Köşe Yazıları

GAZZE GERÇEĞİNİN VE BOP’UN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

7 Ekim günü HAMAS’ın İsrail’e saldırısı ile şiddetlenen İsrail-Filistin çatışması, “Orta-Doğu nereye eviriliyor.?” sorusunu gündeme getiriyor. 

Filistin’le ilgili televizyon haberlerini izleyemiyorum. Gerçekten insanın insana yaptığı zulmü, katliamı ekranda görmeye vicdan sahibi olanların vicdanı dayanmıyor. Ne adına ve kim tarafından yapılırsa yapılsın bu zulmü insanoğluna reva görenler insanlığın insan olmayan numuneleridir. 

Tarih bunu böyle yazacak. 

O masum çocukların, kadınların ve yaşlıların gözlerindeki çaresizliği görmeye hangi yürek, hangi vicdan sahibi insan dayanır.

İsrail bombardımanında kırılan kolu alçıda 4-5 yaşlarında Filistinli bir çocuk, kendi acısını unutmuş ve sedyedeki ağır yaralı annesini ameliyathaneye götürürken çekilmiş görüntüsünü hangi vicdan gözleri yaşarmadan izleyebildi? 

Gazze’de; hastane, okul, ibadethane demeden sivilleri bombalayan İsrail’in soykırım politikası uygulamasına engel olamayan insanlık, batı-doğu demeden bütün milletler sınıfta kalmıştır. 

Bu yazıyı kaleme aldığımızda İsrail’in saldırısı sonrasında;

✓ 10 bin 500 bağımsız konut yıkılmış, 

✓ 3 binin üzerinde insan (724’ü çocuk) hayatını kaybetmiş,

✓ 10 binin üzerinde yaralı ve 

✓ Yüzbinlerce Filistinli evlerinden, barklarından edilmiş, yollara düşmüş… Nereye gidecekleri ve nerede güvenli bir yaşam sürecekleri bilinmiyor…

Bunlar 7 Ekim tarihli Hamas’ın saldırısı ile tırmanan İsrail-Filistin çatışmasının görünen sonuçları… 

Peki, buraya nasıl gelindi? Bu sorunun cevabını doğru temellendirirsek İsrail gerçeğini, Büyük Ortadoğu Projesini (BOP)ve Orta-Doğuda olan bitenleri daha iyi anlarız. Bu bağlamda İsrail’in tarih içindeki gelişimine ve kuruluş felsefesine bir kuş bakışı bakmakta fayda var.

➢ 1897 yılında Basel’de toplanan 1.Siyonist kongresinde bir Yahudi devletinin kurulması kararı alındı.

➢ İngiltere’nin 1917 yılında Osmanlı toprağı olan Filistin’i işgal etmesi ile Yahudiler, gerek satın alarak gerekse fırsatları değerlendirerek ve kurdukları çetelerle gasp ettikleri Filistin topraklarına yerleşmişlerdir.

➢ 1947 yılında Birleşmiş Milletler(BM)’ce, Filistin topraklarının yalnızca %7’sinin sahibi olmalarına rağmen Yahudilere bölgenin %56’sını veren Filistin Paylaşım Planı ile Arap ve Yahudi devletleri kurulması öngörülmüştür.  

➢ 1948 yılında da BM’in tanıdığı İsrail devleti kurulmuştur. 

O günden bugüne yapılan Arap-İsrail savaşları ve yürütülen açık-gizli planlarla Arap nüfusu sıkıştırılmış, topraklarından sürülmüş, uzaklaştırılmış ve topraklarından sürülen Filistinlilerin yerine dünyanın değişik ülkelerinden gelen Yahudi göçmenlerin/işgalcilerin kurulan KİBBUTZ’lara (*) yerleştirilmesi teşvik edilmiştir.  

Bugün sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan, her seferinde Filistin, Suriye, Lünan ve Ürdün topraklarını işgal ederek genişleyen İsrail’in kuruluş felsefesini, arka planını ve motivasyonunun kaynağını bilmek Orta-Doğuda yaşanan olayları anlamamızı kolaylaştıracaktır.

İsrail’in kuruluş felsefesi ve motivasyonunun kaynağı nedir?

Yahudi inanışına göre, Tevrat’ta Arz-ı Mevud (NİL-FIRAT ırmakları arasındaki topraklar) Tanrı tarafından Yahudilere bahşedilmiştir. Arz-ı Mevud (Kutsal Topraklar veya Yahudiler için Vaad Edilmiş Topraklar) ideali İsrail hükümetlerini hep heyecanlandırmış ve politikalarını bu hedefe kilitlenerek belirlemelerine sebep olmuştur. 

Bununla birlikte Tevratın Yeremya Kitabının 1. Fasıl, 10. Cümlesinde: “Bak bugün milletler üzerine ve ülkeler üzerine, kökünden sökmek ve yıkmak için, helak etmek ve yok etmek için, bina etmek ve dikmek için seni koydum.” İşte bu inanış İsrail’i,bugün kendisinden olmayanları insan olarak görmeme, yok edilmesi gereken bir haşere olarak kabul etme noktasına taşımıştır. 

İsrail’in kutsal toprakları ele geçirme ve bu bağlamda öncelikle soy kırım suçunu da işlemeyi göze alarak Filistin topraklarını gasp etmepolitikası, son yıllarda Birleşmiş Milletler bünyesinde dünya kamuoyuna anlatılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla İsrail’in MuharrefTevrat’ın söylemlerini esas alarak yoluna devam etmek istemesine karşı, dünya milletlerinin cılız da olsa tavır almaya başlaması, İsrail’in orta-doğu politikasını gözden geçirmek zorunluluğunu doğurmuştur.

Bu zorunluluk da Büyük Orta-Doğu Projesi’ni doğurmuştur. OdedYİNON’un hazırladığı, İsrail’in güvenliğini garanti altına alan ve yayılmacı politikasını sürdürebilmesi için FAS’tan ÇİN sınırına kadar olan bölgede Türkiye’nin de içinde bulunduğu 22 ülkenin siyasi sınırlarının değiştirilmesini öngören bu Proje, ABD’nin yardımıyla uygulamaya konulmuştur. BOP uygulama sürecinde ırk, dil, din ve mezhep farklılıkları körüklenerek Irak, Libya, Sudan, Yemen ve Suriye yaşanan iç savaşlar sonucu bölünmüştür. Hali hazırda süreç devam etmektedir.

Bir tarafta BOP süreci işlerken diğer tarafta İsrail genişleme politikasını her fırsatta sürdürmektedir. Hamas saldırısını bahane eden İsrail, BOP süreci ile iç savaş yaşayan ve bölünen Suriye’yi bombalıyor, Golon Tepelerini ilhak ediyor, Lübnan’ı bombalıyor,uluslararası hukuk kurallarını, insan haklarını ihlal ederek ve soy kırıma tabi tutarak Filistinlileri yerlerinden sürüyor ve topraklarınıgasp ediyor.

“HAMAS’ı bahane ederek” ifadesine bir iki cümle ile açıklık getirelim…

Mevcut haliyle İsrail, Batı Şeriadaki ve Gazze’deki Filistin varlığını Arz-ı Mevud için hala Filistinlilerden arındırılması gereken topraklar olarak görmektedir. İsrail Filistin’in hem toprakbütünlüğünü parçalamış, hem de yürütülen politik görüşlerdeki ayrılık sebebiyle Filistin toplumunu ikiye bölmüş durumda… Batı Şeria’da El-Fetih, Gazze’de Hamas Örgütü… 

Gerek yeryüzünden gerekse uzaydan uydular kanalıyla düşman kabul ettikleri kişi ve kurumları adım adım, en mahrem yerlerine kadar izledikleri gerçeği ortada iken HAMAS’ın saldırı hazırlığını Mossad’ın ıskalaması mümkün mü? Buna evet demek akla ve mantığa uygun düşmüyor… 

Ayrıca, Mısır istihbaratının konu ile ilgili İsrail yetkililerini bilgilendirdikleri bağımsız haber kaynaklarınca ve ABD tarafından da doğrulanmıştır.  

Bu durumda Mossad, HAMAS’ın saldırısına açıkça göz yummuş ki bunu bahane eden İsrail Filistin’lileri öldürmeye ve yerlerinden yurtlarından etmeye devam etmiştir. Böylece İsrail, iletişim araçlarındaki gücünü de kullanarak ve Hamas’ın “bir” yaptığını “beş” göstererek dünya kamuoyuna, Filistin’e yönelik insanlık dışı saldırısının bahanesi yapmıştır.

Bu durum akıl sahipleri için gösteriyor ki senaryo önceden yazılmış ve Hamas figüran olarak devreye girmiştir. Yani Filistin’in öfkeli gençlerinin oluşturduğu Hamas İsrail’in işini kolaylaştırmış ve İsrail’e alan açmada oynanan oyunun parçası olmuştur.

Sonuç ve Değerlendirme;

1- Yıllardır yerlerinden yurtlarından sürülen, toprakları gaspedilen Filistin’lilerin biriken öfkesinin ve muhtemelen İsrail’e alan açma ihtiyacı duyanların kışkırtmasının sonucu Hamas’ın refleksi her zaman olduğu gibi İsrail’in genişleme politikasının gerekçesi olmuştur.

2- Hamas’ın bu saldırısı, İsrail’de yükselen muhalefet tarafından zor durumda kalan Netenyahu Hükümeti için can suyu olmuş ve muhalefeti iktidarın etrafında birleştirmiştir.

3- “Bebek Mezarlığından Yurt Yapılamayacağını” unutanNetenyahu, “Haritalar değişecek, Orta Doğu’yu değiştireceğiz”diye demeç verirken ve “Orta-Doğunun neresinde olursa olsun faaliyet göstereceğiz.” diyen İsrail Ordu Sözcüsü, BOP’un (Eş başkanlığını yapanların kulakları çınlasın !) uygulama sürecinin sürdüğünü teyit etmektedirler…

4- Amerika ve İngiltere tarafından “Korumaya Alınan” İsrail’in,seçilmiş/üstün ırk kibri ile Filistinlilere uyguladığı soykırım politikası ve uluslararası hukuk tanımayan pervasızlığı orta-doğu milletlerini büyük acılara sürüklemeye devam etmektedir.

Coğrafyamızda bu olan bitenleri ekranlarda film seyreder gibi izleyen bölge ülkeleri (Türkiye, Suriye, İran, Irak, S.Arabistan, Lübnan, Mısır, Körfez Ülkeleri, Kuzey Afrika Ülkeleri vb.) bu gelişmeleri doğru tahlil etmeli. İsrail gerçeğini ve Amerika’nın öncülüğünde BOP uygulama sürecini doğru okumalı ve gerek iç gerekse dış ilişkilerde aralarındaki ayrılıkları değil, birliktelikleri öne çıkarmalılar. Bu bağlamda ülkeler içeride birliklerini korumalı ve dışarıda da bölgesel işbirliklerini güçlendirmelidirler. 

Böylece hem silah sanayinin baronları olan hegemon güçlerin iştahlarını kursaklarında bırakmış olurlar hem de İsrail’in genişleme politikasından başka bir şey olmayan BOP’un uygulama sürecini durdurmuş olurlar. 

Aksi taktirde aşağıdaki adreste izlediğimiz dağ tavuklarının sonu Allah korusun bölge ülkeleri için de gerçek olur…

https://www.tv100.com/ikisi-inatlasip-gagalariyla-kavga-ediyordubirden-ok-gibi-firladisaniyeler-icerisinde-ikisini-de-avladi-haber-674085

(İzleyemeyenler için) Yukarıdaki adreste dağ tavuklarını avlamak üzere yola çıkmış kartal, dağ tavuklarının üzerinde aheste ahesteuçuyor. Dağ tavukları etrafta olan bitenden habersiz bir birlerini gagalamaya devam ediyorlar. Hem de öldüresiye bu mücadeleyi sürdürürken kartal bir anda saldırıyor. 

Sonuç malum…Her iki dağ tavuğunu yere seriyor kartal…

Ne dersiniz? 

UYANMAK VE UYANIK OLMAK ÜMİDİYLE….

Dr.Kadir ÇETİN

________________

(*) İsrail’de geleneksel olarak tarıma dayalı tüm mülkiyetin ortak olduğu komün-kollektif tarzı yaşayan topluluklara verilen isimdir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu