31 MART YEREL SEÇİMLERİNİN BIRAKTIĞI TORTU –(I)
Bir yerel seçimi daha geride bıraktık…
Yerel seçimler, bundan 10 ay önce yapılan genel seçim sonuçlarının tam tersi muhalefetin üstünlüğü ile sonuçlandı. Yani seçimler, Cumhur ittifakının iktidarına karşılık yerel yönetimlerde muhalefetin iktidarı ile sonuçlanmış oldu desek yanlış olmaz.
Biz bu yazımızda kazanan ve kaybedenin hangi stratejiyi takip ederek kazandı veya kaybettiğini irdeleyecek değiliz…
Yazımızda seçim kampanyası sürecinde doğruluğun, dürüstlüğün ve ahlaki değerlerin nasıl hırpalandığı, yeni yetişen genç nesle kötü örnek oluşun ileride bize nelere mal olacağı konusu üzerinde duracağız…
Yaptığımız her işte mutlak o işin yapılış yönteminde kullanılan araç-gereç, yöntem ve üslubun ahlaki olup olmadığını sorgulamak durumundayız.
Niçin?
Çünkü bizi amaca götüren her yol mubah değildir de onun için.
Yani siyaseti ahlaktan ayrı düşünen Machiavelli’nin yolunun yol olmadığını hepimiz biliriz. Bizi amaca götüren her yol meşru ve mubah değildir.
Seçimler süresince partilerin ya da adayların vatandaşın oyunu almak için hangi yol, yöntem ve araçları kullandıklarına bir bakalım mı?
Öncelikle hazineden seçime giren 30 küsur partiden sadece 5 siyasi partiye 6 milyar küsur lira para verildi… Baştan gömleğin düğmesi yanlış iliklendi.
Çünkü siyasi ahlak, eşit ve adil şartlarda yarışmayı gerektirir. Bu yapılmıyorsa ahlak ıskalanıyor demektir…
İktidar partisine oy isteyen başta Sayın Cumhurbaşkanımız Hatay’da yaptığı konuşmada ne dedi?
• “Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey (hizmet) gelmez. Hatay’a geldi mi? Hatay garip kaldı, mahzun kaldı…”
• Yine Ordu’da yaptığı konuşmada; “Bizim olmadığımız bir büyükşehir belediyesi doğalgazı nasıl getirecek? Biz varsak doğalgaz var, biz yoksak yok…”
Anayasamıza göre herkesin Cumhurbaşkanı olmak durumunda olan bu makamı kullanarak böyle tehditle bir adaya oy istemenin siyasi ahlakla ilişkisini kurmakta ben güçlük çekiyorum. Ya Siz?
Peki, adaylar ne vaad ettiler?
Ankara ve İstanbul özelinde gözlemlediğimiz kampanyada “Karlı dağdan kar bağışlayan” adaylar;
• Birisi vatandaşa ucuz et, diğeri bütün öğrencilere bedava yemek, bedava ulaşım, çay/çorba, emeklilere 5.000 TL vereceğini söylüyor, diğeri dolmuş esnafına mazot yardımı yapacağı vaadinde bulunuyor…
• Bir başka aday il’indeki (Eskişehir), yerel gazetecilere belediye şirketlerinden bir asgari ücret tutarı aylık vereceğini söylerken diğeri 20.000 üniversite öğrencisine aylık 1.500TL karşılıksız burs vereceğini vaadediyor…
Yapılan bu vaadlerin hangi ahlaki ilke ve değerle ilişkisi vardır? Bu düpedüz oy almak için ahlaksız bir vaaddir ve uzun vadede siyaseti de insani değerlerimizi de kirletmiştir.
Aynı zamanda bilerek ve isteyerek milletimizi ayakta tutan doğruluk, dürüstlük, insanilik, eminlik ve haram/helal kavramlarının ıskalandığı değerler dünyasına büyük bir saldırıdır…
Varsa yoksa oy almak için rüşvet dağıtmak, varsa yoksa devletin imkanlarını talan etmek ve birilerine peşkeş çekmektir…
Bu vaadleri yapanlar için söylenecek sözün asgarisi;sorumsuzluktur, utanmazlıktır, vicdansızlıktır ve ahlaksızlıktır. Tüyü bitmemiş yetimin hakkının bulunduğu kamunun kaynaklarının talan edilmesinin ve yağmalanmasının yolunugöstermektir, yolunu açmaktır…
Siyaseti rant dağıtan veya kazanç kaynağı haline dönüştüren bu anlayış toplumsal ahlakı çürüten bir süreçtir. Bu doğrudan doğruya siyasetin utancı olması gerekir…
Temiz kalarak, meşru yollardan ve siyasi ahlakın asgari şartlarına uyarak seçim sürecini yürütmek varken, çocuklarımıza, gençlerimize değerler bağlamında doğruluk ve dürüstlük adına,yukarıdaki vaadleri ne diye ve nasıl anlatacağız?
Oysa siyasilerin ahlaki duruşu, adalet anlayışı, hak, hukuk,ehliyet ve liyakat siyasi alanın referansı olması gerekirken, ne yazık ki yukarıda belirtilen ucuz menfaatler siyasi alanın referansı olabilmektedir.
İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı hukuk devletinin gereğini yapacağım ve medeniyet adına insanımızın layık olduğu hizmetleri getireceğim, gençleri cezbeden, gelişmiş batı ülkelerine göçü (beyin göçü) önleyeceğim vb. yaramıza merhem olacak konuları gündemlerine alan yok.
Mahalli seçimlerin toplumsal açıdan milletimizi ayakta tutan değerler bağlamında ne büyük bir tortu bıraktığı gün gibi ortada…
Bir de “Değerler Eğitimi” veren Milli Eğitim Bakanlığının, siyasetin bu tortu ve tahribatını geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimize “DEĞERLER” bağlamında nasıl anlatacaklarını merak ediyorum?
“Ahlaksız Dindarlık” kavramının bile kullanılmaya başlandığıgünümüz siyaset yapma anlayışının, toplumu ayakta tutan insani ve İslami değerlerimizi hırpaladığı, toplumsal hayatımızdabıraktığı tortuları düşününce gelecek adına endişelenmemek mümkün değil…
Sonuç olarak Bilge Lider Edibali’nin ifadesi ile “Siyaset ya ibadet temizliğinde yapılır ya da yapılmaz.” Nokta…
Not: Okurlarımın Ramazan Bayramını en iyi dileklerimle tebrik ediyor, sağlık ve afiyette nice bayramlara kavuşmalarını diliyorum Rabbimden…
(Van Belediye Başkanlığı Seçimi ve Düşündürdükleri,Haftaya)Dr. Kadir ÇETİN