GündemKöşe YazılarıMalatyaManşetSiyaset

BİR SAMİ ER PARADOKSU

Bu toprakların “hasüt” diye klişe bir tabelası var, alın yazısı gibi bir şey, ne yapsan değişmez. 

Siyaseti de değişmez, insanları da, kaderi de…

Sami Er diye bir müdürü getirip Malatya’nın başına koydular. Sırf Murat Kurum’un adamı diye. Kimisi kasası diyor. Bakmayın TOKİ genel müdür yardımcısı diye PR yapıldığına müdürün altındaki müdür daha… Hatta üçüncü müdür. 

Kasa demişken, bu “kasa” kelimesinin çok farklı manalar aklımıza getirmesi son derece doğal. 

Tamam Sami başkanın teknik bilgisi var, ama siyaset yoksunu. Siyaseti hiç bilmiyor. Siyaseti bilseydi belediye başkanı sıfatıyla yanına İlhan hocayı alıp şehrin ablasının iş yerinde soluğu almazdı. Bir “nezaket ziyareti” diyebilirsiniz lâkin bunun sıfat ve mevki derecesinin düşünülmesi gerekmez mi? Hadi gittin, bari fotoğraf verme be kardeşim demezler mi adama. 

Ayrıca bugünlerde depremde kullanılmak üzere 2 milyar TL para gelecek Malatya’ya. Belkide gelmiştir. Doğrusu güzel bir rakam. Gelmişse de kimin haberi olacak? Mesela diyelim, bu gelen para nerede, nasıl kullanılacak, bilgisi olan var mı? Nerde olacak ki. Yoksa bir bölümü kullanıldıktan sonra kalanı belli bir klik arasında pay mı edilecek? Klik’in kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Malatyanın meşhuuurr Deli Domrul’ları. Her şey koca bir muamma şimdilik. Bu para’nın nerelere kullanılacağından vatandaşın haberi olmayacak elbet. Yaptık, ettik, diktik diyecekler. Sonra inek dağa kaçacak, dağ yandı bitti kül olacak…

Sorun da burası ya! Vatandaşın hiç bir şey bilmemesi…

Dilerim Sami bey kasa görevini yerine getirmezde, şehrin yaralarına/yararına kullanır. 

İstanbul Fatih belediye başkanı eski TOKİ Genel Başkanı Ergün Turan’a karşı oluşan lobide yer alan bir isim Sami Er. Çünkü Ergün Turan İstanbul büyükşehir başkanlığına düşünülen en güçlü isimlerdendi. Kurum ve ekibi önünü kesti. 

İşte Kurum’la birlikte hareket eden Er’in ödülü “Malatya” oldu. 

Ammma ne ödül…

Kurum’un Malatya’ya olan yakın ilgisinin altında bu birlikteliğin pozitif verileri yatıyor. 

Şimdi bırakın şehri bu krizden çıkarmayı Er liderliğinde oluşagelen konsensüs milletin karşısına çıkamıyor artık. Siz hiç Sami Er’i sokakta gezerken veyahut halkın arasına karıştığını gördünüz mü? 

O ailecek lokantalarda düşük profilli sosyal medya hesaplarına poz kesmek eskidendi. 

Ak Partinin kendi içinde yaptığı söyleşiler, toplantılar, özel günler, paneller varsa katılır, bir fotoğraf verir sonra Mercedes’ine biner çeker gider. 

İş öyle tıkandıki arayanların telefonlarına da çıkmaması da elzem bir durum. Ulaşmak isteyipte ulaşamayanların listesi bir hayli hayli kabardı. İçinde kimler yok kimler…

Çünkü sorunların üstesinden gelinemedi. 

Çünkü tıkandı, Malatya ve sorunların yabancı oluşun kripto sonuçları bunlar. Sorunlar yumağı arasında kayboldu Er. 

Anlayacağınız Sami Er Malatya’da istediğini pek bulamadı. 

Bulamadığını nerden anlıyoruz. En basiti açın sosyal medyasına bakın, RT, FAV listesi harici -en sağdaki- etkileşim oranlarını inceleyin. Bir ergenin kadar ancak. Bir şehrin lideri, belediye başkanının paylaşımlarını hiç kimse merak edip okumuyorsa sorun büyüktür. Nedeni güven vermiyor. Belli bir sayıda kişiler (onlarda parti adamları) otomatik RT ile FAV atıyorlar ama etkileşim rakamlarından haberleri yok, istatistik botunu orda. Lütfen paylaşımları sırayla bakın derim. 30-40 RT alan paylaşımın etkileşimi 2000’lerde takılı kalmış. 

Ne demek istediğimi anlamanız için bir de Kahramanmaraş, Gaziantep, yakın formatta il belediye başkanları sayfalarına bakın anlarsınız. 

Çünkü Sami Er’in bu şehirle bir hikayesi yok. Hiç bir zaman olmadı. Atanmış memur, işi bitince adresine gidecek. Geçenlerde “il özel müdürü iken…” üzerine kurulu anılarını anlattığı bir söyleşisine rast geldim. Hepsi bu kadar. İl özel müdürlüğünden ötesi yok. İl özel müdürünü kim tanır, şimdi de onlarca müdür var etrafta hangisini biliyoruz? Daha doğrusu kimin umrunda. Senin bu şehirle bir hikayen olmalı. İnsanlar senin network listesinde görmeli. Vatandaşın hayatına bir katmadeğer katmış olmalısın. İl özel idare şefi olmanın ne önemi olabilir, belediye başkanını tanımıyor-takmıyor insanlar. Genelleme bu, müdür oldunda ne olmuş yani? 

Bu şehirde kırk yıldır “Toplum” haricinde alternatif hiç bir strateji ortaya konulmadı!

Sadece kırk yıl değil aslında; Malatya halkının dışında hareketle, hiç bir zaman Malatya’ya ait olmayan sömürgeci kafası bu!

Tıpkı kırk yıldır şehrin tek ve yegane endüstriyel ürünü kayısı’yı antin-kuntin ayak işleri ile sömürdükleri gibi. 

Siyaset’te de farklı bir sömürü düzeni devrede. Vatandaş çaresiz, hicap dolu ve de yarınlardan-siyasetten umudu kesmiş. 

Sami Er tüm bu realitenin dışında kalan diğer önemli etken 6 ay oldu ekip kuramadı. Genel sekreter diye taktim buyurdukları Murat Altundağ neden piyasada yok, neden tek bir fotoğrafı sosyal medya veya basına düşmedi? Bu nasıl bir genel sekreter? Yoksa kapalı kapılar arkasında dönen başka şeyler mi var?

Genel sekreter Murat Altundağ Er yönetiminde en kaliteli isim. Bir grup içerden Altundağ’ın ayağını kaydırmak istiyor. Boks ilk raundunda. Direniyor fakat nakavt edilebilir her an. Şu an görevi askıda olabilir. Dipte, ortada yada kenarda. O sebeplen siyasi nezarette tutulduğunu söyleyebiliriz. 

Sonuçta gşey Malatyadan gidiyor. Olan şehre oluyor. Gittikçe küçülen ve bir o kadar da yabancılaşan şehir algoritması pasif siyasiler nedeniyle küresel dünya karşısında etkisizleşiyor. 

Malatya büyük bir belirsizliğin eşiğinde şimdi. 

Ergün Turan karşısında başarı kaydeden lobide yer aldığı için Malatya’yla ödüllendirilen Sami Er şayet Kasa olma görevi aktifleştirilirse Malatya’ya ekstra bir şey katacağını beklemek tekkeden süt sağmayı beklemekle aynı şey olduğunu hatırlatmak isterim. 

Malatya şehri maalesef bölgesel hinterlanda yatırım ve üretkenlikte çok geride seyir ediyor bu yüzden. 

İş sektörü savunmasız, büyük bir belirsizlikle cebelleşiyor. Deprem geçirmiş çevre illere göre oldukça düşük bir portföyde. 

Alınan kararlar çözüm odaklı değil, belediye imkanları yeterince kullanılamıyor. Sistem çökmüş vaziyette. Bunun nedeni etkisiz elemanlar ve liyakatsiz bir yönetici tayfasının şehrin psikolojisine hakim olamaması…

Yöneticilerin büyümede farklı bir rol oynama insiyatifleri yok ve bu roller dağıtılırken şehrin kavgasına sunacak hiç bir yetenek, argüman, sektör ve proje kaynağı da gösteremiyorlar. 

Yeşilyurt’ta da aynı, Battalgazi’de de…

İlhan Geçit hoca’da, Bayram Taşkın’da işler farklı değil, her şey toplumsal tahammül sınırının çok altında.

Eleştiri kültürü desen kalmadı, az bir şeyler kalmışsa da –mimleniyor– eleştiri sunan kimseler. Diğer yandan ekonomik krizin derinleştiği bu kısır döngü de vatandaş her gün biraz daha ezilmekten kurtulamıyor. 

Şehir kalmadığı gibi, yönetim de kalmadı. Şu an şehir adeta lidersiz, başsız, yöneticisiz. Yöneten kimseler yetersiz. Evet birileri seçildi ama “görünen köy kılavuz istemez” misali hiç bir artı (+) gösteremedikleri açık. Varsa yoksa il başkanlığı mevzusu, şehrin tek sorunu il başkanının kim olacağı… Bazı siyasiler şimdiden il başkanlığına kilitlenmiş. Her biri kendine yakın bir ismi sahaya sürmeye hazır ve nazır. Sanki başka vazifeleri yokmuş gibi. 

Gelen gideni aratır demesinler sonra. Namık başkanı değişseniz bile yerine terfi edecek olan gökten zembille inmeyeceği kesin. Ak Partinin ciğerini biliyoruz biz. Çok şey beklemeye değmez. Basri, Hakan, Ramazan hangisinde farklı potansiyel bir çap var?

Meğer rüzgar tersine de dönebiliyormuş. Sami Er’i o koltuğa getirmek için canşırah şekilde çalışan Namık Gören sırtından vuruluyor bugün, gel görki şimdi de Sami Er tarafından gönderilmek üzere. Siyaset ne kadar nankör bir şey. Ekmeğine yağ sürdüklerin vakit geldiğinde seninkine zehir sürer. Laflarından bal damladığına bakmayın. 

Her neyse…

Sonuç: vahim, ilgisiz, yapmacıktan her şey. Bıktık usandık bu süslü hazin ve de katıksız paradokslardan. Israrla insanların hayalleri çalınıyor. Sürekli zorluklar önümüze konuluyor. Hala rezerv alanını anlatamadılar insanlara. Dayanıklı bir ambians ortaya koymak yerine herkes rantı gözüne kestirmiş. Şu ihale senin bu benim yardakçılığı. Zurnanın “zart” dediği yerdeyiz…

Yetmiyor kağıttan gemiler yüzdürmeye çalışıyor birileri, kâğıt gemi bu, eninde sonunda batmaya batacakta, batarsa sadece vatandaş batar. Malum vatandaşta kimsenin umrunda değil. 

O hale haydi vatandaş bari batmadan tiyatro başına. Sahnede “Lüküs Hayat”var, oyuncular başarıl, kahkaha serbest. Kahkaha atacak mecalin kaldıysa. Her şeyinde bir sırası var. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu