Cengiz Han taktiğidir. Tarihi kayıtlarda dehşet ve korku ortamının yayılması, halkı sinmeye ve yönetilebilir olmaya hazır hale getirmenin yolu olarak yazılır. Cengiz Han dehşet ortamını sürekli kılarak çoğu yerleri savaşmadan almıştır. Merv’i tam beş defa yakıp yıkmış, kedi ve köpeklere kadar her canlıyı katletmiştir.
İbn-i Teymiye dehşet ve korkunun resmini şöyle çizer:
“Halk arasında korku o kadar yaygındı ki, bir Moğol askeri bir köye girer; tüm erkekleri toplar; sonra elindeki kılıcı onlara vererek siz bir yere kımıldamayın, ben arkadaşlarıma haber verip geleceğim der; korkudan erkekler akşama kadar kımıldamadan Moğol askerlerini beklerdi” diyor.
Korku ortamı yaymak yönetenler için gerekli ve şarttı. Hatta bir Moğol kadını onlarca erkeği önüne katar kovalar, kimse korkusundan bir şey yapamazdı der.
Evet dehşet ve korku ortamı insanı uyuşturur, gördüğü şeyi görünmez kılar, görmediği şeylerin halüsünasyonunu yaşatır.
Şimdi bu tarihi bilginin ne gereği vardı diyebilirsiniz
Seçime öncesi toplum üzerinde oluşturulmaya çalışılan korku ortamına şahit olunca, tarihte şahit olduğumuz olaylar geliyor aklımıza…
Seçim sandığı ile, millet iradesinin tecelli etmesiyle ülkenin nasıl korkutulduğuna, özgür iradelerinin nasıl manipüle edildiğini ve tüm bu planların tamamen politik çıkar için yapıldığına şahitlik ettik. Bekâ sorunu ile, zihinleri işgal edilmiş, meşgul edilmiş manüpüle edilmiş bir toplumun verdiği kararların gelecekleri için ne kadar etkili olduğunu siyaset bilimciler eminim değerlendireceklerdir.
İşgal etmek meşgul etmektir. Aynı kökten gelir. Bir yeri kim gereksiz yere meşgul ediyorsa orayı işgal eden de odur. Millet ekonominin işgali ile meşgulken, işgalcilerin meşguliyeti de kendi çıkarları ve kendi bekalarıdır.
Evet millete halüsünasyonu bir kez daha yaşatma niyetleri var gibi. Yarattıkları ve yaratacakları sunni gündemle meşguliyetlerine devam edecekler.
Akıllı ve aklı selim olmak hiç bu kadar gerekli olmamıştı.
Bir ve beraber olursak, tüm bu korku ve dehşet ortamı, bu gördüğümüz halüsünasyonlar dağılıp gidecek. El ele ,gönül gönüle halüsünasyonun üstüne yürürsek kaybolup gidecek. Çünkü korku da halüsünasyonlarda ,kollarımızı açıp üstlerine gittiğimizde bizi terk ederler.
Her şey bu vatan için. Hiçbir parti işgalci değil, hiçbir muhalif hain değil, Akp’sizler terörist değil, imam hatipsizler dinsiz değil, namazsızlar kâfir değil, başı açıklar namussuz değil, CHP’sizler hain değil, laiksizler hain değil, Atatürksüzler bu ülkeyi sevmiyor değil.
Anadolu bir kilimdir, üzerinde onlarca renk ve desenle dokunmuş bir kilim.
Ayağımızın altındaki bu kilim çekilirse, sendeler ayakta duramayız.
El ele gönül gönüle olacağız. Selçuklu ve Osmanlı bakiyesi bir milletiz. Bize de bu yakışır.
Fatih Mehmet Turhan