(Sayın Cumhurbaşkanım, her türlü kişisel hesabın dışında ve üstünde, hasbiyetle, lisânı kâl ile değil, lisanı hâl ile yazılan bu mektubun, inşallah bir şekilde zât-ı âlinize ulaşması samimi dileğimdir.)
Sayın Cumhurbaşkanım, emekliler dertlerini size anlatamıyorlar değil, ulaştıramıyorlar veya anlaşılamıyorlar efendim.
Fakat, anlaşılan o ki, bu konuda konuşma metninizi hazırlayıp önünüze koyan danışmanlarınız, raportörleriniz her kim, veya kimler ise, zât-ı âlinizi yanıltıyor ve adım adım mukadder bir sona hazırlıyorlar sizi.
Öyle görülüyor ki, sizi rakipleriniz değil, en yakınlarınızın (britüsler) düşüncesiz, yaranmacı yardımları ve yaklaşımları yoracak ve üzecek bu gidişle.
Öyle olmasa idi, şöyle bir konuşma metni önünüze konmazdı.
İzninizle, 25 Temmuz 2023 tarihli konuşmanızı aynen veriyorum.
“Bütçede gelir artırıcı çabalarımızın semeresini gördükçe, KENDİNİ MAĞDUR HİSSEDEN TÜM KESİMLERİN GÖNLÜNÜ MUTLAKA ALACAĞIZ. Bunu da çok gecikmeden yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz. Milletimin tüm fertlerinden serin kanlı olmalarını, bize güvenmelerini, ülkelerinin ve kendilerinin kendi geleceğine sahip çıkmalarını istiyorum. KİMİLERİNİN ANLIK TELAŞTAN, KİMİLERİNİN AÇ GÖZLÜLÜKTEN, KİMİLERİNİN DE ART NİYETTEN KAYNAKLI REFLEKSLERLE SERGİLEDİKLERİ HER DENGESİZ TASARRUFUN ortak refah ve huzur hedeflerimize zarar verdiğini unutmamalıyız.”
Sayın Cumhurbaşkanım…!
Şahsen, bu hitabın ithama muhatapları olarak salt ve sâdece emeklileri kastettiğinizi sanmıyorum.
Belki de ve muhtemeldir ki, konuşma metnini hazırlayan aklı evveller, emeklilerin muhalefet tarafından kullanılıyor ve istismar ediliyorlar vehmine kapıldılar. (Öyleyse, bu nasıl bir basiretsizlik örneğidir.
Ancak, doğruluğu yanlışlığı bir yana kimse işin o yönünü ne anlar, nede düşünür.
Çünkü, ücret dağılımında adâletsizliğe uğradıkları ve ayırımcılık yapıldığı yakınmasının sahipleri emeklilerin bizâtihi kendileridir.
Böylesi hassas bir dönemde böylesi talihsiz bir konuşma metni olmamalıydı.
Efendim, biliniz ve unutmayınız ki 15 milyon emekli ve bir o kadar da eşlerinin kâhir ekseriyeti, size inanıp güvendiği için ve ülkelerinin geleceği adına size destek verdiler.
Emekliler sizden ne ulufe istiyorlar, ne de gönüllerinin alınmasını istemiyorlar.
Sizden sâdece, evet sâdece fark edilmek, muhatap alınmak ve adâlet istiyorlar o kadar.
Sayın Cumhurbaşkanım !
Hükümetinizin ve belediyelerinizin özensiz ve düzensiz çılgınca yaptıkları kamu harcamaları, dengesiz ücret politakaları, acımasız ve ölçüsüz vergi uygulamaları, kaynağı ve usulleri şüpheli türedi zenginler furyası, adâlet anlayışınızın bir niteliği ve gereği ise diyecek bir şeyimiz yok.
Sizin, yine de canınız sağ olsun, Sayın Cumhurbaşkanım.
Yalnız ve ama, kastınız olmasa da emeklilerinizi ‘telaş şaşkını, aç gözlü, art niyetli tefleks sâhibi dengesizler.’ kategorisinde görmeniz ve konumlandırmanız kadar acı veren, ağır gelen bir ithamı hak etmedi bu kadirşinas insanlar.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen, hemen her alanda ve hemen her konuda masadaki atanmışları değil, sahadaki çikekeş emek sâhiplerini dinleyiniz, dinlemenin bir yolunu ve yöntemini bulunuz.
Bu sizin için zor olmasa gerektir.
Masadakilerin ve yakın çevrenizdekilerin size şirin görünmek, hatta sizi yanıltmak için bir çok nedenleri olabilir, ama sahadakilerin vatan, devlet, millet, bayrak ve geçim dertlerinden başka bir dertleri yoktur.
Selâm, saygı ve hürmetle esenlikler dilerim efendim.
Abdulkadir TÜRKEğitim yöneticisi bir emekli
.