Bir çok önemli siyasetçi, devlet adamı, bürokrat yöneticilik hatalarından ötürü tarihin tozlu dehlizleri arasında yerini almıştır.
Çok az lider efsaneleşmiş, az sayıda kral’ın adı günümüze kavuşmuş, hatta Büyük iskender, Julius Caesar, Attila, Cengiz Han, Fatih Sultan Mehmet, Napoléon Bonaparte gibi dünyaya mal olmuş isimler harici binlerce hükümdardan kaçını biliyoruz.
Öyleki ABD’nin 1950-60’lılara damgasını vurmuş kudretli başkanının kim olduğunu günümüzde kaçını ilgilendiriyor.
Yani toplumdan uzak kalmış liderler, halkla arasına mesafe koymuş, insana/insanlığa bir şeyler katmamış her yönetici silinmeye, yok olmaya mahkumdur.
Malatya belediye başkanları listesini önümüze aldığımızda ise Hamit Fendoğlu dönemi öncesi ve sonrası ikiye ayırmamız mümkün. Öncesi Cumhuriyet sonrası atılan temeller ve şehrin yeni yapılanmaya gidildiği dönem şeklinde ele alırsak, sonrasında ise çok fazla bir aristokrasi, bürokrasinin var olduğunu söylememiz tabiri yerindeyse yanlış olacaktır
Sami Er listede yerini alan mevcut son başkanlardan. Deprem sürecinin en ağır hissedildiği bir dönemde şehrin yönetimine talip oldu.
“Yapma, etme, buralara yabancısın, bak altından kalkamazsın sonra” vb uyarı, telkinlerine rağmen ısrarla “Malatya’nın kaderini değiştireceğim” deklareli siyasi vaatlerle adaylığını Ak Parti Genel Merkezden kabul ettirdi ve çok az farkla kazandı.
Seçimi kazanmasına eş zamanlı olarak “benden bir şey beklemeyin” anlamına gelen –borç çok– talihsiz açıklamaları, akabinde yapılan açıklamaların toplumda ters tepkiye dönüşmesi, selefi Selahattin Gürkan’la karşı karşıya gelmesi, elinde başarılı bir ekibinin bulunmaması, iddia odurki (3) üç kez istifa etme girişiminin Beş Tepe’nin kapısında sert şekilde sekmesi, bir el tarafından deprem paralarını paylaşmak için getirilen ve sırf ego taktirlerini tamamlamaya yönelik bir başkanlık PR çalışmasının şu günlerde çatırdamaya başladığını gözlemliyoruz.
Her halükarda 1-0 yenik başlayan Sami Er realitesi 6 ay’ın sonunda kadavra bir operasyonla karşımıza çıktı. 7-8 daire başkanı (bazı kaynaklar 11 diyor) ile 30 civarı şube müdürünün yerlerini değiştirerek, içerden kendi adamlarına yapılan –kaynaklı– bu operasyon şimdilik az hasarlı görünüyor.
Üstelik Malatya’yla hiç alakası olmayan sırf hatırdan, Sami başkanın kendisiyle İstanbul’da beraber çalıştı diye davet edilerek Malatya’ya görev maksatlı getirdiği ve kendi eliyle görev verdiği adamlar var arasında.
Görünen o ki bu operasyonun vahim sonuçları önümüzdeki günlerde biz basın mensuplarına epey malzeme vereceğe benziyor. Tahminimce 2-3 ay bu konulara kafa patlatacağımız kesin.
Zaten Sami Er git gide eriyordu. Malatya kamuoyu Er’e beklenilen ilgiyi göstermedi. Karşılıklı bir empati kanalı kurulamıyordu bir türlü. Vekiller, il başkanı, teşkilatla arasında koordine sağlanamıyordu. Şehrin belediye reisi ünvanı son zamanlarda yerlerde süründüğüne binaen; Vali Seddar Yavuz’un gelişi sanki şehre kayyum atanmış gibi iyice belediye başkanını etkilesizleştirdi.
Nurhan Demir faktörü var bir de, “eş başkan” gibiydi. Meşale el altından şehrin yönetiyor, şehrin tüm fonksiyonlarına dokunuyordu uzaktan kumandayla. Veya asıl yöneten onlardı diyelim. Böyle olunca son 6 ay’da arpa boyu ilerleme kat edilememesinin nedeni kabataslak tanımlanıyordu. Sami Er baktıki pasif olduğu açıkça göze çarpıyor… bir noktadan sonra varlığını hissettirmesi, gücünü göstermesi, tekrar söz sahibi olması gerektiği kararıyla, oluşan panik haline karşı sert bir siyasi tavır göstermesi gerekti.
İşte 7-8 daire başkanı ve 30’a yakın şube başkanını yerlerinde değişikliğe götüren ilk dalga, Sami başkanın “ben varım ve buradayım” mesajını en üst perdeden veren fakat ölü doğmuş, kısmen manipülatif, kadavra bir operasyon anlamına geliyordu.
Çünkü belediye içerisinde kim başkan, kim genel sekreter, hangisi daire başkanı belli değil. Herkes başına buyruk, herkes birilerine bağlı veya birilerinin adamı, bazı gruplar belediye içinde atını koşturuyor… Ast-üst hiyerarşik silsile zinciri bozulmuş, güçlü olanın üstünü takmadığı vb başlıklar artık ayuka çıkınca düğmeye basıldı.
Acaba düğmeye Sami Er’mi bastı, başka bir kontrol kademesi mi o da sonra tartışacağımız bir bölüm. Şimdilik Sami Başkan onaylı kabul ediyoruz.
Zannediyorum bu operasyonun ikinci dalgasında bir çok şube müdürünün daha görev yerlerinin değişeceği gündeme gelmesi an meselesi.
Bunun yanında Büyükşehir belediyesi daire başkanları bünyesinde yapılan değişiklikler diğer yandan Meşale ekibine yönelik bir tasfiye gibiydi. Özellikle Ahmet Çakır’ın döneminde konuşlu ekibi devr alan Sami Er çakırın ekibi ile yürüyemeyeceğini gördü. Başta Nurhan Demir’in genel sekreterlikten el çektirilmesi ayrıca Meşale’ye karşı direk yumruğunu masaya vurmak anlamına da geliyordu.
Meşale bunun altında kalmaz, bir süre Nurhan Demir’in yasını tutacak, hele de Milliyetçi kökenli-devletçi ve hiç bir cemaate adı bulaşmamış Mustafa Katipoğlu gibi keskin bir ismin yerine konulmasını asla ve katta hazmedemeyecekler.
Anlayacağınız şehri zor günler bekliyor. Bu kez içerden ve koltuk kavgaları başlayacak. kavga başladı bir kere. Sami başkanın üstesinden gelebileceğini sanmıyoruz. Sağlam, sapa sağlam duracak hiç bir argümanı yok. Meşale ise ekarte edilen adamlarının rövanşını mutlaka almak isteyecektir, yazın bunu bir kenara. Kavga çok büyüyecek. Asıl paradoks bu kavgada vekillerin duruşu iyice belirgin hale gelecek. Deprem acıları yetmezmiş gibi bir de içerden kavgayla geçecek hazin bir döneme hazır olun derim.