Köşe Yazıları

Türkiye’nin İlk Eğitim Planlayıcısı Kazım Nami Duru

Kazım Nami Duru görüşleriyle II. Meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminde Türk eğitim sistemini etkilemiş önemli bir eğitim adamıdır. 1930’lu yıllarda CHP’nin programında yer alarak ülkenin resmi eğitim ideoloğui olmuştur. TBMM 5. ve 6. Dönemlerde Manisa milletvekili olarak mecliste yer almıştır.Çocukluğu, babasının görevi nedeniyle Rumeli’de geçti. Selanik Askeri Rüşdiyesi ve Manastır Askeri İdadisi’ndeki öğrenimin ardından Harp Okulu’na girdi. Bu okuldaki öğrenimi sırasında hürriyetçi fikirlerle tanıştı,

Kazım Nami Duru 90 küsür yaşına kadar yaşadı hatıralarından anlaşıldığı gibi her zaman İttihat Terakki Partisine ve onun fikirlerine bağlı kaldı. Hatıratında Bir nevi İttihat Terakki Partisi savunuculuğu yaptı. Bu parti temize çıkarmaya çalıştı ancak dikkatli okununca bir Aydın yanılması demekten insan kendini alamıyor. İttihat Terakki Partisi’nin Meşrutiyet ilan edilebilmesi için yaptığı suikasislerden Rum Bulgar komitacıları ile işbirliğinden, hiç eleştirel bir ifade yok.

Selanik’te meşrutiyetin kutlanmasını anlattığı satırlar bu yanılgının ta kendisi:
Büyük törenlerle kutlanıyor. Selanik’te Meşrutiyet’in ilânı tam bir curcuna yaşanıyor. Meşrutiyet öncesi Devletlerini yüksek rütbeli subayları ittihatçılar tarafından kurşunlanıyor. Meşrutiyet ilan edildikten sonra ise devlete bağlı kalanlar yani devlet görevlileri hafiye diye kurşuna diziliyor, bu konuda İttihat Terakki partisne hiçbir eleştiri yok.

Kendisi eğitimci ama bir eğitimcinin yapması en önemli gerekli bir geçmiş muhasebesidir. Meşrutiyetin ilan günü “Sabahleyin erkenden kışla dolaylarında mezarlıkta 3 kişi öldürüldü. Bunlardan biri kanun yüzbaşısı İbrahim, ikincisi Ali adında merkez kumandanlarından süvari yüzbaşı, diğeri Selanikli bir sivil. Bunların saraya hafiyelik ettikleri söylenirdi. Bu idamı kim yaptı? bu da bilinmedik; fakat bunlara acıyan oldu, dersem yalan söylemiş olurum. (Kazım Nami Duru Hatıralar s 39)

Kazım Nami Duru bu konuyu kitabında iki ayrı yerinde kurtuluş gibi anlatıyor. Kitabın 39. sayfası: Selanik bir çılgınlık içindeydi Marşlar nutuklar günlerce devam etti çeteler dağlardan inerek trenle Selanik’e geliyor. Bu çeteler halk tarafından coşku ile karşılanıyor. Beyazıt kule bahçesine getiriliyor onlara ikramlar yapılıyordu. su yüzü görmeyen sakallı, perişan kıyafetli silahlı çetelerle halkın sarmaş dolaş olduğunu görmek tuhaf bir şeydi. Fakat bu kmseye garip görünmüyor, gayet tabii sayılıyordu. Hele Yenice civarlarında Çetesi ile dolaşan Apostol ile sevgili dolaylarında o günlerde milliyet davası gülmüyordu. İttihat ve Terakki Olympus Meydanı’na yakın bir sokak içinde matbaayı kiralamış orada İttihat ve Terakki çetesinin gazetesini çıkarıyordu bu gazetenin başyazılarını maliye müfettişlerinden Ruso adında bir Musevi yapıyordu. Bu gazete ileride bahsedeceğimiz 31 Mart hadisesine kadar çıkmaya devam etti”( s39)

Bu apsürt haldeen çok etkilenmiş olacak ki Kazım Nami Hatırlarını hiç tenkit yapmadan anlatıyor
Meşhuriyetin ilanından 2-3 gün sonra sela Niye bir çete akıllıdır başladı sırtlarında zaman ileri bellerinde çiçekleriyle sabun yüzü görmemiş Dağlı elbiseleriyle Ayaklarında çarıkları başlarında külahları günlerce traş olmamış yüzleri ile Çarıklı Bulgar çeteleri Takım takım tren mesela niye geliyorlar ittihatçılarla halk tarafından karşılanıyor kucakla nıyor öpüyorlar the Bu gerçekten Görülecek bir şeydi Selanik’te sanki fark yok cemiyet vardı halk tek bir ruh taşıyor koca şehirlerdeki duyguları sönmüş bulunuyordu (a g e 215)

Çeteler daha sonra Balkan savaşlarında elimizde çıkan Rumeli’de Osmanlı Türk kanı dökecekler di
Arnavutluk Osmanlı devlet idaresinde iken Tiran kasabası işkodra vilayetinin Sıraç sancağına bağlı bir ilçe merkeziydi. Adriyatik denizinden 37 kilometre doğudaki bu kasaba Arnavutluk’un diyebilirim ki en güzel bir yeriydi. Doğusunda kasabanın ileri gelenleri Toptani denilen bir ailedendiler. Bunlar hep çiftçi, çiftlik sahibiydiler yala denilen bir ailesi bulunuyordu ki Bunlardan biri Topnilerden bir bey’i öldürdüğü için bütün Ağa ailesi kan gütme yüzünden öldürülmüştü.

Her evde piştondan başk brandeka,martin ve mavzer bulunurdu. Çünkü Arnavutlukta Dokakin kanunu denilen bir kan gütme geleneği vardı. Kasabanın içinde silah taşınmaz dışarıya çıkıldımı silahsız gezebilen ancak pek zavallı yoksul olanlardı.

İstanbul’da öldürülen Tüfengi Yandan Gani Bey kardeşi Yanya Jandarma kumandanı Esat Topatani Paşa bu ailedendi (Kazım Nami Duru, Hatıralar, s 191)

Esat Toptani nin kardeşinin ölümünden devleti sorumlu tuttu İttihat ve Terakki Partisi’nin etkili bir elemanı oldu arnavutluğun bağımsızlığı için çalıştı işkodrada arnavutluk’u için savaşan Hasan Rıza Paşa’yı kalleş sıcak vurdurdu Osmanlı’da çok önemli mevkide bulunan Esad Toptani, Sultan Abdulhamid’le arası açılmış ona muhalif olmuştu. Sultan’a tahtan indirilişinde hal’ kararını bildiren ekibin içerisinde o da vardı. Balkan savaşlarında teslim olmayan cephelerden biri Anavutluk İşkodra cephesiydi. Esad Toptani, bu cephenin komutanı Hasan Rıza Paşa’yı Sırplar ve Karadağlılar ile işbirliği yaparak şehid edip yıllarca Arnavutların can düşmanı Karadağlıların eline geçmesi ihanetini icra etti. İhaneti karşılığında Alman ve Avusturya kuklası olmuş hıristiyan Arnavutların yönetimde etkili oldukları kıytırık bir devlette bir kaç ay sürecek devlet başkanı olacaktı. İtalya, geldi Arnavutluğu işğal etti. O devlette ortadan kalktı.

Osmanlı’ya karşı Efelenen arnavutlukta Zoğo hükümetini bile beğenmeyen Arnavutlar bize göçtükleri gibi orada Enver hocanın komünistliği kurması Üzerine de bir çok t milliyetçisi komünist zulmünden kaçmak için kapağı İstanbul’a attılar.

Bilal Sürgeç

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu