AktüelAnalizDünyaGenelGündemMalatyaManşetMedyaSağlıkSanat

Bilal Sürgeç hocam aramıza hoş geldiniz

Çok değerli can arkadaşım Fatih Mehmet Turhan Bey’in tavsiyesi ile haftada bir bu sayfada yazmaya başlıyorum. 20 yaşından beri okuduğum kitapların Bayrak dergisinde tanıtımını yaptım. Kırk yıl sürdüğüm bu alışkanlığımı bu sayfada devam ettirmek istiyorum. Bana bu sayfayı açan Malatya’daki bütün dostlara ve arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Ibn Haludun “Geçmiş geleceğe suyun suya benzediği kadar benzer” demiş.

Tıpkı 27 mayıs’ın 12 Mart’ta benzediği gibi 12 Mart’ın 12 Eylül’e benzediği gibi. 12 Eylül’ün KHK faciasının yaşanmasına neden olan jurnallere, İspiyonlara, trajedilere benzediği gibi..
Mahmut Dikerdem anlatıyor

“27 Mayıs gününün ilk saatlerinde Fatin Rüştü Zorlu’nun tutuklandığı ve Harp Okulu’na götürülürken okulun girişinde iki sıraya dizilmiş öğrenciler tarafından tartaklandığı haberi duyulur duyulmaz eski bakana karşı bazı memurlarda biriken düşmanlık duyguları açığa vurulmuştu. Meslekte gadr’e uğradığına, değerinin bilinmediğine inanan kim varsa Fatin bey’e veryansın ediyordu. Zavallının ne ahlaksızlığı ne hırsızlığı ne de çapkınlığı bırakıyorlardı. Düşmanlıklar yalnız Zorlu’nun kişiliğine değil onun tuttuğu birlikte çalıştığı kimselere de yönelmişti. Düşük bakanın yakın çevresine girememiş olanlar onun zamanında önemli görevlere getirilmiş meslektaşlarını en ağır biçimde eleştirmekten çekinmiyorlardı. Kimileri de eleştirmekle yetinmeyip arkadaşlarını devrik iktidarının yolsuzluklarını meydana çıkarmak için kurulan soruşturma kurullarına jurnal ediyorlardı. Hatta içlerinden birisi Milli Birlik Komitesi üyelerinin evlerini dolaşarak kapının altından ihbar mektupları atmayı kendine iş edilmişti. Zaten o günler jurnalcilik Sultan Abdülhamid devrini anımsatacak boyutlara ulaşmıştı 10 yıllık Demokrat Parti iktidarından öç alma hırsı başta CHP’liler olmak üzere çok kimseye bulaşan bir hastalık halini almıştı. Tümüyle uydurma ya da abartma haberler ortaya atılarak düşük iktidarın yöneticilerine karşı kin ve garez duyguları körükleniyordu örneğin Demokrat Parti iktidarında öğrencilerin öldürülerek çukurlara gömüldü ya da kıyma makinelerinden geçirildiği Celal Bayar’ın bankalarda 103 milyon liralık serveti bulunduğu Zorlu’nun Amerikalılardan yüzde on komisyon aldığını saptandığı söylentileri yayılıyor, yalan olduğu bilindiği halde bu haberler basında da büyük bir manşetlerle yer alabiliyordu. İşin daha kötüsü askerlerin de her çeşit ihbarı ciddiye almaları ve asılsızlığı anlaşılınca da kamuoyu önünde güç duruma düşmeleri idi. Zaman geçip de ortalık durulduktan sonra ihbar fulyası hızını yitirmişse de bu kötü alışkanlığı toplumdaki yıkıcı etkisi 10 yıl sonra 12 Mart döneminde de kendini duyurmuştur. Sayın muhbir vatandaş deyimi gerek 27 Mayıs’ta gerek 12 Mart ara rejimi sırasında toplumumuzun verdiği talihsiz sınavların bir simgesi olarak belleklerde kalmıştır (Mahmut Dikerdem Hariciye Çarkı s 139 140)

Bilal Sürgeç

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu