Ak Parti Malatya’daki Kırılmayı gördü ve Helen Bilindik Amaçlarından Vazgeçmiyor
Malatya kent aristokrasisi ilk kez siyasi bir kırılma ile karşı karşıya kaldığı görülüyor.
Daha çok Meşale grubunun son hamlesi başkanlık önseçiminde istediği ivmeyi yakalamada yetersiz kaldığı anketlerde gün yüzüne çıkınca; seçmenin neden başka partilere kaydığının sebebini net olarak bildikleri halde “nasıl olsa kazanırız” ezberi, oy verme politikasını protesto için ortaya çıkan oy seçeneklerinin hangisinden yana işaretleneceğini tartışmıyor bile.
Ak Parti adayı Er, kafasında seçimi kazanmış, şimdiden Büyükşehir başkanı gibi davrandığı gözle görülür şekilde hissedilmekte.
Ama yüzde 10-15 arası “kararsızlar” tepkisini fark eden yok!
Er’in son lokantada korumasız, çakarsız ailesiyle yemek yeme üzerinden başlattığı ucuz “halkın içinden Başkan” kampanyası duvara toslayınca, seçilmemiş birinin piar çalışmalarını düzenleyen aklın seçmen üzerinden anti baskısı “kararsız”ların sayısını daha da artırmaktan başka bir işe yaramadı.
Fakat şehirde Ak Parti beklentilerini gören vatandaş arasında artık sert bir tepki ortaya çıktığı neden kimse önemsemiyor?
Özellikle genç seçmenlerin kafası fazlasıyla karışık, ilk veya ikinci kez oy kullanacak gençlerin düşündükleri ile 65 yaş ve üstü kitlenin düşünceleri bu kez sert bir sandık sonucu farkını oluşmasına sebep olacak.
Yaklaşık 10 yıldır Malatya’ya hiç gelmemiş Er’e yapılan bu büyük uyarıyı kimse ciddiye almadığına bahisle; Ak Partide eş zamanlı olarak devam eden sorunlar silsilesinin günahını şimdilik il başkanı Namık Gören üzerine yıkarak kurtulmak sanal bir çözümden başka bir şey değil.
Çünkü tek sorun Erdoğan’nın mitingine yetersiz katılım gösterilmesi meselesi değil, daha derin, çözülmesinden umut kesilmiş ama diplerden sürekli kaşınan-konuşulan, etrafa artık pis kokular yayan vekillerin rant mücadelesine karşı sadık Ak Parti seçmeni ile sadece nemalanlar arasında gidip gelen bir kavga bu.
İşte tüm bu kodların acemisi Er, il özel idare sekreteri görevinde bulunduğu yıllardaki Malatya ile Fatih belediye Başkan yardımcılığı görevini yaptığı İstanbul’u bugünkü Malatya’ya entegre etmek yanlışlarının seçmen üzerinde olumsuz etkisini okuyamıyor.
Malatya şehrinin sorunlarının mutfağının tam ortasında bulunan ve yetişen Bilal Yıldırım ile Veli Ağababa’ya duyulan sıcak ilginin oy potansiyeline dönüşmesi bu yüzden. Hem Yıldırım, hem Ağbaba işte Er’in Malatya sorunlarına yabancı bu tavrını öyle bir kullanıyorki son yılların en başarılı seçim stratejisi olsa gerek .
Düşünün; Türkiye geneli % 3’lerden bahsedilen oy oranı bulunan YRP’nin, bugün Malatya’da % 30’lara yükselmesi ve % 20 oyu bulunan CHP’nin yine Malatya’da % 33 oy seviyesine ivme yapmasının tek nedeni Er’in acemi aday profili, milletvekillerin halktan kopuk halleri ve rant üzerinden yapılan siyaset modelidir.
Herhalde mızrak çuvala sığmadı, bu korkuyla seçime giren Sami Er’in talebi üzerine İl başkanının kellesini isteyerek tavrını biraz sertleştirdi.
Akabinde ailesini de yanına alarak lüks bir lokantaya koşup, takipçileri fazla olan sosyal medya hesapları üzerinden “bakın bakın yanında koruma ordusu olmadan yemek yiyor. Yani çok iyi başkan” malzemesi kamuoyuna çaktırmadan dayatmak gibi bir hata yaptı. Yahu yemek yemekle iyi siyasetçi, iyi Başkan olunuyorsa üç öğün sofraya oturan yurdum insanlarına ne demeli?
Seçmen eskisi gibi değil, son derece uyanık, zeki, prim verecek siyasi kampanyalarla vetolayacağı siyasi kampanyaları biribirinden ayırt etmekte artık pek maharetli olduğunu biliyoruz. Bunu da bizzat sosyal medya sayfalarında anonslayor zaten.
10 yıl öncesiyle bugün arasında meydana gelen değişkenliğin boyutunu görmezlikten gelmek kronik hastalığını yaşıyor siyasilerimiz.
Kahramanmaraş, Elazığ, Diyarbakır, Sivas ülkede siyaseti sarsıyor. Malatya hala ucuz düşük profili fikirler, rant ve “ben” duygusunun hakim olduğu özgün ağırlığı bulunmayan siyasetin kurbanı olmakla itham ediliyor.
O yüzden önümüzdeki yerel seçimler büyük bir sürprizle sonuçlanacağı kesin. Belki bu yazdıklarımız pek işinize gelmeyecektir ve muhalif olarak vurup es geçebilirsiniz. Ayrıca aykırı çıkışlardır şeklinde ismimizin üzerini de çizebilirsiniz ama “gerçeklik” diye bir şey var. O asıl gerçeklik hayat akışına bağlı olarak en ideal faktör. Ne varki şehirde Ak Partililerin hiç bir gerçekliği kabul etmemeleriyle alakalı bir süreç söz konusu.
Sokakta yoğun bir talep gören Bilal Yıldırım ile Veli Ağababa’nın kondüksüyonlarının gücünü nerden aldıkları belli. Halkın en bam teline dokunan siyasi soltayı kendi aranızda istediğiniz kadar görmeyin, küçük düşürün hatta rakip parti olarak dahi kabul etmeyin. İki adayında Ak Partiye karşı açık ara önde oldukları İşte sizin böbürlenme, büyüklenme, kimseyi tanımamazlığın ve “nasıl olsa kazanırız’ın” bir eseridir.
İktidardaki gücünüz dahi şehirde oluşturduğunuz dampinglerle küstürdüğünüz muhafazakarlar, seçmeniniz hatta Ak partiyi haklı eleştiren demeçler yüzünden uzaklaştığınız misyonuz bu gün seçmenin kendi adayından desteğini çeken bir formata taşıdı Ak Partiyi.
Hediyeleşmeler, ziyaretler, birbirini kodlayarak yapılan hep aynı temalı icazetsiz, tek elden çıkmış “kes+kopyala+yapıştırlı” devam eden sosyal medya paylaşımlarında hep aynı kişiler birbirini retvetleyerek güya çalışma yaptıklarını ve bunu da bir yerlere bildirmek maksatlı ezbere propaganda şeklini kimse ciddiye almıyor artık. Farkında mısınız şapka düştü kel göründü. Toplumsal bir roterik yoksa, samimi bir kaynaşma yoksa, içinde bir duygu yoksa, samimiyet malzemesi eksik ise hezimet kaçınılmaz olacağı kuşkusuz.
Halbuki toplumun beklentileri hep aynı elden çıkmış sosyal medya hesapları değil… Malatya İçin, insanlar için, hayatın devamı için, umudu mümkün kılmak, teşvik etmek yerine sizin sürekli örtbas etmek için oynadığınız rolün bedelini çok ağır ödemek üzere bir safhada olduğunuzu görmeme paradoksuyla ilgili ciddi bir psikolojik handikap içerisindesiziniz.
Malatya’da bugün üç Parti hınca hınç çarpışıyor. Toplumun refah meselesi yüzünden neredeyse kendi argümanları doğrultusunda siyasi bir doktirinsel parçalara bölünmüş durumda.
Bütün partilerin fanatik destekçisinin bu şehirde var olduğu, neredeyse Ak Parti’nin izlediği şehirle alakasız siyasetine karşı bir oluşum içinde oldukları sır değil. En son Erdoğan’ın mitinginde gösterdiği tepki aslında merkezi yönetimden çok mevcut yerel siyaset unsurlarına gösterilen tepkinin ölçüsünü gösteriyordu.
Lakin Malatya’yı avuçları içinde parselleyen siyasiler ve bu siyasileri domine eden Meşale grubu bu saatten sonra yönetici pozisyonunundan insanların muhalif olduğu bir pozisyona taşınmasını kararlaştırdı.
% 10-15 gibi “kararsız” denilen önemli bir seçmenin hemen hepsi kemik Ak Partinin seçmeni olup, gördükleri kötü gidişata karşı eylemsel haklarını kullanıyor/kullanacakta. Ve oylarını verecek adresleri kafasında belirlemiş bir kere. Sami Er 50 lokantada 100 fırın ekmeğini yese de bu net verinin değişmeyeceği bir döngü başladı ilimiz Malatya’da.
Nerdeyse seçimi kazanmak için devletin her türlü imkanını arkasına alan Ak Parti Malatya’da ibreyi kaydetti. Kendi adıyla bir intihara yelken açtı denilebilir. Halkın sağ duyu telkinleri, bizim yazıp çizdiklerimiz, Malatya’da var olan rasyonel tabloya aykırı yürütülen angarya siyasetin karın ağrısını çekme sürecine girdi.
Peki, “Malatya’da Ak Parti seçimi kaybederse merkezi yönetimden yardım gelmez” algısı yerel yönetimi etkiler mi? Bu son günlerde Ak Partinin seçimi kazanmaya yönelik tehditkar bir dili kullanma stratejisi. Bir il veya ilçeye nüfusuna göre ödenek ayırıldığı Anayasa kanunlarında açık şekilde yazılı olarak belirtilimiştir.
Diğer yandan AK Parti hükümeti Başkan Erdoğan’ın Hatay ve Giresun’da öne sürdüğü yerel yönetimlerde seçmeni etkileme çıkışı haliyle insanların kafasında bir soru işaretinin oluşmasına sebep olsa da; geri tarafta oy konusunda daha önceki yıllardaki ılıman çıkışlara kıyasla sertleşen dili mukabilinde vatandaşın –etkiye tepki– göstermeye zorlandığı bir psikolojiye evrildiği açık.
Aynı şekil Malatya’da da Ak Partili siyasilerin el altından çaktırmadan servis ettikleri “oy vermezseniz şehir yapılmaz, yatırım gelmez” baskısı kısmen de olsa vatandaşı etkilemedi değil. Fakat şu gerçek unutulmasınki, vatandaştan oy isteme mantığını bir zorlama rotarasyonuna dönüştürmenin tepkisel getirisine yakın mutedil politikalar nedeniyle son sözü vatandaşım söyleyecek olduğu riskli bir ortam oluşabilir böylece.
22 yıl gibi uzun bir süre sonra ilk defa Malatya’da Ak Parti vatandaşın hanesinden “ olmazsa olmaz” şeklinde yer almıyor. İslami kesimlerden, muhafazakar kanaat önderlerinden, memur, işçi köylüden yüksek sesle iktidara sitemler ve eleştiriler duyuluyor olması da ilk kez öne çıkan bir durum. Yine de bu gergin ortama rağmen Ak Parti tepe unsurları ve adayı kulaklarına tıkadığı pamuklarla, çıkıştan sonra kaçırdıkları son sapağa dönüş yapma şanslarının kalmadığını bildiklerinden çok düşük prodüksiyon malzemelere başvurmaktan başka çare bulamıyor.
Bürokrasiden gelen milletvekileleri ve tepeden indirilme bir aday için beklenmeyen potlar bunlar. Hele de lüks bir restoran da korumasız yemek yeme algısını yemiyor artık insanlar. Gelin asl olan kişiliğinizle konuşun, 3-5 bin takipçisi sosyal medya hesaplardan medet uman tuzağına düşürmeyin kendinizi. Sonra fena harcanırsınız.
Ak Partinin adayı Er, şehirde yaptığı ucuz manevralar ve artan bir tonla bu eleştirilere rağmen kendi etrafında konuşlu grup tarağından alkışlar yükseliyor olabilir.
Sokakta öyle mi? İlk başta bu eleştirileri yapanlar “Marjinal” olmakla suçlanır genelde ama rantın meşru sayıldığı bu dizen sürdükçe ve kimse bunu durduracak bir adım atmadıkça bu seçim her zaman kritik sonuçlar doğuracağı unutulmasın.