Köşe YazılarıMalatya

Deprem mağdurlarını bir daha mağdur etme yönetmeliği 

Ülkemizde her şey sıradanlaştı, aslında neyin nasıl olacağını kestirmek çok zor artık. Daha doğrusu ortada bir düzen yok. Denetleme hiç yok. Halk arasında buna kısaca ‘tas kayıp’ diyorlar. İşini yürüten yürütüyor bir şekilde. Yürütemeyen de perişan oluyor veya ediliyor. 

Geçen günlerde bir yakınımın depremde yıkılmış evinin kaybolan akıbetini öğrenmek için birlikte AFAD’a başvurduğumuzda, meğer asıl mağdur ben olduğumu, üstelik en talihsiz halde, bir nevi report edilmişçesine ‘bu kadar da olmaz ki’ diyebileceğimiz en kritik kırmızı alana çekildiğimizi öğrendim.

İsterseniz konuyu en başından anlatayım da. Nerden nereye nasıl geldiğimizi daha net anlamış olursunuz! 

Malum, 24 Ocak 2020 günü bir deprem yaşandı. Meydana gelen 6.8 şiddetinde depremde Elazığ-Sivrice, Pütürge ve Doğanyol ilçeleri en çok etkilenen bölgeler arasında gösterildi. Bizlerde bölgede yaşayan kişiler olduğumuz hasebiyle tüm sürece tanıklık ettik. Deprem ertesi günlerde önce muhtar tarafından, sonra jandarma tarafından, ardından yine muhtar tarafından bir çok evraklar altına imza attık veya dilekçeler yazmamız istendi. Yazdık! Akabinde ‘yalnış olmuş’ denilerek bu kez ilçe merkezinde nerdeyse tüm ilçe merkezde yaşayanlar ile 66 köy insanları imza için ilçe merkezine biriktiği bir süreç içinde bulduk kendimizi. Tabi, mevsim kış, kar yağmış, o şartlar altında olurda bir hakları kaybolmasın diye bölgede yaşayan halkımız ilçeye imza atmak İçin bir şekilde uğramak zorunda kaldı. İlçeden çağırıyorlar git imza at, yol üstünde gidin imza atın, muhtar getirmiş imza, şu dilekçeyi yazın, böyle olması için imza İsteniyor derken deprem psikolojisi içinde bir de imza manyağı olmuştuk. 

Fotoğraf: Twitter

Yüzeysel ön incelemer hariç 10 gün sonra ‘deprem hasar tespiti yapacağız’ diyen asıl yetkililer nihayet gelmişti. Adapazar’ından geldiklerini söyleyen bu ekip 5 kişiydi. Gelen ekip görevlilerden birinin benimle kurduğu diyalog aynen şöyleydi:

-Sorduk buralar kürt, devlete küfr eder, ardından devletin size yardım getirmesini beklersiniz. 

Bacağımın gireceği çatlak yoksa hasarlı yazmam ben. 

Devlet size ev yapsın diye bu depremi mi beklediniz? vs. 

Açıkçası bu duyduklarım karşısında sinir krizleri geçirdim, düşünsenize mağdursun ve devletin görevlendirme yaptığı birileri de gelmiş ahkam kesiyor. Hatta hayatım boyunca şidette hep karşı olmuşumdur ama neden bir yumruk vurmadım diye hep içim içimi kemirmiştir. Son derece rencide edici, sanki bölge insanları bu depremi bir lütufa çevirmek istiyor, ‘Kürtler’ derken vatan haini sıfatlandırmasının ırkçılık söylemi şeklinde imaları açıkçası canımı sıktığı halde hiç bir şey demedim. Çünkü, öylesine büyük bir felaketten çoluk çocuğumuzla birlikte sağ salim çıktığımız/canımız kurtulduğu için şükrediyorduk sadece. 

Not: Pütürge/Çengelli mah. hasar tespit raportörlerinin listelerde isimleri vardır muhakkak, kim oldukları öğrenilebilir. 

Ardından gelen çadır hayatı, kış şartlarında hasta, yaşlı, çocukların bir çadırda yaşamak zorunda kaldığı o mefhum dönem başladı bölge açısından. 5 ve 14 bin TL yapılan nakti yardımların tekrar geri çağrılması izledi… Parayı hesabından çekenlere parayı geri iade edilmesi tevdi edildi, para hesabında bekleyenlere ise bloke konuldu. O paradan dolayı bir çok tanıdığımın hesapları halen blokelidir. Ve yapılan diğer sosyal yardımlar… Ülkenin her yerinde adeta bölgemize yardımlar aktı. Bunu asla inkar edemeyiz. Yardımda bulunan bulunmayan herkese kendi adıma ben teşekkür ederim.

Derken 2 ay’ın sonunda gelen hasar tespit sonuçları. İlk etapta oturmuş olduğum konut için ‘hasarsız’ yani sağlam raporu verilmişti. Pek, üzerine durmaya gerek görmedim. 3 katını kullandığım bir terasla birlikte toplamda 4 katlı kargas bir bina, açıkçası sağlam denilmesine sevinmiştim. Tamam, çatlaklar, yer yer duvarlarda kısmi patlamalar olsa da asıl yüklenici kolonların bizzat kendimde incelemiş, sonuçta gözle görülür hiç bir sıkıntı görülmüyordu. Zaten gelen sonuçlarda sağlam olduğu yönündeydi. 

Konutuma sağlam raporu verildiği için deprem izlerinden kurtulmak için tüm binayı detaylı bir tamirden geçirmiştim!

Sağlam konutlara ağır hasarlı, hasar almış yıkılmış olanlara sağlam raporu verilmesinin itirazlarda bulunma süreci başladı bu kez. Horra yine, imza dosyaları…

Yalnız kafamı kurcalayan başka bir şey vardı. 2019 Temmuz ayında Adıyaman’a bağlı bölgesel bir deprem hasar fizibilite çalışması yapan yetkililer aynı konutuma ’orta hasarlı’ raporu vermişti. 6.8’lik depremden tam 6 ay önce. Tüm bölgenin adeta yer değiştirdiği 6.8’lik depremde ise bu kez ‘sağlamdır’ denilmesi açıkçası muallakta bırakıyordu. 

Her neyse. Bu şekilde deprem üzerinden 1 yıl geçmişti bile. Zannediyorum 2021’in Ağustos yada Eylül ayı civarlarına geldiğimizde 0422 ile başlayan sabit hattan bir telefon aldım bir gün. Açtığımda Malatya AFAD’an aradıklarını söyleyen bir memur açık kimlik bilgilerimi teyit ettikten sonra; konutumun ‘hasarsız’ halinden ‘orta hasarlı’ya çevrildiğini söylüyordu. (Takipçilerim bilir, mevcut yaklaşımı bildiren Twitlerimi hatırlayacaklardır.) sebebi de 2019’da yapılan tespitlerde orta hasarlı gösterilmesi imiş. Önceleri ‘sağlam’ denilen konutumda tadilatlar yapmış, rahatça  oturmaya devam etmiş, fakat son değişiklik ile beraber kabullenmiş olduğum ‘hasarsız’ halinin ‘orta hasarlıya’ dönüştürülmesi çok fazla bir etki göstermese de yinede önemli değil diyerek kullanmayı sürdürdük. 

Taki bir hafta 10 gün öncesine kadar! Yakınımın depremde tamamen yıkılmış evi ile ilgili hiç bir hak kazanımı tarafına aktarılmadığı gerekçesiyle önce Çevre Şehircilik müdürlüğüne ordan AFAD’a baş vurmamız sonrasında orta hasarlı konut sahiplerinin büyük bir mağduriyetlikle karşı karşıya bulunduklarını öğrendim. 

Anlatayım şöyle:

Orta hasarlı konut sahipleri bir mühendislik firmasıyla önce anlaşmaları gerekiyor(muş). Mühendislik firması orta hasarlı konutu güçlendirmek için proje çizecek. Bir projenin çizimi bir kaç yerden öğrendiğim kadarıyla ortalama maliyeti 5 bin TL. 12 bin TL’ye kadar fiyat isteyende var. Proje çizim masrafını konut sahibi cebinden ödemesi gerekiyor.

Bitmedi:

Mühendislik firmasının oluşturduğu güçlendirme projesine birebir uygunlukta güçlendirme için mevcut bir inşaat firması ile anlaşmak üzere inşaata başlama hakkı tanınıyor. İnşaat firması güçlendirme çalışmalarına başlıyor farzedelim, günümüz demir-çimento, diğer inşaat malzemelerinin geldiği fiyatlar göz önünde bulundurulursa 200 bin 300 bin hatta 400 bin TL’yi bulacak bir maliyetle karşılaşabilirsiniz. AFAD’ın güçlendirme için hak sahiplerine ödediği miktar ne kadar? 60 bin. Sadece 60 bin TL. Geri kalanını konut sahibi cebinden karşılayacak. Olduki konut sahibinin durumu yok, maddi imkanları bu meblağı karşılamaya el vermiyor. Konutuna güçlendirme yapılması aşamasında yapılacak masraf 200 bin. Ki en düşük 200 bin altında olmuyormuş. AFAD’ın verdiği 60 bin TL’de bunu karşılamadığına göre o zaman ne olacak biliyor musunuz? Konut yıkılacak. Sorgusuz, sualsiz başka hiç bir hak verilmeden hemde, konut sahibi karşılığında hiç bir deprem konutu almadan, deprem konutlarından faydalanma imtiyazı tanınmadan yani bir nevi evsiz barksız bırakılarak sokakta kaderinize terk ediliyorsunuz!

Bu kadar da olmaz, bir deprem mağduruna bu yapılmaz dediğinizden eminim. Tam da böyle. Bu yapılıyor. 

Sorsanız ‘yönetmelik böyle’ cevabını alacaksınız. Tamam’da aynı yasa metruk, su ve elektrik faturaları olmayan konutlara deprem konutu verilmez diyor ama verdiniz ispat edebilirim, lakin bu benim alanım değil. Demeki neymiş işini kılıfına uydurmak meselesi. Başaran başarıyor. 

Prosedür şimdilik böyle. Deprem mağdurlarının içinde bulundukları şartlar hesap edilmeden konutları orta hasarlı olanlara böyle reva görülmüş. Tam bir yılan hikayesi! Birde son 1 yıl içinde güçlendirmeyi yapmanız şartı var. Şayet, olduki 1 yıl içinde güçlendirme yapmadın veya yapamadın, koşulsuz bir şekilde konutun yine yıkılıyor. 

60 bin TL güçlendirme için yeterli bir rakam değil, orta hasarlı konut sahiplerine burada tuzak kurulmuş gibi bir şey. Depremin mağdur ettiği yetmezmiş gibi bir de yanlış yönetmelik mağdur ediyor. Sorarım? Bu insanların suçu günahı nedir, güçlendirme yapılacak konut sahiplerine bir nevi üvey evlat muamelesi yapılmıyor mu sizce de!?

Herkesin Malatya Gelincik tepede verilen deprem konutlarını bir güzel kiraya verdiklerini hadi görmezden gelelim. (!) Sözde bunlar deprem konutları. Yukarıda demiştik ya tas kayıp. (!) Hiç bir zaman köyüne yanlışlıkla dahi uğramamış olanlara deprem konutunun verilmesi de hadi her neyse. (!) Metruk evler karşılığında Malatya’da en azından bir dairem olsun, ara sıra uğrar kullanırım diyenler de orda kalsın. (!) Peki, konutu orta hasarlı olanlara yüklenilen bu ağır şartların sebebi nedir? Burada bir usülsüzlük, yanlışlık, adaletsizlik yok mudur? 

Siyasiler ile yöneticilerimizin bir an önce bu gereksiz soruna el atmaları, derhal bir çözüm getirmeleri gerekmektedir. İki şık şeklinde çözüm bulunabilir. Orta hasarlı konutlar ya hasarsıza çevrilir, isteyen oturabilir yada ağır hasarlıya dönüştürün bari ağır hasarlı haklarından faydalanır. Hem orta hasarlı diye bir şey olamaz. Yoksa bu bir zulümden öteye gitmez. Yok her ikisini de yapmayız diyorsanızda geriye kalıyor üçüncü bir şık: neyse onu başka bir yazı da söylerim. 

Yine de siz bilirsiniz.  Durumumuz, halimiz, ahvalimiz budur.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu