AnalizGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaManşetSiyaset

Nadir Günata’nın elinde ajanda esas duruşta beklemiş.. bize ne !  

Yazılarımızı takip edenler bilir, Reşat Erdoğan’ın Pencere YouTube haber portalında yer alan açıklamalarından hemen sonra bir yazı kaleme aldığımızı… 

Mikail Pelit sunuculuğunda, Erdoğan; Malatya Büyükşehir belediye başkanı Selahattin Gürkan için “her partiye, her ideolojik yapıya mavi boncuk dağıtıyor” minvalindeki açıklamarı üzerine yaptığımız analizde, aynen şu cümleyi kullandım. “Dedim eyvah, sessiz sedasız bir köşede duran Reşat Erdoğan’ında ipini kestiler.

Sonra öne sürdüğümüz iddiamızı detaylarıyla birlikte izah etmeye çalıştım. 

Çok geçmeden Malatya Time Gazetesi yazarı Murat Çetin konuyu kendi üslubu ve bir karikatürle süsleyerek ele aldı. 

Kimin ne yazdığı, ne çizdiğinden elbette kendisi sorumludur. Lakin, ben kendi yazdıklarımın arkasında olduğumu belirtmekte fayda görüyorum. Yine söylüyorum. Reşat Erdoğan yazımızı dikkate aldınız ama yine yanlış yoldasınız. Nedenini izninizle hepsini tek tek açıklayacağım yine. Birincisi; ilk açıklamalarınızın ortaya çıkış şekli, zamanlaması, “bende burdayım” mesajıyla verilmek istenen aslında milliyetçi kesim adına Malatya’da yeni bir siyasi türbülans meydana getirme hamlesi olarak “bağımsız milletvekilliğine” kadar uzar bu iş kısmına değinmiştim, doğru mu doğru! 

İkincisi zeki bir insan olduğunuza katılıyorum. Ama üzülerek söylemeliyimki stratejiyi yine ıskaladınız. Çünkü satrancı kuranlar piyonlarını en sağlam yerlere yerleştirdi. Hamleleri başarılıydı. İşte “yeni kurban Reşat Erdoğan’mı?” başlıklı yazımın ne anlama geldiğini, hangi mesajları içerdiğini, bilakis ne demek istediğim hepsi sizi uyarmak maksatlıydı. Onun için her ne kadar ikinci programdaki açıklamalarınız birinci programın devamı gibi görülse de, tam tersine kendisini bitirmek isteyenlere karşı roteriği belirtilmemiş bir kavga başlatmanız konusunda çok gerilerden geldiğinizi üzülerek vurgu yapmalıyım. Tüm hazırlanmış konsensusu gördüğümüz bildiğimizden bu cılız açıklamalar ancak devede kulak kalır. Reşat Erdoğan ismini sahadan silmek için düğmeye bastılar bir kere. Bu saatten sonra yapılacak her açıklama aleyhinizden öteye geçmeyecektir. Biz tam olarak bunları söyledik. Bunun için üçüncü açıklama da gelecek, belki dördüncü veya beşinci. Daha çarpıcı, daha kızgın ve de açıklamalarının dozajı arttırılmış halde hemde. 

Bir önceki yazım bu cihetten önemliydi. Tarihi kodlar içeriyordu. Elbette lafın tamamı da söylenemiyor bu memlekette. İsimler hariç her şeyi açıkça söylemiştik zaten. Bunu da görmüyorsa çıktığı programda bir iki teori, iddia etrafında dönüp dolaşılıyor, şahsım için de “bana saldırdılar” diyerek ucuz bir acitasyona sığınılacaksa daha ne diyelim. Şayet anlamasaydı, “bundan hiç bir şey çıkmaz” deyip sayfayı kapatacaktım ki, Nadir Günata gibi bir karakutu’ya kılıç çekmek gidişatı ve konunun rengini az da olsa değiştirdi. Neden? Çünkü, Günata’ya sadece kılıç çekmek  kalmamış bir de kılıcı dizlerinden aşağısını kesecek eksende sallaması “hakikaten sen ne ayaksın, esprin ne senin?” şeklinde bir  meydan okumaya erdirmesi iki kere ikinin dört etmediğini gösterdi bize. 

Toplum nezdinde Reşat Erdoğan’ın Türk ocakları başkanı Nadir Günata’ya kılıç süpürmesi bu saatten sonra çok önemli değil. Bazı netleşmemiş varyasyonlar oluştuğundan, her ne kadar atı alan Üsküdar’ı geçmiş ihtimalinin sadece kaybolmaya yüz tutmuş son izlerine rağmen ortada bir geçmiş duruyor. Geçmiş kolay silinmeyecek derecede ardında malzeme bırakma gibi huyu var. 

Fotoğraf: Google

Onun için Nadir Günata’ya gecikmeli bir neşter atma operasyonu bazı “soruları” beraberinde gündeme taşımadı değil. 

