Tahmin ettiğimiz üzere eski mv Öznur Çalık’ın Büyükşehiri gözüne kestirdiğini günler değil haftalar değil aylar öncesi söylemiştik. Selahattin Gürkan ile kıyasıya bir kavgaya tutuşacaklarnı da o gün o yazımızda detaylı şekilde gerekçeleriyle birlikte analiz etmiştik.
Tam, bizler adaylar kim olacak tartışmalarının ortasında bir baktık Turgut Özal Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Recep Bentli’nin nerdeyse tüm yakınlarını üniversite çatısı altında kadrolu işe aldığı mevzusu patlak vermiş; daha sonra kamuoyu baskısı artınca Bentli ucuz bir manevra ile Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut’u işaret ederek “önceki rektör aldı” diyerek işin içinden sıyrılacağını zannetti.
Bu nedenle birde basın açıklaması yayınladı. Basın açıklamasının ilk başlarında elastik bir Türkçe ile konuyu son derece başarılı şekilde idare ediyor, ne oluyorsa metnin sonlarına doğru, olayın gerçek olduğunu doğruluyor ama bu kez suçu kendi üzerinden atacak bir hinlikle. Çalıklara operasyon yapıldığının şifreleri de işte burada gizli. Bentli soy isminde kadrolu işe alınanların önceki rektör tarafından işe alındığı beyanatı açık açık verilmiş. Velevki öyle olduğunu farzedelim: Demekiki Bentli rektör olmadan önce bir darbe yaparak Karabulut’u devireceğini, kendinden başka kimsenin rektör olmaması gerekliliği için, alt yapısını oluşturmuş, yakınlarını işe yerleştirerek her şeyi hazır hale getirmiş ve peşinden kendisini rektör olarak atıyor bu kez. Bunca eforun, stratejinin, akademik dışı piar çalışmanın altında nasıl nir maksat yatıyor diye sormazlar mı adama?
Bentli’nin Aysun hanımla ne alıp vermediği var bilemiyoruz, öncesinde evine izinsiz güvenlik görevlilerini sokup belliki bir materyal peşinde olduğunu unutmadık, daha dündü.
Aslında Bentli tarafından çaktırmadan Aysun Bay Karabulut hoca karakteri üzerinden dolaylı olarak Çalık’lara operasyon çekmesinin zamanlaması şu kaotik-kritik zamanda çok manidar.
Çalık’ın Büyükşehir için ön plana çıkma çalışmalarına ağırlık verdiği bir dönemde durup dururken Bentli’nin eş zamanlı olarak yorgun bir mermi misali yine bir yerden ortaya çıkması, bir üniversitenin akademik alt yapısını suistimal ettiği yetmezmiş gibi, üstelik kendi ailesinsinden soy isimleri taşıyanları kadrolu işe alıp, Aysun Bay Karabulut adını ağzına sakız yapma akışkanlığının varacağı yer üç aşağı beş yukarı anlaşılıyor.
Türkiye’nin önemli bir şehrinin bir üniversitesinin başında bulunan rektörün üniversiteyi babasının çiftliği gibi kullanma konforunun gücünü nerden kaynaklandığını da biliyoruz elbet. Hangi koşullarda, hangi cemaatte sırtını yaslandığını, “kimse bana dokunamaz” (ki haklı bu konuda), sonuç akademik başarı beklenilen bir ilim ve bilim kuruluşu ancak Malatya adı ile birlikte bu kadar lekelenirdi.
Dolayısıyla o üniversitenin adeta siyaseti konsülide etmek için bir operasyon merkezi haline dönüştüğünün kanıtı; rektörün dönüp dolaşıp Çalık’ın kızkardeşiini hedef göstererek sürekli rövanş tayinine gitmesi, Çalık’a dolaylı yollarla yaftalamaya kalkışması “Malatya siyasetinde yüzdü yüzdü kuyruğuna geldi” sıçramasının sonunu getirmek niyetiyle hazırlandığı ve basına bu mahiyetle servis edildiği aşikar.
Şu Demeki oluyor mu?
Radikal bir cemaat Çalık’ın gelmesinden pek mutlu değil. Onun İçin ilk etapta Gürkan ile Çalık’ın arasında bir savaş varmış intibası yaratarak, Gürkan ile Çalık arasına süresiz sanal ve sahte rekabet yada düşmanlık algısı oluşturmuş hem Gürkan’ı hem Çalık’ı sahadan spstula ile kazıyıp temizlemeye çalışmak amacı güdülmüştür. Sami Er ismi alternatif olarak soslu sosa bandırılıp beş yıldız formatında sunulması bundan. Halbuki Gürkan’ı sevmeyenler dahi Sami Er için “siz nasıl Gürkan’la kıyaslarsanız, bir gün olsun Malatya’ya dahi gelmedi” gibi uç cümleler kullandıklarını ispatlayabilirim. Hem Başkan Gürkan hakkında negatif algı yapanlar yıpratmak isteyenler diğer yandan Öznur hanımın da kaşını gözüne pek hayran değillerdi.
Anlayacağınız Malatya siyaseti kendinde kendini üretiyordu ama dışarıdan her daim müdahelelere açık olduğundan başarılı olamıyordu bir türlü.
Velhasıl tek taşla bir kaç kuş indirme sanatını şehirde kaç dönemden beri icra edenler hesap etmedikleri bir şeyler vardı. Çok akıllı değillerdi. Başkan Gürkan kimseyle polemike girmeyince, hasımlık yapmayıp, deprem görmüş şehirde siyasi kavga nedeniyle bir de politize olmayınca çok fazla mesafe kat edemiyorlardı. Asıl hedef Gürkan’a hata yaptırıp, hatalarını derhal basına servis etmek ve halkın gözünde aşağı düşürmek çalışmaları (biraz) başarılı olundu ama istenilen sonucu bir türlü göstermiyordu. Başkan Gürkan özverili kişiliğinden taviz vermeyince Öznur Çalık’a yöneldiler. Bir hatası yoktu Öznur hanımın. siyasetin dışına süpürme veyahut hasar kayıt oluşturma görevi rektöre paslandı. Malzemeyi de muhtemelen kendileri piyasaya bonservis ettiler. Öncesinden yerel basının adını skandal olarak ele aldığı “zaten sabıkalı bir isimdir herkes inanır” denilerek Prof. Dr. Aysın Bay Karabulut’a yeniden rahatça fişlemek direk hedefi saptırmakla alakalı olduğu apaçık ortada değil mi?
Tıpkı aynı rektörün Aysun Bay Karabulut’un evine izinsiz girmesi sonrası meydana gelen diğer gelişmeler yanına kâr kalmasının aynısı gibi. Sarı öküz kırmızı öküz hikayesini tam burada yazmıştım, hatırlarsanız.
Radikal cemaatte karşı bir de ılımlı kanat vardı bu şehirde. Daha çok Yeniden Refah vb yakın formatta duran bir kitle.
Çalık’ı radikal islamcılar ısrarla tasfiyesini istiyor. Aynı radikaller mevcut Başkan Selahattin Gürkan’dan da haz etmediklerini görüyoruz. Gürkan’ı rantını kestikleri için sevmezler olsa gerek. Çalık’a ise tam anlamıyla hükmedemedikleri için. Her alanda kullanamadıklarından. Çünkü Çalık baskın bir karakter herkes ve her şeye boyun eğmiyordu. Ak Parti içinde bir kesim ile Yeniden Refah Partisi ılıman İslam sentezinde savunanlar Çalık’ın Malatyada var olmasını temenni etmekte. Bazı Kilit Ak Partililer ile önemli MHP’liler Selahattin Gürkan arkasında durmaktalar. Onun için asıl büyük kavgaya hazır olun. Radikalciler eninde sonunda ılımlı düşünenlere savaş açacak. Herkes gardını ona göre alsın. Özelikle Yeniden Refah Partisi il başkanı, Büyükşehir asayı Bilal Yıldırım’ın herkesten çok temkinli olmasında fayda var. Burdan uyaralım.
O gün bir gün arayla yazdığım iki yazıda tüm bunları detaylandırmış, Malatya siyasetinin kimlerin elinde oyuncak olduğunu, şehrin yetiştirdiği iki önemli siyasetçi Çalık ve Gürkan’ın tüm çabalarına rağmen işlevsiz kılmak, angaje edilmeye çalışılması, yakınları üzerinden bazı cemaatlerin elinin nereye kadar uzandığından hareketle, bir şehrin kaderinin nasılda etki altına alındığının tek ve ilk metinsel doktrini olsun bu yazı.
Birileri perde arkasından Malatya’yı kendi benlikleri dahilinde değiştirmek, yönetmek, talan etmek, paylaşmak niyetinde olduğundan söz etmeliyiz artık. Fırsat bu fırsat deyip, Malatya siyasetini paketlemek gibi baskıcı, özgürlüklerin rafa kaldırıldığı, vatandaşın oy haklarının elinden alındığı bir şehir haline dönüştürme ve kim tarafından yönetildiği belli olmayan şehrin gizli ağaları her konuda kendisinin peşine takma sevdasında olduklarını görmediğimizi mi zannediyorlar.
Böylelikle şehirde Soğuk Savaş günleri icad edilmeye çalışılıyor. Depremde yıkılmış, harabeye dönüşmüş, insanları kaçıp gitmiş ama geri tarafta birileri ısrarla elini hala şehrin üzerinden çekmemekte şansını sonuna kadar zorlamakta.
Hem mevcut Başkan Selahattin Gürkan Malatya için tek ve büyük şans. Bir gün şapkadan tanımadığımız bilmediğimiz bir ismi başımıza monte ettiklerinde ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bu nedenle Çalık ile Gürkan’ın bu şehirde derhal güç birliği yapmaları, asla siyasi bir çekişmeye girmemeleri, kimle kavga ettiklerini bilmeliler.
ikisinden birisi hangisi gelirse gelsin aynı barikatlara, aynı müdahele normlarına, benzer operasyonlara her an müsait olduklarını unutmamaları gerekiyor. Güçlü görünebilirsiniz ama bir o kadarda hiç dostunuz yok. Film sonu nasıl yazılmış biliyor musunuz? Biriniz değil ikiniz gideceksiniz. Nasıl okursanız okuyun, nasıl anlarsanız anlayın, ne derseniz deyin bu güne kadar kalmanız bile bir mucize inanın.
