AnalizKöşe YazılarıMalatyaManşet

Kayısının reklamını yapmak güzel… de

Biraz ötekileşmek istiyorum. Bu aralar biraz marjinal bir yola sapmalıyım kendi içimde, bunun için kılıf bulmaya bir çok nedenim var. Yer yer muhalifsin hatırlatmaları arasında sanki ülkemizde hiç sorun yokmuşta durup dururken, üstelik şehrimiz sorunlarını didikleyip buluyorum tezi, az kalsın kendimi gerçekten muhalif saymama neden olacaktı.

Tam burada abesi iştigalden bir hikaye anlatmak istiyorum sizlere. Hikaye şöyle efendiler: “Bir gün zorba bir adam, gücü yettiği gariban birinin kekliğini elinden almak istemiş. Kekliğe el koymuş, götürmek isterken gariban olan kişi de kekliği vermemek için çok uğraşmış, çok direnmiş. Yalvarmış olmamış, yakarmış olmamış, peşinden koşmuş ama nihayetinde kekliği alamamış zorbanın elinden. Kekliği kaybettiğini anlayınca; demişki, sen kekliğimi almasına aldın benden, bir şey yapamadım. Muhtemeldirki gittiğin yerlerde bunu palazlandırarak övünerek anlatacaksın. Diyeceksinki şöyle aldım elimden, böyle kaldırdım, bir şey yapamadı vs. Yalnız anlatırken inandığın peygamber hatrına benim verdiğim mücadeleyi de anlat. Nasıl peşinden koştuğumu, kekliğimi vermemek için ne diller döktüğümü, ne çaba gösterdiğimi, nasıl direndiğimden de bahset.”

Hikaye kısaca böyle olsa da, biz ister muhalif olalım, ister en masumu, ister en kritik konuları dile getirelim lakin kekliği bir kere aldılar elimizden bizim, artık verdiğimiz mücadeleyi anlatıp anlatmamakda tamamen kekliğimizi elimizden alıp götürenlerin gönül payesine kalmış bir şey.

Hasılı kelam diyeceğim o ki, yeri geldiğinde yerlere göklere sığdıramadığımız, 7’den 70’e övünerek söz ettiğimiz, gerçekten şehrimizin bir marka değeri olan kayısının, aman şöyledir böyledir diyerek mangalda kül bırakmadığımız 2022 sezonu gelmiş dayanmış kapıya. Reklamından ödün vermeyen siyasiler, kayısı sepetsiz ziyaret gerçekleştirmeden STK öncüleri, cafcaflı ambalajlarda kurdeleli iş bitirme paketlerini nezaket usülleri dahilinde pazarladığımız kayısının bir de öteki yüzü var. Gerçek ve hazin yüzü!

Çiftçinin ne zorluklarla o kayısıyı meydana getirdiğinin, borç harç içinde, nice çabalar göğüsleyerek acı bir travma boyutunu bilen var mı? Bir ağaca bir ömür atfedildiğini mesela…

Reklamını yapmak güzelde, üretici bu yıl gücü kaldı mı diye hesap edeniniz oldu mu hiç? Yahu iyi hoş reklamıyla iyi prim elde ediyoruz, vallahi tüm Türkiye bizi böyle tanıyor bari üreticisine bir kredi açalım, bu insanlara kolaylıklar sağlayalım, rahat bir nefes alır, en azından bu işin biz de bir köşesinden tutmuş oluruz diyeniniz…

Çuvalı 1000 TL olmuş gübreyi ağaçlara atabildi mi diye acaba bir bilgi sahibimisiniz? Hee!

900 gramlık plastik bir kasanın 60 TL olduğu, bir çuval kükürtün 250 TL’ye fırladığı, ispirto şişesi 3 TL iken 25’e satıldığı, mazot lt fiyatının her gün otomatik şekilde bindirildiği, işçi yevmiyeleri, naylon fiyatları, erzak mutfak derken bu insanların neler yaşadığını daha doğrusu neler çektiğini de anlatın bari kayısı reklamını yaparken…

Ya soğuk, don, dolu riski esnasında TARSİM denilen şu şey, üreticiye sigorta karşılığını vermemek uğruna yaptığı o çok teferruatlı incelemeler!

Hadi biraz daha muhaliflik kontenjanımı limitini zorlamış olayım. Tüm bunlar yetmezmiş gibi İl tarım müdürünün 2021 sezonunda yaklaşık 30 bin ton yüksek rekolte vererek meydana getirdiği spekülasyona ne diyeceksiniz işte susarsınız böyle. Sonucunda üç beş baronu mutlu etmek üzere tüm Malatya halkının ocağına incir ağacı diktiği nasıl bir fantezidir sizce! Rekoltenin yüksek olduğunu duyan üretici 28 TL fiyatına razı gelerek ürününü satmaya karar verdi. Halbuki kayısı 90 bin değil 60 bin ton idi. Fiyatı da 28 değil sezonda 45 bandındaymış. (Sonradan öğrendiğiniz kadar) Böyle bir -çokluk- algısıyla Malatya’nın elinden kayısıyı tereyağından kıl çeker gibi çekip götürdüler.

Vay anasına…

Bakın bu yıl rekolte açıklanmıyor. Neden!? Çünkü yeni oyun kuracaklar. Ama insanların uyanmış ihtimali düşünüldüğünden farklı yöntemler üzerinde çalışılıyor. Çünkü yıllardan beri bu insanları sömürmeyi adet edinmiş pentagramik tayfanın pastayı size yedireceklerine ihtimal verme oranı da %’de 0 (sıfır)

İster muhalif deyin, ister marjinal, ister rutin başka bir kelime yapıştırın üzerime. Düzen böyle tutturulmuş gidiyor. Tıpkı zorbanın garibanın kekliğine çöküp götürmesi gibi bir düzen. Gerçek bu! Hikaye’nin sonundaki çaresiz gariban işte kayısı üreticisidir.

Tamam kayısımızı 4/1 fiyatına götürdünüz, eyvallah! servetinize servetler kattınız, büyüdünüz, geliştiniz. Bize de “bakın TMO kayısıyı alacağım” deyip sırtımızı sıvazladınız. Hadi onlar hepsini kabul ediyoruz. Ama lütfen, Allah rızası İçin bari bizim nasıl çaba gösterdiğimizi, ne zorluklarla mücadele ettiğimizi, nasıl direndiğimizden de söz edin. Sadece kendi gücünüzü değil, bizim de kaderimizde yediğimiz vurgunları dile getirin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu