DünyaGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaSiyaset

MALATYA’DA AK PARTİ SEÇİMİ KAYBEDERSE…

Çok kritik bir seçime giriyor Ak Parti Malatya’da. Kurulduğu yıl 2002’den beri her seçimde en yüksek oranda oy alan parti Malatya’da bir çöküşün eşiğine geldi. Erdoğan son mitinginden gelen görüntülerde dahil edilirse 2024 yılına geldiğimizde kapıdaki yerel seçimin kodları afaki şekilde gösteriyorki bu seçimin çok enteresan geçeceği apaçık ortada. İlk kez Malatya’da Ak Parti rakip partilerle at başı gittiğine dair anketler pek şevkli olmadığı için halı altına süpürüldü. Üstelik anketi yaptıran Ak Parti Büyükşehir kendisi. 

Peki, her dönem Ak Parti’ye koşulsuz açık kart veren Malatya seçmeni bu dönem hangi gerekçelerden ötürü tesirli sert bir “U” dönüşü yapma gereği duydu? 

Geri tarafta garantili seçimleri kazanma süreci Ak Partinin toplumla arasına koyduğu ulaşılmaz mesafenin dışa vurumu, seçmen ile parti makasını gergin hatlar üzerinden iyicene açıverdi. 

Aslında bir çok nedeni var, belki 100 madde içersinde ele alabiliriz. En başta yöneticilerin kendi aralarında rant yarışına dadanmaları… (ilçelerde bazı belediye başkanları ve bazı meclis üyeleri bu tabirimin dışında bırakıyorum) Ne varki, ne söylesek, ne anlatsal boş. Ak Partiyi şehirde oluşturan konsensusun tepeden en dibe kadar kaç mensubu varsa müthiş bir özgüvenin, rahatlık, “nasıl olsa-kim aday olursa olsun biz kazanacağız” garantisinin sarhoşluğu gerçekleri görmeyi her daim engellediğini biliyoruz. 

Ak Parti’nin bu handikapı gözle görülür biçimde hissedilmesi, seçim  çalışması adı altında yürütülen tüm faliyetler diğer yandan bir aristokrasi  pazarlamaya dönüştüğü şeklinde yeni bir form  ortaya çıkardı. Yani çok varlıklı, paralı, lüks içinde yaşayan partililerle hayata tutunmaya çalışan vatandaşlar arasındaki sınıf farkının siyasi bir terminolojiden çok jakobenist kültürüne dayalı kast kesiminin düşük sınıfla arasındaki üstünlük mücadelesine temsil ediyordu.

İşte Malatya’da Ak Parti yetkilileri vatandaştan oy istemeye giderken davranışları, yaklaşma, diyalog kurma biçimleri, giyinişlerinden, kullandıkları argümanlara, elindeki imkanlar ile araç marka modeline kadar her şeyi ile vatandaşa güç gösterisinde bulunuyor gibi salt bir algı oy traji üzerinde olumsuz etki edeceği kuşkusuz. 

Çünkü vatandaş mağdur, vatandaş üzgün, gırtlağına dek yaralı, büyük bir boşlukta. Kayıpları oldu, bir evi yok, konteyner kentlerde haraç mezat hayalleri talan olmuş. Yarınlara dair hiç umudu kalmamış. Hal böyle iken karşılaştığı bu şaşalı tablo karşısında hizaya gelmemek için direnmek istiyor adeta. İçinde bulunduğu zorlu şartlar ile yeni zenginleri seçme konusunda kişisel bir sorgulamaya girişiyor ve adaletsiz gördüğü bu sistemsel döngüye teslim olmaya yanaşmıyor pek. Demilebilirki İik kez seçmen siyasetçileri böylesine çok yönlü didikleyerek analiz etti, ardından kafasında adaylara bir şablon giydiriyor ve ona göre oy kullanacak. Kendisini, duygularını, hayatını aşağılanmış sayan iç güdüleri devreye girdiği için şarjöründe kalan tek mermi oy’unu bu şartlar altında kendisine en yakın gördüğü yere kullanmak düşüncesi hasıl oldu. Ve bu saptamayı şimdilik gören bir yerel siyasetçimiz yok ne yazık. 

Buna bağlı olarak sürekli siyasette önemli bir denge rolü oynayan ağır kült figürler bu seçimde Ak Parti listesinde yer almadığına eş zamanlı olarak vatandaşı ikna etmede yetersiz kalındı. Çünkü empati duygusundan uzak oluşturulan seçim çalışmaları tatmin etmiyor kimseyi. Gerçi teşkilatın kimseyi ikna etmek gibi bir derdi yok, zaten “mecburen herkes oy’unu verecekler” düşüncesi hakim. Bundan adı gibi eminler. Aday Sami Er’in vuslat tv’deki son söyleşisi buna delil. Şunu söylemeye çalışıyorum; bir zamanları beğenmediğimiz Öznur Çalık, Selahattin Gürkan vb geriye çekilmiş bir kaç aktörün eksikliği seçim saha potansiyelinden kesilmiş kocaman bir dilim şeklinde göze çarpmaktadır. 

2019’un dejavusunu yaşayacağız diye bekleyenler ise siyaseti bildiklerini zannediyor. Çok saçma. Ak Part için artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak. Hele de Malatya ile bir türlü uyumlu görmedikleri aday Sami Er’in düşük profilde kalması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu eksikliği fark etmesi üzerine çarşamba (dün) günü şehre yaptığı ziyaretle müdahelesi sonrası ne kadar bir şeyler toparlanır bilemeyiz ama özelikle Er’in depremde şehri görmeme eğilimi şiddeti yüksek bir deprem olarak Ak Parti’yi seçimde vurmak üzere. Basit, hesaba katılmayan bu detay dev bir çığlık olarak geri planda bekliyor. Sami Er’in doğduğu yerlere göstermediği vefa duygusunun yoksunluğu yüzünden Malatya halkı yıllarca bağrına bastığı Ak Partiyi cezalandırmaya hazırlanıyor.  

Depremde vatandaşı kaderine terk eden sofistike olmayan misyonu yüzünden Ak Parti’nin  yıllarca sürdürdüğü gücü bu gün ters tepeceğini söylüyor anketler. Seçim kaybedilmezse bile Ak Parti tarihinin en düşük oy’u ile seçilecek başkan vasfını elde edeceği… Aynı Sami Er aday olarak geldiği Malatya’da, henüz seçilemediği halde: seçilmiş bir başkan moduna girerek, önce halen görevinin başında mevcur başkanı yok sayması, arkasından sanki uluslararası bir sempozyuma davetliymişçesine gelir gelmez insanlarımızın sorunlarıyla hemhal olmak yerine ilk işi altına cilop gibi bir sıfır Mercedes çekmesi seçimi kazanma garantisinin bir parçası olduğunu kanıtı olsa gerek. 

Ayrıca şehri el altından yönettiği iddia edilen Meşale cemaattiyle bağlantılı olduğu hatta bazı basın kaynakları –Meşale’nin Er’i şehre getirdiği- aday olarak servis ederken Sami Er çıkıp açıkça “ben meşaleci değilim!” gibi net bir ifade kullanmaması da yine seçim sürecinde vatandaşın kafasında –kırmızı renkli bir soru işareti- olarak beklemektedir.  

Tablo böyle devam ederken Sami Er kazansa dahi iş yapamama sorunu şimdiden göz kırptığı aşikar. Bir yandan milletvekileleri “Sami Er bizim eserimiz” diye piar yapıyor, diğer yandan il teşkilatı Er’e “asıl ben seni getirdim”,öte taraftan Meşale bloku “hayır biz olmasaydık kim seni tanırdı” psikolojik baskısı şimdiden iç çatışmaya yönelik sınır aşan siyasi ihamlara gebe. Er kazandığı andan itibaren silsele şekilde, sırayla bunların talepleri karşısında Büyükşehir başkanı olarak direnebilme refleksi ne kadar, sorarım sizlere.  Siyasi istekler kadar gayri siyasi isteklerle Er’i görevinin başında deport edecekleri bir dönem bekliyor Malatya’yı. 

Haksızlık ve hadsizlik yapmadan seçmenin anahtar olduğu  sistemin yürürlüğü bazılarına göre anlamsız gelebilir,  bu sistemde Malatyanın lider konumundaki partinin son dönemlerde seçmenini dışlayan tutumları, kendi içerisinde içselleşmesi, lüks hayatları, kibir abidesine evrilmesi binlerce insanın iradesine saygısızlıktır veya siyaseten nafile konuşmalardan ibaret kalır. 2019’da Ak Partinin konumlandığı yer 2024 için geçerlidir diyebilir miyiz bu durumda? 

Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir sözü ile seslenmek gerekirse “nereden nereye getirdiler.” Önceki dönemde Ak Parti için söylediklerimize bakın bir de bugün anketlerde çakılmış  haline. Yarım seçimde de aynı sonuçlar çıkmaması ne malum?

Her zaman Malatya İçin “dünyanın en güzel ırkı” tabirinin kullanırım. Çünkü Malatya insanları çok zeki, akıllı. Böylesine işini bilen bu memleketin insanlarının duygularını okumayı bilmeyenler kendi oluşturmaya çalıştığı yolun virajlarında soluk soluğa kalır. Her şeyi kendi ekseni etrafında döndürme hevesine kapılır ve içine saplandıkları paradoksun imkanlarına aldırmadan sahip olduklarını  topluma dayatmaktan çekinmezler. O zaman çöküş kaçınılmaz olur.

Şehri kazandık zaferine giden o yol mu, uçurum mu bilmeksizin savrulur gider bazı şeyler. Ardından bıraktıkları haksızlık, zül bir hayat, vicdansızlık, hazin bir akıbet kalır.

Bu gün sebebi ne olursa olsun Malatya’yı ve yöneticileri konuşmalıyız. Eğrileri, doğruları, zaafları, hikayesi ne varsa ulu ortaya boca etmeliyiz. İyilere iyi, yanlışlara yanlış diyebilme cesareti gösterebilmeliyiz bu gün. Elbet birimizin değil herkesin bunu yapması gerekiyor. 

Dolayısıyla geriye dönüp baktığımızda 22 yıllık süre içerisinde elde kalan hurda bir siyaset ve paramparça olmuş bir şehir merkezi. Geçen zaman zarfında ise meğer Ak Partinin Malatya’da en popüler dönemi Ömer Faruk Öz’ün milletvekil olduğu döneme denk geldiğini görmekteyiz. Her şey süt liman, bolluk bereketlik dönemi. Fırsata çevrilebilindi mi, hayır! Sonrası katre katre inişe geçiyor. Ölümcül vuruş Ahmet Çakır ile başlamış Hacı Uğur Polat döneminde pik yapmış, Gürkan toparlamaya çalışmıştır ama nafile. Hacı Uğur Polat döneminde hızla düşüşe geçen bir grafik hatı seyir etti. O gün ile bugün arasındaki kayıplar diyeceğiz, kazanımlar çok az olduğu ve bunun sebebinin ne olduğuna işaretle hiç tartışılmadığı, nedenleri, hangi temel başlıklardan vazgeçildi, % 65 oy’dan nasıl 33-34’lara düştü, neden halk bu gün alternatif düşünmek zorunda bırakıldı başlıkları sağolsun hiç bir zaman Malatya’da Ak Partinin güncesinde yer almadı / almayacakta. 

Asıl sorunlarımızı konuşmaktan daha önemli ne olabilir? Siyaset bu değil, siyaset bir avuç insanın kendi arasında rant alışverişi değildir. Birlerin kodaman olurken halkı görmezden gelmesi değildir. Güya siyasetle ilgili ana alter olmak iddiası böyle bir kör döğüşü hiç olamaz. Hani insanlar hata yaptığında düzelmesi için zamana bırakır, siyasette zamana bırakmak şansımız da yok. Örneğin: halen mevcut Belediye Başkanı Selahattin Gürkan 2019’da Ak Partiden aldığı oy bugün nerelere düşmüş? Bu günün yetkilileri bir kere bunun hesabını vermeliler. Bu ortada duran nihai bir gerçek, sır değil, yanlış da değil. Aksine Ak Parti’in diğer yandan kendi içerisinde çekişmesi olduğu aşikar ve ters etki gösteren bir strateji neticesinde iç kavganın boyutunu geldiği nokta % 30 oy kaybı. 

Çünkü devler sahandan çekildi, Ömer Faruk öz, Öznur Çalık, Başkan Gürkan yeniler tarafından ekarte edilerek geriye itildi. Mevcutlar kendilerini yeterince donanımlı olmadıklarına bahisle üstelik dokunulmaz, yenilmez ve garanti altında gördükleri duygularda yuvarlanıyor… vatandaşın gözlemlediği Ak Partinin bu a’politik enerji ve stratejisi sayesinde karşısına çıkmış bulunan Bilal Yokdırım-Veli Ağbaba- İbrahim Gezer’e rotayı çevirdi. Ak Parti’nin kendince çok güçlü gördüğü adayınn topumda bıraktığı intiba millet tarafından onaylanmadığının kanıtı bunlar. 

Şimdi demode bu strateji Ak Partiyi yenilgiye götürme ihtimalini güçlendirmiyor mu?  

Seçime çok Farklı yöntemlerle hazırlanan rakip partiler karşısında Ak Parti’de yaşanan “yanlış aday” zaafiyeti sonucunda meydana gelen ağır travmayla seçime girecek. Milletvekilleleri, Meşale, il teşkilatı gerek kendi içerisinde kavgası gerek adaya hükmetme çatışması ve yarışması arasına sıkışıp kalmış adayın dereyi geçmeden başkanlık ilanı malumun ilamı değil, yerel seçim öncesi sahip olduğu düşük rakamlı seçim tahtasını kabul etmekle alakalı. 

Önümüzdeki yerel seçimin bütün Malatya’da insanlarımız açısından önemli olduğu ve tabiki yıkılmış, enkaza dönüşmüş şehirde hizmet ve vizyon ekseninde yapılacaklara odaklanırken; beş yılın hesabını yapıyor seçmen. Zafer sarhoşluğu, seçimi garantili görmek, insanların ne istediklerini önemsememek şehrimizin kaderini hırpalamakta başka işe yaramadığı artık bilinen bir veri. Her defasında aynı taktikler, aynı lafazanlıklar, aynı samimiyetsiz, hava civalar ile altı boşaltılmış stratejilerin sonucu İşte böyle % 30 kaybını pat diye önünüze koyarlar. İster ADIMA muhalif, ister marjinal, ister başka bir şey… Ne derseniz deyin bu kalem her zaman gerçekleri yazacak. Sadece şehrimizin çıkarlarını koruyacak. Bazı gerçekler acıdır, kabul edilmesi imkansız. Şunu da belirtelim bir gün herkes gidecek ve menfaat nöbetçileri ise ilk limanda gemiyi herkesten önce terkedip gidecekler.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu