AnalizDünyaGenelGündemMalatyaSiyaset

SEÇİMLERİN PERDE ARKASI

1- Belediye Başkanları ve muhtar seçilme seçimleri dedikleri mahali seçimlere 3 gün kaldı. Toplamda binlerce aday sahada canşırah şekilde çalışıyor. “Hizmet edeceğim” mahlası altında aslında yeni bir burjuva sınıfını seçmek üzere sandık başına gideceğiz. Yenilenler yapmış oldukları masrafları, harcamaları, seçim çalışmaları için çektikleri banka kredileri, eşten dostan aldıkları borç meblağları geri ödemek derdine düşecek… Seçilenler ise mal, mülk, servetleri doğal olarak katlamalı şekilde artacağı yeni bir döneme girmiş bulunacağız. Klişe bir iddia değil bu, Türkiye siyasetinin standartlarını üç aşağı beş yukarı hepimiz biliyoruz.

2-Yerel yönetimlerin adayları seçim propaganda süreci içerisinde bir hayli vaadlerde bulundular. Bir de bunların yerine getirilmesi var. Öküz öldü ortaklık bitti. Genelde seçim kazanıldı mı vaatler otomasyon şekilde rafa kaldırılır. Yerine başka başka amaçlar, rantabıl faliyetler gelir. 

3- “Her eve, her kişiye, her emekliye, her işçiye, her anneye, her öğrenciye, hatta her kediye köpeğe” diye başlayan girizgahlar seçim tarihi ile birlikte havası çekilen balon misali sönüverir. O jargonlar nedense hangi şirket, hangi mühendislik firması, hangi parsel, hangi ihale sözcükleri ile aniden yer değiştirir.

4- “Belediyenin kapısı açık kalacak, her vatandaşı dinleyeceğiz, yardımlar yapacağız, evi olmayana ev, işi olmayana iş vereceğiz, sizler için burdayız, oturmuş olduğum makam velhasıl sizlerin makamı…” vs argümanlar seçimden sonra iş insanlarından başka kimseyi pek ağırlamak istemez

5- Ev ziyaretleri, ayağına gelip oy talep etmeler, hediyeler, lüks araç konvoyları, nezaket dili, süslü iltifatvari cümleler, elinden sıkı sıkı tutup bırakmamalar, jestler, mimikler, onure etmeler tüm bunların son kullanma tarihi her ne hikmetse seçim sabahı saat 8’de son bulur. 

6- Birde seçimle alakası olmayan, çalıştığı alanı daha çok korumak, kazanacak adayın seçimi kazandıktan sonra gazabına uğramamak için yada yeni bir iş sahasını gözüne kestirmiş, kendi çapında piar çalışmalarına katılan angarya kesim var ki, fanatizm harici elinden pek fazla bir şey gelmediği halde toplumu radikal söylemlerle kutuplaştırırlar. 

7- Turpun büyüğü heybede. En çokta muhtarlık seçimleri konuşuluyor çevrede. Muhtar adayı değil sanki Başbakan seçiliyor ülkede. İşin ucunda maaş + SSK prim + silah ruhsatı olunca muhtar adayı cennetine dönüştü ülkemiz. Bir köyde 20-25 adayların olduğu duyumlarını alıyoruz. Seçmen sayısıyla kıyaslandığında nüfusun üçte birinin muhtar olmak istediği yeni bir süreç çıktı önümüze. Nerde çokluk orda yokluk. 

 8- İlçelerde ikdidar partisi adayları diğer parti veya bağımsız adaylara oranla iki adım öndeler. İkdidar partisinin nimetlerinden bonkörce faydalanırken diğer parti ve bağımsız adaylar ise tabiri caizse bilek gücüyle, cepte ne varsa, ne kadar imkanı varsa öyle mücadele ediyor. 

9- Belediye başkan adayları her ne kadar vitrinde, göz önünde olan taşıyıcı kolonlar olsa da asıl aktörler perde gerisindeki finasörler, destek mekanizmaları, sponsorlar, beraber iş yapacak bazı iş insanları, ihale sırasını bekleyenler, başkana maddi manevi yardım sağlamış olanların payına düşeni alması İçin sırada bekleyenlerdir. Bunlar genelde gün yüzüne çıkmaz, kim oldukları bilinmez. Toplumla yüzleşmezler. Sadece parasına, yapacağı işlere bakarlar. 

10- Belediyeler rant alanları, muhtarlıklar kanat önderleri olma yolunda prova alanı, Büyükşehir’ler yol geçen hanı, ilçeler siyasetle toplum arasında rant dağıtma merkezleri. 

11- Bir de siyasi partilerin aday belirleme süreci diye bir vehamet var ki sormayın. Adayların seçime yakın Ankara’yı arşınlamasının nedeni kapalı kapılar ardında gerçekleşen pazarlıklardır. Bu pazarlıklar daha çok parası olanların o kapıdan girebildiği ve akabinde siyasette ne kadar sıçrama yapabileceğinin netleştirildiği ortamlardır. Öyleki para miktarları rakamsal olarak değilde bavul, valizler olarak konuşulur bu kapalı kapılar arkasında. Kim çok verirse adaylık şansı o kadar yüksek olur. Demek oluyorki liyakat sahibi olanların şansı nispetten parası olanlara göre düşük ve siyasette paralıların etkin oldukları bir sistemin avuçları içindeyiz. Ülke şartlarına göre Parası olanlar ise belli bir zümreyi temsil eder. Ya kara para var işin içinde, ya uyuşturucu yada önceki dönemlerde belediyeler soyulup soğana çevrilmişlerdir. 

12- En büyük ve trajik soru: adaylar neden seçimi kazanmak uğruna tüm servetilerini çekinmeden feda ederler? Sizce bunu sebebi ne ola? Cevaplarını bildiğinizi ve vereceğinizi umuyoruz…

13- Yerel yönetimler genel merkezlerinin yaptığı diğer büyük bir hata ise mevcut Başkanları bir an da deport ederek yerine yenisini seçime angaje etme meselesidir. Tabi bir de bunun alt yapısını oluşturmak üzere temayül diye uyduruk bir seçim düzenine başvurulur. Mevcut Başkan beş yılda ancak sistemini ve ekibi kurabiliyor. Belli projeleri sıraya koyarak, periyodik çalışma düzeni gardını alıyorki; derken vakit daralıyor ve yeni bir seçim tam bu esnada dayanıyor yine kapıya, başka bir aday çıkarak daha çok para veriyor ve genel merkez bu kez yeni adaya “olur” imtiyazı veriyor ve çöpe giden bir beş sene. Yeni aday bu kez eski başkanın sistemini, ekibini, hatta çalışanlarına, projelerine kadar bir değişim sürecine girişir. Tam toparlanmış çalışacak, hizmet edecekken yeni bir seçim daha gelir. Hoopala… Aynı kaderi bu kez o arkadaş yaşayarak koltuğu başkasına devrediyor. Olan ise her zamanki gibi vatandaşa ve o ilçenin, bölgenin makus kaderine oluyor. 

14- Özelikle belediye Başkanları ve adaylar seçime yakın veya öncesinde halkın içinden samimi, sağduyulu, teknik adam, sıcak birer aktör iken seçimi kazandıkları andan itibaren  birden mutasyon geçirir… makam araçları, değişen çevre, bilakis üst baş, böbürlenme, gruplarla dolaşmalar, telefonlara çıkmamalar, ulaşılmaz olmaları ve herkesle haspihal etmeme gibi çok enterasan ve farklı bir psikolojiye evrilirler. 

15- Ne derssiniz deyin, ne yaparsanız yapın, ne kadar çok çalışırsanız çalışın özelikle il ve ilçe belediye Başkanlarının genel anlamda ülkede bıraktıkları intiba şudur; mutlaka bir şeyleri arakladıkları ve cebini dolaylı yollarla doldurdukları üzerinedir. Elbette bazı kimseleri tenzih ederiz. Bu algı değişir mi bilemem ama şimdilik canlı ve herkesin kafasında bu şekilde yer edindiği gerçek. 

16- Liderlerin meydan mesajları, adayların birbirine karşı dezenformasyonik çalışmaları, hatta bel altı vurmaya kadar uzanan yerelde kara propaganda lokasyonları, siyasi partilerin adaylarına destek maksatlı şehirlerde yaptıkları mitinglerle seçimlerde herkes kazanmak uğruna elinden geleni yaptığı bir süreçle karşı karşıya kalırız. 

17- Seçimler diğer yandan israfın en tavan yaptığı bir dönemi kapsıyor. Korkunç paralarlar birlikte zaman israfı da meydana gelmekte. Nerdeyse sosyal belediyeciliğin son bulduğu, tüm kaynakların hunharca seferber edildiği ve bunlarla birlikte ciddi bütçelerin, harcamaların, lüks, şatafatın ve kampanya malzemelerine ciddi paraların harcandığı aslında ülke aleyhine gerçekleşen bir tavır olarak görülmekte. 

18- 2024 Yılı Mart ayında gerçekleşecek mahali seçimlere 3 gün kaldı şurada. 81 il, ilçeler ve köylerde her vatandaşımız sandık başına gidecek. Afişler, bayraklar, bilboardlar, cep broşürleri, filamalar, tabelaler, sırtında kocaman hoparlörle ortalıkta dolaşan süslendirilmiş seçim araçları ve tarafgirlerin sosyal medya operasyonları istesekte-istemesekte her yerde gözümüze sokulmakta. Seçimle birlikte bu görsel ve gürültü kirliliğinin son bulacağı için seçim  tarihi önem taşımaktadır. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu