Köşe Yazıları

DİN ÜZERİNE KISA BİR DENEME.

Görenle görmeyenin, bilenle bilmeyenin bir olmayacağını söylüyor Allah.

Birçok ayetinde; “Akletmezmisiniz?” Diyor.

Bazen de; “Ne kadar da az aklediyorsunuz.” Diye de uyarıyor, hatta kızıyor insan kuluna, sahibimiz Allah.

Verdiği sayısız nimetlere karşı nankörlük etmeyin, şükretmeyi bilin diyor…

İman ettikten sonra, iyi ve güzel işler yapın, kötü ve çirkin işlerden sakının, birbirinize iyiliği, güzelliği, hakkı ve sabrı tavsiye edin diyor…

İyilere iyilikleri için teşekkür etmeyi, kötülere kötülükleri için tavır almayı öğretiyor Allah.

Anaya, babaya, akrabaya, komşuya, yaşlılara, hastalara, yolda kalmışlara, eşlere, yetime, öksüze, fakire, hayvanlara, bitkilere iyi davranın, fenalık etmeyin, yardım edin diye tembih ediyor Allah.

Birbirlerinize haksızlık etmeyin, aldatmayın, yanlış tartmayın, yalan konuşmayın, hile yapmayın, öldürmeyin diyor…

Allah, ikazlarıyla, kıssalarıyla, örnekleriyle, müjdeleriyle, korkutmalarıyla, direk insana hitap ediyor.

İnsan kulunu muhatap alıyor, değer veriyor, cennete gitmesini istiyor, cehenneme gitmesini dilemiyor.

Lâkin, insan tercihleriyle, kendi elleriyle kendini hüsrana itiyor.

“Ben size şah damarınızdan da yakınım, sadece bana iman edin, yalnızca benden yardım isteyin, kimseleri bana, ortak koşmayın, aracı da yapmayın.” Diyor.

İşte, Allah’ın dini, insanı özgür ve özgün kılan böyle bir din.

DİN NEDİR O HÂLDE?

DİN, elçisi, kul, insan ve resul Muhammed olan; doğası, nitelikleri, ilkeleri, hükümleri, usülleri, sistemsel bütünlüğü, takdir ve tasarrufu, yalnızca ve sâdece Allah’a has olan, zamanlar ve mekânlar üstü, aktif, dinamik ve evrensel bir sistemdir.

Adı, İslâm olan bu dinin bir tek dili vardır, o da Kur’an’dır.

Anlaşılmayan bir okumanın, hiç insana yararı olurmu?

Bunun içindir ki, Allah, okumayı, düşünmeyi, anlamayı, uygulamayı, mücadele etmeyi ve sabretmeyi öğütler Kur’an’da.

Kur’an, Yüce Yaratıcı’nın, insana verdiği aklın, bilginin, bilimin, bilincin, insafın, merhametin, ahlâkın, adâletin, sevginin, servetin, selâmetin, evrensel barışın, esenlik klavuzu ve yön pusulasıdır.

Din, insan fıtratının (doğa) gereği, yücelme çabasının kaynağıdır.

Din, yaşamı güzelleştiren kurallar düzenidir.

İlâhi ve kaderi kurallara sâdece uyulur, o kurallarla oynanmaz.

Dinin kurallarına uymak yerine, etrafından dolaşarak çıkar sağlama çabaları insanı onulmaz hastalıkların mecnunu ve meczubu yapar.

Bugün, bireysel, toplumsal, bölgesel ya da evrensel, insanlığın yaşadığı hüsranın bir tek nedeni var.

Dine uymak yerine, dini dizayn etme şeytanlığı hasta etti insanı.

Abdulkadir TÜRK

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu