Köşe YazılarıMalatyaManşetMedyaSiyaset

Malatya’da işçi maaşları mevzusu

Son zamanların Malatyada dikkat çeken gelişmelerinden biri işçi maaşlarının artık enflasyon karşısında erimesi sonucu beklenilen ‘zam’ oranı. Hem de belediyenin tüm argümanlarıyla kayısı festivaline hazırlandığı şu günlerde. 

Aldığımız duyumlar üzerine kapalı kapılar arkasında bazı pazarlıklar sürdürülüyor. Malatya Büyükşehir Belediyesi ile sendika arasında yapılan görüşmede belediye yetkilileri –her şey dahil– 6700 TL maaş önerisinde bulunmuşlar. Sendika kesinlikle kabul etmeyeceğini dile getirmiş. Yarın veya önümüzdeki günlerde Başkan Selahattin Gürkan ile tekrar görüşülecek. Şayet bir netice alınmazsa mahkeme, yüksek hakem yada son ihtimal greve kadar gidilecek deniliyor.

Fotoğraf: Google

Daha önce Kilittv’de yazmıştık. Büyükşehir, Yeşilyurt ve Battalgazi belediyelerinde çalışan toplam işçi sayısı: 2500 civarı. KHK ile sürekli işçi kadrosuna geçen ve toplu sözleşmeden faydalanan işçi sayısı oranında Yeşilyurt Belediyesinde 800, Battalgazi belediyesinde tahminen 900-1000 arası. Geri kalanlar Büyükşehir’de. Temmuz ayında yapılacak zam ile muhtemel maaşlarının 6000 TL olması bekleniyor. Şu anda mevcut maaşları; 4800 + 235 TL ve Esenlik kartı ile birlikte 5100 TL aldıkları biliniyor. 

Belediyede çalışan KHK’lı veya KHK’lıdan sürekli işçi kadrosuna geçen bazı işçi arkadaşlarla konuştuk. Taleplerini sorduk. Açıkça şunu söylemekteler. Talepleri yüzde 75 enflasyon farkı ve iyileştirme. Yol yemek ve ikramiyede nitelikli artış… Bu şartlar altında olursa ancak rahat bir nefes alırız diyorlar, çoğu arkadaşımız zaten geçinemiyor. Çoğu da icralık olmuş. ‘Ne kadar?’ dediğimizde, yarısından fazlası şeklinde kabataslak bir rakam verildi. Yani 2500 kişinin 1500 kadarı icralık. Malatya gibi bir yer için önemli bir rakam!

Belediye işçileriyle yaptığımız görüşmede genel tabloda karşılaştığımız “artık geçinemiyoruz” retoriğinin görünür derecede ön plana çıkmış olması. Galiba her belediyelerin yükünü yüklenen işçi kuşağının söyledikleri doğrultusunda gözden çıkarıldıkları veya kaile alınmadıklarına beyanen, sadece kapıyı açan maymuncuk özelliği yüklendiğini, belediyelerin gözünde o özelliğini de kaybettiğine değinildi. Çünkü insanlar ülkede olup bitenlerin sorumluluğunun yönetici kadrolarda olduğunu düşünüyorlar.

Bu yüzden olsa gerek, ortaya çıkan ekonomisel kıskacın dişlileri arasında “peki bizim suçumuz nedir” haklı nedenlerine bağlı gelişen diğer önemli bir husus; ocak ayında asgari ücret zammı ile birlikte belediyede çalışan işçilerin maaşı 1, 2, ve 3 gruplar asgari ücretin altında kaldı deniliyor. Asgari ücrete gelen zammı belediye mecburen taban maaş olar aldı. Taban maaş -ek olarak yol+yemek ve ikramiye ekledi. Bu şekilde 4800 TL oldu ancak. 

Böylece asgari ücret zammı ile birlikte belediyede çalışan bazı teknik personelin maaşı hizmetli maaşının altında kaldı. Bunlar bekar olan teknik personeldi, hepsi değil. Dolayısıyla şu anda Malatya Büyükşehir Belediyesinde çalışan bir üniversite mezunu ile hizmetli aynı maaşı alıyor. Burası çok ilginç gerçekten. Grup farkları ortadan kalktı asgari ücrete gelen zamdan dolayı.

Yaşanan sorunların kaynağı olarak daha rasyonel açıklamalar ileti olarak öne sürmeye çalışan işçi kardeşlerimizin taleplerinden biri de; işçi haklarının grup, kalifiye durumu, eğitim, istihdam şekli ve içinde bulundukları şartlar bağlı olarak iyileştirilmeye gidilmesi. 

10 farklı kişiyle yaptığımız görüşmede hemen hepsi aynı şeyi söyledi. Üniversite mezunu olan da, düşük bir portföyde çalışan da, bir hizmetlinin de talepleri hepsi aynı. İşçi kardeşlerimiz yol+asgari ücret ile devam edilmeyecekse doğru düzgün bir maaş ve eşit yaşam koşulları verilsin diyor. Madem asgari ücret alınacaksa nerede kadro, nerede devlet işçiliği!? Ne yazık ki bizim sözleşmeyi görüşen daire başkanları bu farkların tamamını aldı ve almaya devam edecek. KHK’lı personele gelince sanki kendi ceplerinden veriyorlar gibi davranıyorlar, bu bizim ağrımıza gidiyor. Belediye kamu kurumudur ve kimsenin mülkü değildir. Kimsenin fabrikası değildir. Bu şekilde bir muamele hem devlete karşı hem de bakanlığa karşı bir adım olur. Cumhurbaşkanı ısrarla çalışanımız enflasyona ezdirilmeyecek diyor. Malatya Büyükşehir Belediyesi maalesef ezdirmeye çalışıyor! Tam tersine. 

Amacımız bağcıyı dövmek değil üzüm yemek, üzümlerin tanesini bile bulamıyoruz artık. Zamların gitgide külfeti ağırlaştı, ekmek aslanın midesinde değil ne yazık. Orda olsa inip alacağız, sesimiz çıkmaz bizim. Aslan da aç vs. sözler duyduğumuz işçi kardeşlerimizin gözü kulağı bu zamda. En başta yetkililer bu ciddi soruna yönelik önlemleri alması gerekir. Eğer bekledikleri şartlarda bir önlem, iyi bir gelişme olmazsa ‘Malatya’da işçi sorunu ciddi şekilde muhtemelen patlak verecektir.’ İşçilerin serzenişlerinden anladığımız kadarıyla durumlar gerçekten vasat. 

Dünyadaki en baba enflasyon yüzde 7’lerde iken Türkiye’de ise üstelik TÜİK hesabıyla yüzde 73’lere, sokak ve pazarda yüzde 200’lere gelip dayanmışsa belediye yetkililerin bu bariz farkı göz önünde bulundurması gerekmez mi? Çünkü alım gücü her gün düşen işçilerin artık gücünün kalmamış olması ile alakalı önemli veriler çıkıyor karşımıza. 

Aynı şekilde Belediyelerin festival, konser, bazı sosyal projeler, harcama kalemlerine nasıl bonkörce para buluyorsa işçi için de bir kaynak bulması lazım diyenlerde yine çoğunlukta. Üstelik hayat şartlarının bunca ağırlaştığı bir dönemde halen zam karşısında direnmesi bakımından yanlış ve yanıltıcı. Burada mesele işçinin verimsiz, maaşı hak etmediği, belediyeler ile durup dururken kavgaya tutuşması değil bir defa. Paramızın oldukça değersizleşmesi ve alım gücünün düşmesi kavramlarının önemine vurgu yapılıyor. 

İkincisi, belediyelerin yapabileceği çok şey var. İşçinin yok. Belediyelerin harcama listesinde kısıtlamalara gitmesi tabii iken işçilerin gücü tamamen tükenmiş durumda. Bunun yolu da belli. Ama bir inatlaşma çerçevesinde yanlışta ısrar edildiği için bir çözüm yoluna girilemiyor. Bu sefer de ‘işçi suçlu’ denilecek. Hayır, işçi değil Türk lirasının düşen değeri suçlu aslında. Bu tartışma ve bizim de yazacaklarımız bu şekilde uzar gider. Dileğimiz herkesin bir an önce alnının terinin karşılığını alması. İşçilerin en azından bir sendikası var, işi bıraktıklarında pazarlık haklarında eli güçleniyor. Tarım işçisi, köylüsü tamamen sahneden ekarte edilmiş. Tarım işçisi ve köylüsünün bertaraf edilen haklarının son kırıntıları da makaslandı son zamlarla. Mazot fiyatları her şeyin önüne geçti. Yakın bir zamanda köyden kente göç süratli bir hale evrilecek. O vakit temel iç güdüler, ekonomik tablo, hayat karmaşası, sosyoloji, en başından kurgulanması lazım. Sorunlar bir iken bin olacak! Araya bunu da sıkıştırayım dedim. İşte milletin hali budur. Nasıl anlarsanız anlayın. 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu