AktüelAnalizDünyaGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaManşetÖne Çıkanlar

KİTAP VE BİZ

Yazmaya okumaktan daha çok zaman harcadığımız için zihne dokunur bir yazı çıkmıyor. Okumuyoruz ama çok yazıyoruz. Okumanın, okuduktan sonra düşünmenin, anlamanın ve anlamlandırmanın yükü çok ağır çünkü!
En kolayı duygularımızı yazmak. O yazım da genellikle şiir oluyor. Aşık olunur, nesir yazılmaz şiir yazılır; üzgün olursunuz nesir yazılmaz şiir yazılır. Şiire özen gösteren bir nesildik eskiden, şimdi ne hece var şiirlerimizde ne kafiye ne anlam. Şiire hakikati sığdırmak, felsefik bir kavram sığdırmak bir ömür okumayı gerektirir. Öyle bir tasamızda yok! Şairimiz çok şiirimiz yok!

Tarihi çok iyi bilir ama bir tarihi metin ya da kitap okumayız. Ergen tafralarıyla sadece ecdad güzellemeleri yaparız.

Çünkü tarihimiz sadece övgüler ve sövgülerden ibaret.!

Avrupa bilimde ilerlemeyi bize borçlu diyoruz ama borcumuzu tahsil etmek aklımıza gelmiyor. ! Avrupa bilimde ilerlemeyi “bize” değil “tüm insanlık birikimine” borçlu.. Ne zaman aklımızı başımıza alacağız? Avrupa’nın 100 yıl değil 500 yıl gerisinde yaşıyoruz! Avrupa bugünde, biz Ortaçağ’da yaşıyoruz. İnanmıyorsanız çoğunluğun zihin yapısına bakın.

Okumuyoruz. Ama yazıyoruz. Yazdıklarımız da “anlı şanlı yayınevlerinden” kitap haline geliyor! Sonra kapak resmimize kitabımızın resmini koyup yeni bir kimlik inşa ediyoruz kendimize! Sonra bir ömür yetecek “Ego” ile kitabı olan bir yazar olmanın gururunu yaşıyoruz.

Tarihi kahramanlarımız hep asker farkında mıyız? Bir bilim insanı kahramanımız var mı? Mesela bir Takiyüddin Rasıt’ ı kaçımız tanıyoruz.?
Oysa Rasıt. Osmanlı’nın en büyük mekanikçisi.. Avrupa’da sefirlik yapan biri, duvar saati ile gelince alıp saati incelemiş, bakmış, uğraşmış.. Merak etmiş:’ Acaba tarihimizde bununla ilgili bir şey var mı? “diye bütün ilgili eserleri OKUMUŞ. Bir şey bulamayınca” İş başa düştü “deyip oturmuş duvar saatini sökmüş incelemiş, sonra mekaniğin mantığını anlamış geliştirerek masa ve kol saati yapmış.

Yani Takiyüddin Rasıt yazmadan önce okumuş.
Kahraman olmayı haketmiyor mu mesela?
Bir Ali Kuşçu kahraman olmayı hak etmiyor mu? Kadızâde kahramanların en büyüklerinden olmalı değil mi!

Uluğ Bey’i Kurtlar Vadisinden tanıdık! Dizideki gibi tanıyor gençlerimiz! Oysa öyle mi? Eline kılıç almayı istemeyen bir âlimdi. Büyük bir matematikçi ve astronomdu. Uluğ bey kahraman olmayı hak etmiyor mu?

Ortalama dört buçuk saniye kitap okuyan bir milletiz. Dört buçuk saniyede ancak kitabın ismi okunur, kapağını açamazsınız. Kısaca kitap okumuyoruz. Bu yüzden şehirli olamıyor, ideal şehir kuramıyoruz. Bçr depremde onbinlerce insanımızı kaybediyoruz. Okumuyoruz çünkü..
Kitap şehir demektir, şehirde kitap.. Kitabınız varsa şehriniz var demektir. İslam bir kitap medeniyetidir. Kitap İslamla insanlık tarihine girmiştir. Kitaptan önce sayfalar vardı; sayfalar islam ile kitap haline gelmiştir. Sonra estetik, hat sanatı, tezhip süsleme sanatları neşet etmiştir.

1000 yıl İslamın sancaktarlığını yapmış millet olarak kitap ile olan ilişkimizi gözden geçirmeliyiz. En azından şu Orta çağ karanlığından çıkmak için..!

Fatih Mehmet Turhan

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu