Köşe Yazıları

GÜVENLİ EĞİTİM İKLİMİ VE GÜVENLİ OKULLAR

Hafta içinde İstanbul-Eyüpsultan’da okul müdürü İbrahim Oktugan, disiplinsizlik nedeniyle okuldan atılan eski bir öğrencisi tarafından silahla vurularak görevi başında katledilmiştir.  Olay kamuoyunda ve eğitim camiasında büyük bir üzüntüye sebep olmuş, başta eğitim sendikaları olmak üzere bütün bir öğretmen camiası ayağa kalkmıştır.

Bu olayı duyunca bir anda Bakanlıkta (MEB) yönetici olarak çalıştığım 90’lı yıllara gittim.

Dünya Bankasınca desteklenen Milli Eğitimi Geliştirme Projesi çerçevesinde bir grup Bakanlık (MEB) çalışanı eğitimde yeni gelişmeleri ve Amerika Birleşik Devletleri’nin uygulamalarını yerinde incelemek, araştırmak ve değerlendirmek amacıyla 1995 yılında Amerika’nın değişik üniversitelerine gitmişti. Benim de içinde bulunduğum eğitim grubuna Arizona Devlet Üniversitesi (ADÜ) düşmüştü. 

Bakanlıkta Yönetimi Değerlendirme ve Geliştirme Daire Başkanlığında görevli olduğum için Projenin “Yönetim” boyutunda, ABD’de eğitim yönetimi/okulların yönetimi konusu özellikle ilgi alanımdaydı. Bu sebeple Danışmanım Maria’dan gerek genel kamu yönetimi gerekse eğitim yönetimi konularında ADÜ’nün yıllık uygulama programını istedim. Bu çerçevede kendime göre Üniversitenin yürüttüğü faaliyetlere katılıyorum, ilgililerle görüşüyor ve notlarımı alıyordum.

Bu bağlamda bizde olmayan ve ABD’de her geçen gün yaygınlaşan bir eğitim uygulaması dikkatimi çekti. Uygulamanın adı İngilizce “Home School”, Türkçesi “Ev Okulu” uygulaması idi… Peşine düştüm ve uygulamanın genelde Kiliselerin, Sivil Toplum Kuruluşlarının yardım ve desteği ile yürütüldüğünü tespit ettim… Bu konuda uygulamanın içinde bulunan ailelerle de görüştüm… 

Görüştüğüm ailelerden birinin ilk ve ortaöğretim kademesinde okuyan üç çocuğu “Ev Okulu” (Uygulamanın detayları konusunda açık kaynaklarda yeteri kadar bilgi var.) uygulamasına tabi idi… Aile reisi (David) ile görüştüğümde David’e bazı sorular sordum… 

Bu uygulama ile ilgili hemen aklıma gelen soru/sorular:

1- Çocukların sosyalleşmesi konusunda problem yaşayıp yaşamadıklarını sordum. Bunun üzerine beni, çocukların yaptığı projeleri velilerle paylaştıkları, Kilisenin organize ettiği bir etkinliğe davet etti… Kilisenin bir bölümünde öğrencilerin kendi aralarında oluşturdukları ekipler/gruplar halinde Coğrafya Dersi ile ilgili hazırladıkları projelerini gördüm. Her ekip, projesinin başında gelenlere projelerini anlatıyordu. Öğrenciler aralarında Projenin her bir bölümünü paylaşmış ve her bir öğrenci ziyaretçilerden gelen sorulara göre sorumluluğunu yerine getiriyordu…

Bu uygulama bir anlamda öğrencilerin sosyalleşme ve işbirliğihalinde iş yapma konusundaki sıkıntılarını nasıl çözmeye çalıştıklarının bir göstergesi idi.

2- Niçin okul yerine “Home School”u tercih ettiklerini, çocuklarını normal okullara niçin göndermediklerini sorduğumda, David’inverdiği cevap bana çok garip gelmişti o tarihte… “Üzgünüm, Amerika’da okullar güvenli yerler olmaktan çıktı Kadir Bey” demişti… 

3- Nasıl yani, okullar, eğitim ortamları güvenli yerler değil mi? dedim. David: Okullarda silahlı eylemler olduğunu, kötü alışkanlıkların ve madde kullanımı bağımlılığının her geçen gün okullarda yaygınlaştığını, akran zorbalıklarının yaşandığını, eğitimde kalitenin düştüğünü ve dinin okullardan çıkartıldığını söylemişti. 

Geriye dönüp baktığımda aradan 30 yıla yakın bir zaman geçmiş… Aynı rahatsızlıklar bu kez bizim okullarımızda yaşanır hale gelmiştir… 

Buraya nasıl geldik? Nasıl göremedik bu çılgınlığı, bu hastalıklı yapının bizi de etkileyeceğini… 

Oysa bizim kültürümüzde “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” diyen derin, içten bir vefa duygusu ve bilgiyi paylaşana, yayana büyük bir saygı felsefesi vardı… Biz bunu nasıl ve nerede kaybettik? Sorusunu sormadan geçemiyorum.

Doğal olarak bu şiddet sarmalının arka planında; toplumsal yozlaşma, kuralsızlık, sosyolojik anomi diye tabir edilen toplumsal hastalıkların varlığı ve her geçen gün yaygınlık kazanması sözkonusu olsa gerek…

Başta anayasa olmak üzere, kurallara bağlı olmamak ya da kural tanımamak toplumu büyük badirelere sürükleyecektir.

Savaşlarda bile en güvenli yerler olan okullarımızda bugün güven problemi yaşıyoruz. Yarın sokaklarımız, işyerlerimiz ve mahallelerimiz bile güvenli yerler olmaktan çıkmadan sosyolojik araştırmaları yaparak, başta toplumun önünde gidenler olmak üzere kurallı yaşamanın önemi vurgulanmalı ve gerekli önlemleri almakta gecikmemeliyiz…

Sağlıkla kalın ve eğitimde kalite ile kalın…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu