir.

MAGİNDER’in kurucu başkanı Salih Karademir daha ilk günden itibaren ekibi ile birlikte şehrin geleceğini sağlam temeller üzerine kurulması yönünde büyük bir çaba sarf etmiş olduklarını gözlemledik. Bunun için zaman zaman yazılarımıza konu ettik. Tüm siyasi parti ve ideolojilere eşit mesafede durarak, kendi hakiki STK kimliğiyle bir şeyler yapmaya çalışan STK’mızın sesine mutlaka kulak vermeliyiz.. Pek çok plan ve proje oluşturup bir çoğunu sosyal medyaya hesaplarında yayınladılar. Özelikle tv provalarında çok net açıklamalar yapıldı. Görmek gerekiyor. Şehirde sadece siyasilerle oy veren sesini çıkaramayan kitle yok, başka kurumlarımız, STK’larımız halihazırda gövdelerini taşın altına sürmeye hazırda bekliyor. Ara ara asıl onlar ne diyor, bence en çok değerlendirmemiz gereken konular arasında. 

Yazımızın muhteviyatı gereği konuyu tekrar Sami Er’e getirirsek; Er ve Malatya’yı yöneten dostlarının, dikkatleri 29 Mart günü kazanacakları zaferin nihayeti ve niyetine bağlı olarak  asıl kafasının arkasındaki plana odaklanmak harici bir şey umurlarında değil. İşte anti Sami’tizm böyle doğdu günün sonunda. Toplum temenni lügatlarından dışlamış. Ayrıca karşılarında Karınca misali çalışan bir Bilal Yıdırım ile CHP’nin son anda anahtarını çevirdiği güçlü motorlu lokomotifi Veli Ağbaba hiç hesaba katmamakta seçimi kazanma sarhoşluğu metaforuna dahil etmeliyiz. 

Ak Partinin ülke geneli ekonomik zorluklar içerisinde, zam haberlerinin kabul edilemez olduğu, deprem sonuçları ile nerdeyse bir çok şehirde başarılı isimleri öne sürememesinin doğurduğu handikaplar yığınının git gide büyüdüğü zor bir sürecin yoğunlaştığı sirkülasyona rağmen hem de…

Farkında mısınız Malatya’da teşkilat hiç bir çaba göstermiyor artık. O öznur Çalık sokağa çıktığında oluşan janl-janlı tablo, Selahattin Gürkan’a aynı şekil duyulan güven, itibar, kalabalıklar yok şimdi.

Çünkü tılsım bozuldu. Rant dışjnda bir şey düşünmeyen kimliklerini ifşa eden yöneticileri toplum kalbinde afaroz etti. 

Öyleki en kemik Ak Partililerin bile ciddi ciddi ciddi tereddütler kafasından birikmiş. Bunları net görüyoruz. Emin olmadığı bazı başlıklarda bekledileri cevapları henüz almış değiller. Onun için var gücüyle yatışacakları bir haber duymak, sosyal medyayı kolaçan ederek  yeni dönem siyasetinin nasıl veriler üzerine kurulacağına dair net sonucu öğrenme gayretinde hepsi. Malatya’da  gerek Ak Parti teşkilatı, gerek aday, diğer kenar bağlantıları böyle bir veri vermemek konusunda ketum davrandıklarınını rahatlıkla söyleyebiliriz. Varsa Yoksa biz, bizim geleceğimiz, bizim kalmamız önemli deniliyor… Harici kimin ne hali varsa görsün misali. 

Ve insanlarımızınsa artık güvenecekleri bir söyleme ihtiyaç duydukları, onun için Siyasilerin ağzından çıkan her cümleye kulak kabartarak, yapılan programları didikledikleri, iyi-kötü seçimini bu temel üzerine inşa etme çabalarını bütün kolektif renklere ayıklayarak oyunu kullanmayı düşünüyor bu kez. İlk kez halk oy’nun bir eylem olarak görüyor. Çok önemli bir silah olarak tutoyor onu zulada. Bu durum şimdilik Ak Partinin umrunda değil. Nasıl olsa “çantamızı koyar herkes mecburen verecek bİze” gibi çok klişe, mekanik, acımasız bir politika dayatılıyor dolaylı yollarla. 

Halkın sorunlarını görmeme, Malatya şehrinin halinin bedbahtlığı, gelecek kaygısı, umutsuzluk ve ortada dolaşan bir çok kavram, popülist söylemlerin hepsi bu seçimden sonra sona ereceği yada değişmesi gerektiği hükmü sirayet edeceğinden hem siyasi yöneticilerin bundan böyle ortaya koyacağı yol haritası hem halkın bilgi ve araştırma, soruşturma yeteniğinin gelişmesine bağlı olarak karşı tavır konusunda uyarmaya çalışacaktır. Dinlemeyeni derhal alaşağı edeceği bilinmeli. 

Şehrin siyasetine talip olanlar şayet halktan koptukları andan itibaren bu uyarıyla karşılaşacakları yep yeni bir şablon var herkesin kursağında. Yoksa seçime daha girmediği andan beri anti Sami’tizm büyümesine ortam hazırlayan bir siyasetçiden farkı kalmaz kimsenin. Bu durumun en korkunç boyutu ise iktidarda olanlar ile muhalif kitle birlikte- bu anti isimlere karşı oluşturulan bir taraftarlıkta birleşmiş olmaları tarihe damga vuracak. 

İstiyoruzki Malatya kazansın. Bölgede ve yüreklerde “1” numara olsun. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu