Malatya şehrinin deprem’de yakıldığını ve bir an önce ayağa kaldırılması gerektiğini her zaman bu köşeden ifade ettik.
Bu durumun siyasiler açısından –aleyhte– sonuçlar doğurduğu halde, pekte önem taşımadığını, siyasetin şehirde varlığını daha pekiştirmek, ranta çevirmek, insanların sorunlarına orantı olarak sanki bir iyilik lütuf buyuran ruh halleriyle her zaman karşılaşmış olsak bile buna aldırış etmediklerine bağlı olarak, şehir sosyolojisinin git gider zarar gördüğünü de…
Sanki koca şehirde tek Ak Partili Gürkan’mış, tek siyasetçi Belediye Başkanı ve tüm olanların tek suçlusu ilan edilerek devam ettirilen süreç boyunca sürekli hedef tahtasına konulmaktan taviz verilmeden, hep bir şekilde eleştirilmeye uygun bir zemine taşınan, Malatya Büyükşehir belediyesi başkanı Selahattin Gürkan üzerine her daim bir oyunlar kuruluyor olması..
Tonla spekülatif fakiyetler yürütüldüğü dönem içerisinde diğer Siyasilerin şehirle alakası yokmuşçasına, hiç bir şeyi kendilerine mal etmeyip, sorunsuz ve sorumsuz bir şekilde kenarda dudak altından güldüklerini de…
[ Üstelik ara ara Reşat Erdoğan gibi siyaset sahnesinden emaresi dahi kazınmış, tamamen tasfiye edilmiş şahıslara tevdi edilen –takozlama görevi- yanında, bir de kendi hava gazlarını almak üzere milittarize edilerek, bir borazan estürman gibi ses çıkarması sonrası Gürkan’a sarıp sarmalama pier çalışmasını yürütmek gibi reaksiyonları da hele hiç saymıyoruz. ]MKYK listesi açıklandığında gördükki, Malatya siyasetinin Ak Parti genel merkez nezdinde pek bir itibarının kalmadığını… Fakir fukaraya caka atmak kolayda, konu genel merkezdeki kurtlar olunca kuzu postuna bürünmüş kurt hafiyeliği pozlarının pek yemediğini de gördük.
Ve Malatya’da bu olumsuz tablo üzerine yaşananlarla ilgili fikirlerimizi her paylaştığımızda, böyle yapmayın ağalar, halk her şeyi görüyor dediğimizde de “bakın bakın Gürkan’ı tutuyor” şeklinde kirli-puslu bir türbülans yaratarak, kendi ezbere bildikleri hikayesine olağanca tezatlıkta ruh halini –sümen altı yapamama- başarısızlığını da yine şuraya/şu köşeye naçizane not düşelim.
Meselenin özü nerden kaynaklanıyor biliyor musunuz? Bu şehirde 20 yıldır siyaset 10 isim üzerinden dönüp duruyor. Artık 10 kişi alanlarında o kadar ustalaştıki, dolaylı yollarla söyledikleri şu; Kimse bizden bir şey istemesin, her dönem mecburi seçsinler, halkın taleplerine “he he…” deyip es geçelim, rant muslukları sadece bizim cebimize aksın, şehrin anahtarı bizim cebimizde kalsın, bizden başka aday çıkmasın, kimse bir nokta kadar hesap sormasın bize, olumsuz manada kimse adımızı anmasın tam tersine her gördüklerinde alkışlasınlar, el pençe diz divan dursunlar önümüzde ama şehir yıkıldığında da Selahattin başkanı suçlu gösterelim. O yaptı diyeceğiz, zaten hepimiz biriz o tek başına-çok sesli koro halinde bunu yaptık mı toplum bize inanmaktan başka şansı yok. Üstelik her gün düzenli olarak CİMER’e şikayet edelim, hakkında eleştiricek bir şey bulmalıyız/üretmeliyiz, sorunlar oluşageldiğinde ilk akla gelecek isim biz değil Gürkan olsun. Rant olursa ortaya çıkalım ama bir şeyler ters giderse Başkan Gürkan’ı çaktırmadan, el altından satalım. Bunun için ne kadar lobi çalışması varsa yapalım, para harcayalım, tekelleşelim, güç birliği yapalım, sosyal medya tetikçilerini üzerine salıverelim, konuşmasının içinden bir miktarı cımbızlayıp sosyal medyada rezil rüsva edelim lakin kimse bizden bilmesin.
Algı yapalım algı! Öyle bir saha çalışması yapalımki Gürkan mecburen tası tarağı toplayıp koltuğu bize bırakarak kaçıp gitsin…
Üzülerek bunları yazıyorum buraya. Hazin bir üslup, ne yazık Malatya şehrinde siyaset çoktan diskalifiye olmuşta haberimiz yokmuş, meğer gözümüz önünde freni patlamış yüklü kamyon misali ne olacağı, nerde devrileceği belirsiz.
Zihnim bazen bu anlattıklarım sonucuna takılıp kalıyor. Daha ne istiyorsunuz? Allah vermiş… Makam dersen makam, para derseniz para, Servet derseniz servet, iyi kötü Başkan Erdoğan hatırına seçiliyorsunuz da daha ne istiyorsunuz/derdiniz ne sizin!? diye sormazlar mı adama?
Kim soracak!
Kıvılcımları sönmüş meşaleden sonra is kokan hareket bunlar.
Tüm bu uzun girizgahı neden geçtiğime gelince, Başkan Gürkan’ı beğenir yada beğenmez iyi kötü bu şehrin belediye reisi. % 68.4 oy ile seçilmiş biri. İktidar partisi Ak Partinin tabelası altında siyaset yapıyor. Gelin görünki aynı parti mensubu iki milletvekili ve aynı partinin il başkanı Gürkan’ın önümüzdeki dönem yani Mart 2024 yerel seçimlerinde tekrar bir daha seçilmemesi üzerine yoğun bir mesai yaptıkları kulis bilgisine tanık oluyoruz.
Mv. Bülent Tüfekçi, Mv. İhsan Koca, il başkanı Namık Gören üçlüsü “Bülent abinin” aslında belediye başkanı olması yönünde yapılan diplomasi sonuç gösterir mi önümüzdeki günlerde göreceğiz. O görüş çok daha keskince ifadelerle savunuluyor. Ben sadece mevcut görüşü özet geçtim.
Malatya’da başlayan kalkışma daha doğrusu içerden yapılan bu kumpas yalnızca Gürkan’a karşı değil ayrıca Malatya halkını perişan etmekle kalmayacak, bu arada onu savunan yine parti içindeki diğer kadroları da işlevsiz bırakacak…
Özellikle Bülent Tüfekçi, İhsan Koca, Namık Gören’e yakın olan kesimi de etkileyeceği bilinmeli.
Malatya siyasetinde “MKYK’da neden olmadık?” öz eleştiriye gidilmesi gerektiği halde halen bazen ayak oyunlarıyla şehir entiljansı anormal bir forma taşınarak Gürkan’a karşı müttefiklik programları, kulis çalışmaları, ucuz siyaset çalıştayları bir yerel seçim arafesinde karpuz misali partiyi ikiye bölme girişimine neden olacağından; görülmedik çapta bir yenilgiyi yada oy kaybı tirajını beraberinde getirme ihtimalini dilerim düşünen çıkar.
Herhalde sizler de benim burada biraz kabaca özetlediğim bu tezden ve onu kimlerin savunduğundan muhakkak haberdarsınızdır.
Halbuki ilk başlarda Öznur Çalık ile Selahattin Gürkan arasında kıyasıya bir kavganın geçeceğini öne sürdüğümüz yazılar yazmıştık. Çalık’ın üç dönem barikatına takılıp milletvekiliğini kaybetmesi, tekrar MKYK üyesi seçilmemesi, Ak Partinin son parti içi reformlarla bir çok eski ismi kızağa çekme, yeni isimlere yönelmesini görünce Çalık’ın Büyükşehir başına geçme imtiyazını en azından kısıtlandığını kabul ettik. Toplumun aklına yatan da bu olmuştu. Bugün tersi tez yaşanmış, Gürkan’a daha yakın durduğu bilinen üstelik halen milletvekili koltuğunda oturan Tüfekçi’nin karşı mevzi açması Malatya’da siyaset retoriğinin düştüğü hali özetler nitelikte.
“Günün sonunda şi̇mdi ne olacak?” sorusunu sormamız icab ediyor. Ak Partinin bir Milletvekili sandalyesini geri çekip üstelik Gürkan’a rağmen Tüfekçi’ye tolerans tanıyacağını beklemek aptallık olur. Tüfekçi yanına aldığı diğer Mv İhsan Koca ve il başkanı Namık Gören’le başlattığı kumpas girişimi kılıç çekmekle sınırlı kalacağından; Gürkan şayet bir sonraki dönem seçildiğinden özelikle il başkanı Namık Gören’i tasfiye etmek için bazı çalışmalar yapacağı aşikar. Bakalım sonra farklı bir sonuç ortaya çıkabilecek mi?
İnanç Sıraç Ölmez karatoprak ve Abdurahman Babacan’a gelirsek; bu süreçte her ikisi tarafsız kalmak niyetini koruyor. Her ikisi (şimdilik) gelecek vaat ediyor mu, ediyor gibi. İnanç hanımın ise o tuhaf takım elbiselerden bir an önce kurtulması lazım artık diye düşünenlerdenim. Demode bir skala ile beğeni ve ilgiye mazhar olmaya çalışmak yetersizlik örneği olsa gerek.
Dolayısıyla şehirdeki kirli siyasete düzeneğini teşkil edenler hizmet kalitesini düşürmekten öteye yol alamadığını belirtmeliyiz. İşte böylesine uzun siyasi yazıları yazmamızın nedeni bir an önce siyasetçilerin genel sorumluluklarını hatırlamalarıyla alakalı. Lütfen yapmayın! Milletvekili milletvekilliğini, belediye başkanı belediye başkanlığını, il başkanı il başkanlığını yapsın lütfen! Boş lakırdılarla gündemi belirlemeye çalışmak popülerliği kimseye kâr getirmez.
Yoksa sonunda Reşat Erdoğan’nın düştüğü armut, nar edebiyatında armudun çöpü olmak haricinde bir vasfınız kalmaz. Hamaset nutukları atarak, kirli bir siyaset temsil edenler gibi basitçe yaklaşıyorlar ya, gerçek durumun farklı olduğunu bilin istedim.