GündemKöşe YazılarıManşet

İdeolojilerimizin Siyasi Paradigması!

İnsanı diğer varlıklardan üstün kılan özelliği aklı ve zekasıdır. İnsan, bu özelliğinin bilincinde olup ona göre tutum sergilemeli. Fakat gel görki bazı insanlar, aklını kullanmaktan aciz kalarak başka kimselerin aklına göre hareket etmekte. Bundan ötürü gerek sanatta, gerek edebiyatta ve gerekse siyaset dalında çoğu kişinin düşünceleriyle örtüşen bir rol modeli vardır. Örnek aldığı kişinin kalıplarını aşamaz, aşmaya cesaret edemez. Onun düşüncelerinde vuku bulur kendine. Bunu en çok gördüğümüz alan ise hiç kuşkusuz siyaset oluyor. Ağzına hakim olamayan aklına nasıl hakim olsun dediğimiz kim varsa söz konusu siyaset olunca ahkam kesmesini iyi biliyor. İşin tuhaf tarafıysa söyledikleriyle davranışları çoğu kez çelişen kişilerdir bunlar.

Tüm yaşanmışlıklara vakıf olduğunu zannederler. Oysa yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz her olayın bir nedeninin olduğu gerçegini yok sayarak, bu gerçekle ortaya çıkan her olayı siyasete mal ettiklerini bilir misiniz? Sakın bilmeyiz demeyin! Bilakis hepimizin sahip olduğu belirli düşünce kalıpları vardır. Bu kalıplar aslında dünyaya bakış açımızı geliştiren ideolojilerdir ve biz, ülkemizi yöneten/yönetebilecek kişilerin düşünceleriyle pekiştirerek bu durumu siyasi ideolojiler üzerinden içselleştiririz. Zamanla bu öyle bir hâl alırki siyasi tutumlarımızı kişiselleştirip, doğruluğunu sorgulama gereği duymadan körü körüne bağlılık gösteririz. Tıpkı iki kutuba ayrılmış ülkemiz gibi. Birileri iktidar ve yan partilerine karşı bu tutum içindeyken birileri de muhalefetin sözcülüğünü üstlenmiş. Bir tarafta AKP zihniyeti diğer tarafta klasik CHP zihniyeti… Arada kalanlar ise kendi hamurlarıyla yoğuruluyor.

Tam da bu noktada toplum içinde yaşanan kötü durumları dayandırabildiğimiz bir cephe oluşmakta. Sonra da ülke gündeminde yer alan olumsuz olayları toplum yararına değil de siyasi tutumlara göre kılıf uydurmak kolaylaşır. Dahası intihar, hırsızlık, trafik kazası, cinayet vb. vakalarında suçu iktidara yüklemek için işsizlikten, maddi sıkıntıdan, ihmalsizlikten dem vurularak menfaatiyle özdeşleşen parti için aklınıza gelmeyecek her türlü fırıldaklıkları çevirmeye hazırdırlar. Bir de bunu yaparken vicdan ve insanlık kelimelerini kullanacak kadar şahsiyetlerini kaybederler. Bir insanın intihar etmesi kötü ve üzücü bir olaydır. Ama bundan kendisine fayda sağlamak için kurgularla kitleleri kandırmaya çalışanların insanlığı tartışmaya açıktır. Çünkü taraf tutmaksızın kim için olursa olsun toplumu yalan haberlerle tahrik etmeye çalışanlar, aklını kullanmayı beceremeyen kemirgenlerdir.

Bunun dışında bazı durumlarda herhangi bir kabahati olmamasına rağmen muhalefet de suçlu duruma düşebilmekte. Haberler vasıtasıyla duyduğumuz hemen hemen her olayın sorumlusu bu iki karşıt siyasi parti oluyor. Yahu rol modelleriniz olmadan yeryüzünde bir kuş uçmaz da kıl kıpırdamaz mı? İşte bazı omurgasızlar, doğruyu saptırarak yanlışı, doğru gösterecek kadar şizofrenleştiler.

Örnek değerler üzerinden oluşturdukları siyasi paradigmalarını gerçekleştirmek, sesini duyurmak adına farklı ortamlar gerekiyor ve kimileri bunu, yandaş medya gruplarıyla yapıyor, kimileri sosyal medya aracılığıyla, kimileri de doğaya ve topluma zarar veren eylemlerle.

Ayrıca insanların siyaset üzerinden prim sağlamak istemeleriyle içinde bulunduğumuz durum, bir dönem Evrim Akın’ın Show TV ekranlarında yayınlanan “Çocuktan Al Haberi” programına dönüştü. Biz yetişkinler, bilgimizle övüne dururken doğrudan saparak eğrileştiğimizin farkına varamıyoruz. Ne tuhaftır ki çocuklar, aklına takılan her şeyi bir çırpıda bütün saflığıyla söyleyebilmektedirler. Doğruysa doğru, yanlışsa yanlış. Bizler gibi çıkar savaşlarına kurban etmiyorlar kendini. Bunun bir örneğini de sosyal medyada tesadüfen denk geldiğim bir videoda gördüm. İstanbul’da çekilmiş olsa gerek ki sokak röportajında muhabir, vatandaşın birine Ekrem İmamoğlu ile ilgili soru sormuştu. O vatandaşın biri de Ekrem İmamoğlu’nun savunuculuğunu yapacak güya, ama ortada bir icraat olmadığından ağzında bir şeyler geveleyip durdu. Yanında duran 11-12 yaşlarında oğlu, adeta serzenişlerde bulunarak “Anne bu adam ne yaptı ki sen savunuyorsun?” derken kadın bir anda afalladı, pot kırmamak içinse yeni bir strateji geliştirdi kendince “Bir şey yapmadı ama yapacak, bekliyoruz.” dedi. Bu arada da çocuğu susturmaya çalışıyor ve desteklediği partinin Belediye Başkanı ya o yüzden gıkı çıkmadı. Söz konusu “parti” olunca yanlışı doğru kabul edenler malesef çok. Eee tabi ya kahrolası paradigmalarına yenik düşmek istemezler ve böylesine sorgusuz kabullenmeleriyle beklemeye mahkum edilmişlerdir.

Son zamanlarda kontrolsüz hareket eden iktidarın da bundan aşağı kalır yanı yok. Elektrik, su ve doğalgaz faturalarına yapılan fahiş zamlar, halkın dilinden düşmemekle birlikte gelen faturaya bakmaya korkar olduk. Elimizi neye uzatsak “haho diyor” ama iktidar; “Enflasyonu tek haneli rakamlara kavuşturacağız, kuvuşturduk.” açıklamasını gündemden düşürmüyor. Vaziyet böyleyken kahkahalara boğumamız eş zamanlı oluyor. Halk markete, pazara gidemiyor, fiyatlar cep yakıyor gel de şunların söylediğine inan(!) Enflasyon düşürüldüyse neden zam bombardımanlarınız durmak bilmiyor? Yoksa kaşıkla verdiğinizi kepçeyle alanlardan mısınız?

Bütün anlattıklarıma ek olarak aslında siyaset, davetsiz misafirdir. Bir yolunu bulup yerleşir aklımızın baş köşesine. Daha sonra aklımızı yitirmeden ziyade, desteklediğimiz partiyi göklere çıkarırcasına yanlışlarını görmezden gelecek kadar ahmaklaşmanın faydasını göremedik, ama yeter ki ideolojimiz pofpoflansın da kişiliğimizden ödün vermişiz bir önemi yok! Acaba böylesine propaganda yapanlar, parti yöneticilerinin zerre umrumda olmadıklarının bilincine varamıyorlar da beynini mi yitirdiler? Yoksa bunlar akıl kârı değil. Aklını kullanmayı bilen birey, zaten bu tür girişimlerde bulunarak toplumu kutuplaştırmaya kalkışmaz.

Durum böyle olunca ideolojilerimizin siyasi paradigmalarını bir tarafa koymanın vakti geldi de geçiyor. Örümcek ağına yakalanmışcasına muhafazakar kesimin emrine amadelik yaptığınız yeter! Tutumlarınızla çelişenlerin olduğunu bilerek bin bir türlü maskelerin ardına gizlenmiş siyasiler için kardeşi kardeşe kırdırmanın kimseye faydası yok. Bırakalım kameralar karşısında kutuplaşmış siyasi parti yöneticileri, laf atışlarıyla birbirlerini pejmürde etsin de bizler keyifle izleyelim. Kendimizden taviz vererek yalanlara ortak olmaktansa tek başına iktidar misali ayakta durabilenlere ne mutlu. Unutmayalım ki bizler, bu gruplar için sadece bir yapıyı ayakta tutan kolonlardan ibaretiz. Binanın içinde keyifle oturup, sefasını sürmekse onlara kalıyor.

Velhasıl kelam menfaat oyunlarıyla insanlıktan çıkmış kişilerin, antiseptik davranışlarla toplumu vasatsızlaştırdıkları ortadayken şairin de dediği gibi “menfaatler ötesindeyim beklerim…

Selma Karakaş Tutuş

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu