GenelGündemKöşe YazılarıMalatyaManşetMedya

Sarı öküz verilmeseydi Aysun Bay Karabulut’a Kumpas yapılmayacaktı

Malatya ili en yekpare, en cüretkar, en karmaşalı zamanını yaşıyor. İnsiyatif oluşturmak şansınız kalmadı gibi bir şey. Çünkü tanımlanmayan pervasız bir güç her şeyi çekip alıyor. Her şeye ulaşıyor. Hemen her şeye müdahele ediyor ve üzerinde tahakküm sağlayacak bir politize konsensus hale geldi çoktan. Normal ve sıradan vatandaşın bilgi sahibi olmadığı bu güç hızla büyüyor. Büyüyecekte… En son operasyonunu TÖÜ (Turgut Özal Üniversitesi) eski rektörü Aysun Bay Karabulut’a yaptıklarını gördük. Suya sabuna dokunmadan gibi; ünvanı, makamı, süreci hadi boşverin bir kadının evine girecek kadar haddini aşmalarına neden olan büyük bir skandalla hemde…

Fetö operasyonlarını hatırlayın. Tıpa tıp ne kadar benzediğine sizde emin olabilirsiniz. Ortada bir suç unsuru varsa, bir yolsuzluk, hak hukuksuzluk meselesi var ise bağımsız Türkiye Cumhuriyeti devletinin saygın mahkemeleri var. Gider başvurur, hakkını ararsın. Ama burda açık bir kumpas, bir gözdağı, bir mesaj, ‘bakın istersem senin evine kadar girebilirim ve hiç bir şey yapamazsın’ gövde gösterisi formatının açık bir şekilde kamuoyuna deklare edilmesi hadisesi söz konusu. 

Yani Aysun Bay Karabulut üzerinden tüm Malatya’ya, malum gücün tasnif edilmesinden rahatsız olan kitleye, varlığını hazzetmeyenlere, büyümeleri-serpilmeleri-geniş kitlelere ulaşmaları-kurumsallaşmaları-şirketleşmeleri-devlete-sivil topluma nüfuz etmeleri önünde barikat görülenler, eleşti yapanlar ile bir türlü tasvip etmeyenlere kriminal bir mesaj yollandı böylelikle. 

Hemde Mv. ve MKYK üyesi abla Öznur Çalık’a rağmen. Özbe öz kızkardeşi Aysun Bay Karabulut’un evine eşi benzeri görülmemiş bir kumpas tekniğinden süre gelen güvenlik mensuplarıyla girilerek. 

Aysun Bay Karabulut’a gelince… 

Hayatımda hiç görmedim, tanımam da… O da muhtemeldirki beni tanımaz, bilmez, etmez. Ama ben bizim Pütürge / Doğanyol eşrafından hatrı sayılır köklü bir aileden geldiğini, merhum Halit Bay’ın kızı olduğunu, Halit Bay bölgemizde ticaretle uğraşan, hatır gönül meclis bilen önemli bir şahsiyet olduğunu bilirim. 

Aysun Bay Karabulut’un en önemli özelliği objektif bir kimliğe sahip oluşuydu. Alevi’si, kürdü, türkü, cemaatçisi ayırım yapmayan bir akademisyendi Malatya’da. Vicdanlı hür bir bürokrattı. Bir kadın, bir anne idi. Tek suçu rektörü olduğu Turgut Özal üniversitesi ile fazla ilgilenememiş olması, bir de eşi Ercan Karabulut’u işlerine bulaştırması haricinde aslında hiç bir suçu yok. Şayet varsa da yargı yolları sonuna kadar açık. Sonra; Malatya’da etkili bir medya yayın organını dinlemeyip (boyun eğmediği) dayattığı bazı adamlarını kadrolu olarak TÖÜ’de işe almayınca propagandaya maruz kaldı, etkisel alanı her gün sonunda genişleyen propaganda sürecine eşinin mezhebi, Tunceli’li oluşu, hatta ‘Karabulut’ soy isminin Kemal Kılıçtaroğ’nun eski soy ismine montelenerek harika bir radikal muhalif sosuna bandırılarak kamoyuna servis edilmesi sıradaki yerini almıştı. 

Bugünkü varlığı ‘sosyal akademik bir realite’ olmaktan öte ‘hormonlu’ bir büyüme moduna aktarılmış TÖÜ, Aysun Bay Karabulut ismiyle özdeş öcü aktivasyonuna dönüştürüldü. 

Aslında Malatya’yı baskılayan ve siyaset harici yöneten –devletlular– gücü TÖÜ’de kadrolaşmak istiyordu. Aysun Bay Karabulut birazda buna karşı direndiği için kara listeye alındı, tarikat ve cemaatlerin üniversiteyi bir müsekkin alan olarak da kullanmak istediklerine izin vermediğinden… Çiçeği burnunda üniversiteyi marjinal bir kılıfla sarılmasına rıza göstermediğinden… Meşruiyet ve oy devşirmek için de TÖÜ adres seçilmiş, vardığımız noktada Aysun Bay Karabulut rektörlüğü bıraktığı halde yine de bir kumpastan kurtulamadığı, velhasıl kimin kimi kullandığı, kimin kimi yediği bir nevi böylece ortaya çıkmıştır. 

Siyasetin, özellikle de Malatya’da siyasilerin bu güçle ilişkisini yeniden düşünmesinin, bugün bir yönetici, profesör, Akademisyen, Kadın’ın evine zül bir kumpasla girenlerin tarihsel ezberleriyle yüzleşmesinin zamanı. 

Bugün bana yarın sana…

Biraz daha iddiamızı illeri götürdüğümüzde asıl kumpas Aysun Bay Karabulut üzerinden Öznur çalık’a yapıldı. Sağa sola evirip çevirmenin anlamı yok. Direk hedef Çalık ve ailesi. Hemde Çalık’ın bizzat oraya yerleştirdiği, kız kardeşinin koltuğunu altın tepside hediye ettiği gücün şubesi tarafından. Eminimki Çalık’ın hâlâ nelerin olduğundan fikir beyan edemediği gibi, ‘ya efendim yanlışlıkla oldu, bizim daire başkanına envanterleri al dedim ama o farklı anlamışta evden almaya çalışmış’ ucuz bir manevraya sığdırılarak. Vah vah…

Hepimiz bu ülkede bürokrasisinin nasıl işlediğini azbuçuk biliriz. Ast-üst hiyararşik sınıflamaya tabi olaraktan talimat ve emirler haricinde kimse kafasına göre hiç bir şey yapamaz. Lakin imkansızdır bu. 

Bir önceki İl Milli Eğitim müdürü Battal Kanbay’ı Öznur Çalık o güce teslim ettiği zaman sıranın kendisine geleceğini muhakkak bilmesi gerekiyordu. Direnemedi. Sarı öküz kırmızı öküz meselesi. Sarı öküz verilmeyecekti o gün. Verdi gitti. Devran döndü keser döndü sap döndü aynı kumpasın müsebbipleri bu kez ‘bay’ ailesine kılıç çekti. Mesajı ağır bir şekilde verdiler ve Çalık bu saatten sonra Malatya siyasetinden nerde durması, nerde hareket etmesi, nerede hamle yapması konusunda daha temkinli olması gerektiğinin ilk kırmızı çizgilerini tarif eden tutanaklar sarı zarf içerisinde tahadütlü olarak adrese teslim edildi. 

Çalık’ın Büyükşehir imtiyazı, Büyükşehir belediye başkanı Selahattin Gürkan’a karşı en güçlü aday referansı, bir kadın elinin şehre değmesi usülleri hepsi askıya alınması gerektiği anlamına da gelmektedir bu çıkış. Muhtemeldirki Çalık’ın yerine sahaya sürecekleri aday’ı da işaretlemişlerdir. Çalık, herhalde bir yerde malum gücün taleplerini yerine getirmede fren pedalına hafiften ayağının ucuyla dokundu. 

Sonuçta, Malatya’yı siyasilerin yönetmediği veya siyasilerin ideolojileri doğrultusunda yönlendirildiği hususun altını bir daha çizmekte fayda görüyorum.

Tıpkı fetö’cü polislerin Recep Tayyip Erdoğan ameliyat altına alınacağı saatlerde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ı ifade almak için evini kuşattıkları gibi. Bugünde Malatya’da AK Partili en etkin bir milletvekilinin rektörlük yapmış kızkardeşinin ikametgahında olmadığı bir sırada üsulsüzce güvenlik elemanları evine sürülüyor. Belki mahrem hayatına girildi, kim bilir? Hangisi hangisinden farklı. Birbirinden bir farkı görülüyor mu? Yeni rektör Prof. Dr. Recep Bentli bu kumpasın baş uygulayacısı olarak muhakkak yargılanmalı ve bedeli ne olursa olsun ödemelidir. Yoksa, yarın hepimizin evine sırayla bir yolunu bulup girecek bunlar.  

Veyahut Aysun Bay Karabulut’un rektörlük dönemi boyunca sansansiyonel şekilde anılması evine elini kolunu sallayarak girilmesini, yasal olmayan yollarla arama yapılmasını meşru kılmaz. 

Ne demiştik bir önceki yazımızda. ‘Tam burada aklımıza hücum eden bir başka soru: Bentli için dört ay öncesinden hazırlık yapan mekanizma Bentli oradayken kim bilir nasıl operasyonlar yapacak.’ 16.09.22 tarihli “Satranç Recep Bentli-Turgut Özal üniversitesini bir kız kardeş nasıl kaybetti bir abla neden kazandı” başlıklı yazımızda. Bugün Aysun Bay Karabulut’a yapılan operasyondan hemen iki gün öncesi. Yazımız kilittv.com’da duruyor. Dileyen okuyabilir. Şimdi de şunu diyoruz: ‘bekleyin Bentli ve ekibi daha ne operasyonlar yapacak.

Ne olursa olsun, Aysun Bay Karabulut’a yapılmış kumpası kabul etmiyoruz, kınıyoruz, suçluların bir an önce cezalandırılmasından yanayız. Mv Öznur Çalık bu şehirde kendi eliyle göreve getirdiği bürokratlara sahip çıkamadı/ çıkmıyor. Birini görevden aldırttı, diğerine kumpasa kurban verdi. Önemli değil! Aysun Bay Karabulut yalnız değildir, Pütürge’nin kızı, Pütürge’nin evladı, Pütürge’nin namusudur. Biz Pütürge/Doğanyol’lular sonuna kadar elbet sahip çıkmasını biliriz. Bir yanlışı, yolsuzluğu, eksiği, gediği varsa da aha mahkeme orada. Buyrun, dilekçenizi yazar, ek’te bilgi belgelerle birlikte sunmakta tereddüt dahi yapmayın.

Tamam, Kimliğinde –Pütürge– ibaresi bulunan yetişmiş kalifiye insanlara tahammülünüz yok, sırayla tırpanlıyorsunuz hepsini. Gücünüz de yetiyor. Eyvallah. Biliyorum sıra bize de gelecek bir gün. Buradayız ve bekliyoruz, sorun değil. Önce Battal Kanbay, bugün Aysun Bay Karabulut. Sırada kimin olduğunu hepimiz biliyoruz. Selahattin Gürkan… Önce Büyükşehir belediyesi içerisinde Gürkan’a karşı olan bir ekip toplu istifaya hazırlanacak, ardından TÖÜ’de kadro altına alınacak hepsi ve böylece ‘Gürkan yönetemiyor’ algısı üzerinden ve birde çoklu istifalarla köşeye sıkıştırma planının ilk etabı aktive edilmiş olacak. İkinci etapta “b” plan var. (Onu da yazacağız)

Tüm bu hengamede kazanan kim peki? Kazanan belli, hele de son Aysun Bay Karabulut’a kumpas meselesinden eli iyice güçlenen, herkes kavga ederken, yıpranırken Bülent Abi prestij ve itibar kazandı. Sessiz sedasız hedefine doğru emin adımlarla ilerliyor şimdilik. Hedefi nedir? Orası… Öznur Çalık’a getirdiği adamları koruyamamaktan derin bir imaj kaybı yaşarken, bununla birlikte ‘ablanızım’ dediği Pütürge’lileri karşısına alırken Selahattin Gürkan açık hedef tahtası durumundan bir türlü kurtulamazken Bülent abi her gün sonrası güçleniyor. Tebrik ediyorum, neden tebrik etmeyelimki!? Siyaset yapmak bir sanattır ve ok’u doğru atan hedefinden vurur. 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu