GündemKöşe YazılarıMalatyaManşetMedyaSiyaset

Malatya siyasetinde yeni dönem başlar mı?

Yeni bir döneme girdik, kuşkusuz adı ‘seçim dönemi’ olan 2023 yılı ile birlikte tüm Türkiye’nin kilitlendiği bu süreçte; biz, Malatya’da nasıl bir siyasi kreasyon şekillenecek, ona bakacağız. 

Şehrin siyaset arenasında eski bilindik modellerden uzak tatlı su kurnazlığının hakim olduğu form devam mı edecek, yoksa yeni başlangıçlar olacak mı, yada kimin kime kaç boyunda X, XL, XXL demokrasi donu biçeceğinin kalıntıları vallahi “Fesüphanallah”mı dedirtecek?

Bir çok dolap dönüyor yine, “yine” diyorum çünkü bu halkın kimi seçmek istediklerine hangi vekili gerçekten talep edecekleri sorulmadı hiç bir zaman. Aslında halkın iradesine örtülü bir müdahele de diyebileceğimiz daha çok belli kişilerin, grupların hatta cemaatlerin tekelinde oluşagelen milletvekilleri seçimleri çok tartışılması gereken bir konu. Temayül seçimleri diye bir şey var ve bu mekanizma gerçek manada hiç bir zaman çalıştırılmadı. 

Aday adayları bir bir ortaya çıktıkça daha da bir şeyleri net görebiliyoruz. Aday adayları mı yeni şubeler mi acaba? Şu sıralarda ortam karşılık, kafalar da karışık, siyaset arenasında ileri-geri hamleler yaparak gerçekten mevzu olan Malatya mı veyahut eskilerin tahtlarını kaybetmemesi adına güç temerküzlerini devam etme çabaları mı? 

Görünen o ki; eskiler yani bu gün mevcut milletvekilleri seçilmezlerse bile Malatya siyaseti üzerinde etkilerinin en az bir dönem daha devam ettirecekleri artık dua gibi bir şey. Bunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Şunu dediğimi görün lütfen: mevcut milletvekillerinden Öznur Çalık ile Bülent Tüfekçi 3 dönem vekillik ağına takılıp oyun dışına düşebilirler. Aday adaylarından Mahmut Boyraz ve Ramazan Özcan Çalık’ın has adamları. Demeki Çalık kendine yakın iki adamını “pat” diye vitrine indirdi. Bülent Tüfekçi’de hem iş ortağı hem yakın adamı Rıdvan Budak’ı illeri sürdü. Budak her koşulda avantajlı. Hakan Kahtalı ile Ahmet Çakır’a gelince halkta hiç bir karşılıkları kalmadığı aşikar. Tek umutları üç dönem vekillik sınırının dışında kalmaları, ondandır hiç bir adamını şu an itibariyle aday adayı olarak ortaya koymadılar. Muhtemeldirki bir daha seçiliriz umuduna sarılmış durumu var. 

Aday adayları arasında Ramazan Özcan konusuna az da olsa değinmek istiyorum. Aslında Özcan siyaseti siyaset gibi okuyamıyor. Adayım dediğinde de bir şeyler hemen yoluna girip, bir mucize gerçekleşmiyor. Böyle bir psikolojik tesir altında. Toplumla arasındaki derin boşluğu tamamlayamadı. Halkın içine karışamadı. Milletvekili olmanın borsa birliği başkanı olmak için yeterli olduğunu düşünüyor. Anlaşılan abla’dan hiç bir feyiz kapmamış demekki. Her ne kadar Malatya’da orta segment fraksiyonundan gelse de ve hitap etse de şansı en düşük olanlardan. Ablanın ise Özcan için göstereceği reaksiyonu kestiremiyorum. Ahde vefa karşılıklı sevgi saygı ölçüleri ne kadar o da belirsiz. Kendi şahsi siyasi bilgi ve analizlerim dahilinde şunu kesin söyleyebilirim ancak, aday adayları arasında ilk 10’a girmesi bile büyük bir başarı. 

Hadi bunların hepsini geçtik, bu şehrin paralel devleti var bir de. Hiç bir şekil pas geçemeyiz bu konuyu. Yok sayma gibi bir şansımız olamaz. 15 Temmuz fetö darbesinden sonra bir çok kripto son derece legal çalışmaları bulunan, temiz bir sicile sahip başka bir grubun çatısı altında bir araya gelmeyi başardı. Başardıkları gibi çatısı altında birleştikleri grubun sadık kitlesi de pasifize edildi. Fetö taktiklerini buraya angaje ettiler. Uyuyan hücre konumunda şu an ve son sözü onlar söyleceklerini ve onların dediğinin kabul olacağını, hangi adayın olması gerektiği-hangisinin olmaması kararının onların turnasından çıkacağını biliyoruz. 

Siyasileri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeyi başaran paralel devlet Malatya’da tahmin edilenden çok güçlü. Onun için seçilecek isimler özelikle devletin bizaat çok derinlemesine araştırması gerekmektedir. 

Malatya deyip geçmeyin, bugün ülkemizde paralel yapılanmayı başarıyla sürdüren/kamufle eden ender illerimizden bir tanesi. 

Şehrin okumuş, entelektüel, az biraz bürokrasiyi bilen kesimi paralel yapılanmanın nasıl siyaseti çepe çevre sardığını, tahakküm ettiğini, bunların neler yaptıklarını/yapabildiklerini görüyor. Doğal bir sürecin işlenmesinin önündeki en büyük engel konumundaki örgütle hesaplaşmak adına Ak partiye oy vermeyi otomatikman geri çekebilir bu dönem. Biliyorum, kimimiz korkumuzdan kimisi makam mevkinden olmayı tabiri caizse ekmeğini kaybetmemek adına bunları konuşmuyor, konuşamıyor. Vali Hulusi Şahin’in devletçi güçlü yapısı ile geldiği günden beri ilk kez paralel rezervi tarafından aşılamadı. Bilinçli bir şekilde direniyorsa büyük bir başarı. Yok paralel henüz hamlesini yapmadıysa ona bir şey söylemek için erken olur. Halkımız her şeyi biliyor ve Malatya’da Ak partinin şayet (olası) oy düşüşü en önemli etkeni siyasilerin paralel devlet yapılanması ekseninde krimanilize olmasına yönelik bir “anti” sonucu gelişecek olmasına bağlayabiliriz. 

Malatya’da siyasetin sadece paralel yapılanma tarafından esir alındığı, krimanilize edildiği sorunu ile yüzleşmiyoruz bir türlü. Tartışmanlar söylediklerimizin ne anlama geldiği üzerinde pek kafa yormuyorlar galiba.  

Onlar namına ben utanayım bari.

Kabile devletlerinde bile kabul gören temel bir hukuk kuralı vardır: Hiç kimse bir başkasının işlediği yanlış işlerden ötürü suçlanamaz.Buna ‘suçun şahsiliği ilkesi’ deniliyor. Anayasada da bununla ilgili “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” bir madde (m. 38) yer alıyor.

Hukukta ‘suç’ ancak yargı kararı ile sabit olur. 

Peki, nasıl oluyor da, önceki İl Milli eğitim müdürü Battal Kanbay siyaset tarafından suçlanarak doğranabiliyor? Hiç bir ama hiç bir şahsi suçu yokken paralel yapılanmanın menfaatlerine hizmet etmediği için, devletin dahası Ak partinin bir bürokratı bu şehirde paralel tarafından haksızlığa uğradı, resmen çar-çur edildi. Paralel Kanbay’ı sadece görevden almakla yetinmedi, “bu şehri ben yönetiyorum, ne varsa benden sorulur, istediğimizi alır istediğimizi paketleriz” mendaletisinde meydan okuyuşunu da bu şehrin insanları asla unutmadı. Not ettiler bir yere. Çünkü yapılan kıyım insanların gözüne soka soka yapıldı. Öyle açıktan yapılan bir haksızlıktıki Malatya hafızası bunu yazdı aklının bir köşesine. Daire şube müdürlüğüne kızağa çekilen Kanbay, ordan da müdahale edilerek başka bir şubeye statütüsü düşülerek iteklenmiş, yetmemiş ordan da öğretmen formuna çekmeyi başardılar. Ve bunu siyaset eliyle yaptı paralel yapılanma. 

Bir kitap görselini Twitter hesabına koyduğu aynı anda bir çok twitlerine soruşturmalar başlatıldı. Paralel o denli gözü dönmüştüki Kanbay Twitter hesabını kapatmayana kadar yakasını kurtaramadı.

Çünkü şehirde ilk kez kendisine baş kaldıran devletin bürokratı da olsa tüm imkanlar üzerine kesilecektiki hem toplum hem siyaset ayağını denk alsın, kimse bir daha böyle bir densizliğe kalkışmasın idi. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyılının geride bırakılacağı yeni bir yıla girilirken, koca koca sıfatları bulunan siyasiler ancak bir milli eğitim müdürünün asaletinin verilmemesi, Twitter hesabının kapatılması konularında kullanılmaktan öteye pak fazla bir şeyler vaat etmediler bu topraklarda.

Maalesef gerçeği bu. 

Ak parti mi suçlu? Hayır, tabiki ama yerelde siyasilerin izledikleri yol karanlık ve pusluydu. Bir yandan çok sevdikleri reis ve yıllarca karşılıksız kredi verdikleri Ak parti, diğer yandan varoş şehrin arka sokaklarında siyasilerin takındığı tavır. Birbiriyle çelişen ciddi farklar toplumun Ak partiye olan bağlılığını derinden etkilemedi değil. Şimdi yeni bir seçim ve dönem başlıyor. Toplum nabzını tutmuş beklemektedir. Seçilecek isimleri o sebeplen ince eleyip sıkı dokuyor. Çünkü insanların kaybedebilecekleri vakti yok artık. Lobileşmiş, başka aparatlar tarafından yönlendirilen siyasiler ile toplumla tüm sosyal bağlarını koparmış yeni vekil veya adaylarına tahammülü kalmadı. Küçük büyük farketmez kendisine başvurulan tüm konulardan komisyon alan siyasileri gördü şu mesnet şehir. Komisyon almakta nedir ya, nasıl bir çarpık zihniyet bu. Yazımın uzadığının farkındayım ve lütfen kendine güvenen hür, vicdanlı, paraya doymuş insanlar talip olsun şu makama. Vekil olayım da ihale toplayım diyen değil. Evet, ihale. Başkalarının, şunun bunun adamları ile olmaz bu iş. 

Tek bir malatya var ve biz daha fazla bu şehre ihanet edemeyiz. Ne demiştik öncesinde; ‘temiz bir toplum, temiz siyaset, temiz bir gelecek.’ Bizleri geçin, çocuklarımız için mecburuz bunları hazırlamaya.  

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu