Köşe Yazıları

Birey

Uygar dönem İnsan topluluklarında özgür olmak, zorunlulukların farkına varıp, ona göre davranma olarak tanımlanır.

Bu zorunlulukların farkına varmış, olgunlaşmış, bilinçlenmiş insan ise, Birey’dir.

Zorunluluk diye anlatılan ise, ilkel, geri koşulların giderek, bilinçli insan müdahalesi ile ufak ufak birikerek, nitel dönüşümlere uğramasıdır.
Bu süreçte geniş insan çoğunluğunun çekegeldiği ızdıraplar ve acılar görmezden gelinmelidir. Çünkü tarih böyle yürümektedir.

Birey tanımı tarihsel bir arka planın ardından ortaya çıkar….

Öykü uygarlık ile başlar. Ondan öncesi bilinmezlikler, vahşet, ilkellik dönemidir.
O dönem insanı insansıdır. Henüz insan tanımına layık değildir. İnsan tanımına ulaşabilmek için şartların olgunlaşması, zamanın geçmesi, herkese yetecek kadar bir bolluğa erişilmesi gerekir.
Bu eylemlilik ise yetenekli, ne istediğini ve yaptığını bilen insanlar tarafından gerçekleştirilir. Tarihte bu insanlara çeşitli adlar verilmiştir. Şef, Ekmeği koruyan, Ana, Baba, Kral, Firavun, İmparator, Sultan, Padişah, Girişimci.
Tanım gereği tamamı bireydir bunların. Ama girişimciye layık görülür bu tanımlama nedense.

Son ikiyüz yılda Batı’da ortaya çıkan muhalif akımlar, inisyatifi bunların elinden alıp, sanayi proletaryasına dayalı bir dönüşümün gerçekleşeceği ve sorunların çözüleceği savı ile ortaya çıktılar biliniyor. Proletaryanın ona yüklenmiş olan özellikleri taşımadığının uzun 20 yy boyunca yaşanan onlarca deney ile anlaşılması, bu akımların muhalif yanlarının giderek işlevsizleştirmiştir. Gözlenen o ki bundan sonrasında çağımızın en bağnazları bu kesimden çıkacaktır. Nedenine gelince, amaç ve yolun giderek flulaşması ve bundan vazgeçmeleri. Ardından da; bir vakitler, tersini çok rahat yapabilecekleri halde, düzenle her türlü bağı reddederek giriştikleri uğraşı, sistem içinde yer edinebilmenin sermayesi yapmaları. Her yeni talip gibi, her şeyi yapabilecek, en saldırgan konuma sürüklenmeleri.

Birey olmayı başaranlar bu eylemi tarihsel düşmanları eskinin kendisi ve kalıntıları ile mücadele içinde gerçekleştirirler. Çünkü başka bir kabulleri de toplumsal gelişmeyi sağlayan zıtların birliği ve mücadelesidir. Proletarya işlevsizse, başka zıtlıklar bulunmalı, yaratılmalıdır. Bulmak da kolaydır böylelerini. El altında tutulanları bile vardır.

Yobaz en sevilen argümanlardan biridir.
Sözlük tanımı, ‘1. Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse): ‘Bu memleketi de dört buçuk yobaza bırakamayız.’ -A. Gündüz. 2. mec. Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse). 3. hlk. Kaba saba, inceliksiz (kimse)’ (TDK) dir bu kavramın.

Sevilen bu kavram, yine çok sevilen bilimsel olma, bilime dayanma savları gereğince bir görev yükler tüm dünya bireylerine;

Aynaya bakmayı deneyiniz!
Ve sorunuz kendinize, yaşanan bunca deneyden sonra ben ne yapıyorum diyerek.

Çünkü inana geldiğiniz tüm teoriler ve iddialar gün geçtikçe işlevsiz hale geliyor.
En önemlisi de 10 bin yılda insan acılarının sırtında yükselmiş olan uygarlığınız sınıra gelmiş durumda. Yıkıma doğru gidiyor. Çıkışın koşulları da var.

Eğer insan türü bu yıkımdan sağ salim çıkmayı başarırsa;

Yeni, bireylere dayanmayacak o da kesin.
Onlar geniş insan çoğunluğunun karşı safındalar.
Hem sahip oldukları olanakları sayesinde sistemin içinde bir yere sahip oluşları, en fazla da kültürel birikimleri onlara bu konumda kalmalarını fısıldıyor hemen her gün.

Saffet Bilen

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu