En başında şunu söylememiz şart olmuştur. Nerdeyse bütün siyasi partiler iktidar olmamak için ellerinden geleni yapıyor sanki. Kimsenin iktidar olmaya niyeti yok? Apaçık bu ortada. Toplumun beklediği reaksiyonu tamamyacak hiç bir siyasi çıkış olmadı şu güne kadar. Bu değerlendirmeyi Türkiye geneli değilde sadece Malatya sınırları içerisinde geçerli siyasi partilerin izledikleri yol-yöntem ve duruşlarına baktığımızda anlıyoruz.
Daha blokaj, net bir tavır, kültür ekseninde tanımlanmış bir siyaset biçimi, saygılı-ölçülü öneriler, sorunları çözümü ile birlikte deklare eden, kutuplaştırmaya red eden, güçlü karakterler vb bir anlayışa rastlamadık henüz.
Bu perspektif dahilinde isterseniz siyasi partileri sırayla tek tek mercek altına alıp değerlendirelim:
1- AK PARTİ
Son zamanlarda halkın gözünden iyice düşmüş iki ismi listenin en başına tutturması, bir kere Ak Partinin kendisiyle çelişmesene neden oldu. Kendisine karşıt bir yapıymış gibi statükocu muhalef tarzını ortaya koyması kafaları oldukça karıştırmaya yetti. Malatya halkının yıllarca firesiz oy verdikleri parti birden dışlanmasına neden oldu liste sonrası. Siyasi üslup bir anda anlamını kaybetmişti. Kaba ve oktavı yüksek seslerle ucu açık tartışma alanı açıldı.
Ak Parti listesine bunca çok sesli bir tepki geleceğini doğrusu kimse beklemiyordu. Ondan, ‘önceki seçimlerde yaptığımız formalite temayüller gibi atlatır geçeriz’ denildi herhalde ama bu kez görünen şu ki; eski günlerini arar olacak Malatya’da.
Tabiki Malatya’da her gün karşılaşılan bu tutum kimsenin umrunda değil. Neden umrunda olsunki. En azından halkta oluşmuş yanlış intibayı nasıl restore eder değiştiririz diye bir çaba da yok ortada. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan için herkes oy verecek konforu Ak partide siyaset yapanların oy kaygısını giderdiğinden, onlar için önemli olan listeye girmekti. Gerisi kolay iş, kendiliğinden gelir zaten. ‘İki dönüm bostan yan gel yat osman’ mantığında bir kısır süreç işte.
Ne varki Recep Tayyip Erdoğan’ın itibarını şehirde yiyenler seçimi kazandıktan sonra Erdoğan’ın sağladığı imkanları halka ulaştırmıyor. Yani, neden ulaştırsınki. O kadar akıl fukarasılar mı? Rant Erdoğan’dan önce gelirdi. Artık cebine, şirketine ve paralel cemaatin gösterdiği roterikte yürümeleri kaçınılmaz bir durum. Delikanlıysan cemaatin sözünden çık, hadi çıkta görelim, onca yıl biriktirdiklerine nasıl bir günde çöküyorlar görürsünüz o zaman. Ardından gelsin ihaleler, kafe hastane kantinleri, hazine arazileri, inşaat şirketleri, şeker fabrikalarının içini boşaltmalar… Artık Allah ne verdiyse. Yalan mı? Ak Parti size bu görevleri kendinize çalışın diye mi tevdi ediyor yoksa Ak parti bayrağını hizmet ederek Ak parti marka değerini daha yukarılara taşımanız İçin mi? Yerel de Ak parti başınıza bir jandarma polis, müfettiş dikecek değil ya, her şey yukarıya verilen bir rapordur. ‘Karaman’ın koyunu sonunda çıkar oyunu.’ Eninde sonunda bu halk ne dümenler çevirdiğinizi öğrenecek.
2-CHP
CHP Malatya’da 1950’lerden bugüne değin hep bir skalada yoluna devam ediyordu. Belli marjinal bir oy potansiyeli vardı, ne üç oy artar ne eksilirdi. Tabiri caizse kendi yağında kavrulur, kimsenin etlisi sütlüsüne karışmadan yaşayıp giderlerdi.
Deprem süreci boyunca CHP’nin tek milletvekilli Veli Ağbaba oldukça büyük bir farkla öne çıktı. Herkese dokunmuş, şehirde ulaşmadık yer bırakmamış, yardımlarını esirgememişti. Yalnız, konuştuğum, sohbet ettiğim kemik CHP seçmeni sanki ağız birliği yapmışçasına eski il başkanı 2’ci sırada Milletvekilli adayı Enver kiraz’a tepkili. Ama bu kadar da olmaz ki!? Hepsi mi birbirine haber verdi, aynı şeyi söyleyeceğiz diye ahir bir karar mı alındı ne? Birbirine senet mi imzaladılar bunlar?
Diyorlarki; ‘Kiraz kişilik olarak çok iyi bir insan. Ekmeği yenilir, çayı içilir, arkadaşlığı sohbeti iyidir ama siyaset yapamaz. Sanırım 5+2 yıl yaptığı il başkanlığı görevinde nasıl hiç bir hayrını görmediysek vekil olduğunda da hayrını göreceğini beklemiyoruz’ deniliyor.
Ne diyelim saygı duymak gerekir. Sokağın sesi…
Asıl CHP’ye renk katacak ve CHP’yi bugüne değin belli formun dışında başka bir yere taşıyan başka bir strateji yaşandı. Aday listesinde 3’cü sırada yer verilen Battal Kanbay ismi. Kanbay CHP’de siyaset yapacak olması CHP’nin Malatya’da ani çıkış yapmasına neden olmuş ve Malatya halkının istediği tüm kriterleri taşıyor olması onu ve CHP’yi avantajlı hale getirdi. Halk tarafından büyük bir teveccühle karşılanmakta. Chp tarihte ilk kez Malatya’da ciddi şekilde muhafazakar kitlenin oylarına talip. Kanbay ise mıknatıs gibi bu oyları çekecek kabiliyette sahip.
Kararsız, küskün, haksızlığa uğramış, hengamenin içinde görülmemiş, sesini duyurmamış olanların umudu oldu bir anda Kanbay ve insanlar artık parti ayırımı, ideolojik bir bakışla olaya bakmadan; çalışanı, gönülden hissettiğine, kendine yakın gördükleri kim olursa olsun, parti tabelasına bakmaksızın onu seçmek istiyor. Ve oy’unu da o yönde kullanacak. Sanırım Malatya’da ilk kez karma seçmen hadisesi yaşanacaktır bu seçimde. Onun için Ak parti dindar, chp dinsiz terörist, zillet algısı aslında milletin umrunda değil. ‘Ne kadar ekmek o kadar köfte.’ İş yapacak olanı getirmek istiyor artık. Kendini ve çevresini karun kadar zengin edecek olanı değil. Adaletli olana tutunmayı aklına koymuş, ihale peşinde koşturanı değil. Samimiyeti görmek istiyor telefonlara bakmayanları değil. Liste uzar gider bu şekilde… İşte bu ayrıntılar anketlerde çıkmaz sanırım, asıl önemli olan görülmeyen bu realite, toplumun istedikleri!
3-İYİ PARTİ
Allah İYİ Partinin belasını versin, yahu tarih içerisinde ilk kez bir fırsat ayağa gelmiş, değerlendirsenizde. Daha neyi bekliyorsunuz? Prof. Dr. Hasan Pekdemir’i listene al, tüm Akçadağ kabilesi arkanda demektir. Bu insanlar toplum tarafından bilinir, sevilir, itibarları var. Pütürge-Doğanyol’un oy vermek için can attığı Hikmet Tanrıverdi’yi getir Malatya’da göster. Arı gibi çalışan bir insan. Varını yoğunu ortaya dökecek Malatya’da Tanrıverdi. Böyle olduğunu bilirim. Asuman Sarıtaç mesela, kadıncağız beş ay öncesinden lobi çalışmaları yürütüyordu, ilk üçe koyulsaydı Malatya’nın altını üstüne gerilecek şekilde hazırlanırdı. Soy ismini anımsayamadığım Ruşen isminde biri vardı, o mesela.
Şeyhmus Göçmez kim? Tamam belki iyi bir insan, eğitimli ama toplum tanımıyor. Ben tanımıyorsam kimsenin tanımasına ihtimal vermiyorum. Siyasette tanınırlıkta önemli. Hem de 1’ci sıradan üstelik. İnsanlar ‘Malatya’da Şeyhmuş ismi olmaz’ diye sosyal medyada makara yapıyorlar gün boyu. Hiç mi görmezsiniz bunları.
Atilla Şahin kimdir, Elif Apohan, Allah Allah hakkaten nerden buldunuz bilinmeyen bu isimleri? Sırf listeyi tamamlamak için mi? Apar topar bir kaç isim alt alta yazıp kesin son gün süre dolmak üzereyken YSK’ya ayıp olmasın diye verdiğiniz öyle mi?
O değil de il başkanı nerde il başkanı! Hakan Başkan nerde? Var mı öyle bir il başkanı? Türkiye’de seçim kıyameti kopuyor, ben Malatya İYİ parti il başkanının seçimden haberi olmadığına bahse girerim. Bu nasıl bir ölü taklidi yapmak arkadaş, bu nasıl bir umarsamazlık hali, yanlışlıkla da olsa insan bir yerde görünmez mi hiç? Çok ilginç, utanç verici, tuhaf, inanın benim aklım almıyor bunları, gerçekten hiç bir anlam veremiyorum.
4-YENİDEN REFAH PARTİSİ
Daha öncede yazdım, 2023 seçiminin Malatya’ya damgasını vuracak iki popüler isim var: biri Battal Kanbay, diğeri Yeniden Refah Partisi eski il başkanı ve 1’ci sıra adayı Bilal Yıldırım. Bilal Yıldırım temkinli, ayaklarının yere sağlam bastığı adımlarla ilerliyor. Çalışıyor, çabalıyor, elindeki tüm imkanları sonuna kadar seferber etmiş durumda. Yönetimi de çalışkan ve işi biliyorlar. Yiğidi öldür hakkını yeme demişler, o misal…
Şimdi böylesine bilinçli, stratejik çalışan bir siyasi lokasyona ‘yok çalışmıyor/yok yapamaz’ diyebilir miyiz? Elbette hayır! Mükâfaatını da almasını isteriz elbette.
Kendi yönetimi 2 milletvekili çıkaracağız şeklinde iddialı konuşsa da bazen Bilal Yıldırım’a meclisin yolunun açıldığı konusunda bende ikna oluyorum. Açık konuşmak gerekirse Malatya’da Yeniden Refah’ın bir milletvekilik oy potansiyeli olduğunu sanmıyorum şu aşamada. Ama Ak Partiye oy vermeyecek ciddi bir bakiye var, bu oylar direk Yeniden Refah doğal olarakta Bilal Yıldırım’a akacak. En azından böyle bir siyasi aretmatik ortaya çıkacaktır ve şimdilik izlenimlerim böyle.
5-MHP
MHP’nin Malatya’da bir il başkanı sorunu yaşadığını düşünüyorum. Önceki il başkanı Mesut Samanlı ve ondan önceki il başkanı R. Bülent Avşar’ın bir şekilde isimlerini duyardık hep. Medyatik değillerdi ama en azından ara ara çıkıp kamuoyuna açıklamaları, çıkışları, tanınırlığı, belli bir sorun hakkında fikir bildirmeleri, iletişim konusundaki eksiksiz toleransları tabiki Malatya’da MHP’nin varlığını insanlara hissettirirlerdi sürekli. Yeni, mevcut başkan Gökhan Gök’ün sadece Başkan olduğunu duymak haricinde başkada silüetini görmedik bir daha. Sosyal medyada’da önceki il başkanları kadar aktif olmadığına göre ortada ciddi bir giderilmeyi bekleyen sosyal sorun var o halde.
Mevcut MHP Malatya milletvekili ve yine 1’ci sıra adayı Mehmet fendoğlu, 2’ci sırada yer alan Ömer Ekici, 3’cü sırada ekli Mesut Samanlı hepsi MHP terminolojisi ile Malatya seçmeni hassasiyetini bilmeleri hasebiyle; seçime giderken özelikle il başkanlık makamının etkisi konusunda eksiklikler ciddi bir oy kırımını beraberinde getireceği muhakkak. Tamam bir deprem oldu, yerler yıkıldı, MHP il başkanlığı binası da yıkıldı. Sanırım bir konteyner’da süreç yönetiliyor ama MHP gibi köklü bir partinin belki Mehmet Fendoğlu’nun seçildiği dönemdeki varyantına dönüş yapması daha kabildir.
6- DEVA PARTİSİ
Malatya ilinde Deva Partisi alt yapısı sağlam saçayakları üzerine oturtulamadı bir türlü. Malatya’da DEVA partisi demek İl başkanı ve siyasi görüşlerine önem verdiğim Prof. Dr. İbrahim Gezer demek, tek başına bir teşkilat gibi çalışıyor zaten. Verilen her çabaya, emeğe saygı duyarım ben. YouTube’de çektiği videolar, araştırmaları, bazı döküman ile materyaller ve ortaya konulan çözüm odaklı tezler hepsi çok değerli. Gerçekten öncelikle anlamak, akabinde şehrin siyasetine entegre edilmiş hale getirmek gerekir. Gezer hoca daha çok ulusal ölçekte yorum ve analizler yapsa da Malatya odaklı ve şehrin tüm değerlerini kapsayacak olgu ve bilgilerinden de bulunduğunu aslında yeri ve zamanı geldiğinden onlardan istifade etmek lazım şeklinde gözlemliyorum. Neden olmasın?