Bu sorulardan ilki: iki isim (Reşat Erdoğan+Nadir Günata) Malatya’da ayrılmaz bir ikili olduğunu herkes biliyor. Hafızalara öyle bir birliktelikle kazındılarki istedikleri kadar birbirini vursun kırsınlar kamoyu nezdinde hiç bir inandırıcılığıda olmayacaktır, itibarıda. Bir kere Nadir Günata’nın oturduğu Türk ocaklarının yeri Reşat Erdoğan’ın kızı üzerine. Buna ne diyeceğiz şimdi, nasıl açıklamamız gerekecek? Açın google’de beraberce olan tonla fotoğraf duruyor orda. Allah aşkına size nasıl inanmamızı bekliyorsunuz! Sol gösterip sağ vurma ampankartı mı yoksa? Yada iyi polis kötü polis oyunu… 

Fotoğraf: Google

Veya birde şöyle soruyu tersinden sormamız icab ediyor; yıllarca beraber iş tuttunuz, bürokraside ilerlediniz, para kazandınız, ihaleler aldınız, konjuktur belirlediniz, strateji ürettiniz, belki ortak çıkarlarınız oldu peki bugün aranıza nasıl tür bir menfaat çatışması girmiş olmalıki birbirinizin isimlerine ekranda (X) çarpı işareti koymayı sıradan bir hale getirdiniz. Mutlaka Nadir başkanında intikamcıl bir hamlesi gelecektir. Yaşınızı başınızı almış insanlarsınız, gençlere örnek olacağınız yerde hezeyana yelken fora diyorsunuz hâlâ. 

Diğer başka bir soru? 

Sayın Reşat Erdoğan geçen hafta Başkan Gürkan’a bu hafta Nadir Günata’ya verdiniz veriştirdiniz. Eyvallah! Tamam Nadir Günata beyin ajandası kucağında aslanlar gibi hazırolda bekliyor, en azından bir ajandası var ve açıktan elinde tutuyor onu. Kaldıki Başkan Selahattin Gürkan’ın maaşsız bir sekreteryası, danışmanı da olabilir Günata. Başkan Gürkan sahayı konsolide etmek için zaman zaman benzer etkisel form taşıyan kişileri öne sürdüğü, onlardan faydalandığını hatta onların bazılarına misyonlar yükleyerek iş yaptırdığını biliyoruz. Peki siz neden ajandanızı gizleme gereği duyuyorsunuz, ısrarla gizlediğiniz ajandanızda hangi isim veya başlıklar var? Siyaset yapma biçiminiz sadece isimler üzerinden mi? Başkan Gürkan ile Nadir bey arasında hiyerarşik sıralamada polemik çıkarmaya devam mı, yoksa başka süpriz isimler-daha randımanı yüksek konular gelecek mi? 

Bence bu kez sıralamada bir bayan radarınıza girecek. Bundan hiç şüphe etmiyorum. 

Biraz demode olmuş, biraz insiyatif dışı, biraz zamanlama hatası, hani birazda demogoji sınırlarını zorlayarak siyasi alt yapılı çıkışlar hem bu aralar Malatya’da rağbet görmüyor hem de kayısı gibi önemli bir geçim kaynağının fiyatlarının aksaklıklarla dolu olmasına bağlı olarak artık insan psikolojisisini bozduğu bir dönemde fazla bir istikrar vaat ettiğini söylemek zor bu tür polemiklerin.

Modası geçmiş, eskimiş, gözden düşmüş kısır döngülerle “eğer bir siyasetçiye veya koltuk değneğine vurursam halk çıkar prim verir” promosyonsuz siyasi polemiklerin neredeyse hiç bir önemi kalmamış; kalsa bile Malatya gibi gelenekçi kodları henüz deforme olmamış bir yörede istediğini alıp alınmayacağı konusunda çok bonkör davranacağını sanmak zor iş. 

Nadir Günata’ya gelince…

Şahsen tanımam etmem. Gıyaben hakkında ‘Google’ kaynaklı kadar bilgi sahibiyim. Doğrusu pek merakta etmiyorum. Toplumsal katkı sıçrayışları yapmamış kim olursa olsun ilgilendirmiyor beni. Lakin, Türk ocakları başkanı olduğu ve 30 yıldan beri rakipsiz aynı koltuğu işgal ettiğini, Türk ocakları makamının protokolde sandalyesi bulunduğu için protokollerde baş köşede durduğundan tanınırlık oranı artmış, ne varki Türk ocaklarına 30 yılda kimseyi kazandırmamış ama bürokraside iyi bir ortam elde ettiği, yaşı 60/70 civarında bir avuç kişiyle Türk ocaklarında bir oligarşi oluşturdukları şeklinde vasat bilgiler hepsi. 

Ayrıca Günata’yı tanıyan kişilere sorduğumuzda ise; kendisini tanımlamada çok derin bağlantıları varmış gibi bir mod’da gösterdiğine ayan beyan, hatta Günata hakkında ilginç şehir efsanelerinin de anlatıldığı, çok zengin bir abisinin olduğu, asıl gücünü ordan devşirdiği, şu sıralar TECDE yolu üzerinde bir okul yaptırma projesiyle ilgilendiklerini ama okulun ışıklı kocaman tabelasının okul inşaatı başlamadan hazırlandığı ve gece gündüz yandığına kadar bazı salt iddialar ve bilgiler bu perspektifte önümüze yığıldıda yığıldı. 

Fotoğraf: Twitter

Sayın Reşat Erdoğan; 

Sözü çok uzattığımın farkındayım. Hepimiz Malatya çocuklarıyız. Beş kardeşiz beşimizde birbirimizi biliriz misali, gelin bir kere olsun eğri oturup doğru konuşalım derim. Başkan Gürkan yada Nadir Günata, bir sonraki hedefinize alacağınız hanımefendi değil benim derdim. Bu vb sansansiyonel metaforların her biri Malatya ayağına atılan birer prangadır. Malum zaman geçiyor, kimse değil Malatya kaybediyor. Başkan Gürkan’a “her partiye yakın duruyorsun” diyeceğinize neden belediye personeli maaşlarını iyileliştirme konusunda tek laf etmediniz? Mağdur insanların haklarını koruma iç güdüsü üzerine’de “tek” bir sualde bulunsaydınız ya!

Şehirde bayrak yok” diyeceğinize Malatya’mızın milli gelir kaynağı kayısıda şu… şu… şu… sorunlar var, halkımız adına yetkililere seslenseydiniz! Bu arada her tarafta bayrak var. Ayrıca ilimizde bayrak sorunu yok ekmek sorunu var. Nerdeyse bayraksız hiç bir sokak cadde bina yok gibi. Gürkan’da sanırım bayrak asma hastalığı var biraz. Önüne gelen her köşe başına bir bayrak astırıvermiş. 

Nadir Günata, Gürkan’ın 5’ci sekreteryasıdır söylemi yerine şehir trafiği ne halde diye bir çıkış gelseydi keşke! 

Yimpaş’ın yeri üstünde dursaydınız en azından…

Gerçekten merak ediyorum. Sizin deprem konutlarından haberiniz var mı hiç? Neler oluyor, ikiye bölünmüş evlerde oturan insanlarımız kaçınızı ilgilendirdiğini! Bu durum için neden resimler bastırıp yayında anlatmadınız?

Not: Size tonla bilgi ve kaynak sağlayabilirim.

Yada, teze cami tadilatı üzerinden 2.5 yıl geçti, neden bu cami böyle sürümcemde şeklinde bir Türk milliyetçisi olarak bu konuya el koymadınız?

Asfaltı yapılmayan köyler var,  yolu çamur olduğundan okula gidemeyen öğrenciler, maddi imkanları el vermediğinden üniversite kazandığı halde çocuğunu okula göndermeyen anne babalar, artan su fiyatları, çiftçinin hali, banka kredisini ödeyemeyen esnaf, ev kirasını ödeyemeyen işçi… Say say bitmiyor. Şayet halkımızın menfaatine sizden bir çaba olsaydı böyle -olumsuz- bir yazı ortaya çıkmayacaktı bugün. Bana ne/bize ne Nadir Günata’nın ajandasından. Başkanın sekreteri olmuş olmamış ne önemi var. Canı ceheneme ajandanın, elinde bekliyorsa beklesin bekleyebileceği kadar. Gidip başka yerlerde de beklesin ne yapalım yani? O onun kendi sorunu, kendi öyle görüyor kabul ediyorsa biz ne yapalım şimdi, gidip başında nöbet mi tutalım. Söyleyin, bizleri ne ilgilendirir sayın Erdoğan. Halkımızın sorunu bu mu sadece? 

Saadete ne zaman geleceğiz? Gerçekleri konuşmaya, sorunları tartışmaya, insanlarımızın cebbeleştiği ve başa çıkamadığı zorluklara çıkıp ekranlarda detaylandırmaya ne zaman sıra gelecek? 

Belli güçlüsünüz, paranızda var, sataşacak yer arıyorsunuz hepsi iyi güzel de bu halk’a ne zaman vakit ayıracaksınız acaba? Bir gün de onlar İçin ekrana çıksanız olmaz mı? Halkın, fakir fukaranın, mağdurun, köylünün, işçinin haklarına bir el atsanız. Ama zor! Çok iyi biliyorumki yapmazsınız, çünkü tuzunuz kuru! Medyatik yardımlarla bir yere kadar. Halden anlayamazsınız siz/ler. Gerçeği konuşamazsınız! Gündemi suni konularla kasmak daha kolay olmalı. Çünkü kimse samimi değil. Mesele aslında apaçık ortada ama kimsenin işine gelmiyor, herkes kendine sahte bir mecra bulmuş ordan yürümeye çalışıyor. İşte halkımız bir gün tüm bunların hesabını soracak. Yanında olanlarla olmayanların adını tek tek not ediyor bugün. Neyse …!

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu