Köşe YazılarıManşet

Nerdeyse Kayısılar Olgunlaştı Tarım İl Müdürü piyasada yok

Söz söylemek ucuz bir şey, icraat pahalı. Anlatmak kolay uygulamak çok zor. Açıkçası geldiğimiz noktada  ortada bir güvensizlik, şaibeler yığınağı, en önemlisi herkesin ucuz ve kolayına kaçtığı dramatik bir hayat akışı içerisinde; üretici nüfusun haklarının ram etmek çabasına dair oldukça pahalı ve zor bir mezkuriyet döneminden geçtiğimizi belirtelim. 

Malumunuz, son bir yıldır kayısı rekoltesi, rekolteye bağlı olarak fiyatlardaki düzensizliğin üretici, çiftçide meydana getirdiği güvensizlik halinin nerdeyse sebebinin Tarım İl Müdürlüğünden çıkma rekolte rakamlarına bağlı veriler ile ortalama 30 bin ton gibi absürt oranda fazla rekoltenin doğurduğu sonuçlarını konuşuyoruz. 

Bu köşede şehrin en önemli gelir kaynağının açıkça heba etmeye yönelik ticari rant gözetilerek, devletin bir kurumu üzerinden üreticinin haklarının kırpılması, tüccara altın tepside sunulan ‘meydan sizindir, kafanıza göre fiyat biçebilirsiniz’ hezeyanı en çok konuştuğumuz bir konu, yani tescilli olmazsa da bir istismarın söz konusu olduğu açık. Ve bu yıl… 2022! Bakıyoruz kimse yeni rekolte oranından bahsetmiyor. Neden? Bahsetmediği gibi yeni rekolte belirlenmesi de sanırım rafa kaldırılmış görünüyor. Çünkü öncekilerden ortalığa saçılmış pis kokuların hâlâ dezenfekte edilmediği, ne kadar kayısı don maruziyeti sonucunda yandı? Hangi bölgelerde meyve iyi? Sofralık, kurutmalık oranları? Net olmasa da 3 aşağı 5 yukarı rekolte ne kadar vb sorular da yanıt bulamamaktadır. 

Düşünsenize, dünya kayısı üretiminin % 85’ni tedarik edecek bir konumdasın ve devletin sağladığı imkanlar ölçüsünde elinde ne var ne yok, öğrenmeyecek kadar aciz bir haldesin. Sanırım bu birazda şehrin siyasilerinin yetersiz oluşunun nihai bir gerekçesi olduğunu not düşmeliyiz. 

Öncelikle 2022 rekolte rakamları neye göre, nasıl ve ne zaman belirleneceğinden başlayalım, sonra Tarım İl Müdürlüğü eliyle ortaya konulan ‘tüccar belirlemeli’ rakamlarla devam edelim.

Artık rekolte verileri o kadar şaibeli bir hale geldiki, yalancı çoban misali bu saatten sonra net ve doğru rakam verilse dahi kimse inanmayacak bir moda girdi insanlarımız. 

Sorun rekolte  rakamlarında mualaka sürülen kayısının akıbeti değil, asıl insanlarımızın canını çok sıkan üretici, çiftçinin haklarını gasp etme yöntemi olarak rekoltenin kullanılmasıdır. Kayısı akreditasyon uygulamalarını Malatya şehri adına devam ettirmiş Tarım İl Müdürlüğü konumundan şimdi herkesin favori nefret objesi haline gelmesi gibi. Bence bu Tarım İl Müdürlüğünün rekolte imtiyazsızlığına eş zamanlı gelişen sevimsizliği kadar, tüccar ile üretici arasında kuvvetli bir bağın gelişmesine en büyük engel telaki eden sürecin kadrolu asistanı haline evrilmek yine İl Tarım Müdürlüğüne düşmüş. Malatya’nın kayısı çivisini neredeyse tek başına çıkarmayı görev saymış Tarım İl Müdürlüğü geri tarafta tüccarın fiyatları belirlemesinin yolunu yapan sistematik olaylar sürecinden hiç biri birbirleri ve diğerleriyle hiçbir rahatsızlık duymadan huşu içinde bulunmalarıda tartışılmalıdır elbet. 

Demem o ki Kayısı yalnızca Malatya’da 45 bin ailenin geçim kaynağı olmasının ötesinde şehrin aforizmal bir değerinin görülmemesi ile alakalı. Belki siyasiler ile tüccar ve Tarım İl yetkilileri bu mühim başlığı hiç bir vakit ajandalarına not almayı düşünmemiş olabilirler lakin Kayısı ‘bir baktık kaybedersek her şeyi kaybederiz’ temel başlığını oluşturacak potansiyelde. Bu nedenle çok önemli. Meselenin rant, üretici saflığı, Tarım İl yetkililerin kronik sorun teşkil etmesi değil, asıl topyekün sorun tüm şehrin bilinç, hafıza ve özlük haklarını kaybetmesine uzanan süreci tetikliyor özelliği olsa gerek. 

Madem öyle, gelelim bu kısmı analiz etmek durumuna… Küçük düşünceler, küçük ve bireysel hesaplar, ucuz politikalar, düşük profilli bir matematik peşinde koşturanlara bakalım bir. En başından alalım, endüstriyel bir ürün Kayısı rekoltesinin 1 değil 5 bin değil 10 bin değil tam 30 bin ton fazladan uçurma zamanlarına. 

2021 yılı kayısı rekoltesi ortalama 60 bin ton iken 90 bin ton olarak açıklanması sonrasında neler oldu? Buna bakalım. Sonuç, kayısı kariyerinin en büyük darbesini yedi. Şöyle; İl Tarım müdürlüğü 90 bin ton’u açıklayınca üretici, çiftçi sezonda dayatılan ortalama 30 TL bandına razı geldi doğal olarak fakat rekolte gerçekten 60 bin olduğundan kayısı arz talep oranlamasına göre 100 TL bandını gördü. Yani 30 TL’ye satan üretici ile 100 TL’ye satan tüccar arasındaki 70 tl’lik fark İl Tarım Müdürlüğünün açıkladığı şaibeli rekoltenin tüccara yansıyan tarafgirliğidir. Üreticiye göre tüccarın tam 2 kat fazla kâr etmesi sağlandı böylece. İl Tarım müdürlüğü başındaki kişi veya yetkililer bilinçli mi bu şaibeli sürece ortak oldular yada bir bilinmez denklem mi oluştu şimdilik muamma. Onlardan başka kimse bilemez. Bu bir! 

İkincisi de sahada yapılan rekolte çalışmalarının devletin sırtına ekstra bir maliyet yükü olarak bindirilmesi şurda dursun, tüm üreticinin geleceğini birebir etkileyebilmesi ve İl Tarım müdürlüğü bünyesindeki elemanların sahaya ayırdığı zaman/enerjinin boyutunun da ‘hiç’ edilmesi meselesidir. Okumuş, belli bilgi birikime sahip genelikle ziraat mühendislerinden oluşan saha elemanlarına da aynı şekil ‘güvenilmez’ kaşesi bastırıldı bu vesile ile…

Bu iki nokta, Türkiye’de bir şeylerin oldu bittiye getirildiğini, sahte verilerin dezenformasyonik gücünü öne çıkardı, deyim yerindeyse ‘hormonlu rakamlar’ içerisinde ‘organik ticaret’ ayrıştırılmasına atıfta bulunulduğu oldukça kaygan bir zemin inşası hazırlandı. 

İl Tarım Müdürlüğünün bir tüccar vurgununa dönüşen 2021 rekolte başarısı hafızalardan silinmiş değil, orda duruyor. 2022 yılı için henüz bir şey söylemek çok zor. Aynı İl Tarım müdürlüğü aynı taktiği bu sezon kullanmayacak kadar acemi olduğunu sanmıyoruz. Turpun büyüğü hangi heybede? Merak ettiğimiz bu yıl çiftçi, üretici, köylü karşısında nasıl ve hangi planlı alt yapıyla çıkacakları. Asıl tüccarı memnun edecek, üreticiyi her zaman kendi kaderine terk edecek ve de sömürecek alt yapıyı dört gözle bekliyoruz açıkçası. 

Malatya işte böyle bir kent. Genel tablosuna baktığımızda hem Kale’nin tarihçesinde ün yapmış, Akçadağ’ın güneşinde olgunlaşmış ve Yazıhan düzlüğünde aynı sevgiyle büyütülmüş ağaçlar kültürsel boyutta bir simge’den bahsediyoruz. Doğanın bonkörce şehrimize hediye ettiği nimetler önemli değil. Önemli olan kim daha çok cüzdanını dolduracak. Küçük hesaplar, küçük fikirler bunlar. Kolayına kaçmak bunlar, zor’u atlatamamaktır. Malatya ismi ise ortak kaderini paylaşan bizim, bizlerin onun parasıyla büyüdüğü, kimimizin okuduğu, evlendiği, kimimizin sayesinde ev bark iş sahibi olduğumuz bir meyvenin kaderini bir kaç kişi elinde tasarlanması açıklanabilir bir şey değil. Daha ziyade Malatya topraklarının zümrüt örtüsü, şöhretli ürünü ‘başka ve farklı’ bir çok amaca daha hizmetini sürdürüyor. 

Ne demiştik başlıkta, nerdeyse kayısılar olgunlaştı Tarım il müdürü piyasada yok. Hani Ya, üretici binbir zahmetle altını sürdü sonbahar ve ilkbaharda, borç harç gübresini verdi ağaçlarının, ilaçlamasını da yaptı, sulamasını ve diğer bakım işlemlerini eksiksiz gerçekleştirdi, her şey tamam. Çıkın artık sizde söyleyin şu yeni vurgun yapma planınızı, zavallı üreticiyi üç kuruşa mahkum edip, sizler doldurun ganimeti kasalarınıza. Ne Yani? Öyle değil mi? Gerçekler her zaman acıdır ne yazık. Bu yazıya az vicdanı olan herkesin kendini dahil edilmiş hissedebileceği, empati yapacağı, yok saymayan, herkese nazar boncuğu dağıtıp herkesi bir arada yaşatan bir siyasi anlayışın tezahürü olarak perde arkasından yaşanan acı gerçeklerin görmesini diliyorum. Belki, belki bir gün ama mutlaka.. hayatı, olayları, değeri, insanı ve salt gerçeklikleri anlayan biri çıkar. Çünkü olaylar, hayat ve mantık, matematik bu kadar kolay ve ucuz düşünülemez. Hayır, hayır red ediyorum, şehrimiz ve değerleri bu denli ayağa hiç düşmüş olamaz. 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu