Köşe Yazıları

SÖZCÜKLERİN MAĞDURİYETİ.

Anlamları bilindiği hâlde, istifâde edilemeyen kelimeler hurdalığı gibi sosyâl yaşamımız.

Meselâ, ‘fikir’ ve ‘görüş’ sözcükleri…

İnsanın herhangi bir konuda, fikir ve görüşlerini özgürce beyan etme hakkını; birilerinin kendine bağışladığı bir hak ve lütuf değil, Allah’ın akıl ve görev verdiği, sorumlu tuttup her bir kuluna lütfettiği hak ve ruhsat olarak alır ve öyle inanırım.

Şahsen, dinine, fikrine, görüşüne ve duruşuna katılmasam da, Allah’ın verdiği bu hak ve ruhsatı saygın kabül eder, aksine destek olmayı değerli bir görev sayarım.

Ve hatta bu hakkın, hakkı verilerek kullanılmasını iyiliğin ve güzelliğin gelişmesi, kötülüğün ve çirkinliğin gerilemesi noktasında ilâhi bir şans ve fırsat bilirim.

Lâkin, hiçbir insanın bu hakkı ve ruhsatı, hiçbir gerekçeyle, değil bir diğer insana hakaret ve sövgü aracı olarak kullanılmasına saygı duymak, aksine, bir barbarlık ve eşkiyalık numunesi olarak da alırım.

Ayrıca, ısmarlama veya kişisel çıkar adına fikir ve görüş üretimini, fikir ve görüşlerin saygınlığına çirkin bir saygısızlık olarak kabül ederim.

Çünkü, indi, kasdi ve zanni hesaplara dayalı fikri üretimler, fikir ve görüşlerin ciddiyetine ve asâletine halellik getirir.

Bu zemin ve çerçevede, doğruyu bulmak, iyiliği ve güzelliği yaymak adına, fikir ve görüşlerin, orijinâl beyânları, sadece bizim için değil, bilim ve insanlık içinde tarihi değerde bir kazanç olacaktır.

Bunun için, yalnızca ve sâdece bir şeye ihtiyacı var insanın.

Onca yeti ve yetenekleri insana veren yüce yaratıcı, bir ve tek Tanrı’ya samimiyetle inanmak ve teslim olmak; sonrasında da, yine O’un yarattığı insan ya da bir başka güce tapınmamaktır.

Tercihlerinin sorumluluğu kendini bağlayacak olan; bundan dolayı Yüce Yaratıcı’nin dâhi özgür kıldığı insanın elinden, bu hakkını almanın nedensellik boyutuna kafa yorsa daha doğru bir iş yapmış olmaz mı insan?…

Abdulkadir TÜRK

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu