Köşe YazılarıMalatyaManşet

Sizleri kayısı fiyatlarının iyileştirilmesi kortej yürüyüşünde de görmek isteriz 

1997 yılında bugünkü Hürriyet parkında gerçekleştirilen kayısı yarışmasından; bir kaç il tarım yetkilisinin köylünün kasalara koyup getirdiği en büyük, iri gösterişli kayısıları seçmesi ve puanlama yapmasından kortej yürüyüşlü, sanatçılı-danslı konserler, siyasilerin boy yarıştırdığı, belediyenin sırf bunun için bonkörce para döktüğü bir kayısı festivaline geldik. 

25 yılda ilerlediğimiz mesafe bu kadar. Başka hiç bir şey yapılmadı. O sıra birinciye 10 adet çeyrek altın ödül veriliyordu. İkinciye sanırım 5 adetti. Üçüncüye hatırlamıyorum ama dereceye kalan 10 kişiye kadar bağ makası, el testeresi vs ödüller sona geldikçe hacim ve kalite düşen bahçe ürünleri veriliyordu. Şimdi Buray’ın konseri altın tepside hediye ediliyor. Çeyrek vermekse öyle her yiğidin harcı değil artık. Üstelik 10 adet.

Hey gidi hey…

O dönemde de baktım ne yarışması, herkes adamına puan veriyor, hatta şans eseri bir yakınımın yarışmaya koyduğu kayısılara ödülü bu kez ilçemiz Pütürge ilçe tarım çalışanları el koydu vermemişti. Yakınımız ısrarla gitti geldi, ‘neden testeremi vermiyorsunuz?’ deyince iş kavga boyutuna taşınmıştı. Bizimki bakmış bir de dayak yiyecek vazgeçti kayısı yarışmasında 8’ci olmak ödülünden. 

Bir iş nasıl başlarsa öyle devam eder gidermiş. Kayısının akıbeti öyle çetrefilli halde başladı aynı şekilde devam ediyor. Fiyatların düşmesi, köylünün üreticinin zarar etmesi, her yıl dolandırılması nedense kimsenin umrunda olmadı ama o sıra birincilik ödülünü bir ilçe tarım yetkilisi çıkmış bugün de pek kimsenin dinlemediği sanatçıların ekmek kapısına dönüşmüş, ne fark eder.

Köylü, çiftçi, üretici nedense hep kenarda tutuldu, bilakis her zaman görmezden gelindi Bugün de öyle. 

Diz boyu mağduriyetlikler yine devam ediyor. Sorunlar yığın yığın, hepsi yerli yerinde aslanlar gibi bağdaş kurup oturmuş halde… Geleceğe yönelik hiç bir adım atılmamış, nerdeyse ülkemizde son 1 yılda her ürüne % 300-400 zam gelmiş ama köylünün malı olunca “tak” diye 100’den 50’ye şalterini indirebiliyorlar, çünkü iyi biliyorlarki köylü bir şey yapamaz, başvuracağı bir kapı yok! Dahası kim alıyor bu kararları, devletin organları nerede, devlet kontrollü bir Ar-Ge çalışması yapılmadı fakat gelin görünki kortej yürüyüşü birinci sınıf, hiçbir teknolojik-parasal masraftan kaçınılmamış, her şey cafcaflı, gıcır gıcır, son model, üstelik çalgılı çengili… Maşallah. Maşallah diyelim bari. 

Sezon başında 120 TL olan kayısı fiyatlarını usta profesyonel hırsızlar 50 TL’ye indirmiş, bunun İçin de bir kortej yürüyüşü yapsanıza diyeceğiz ama…

Fotoğraf: Twitter

Yok yok olmaz! Neden? Ee orası bizi ilgilendirmez! Biz vereceğimiz fotoğrafa, reklamımızı yapmaya, şovumuza bakarız kardeşim. Bir de festival yapıyoruz diyerek bir kaç sanatçı denilen şeye tonla para akıtırız, toplumun bir gazını aldık mı tamam. Bizimki buraya kadar! Sonrası bizi bağlamaz. Kim ölmüş, kim batmış, üretici dolandırılmış, hakkı gasp edilmiş, köylü üreticinin çektikleri, işçi bulamamış, ürünü ağaçta çürümüş, çiftçi banka kredileri arasında nefessiz kalmış… Hakkaten onlar ne olacak? Onlar hem bizi aşar hem de biz çiftçi işine (kir, pas, şire, naylon, işçi falan ..ıyyyy) karışamayız valla. 

Anladım!..

Bugünün şehrimizin siyasi lokasyonu ve yöneticilerinin takındığı tavır bu ne yazık. Aslında tarihe kalın harflerle yazılacak kadar çok ve sarsıcı malzemeler veriyorlar elimize. Sorunları böylesine görmezden gelmek, hiçe saymak, kenarından sıvışıp viraj yaparak kaçmak toplumla yönetim arasında girmiş uzak, soğuk, mekanik boyutun içler acısı -alanın- büyüklüğünü gösteriyor. 

Malatya Büyükşehir başkanı Selahattin Gürkan, milletvekilleri Öznur Çalık, Bülent Tüfekçi, Hakan Kahtalı, Ahmet Çakır, Mehmet Celal Fendoğlu, il başkanları, bazı STK’lar, bazı ilçe başkanları, önünde arkasında kayısı olan diğer STKlar bir kortej yürüyüşünü de islim damlarında yapmanızı bekliyoruz. İşçiyle, köylüyle birlikte olsun bu kez, ne dersiniz? Mekanın asıl sahipleriyle. Konunun perde arkasındaki gerçek öznel kahramanlarla beraber. Meyveyi ağaçtan indirip, sarı patik oluncaya kadar olan süreçte kollarınızı bir sıvayınız hele, empati yapmadan birebir yaşayarak festivali işin en merkezinde yapmaya ne dersiniz? Tabiki ona da HAYIR! 

Siyaset ve yönetim halktan uzaklaşınca bu vb sonuçlar meydana çıkıyor ne yazık. Toplumla diyalog kurmadan içi boş projeleri para zoruyla büyük bir başarı örneği gibi gösterme beyhudeliğinin sistem kuralsızlığı karşısında faturanın nereye çıkacağını iyi analiz edebilmeliyiz. Bir şehri etkileyen kararlar bütün tarih dilimini etkileyeceğinden günün itibar gösterdiği, itimat ettiği kararlar yerine siyasette level atlayıcı gösterecek kadar sansasyonel ve yanlış geçişlerin matematiği çözümsüz bir işlem şeklinde ortada durmaya devam eder. Tablo bugün tüm karmaşa ile ortada, yarın nereye varacağı da bir muamma… 

O halde mikro siyasi süreçlerin seyri böylesine basit ele alınmamalı, zaten bir algıdan öteye geçmez. Asıl can yakıcı yozlaşma ve gerileme biçimini, şehrin değerler silsilesini, siyasi etiği ve topyekün toplumun kalite standardını imha eden çelişkileri de beraberinde getireceğini unutmamamız gerekecek. Siz bilirsiniz ama insanlar unutsa ve affetseler dahi tarih tutarsızlıkları,  normal olmayan rutinsizliği kelime kelime not ediyor. Onun için önce değirmeni kurtaralım diyorum sonra çakçakını yaparız. 

Bir tanesi de yazmış: ‘25’ci kayısı festivali yarın 18:30’da hükümet meydanında kortej yürüyüşü ile başlayacak. Bu birlikteliğe ihtiyaç var. Herkes lütfen bu yürüyüşe çoluk çocuk, yakın akraba eş dost hassasiyet iştirak ederek bir birlik olduğumuzu ülkemize dünyaya gösterelim.’

Yazı metninin aynısını koydum buraya.  

İşşt, sakin ol kanka. Birilerine yaranacağım, az biraz yalakalık yapacağım diye az fren pedalına bas. Yavaş ol yavaş. Ülkemize, dünyaya ne gösteriyorsun. Hayırdır. Alt üst bir festival. Savaşa falan gitmiyoruz ha. Darbe falan da olmadı. Sadece bir meyvenin küçük bir Anadolu şehrinde festivali yapılacak. Çoluk çocuk eş dost akrabayı böyle savaş meydanına çağırır gibi çağrı yapman, seni görmeni istediklerine asıl niyetine gözlerine sokman… Yeter artık yeter, bu kadar seviyeyi düşürmenin anlamı yok. Bilemiyorumki nasıl yol yürüyeceğiz bu insanlarla. 

50 yıllık bir dönemi yazarken, konuşurken, yargılarken ve geldiğimiz yeri-büyük sözlerin, büyük siyasi analizlerin, sert çıkışların, astronomik rakamların, büyük meselelerin rolünü bugün hep birlikte görmeyeceksek ne zaman göreceğiz? Son 50 yılda siyaset nasıl seyir izledi, bir şehrin bel kemiği kayısı nereden nereye ilerledi ya da geriledi; üreticinin neredeyse her dönem rastladığı iyi olmayan koşullar ve bu koşullara rağmen nasıl bir görüntü veriyordu? Festival iyi güzelde Kayısının üretim ve satışı şartlarında neden hep pas geçiliyor, bizi asıl ilgilendiren yer burası! Diğer bir soru? Bunu ne zaman görebileceğiz? 

Yarım asırlık bir endüstriyel ürüne geçen yıl “TMO’nun alım yapacağız” demesi haricinde hiç bir devletsel, siyasi neşterin vurulmaması sizce de düşündürücü değil midir? Malatya tarihçesinde kayısıyı ilk kez ekip yetiştiren ve ülke ekonomisine kazandıran (babalarımız) nesil çekip gitti. İkinci jenerasyonun hâlâ babadan kalma o ilkel metotlarla boğuşması meselesini, önünü görmemesi, birbirinden çok farklı istikametlere giden önemli tarih kesitlerine rağmen, dünyada hızla gelişen bütün sanayi teknolojik imkanlar dahilinde bizim hala geçici sanal festival denilen performanslara yönelmemiz işin hayli trajik hale getiriyor. Gelin hep birlikte kayısının perde arkasını da konuşalım, tartışalım hatta sorunlara çözüm üretelim. 

Tüm şehri kortej yürüyüşüne davet etmek, bir konser formatında gündemi ele almak, küresel gelişmelere istinaden diğer sorunları görmezden gelmek geçici bir heves tatmininden öteye gitmez. Yapmayın beyler yapmayın. Sorunları hep halı altında tutmak ve görmezden gelmek bugün kortej yürüyüşünde bulunan bütün siyasilerin hanesinde (-) eksi not olarak düşmeyeceğine kim garanti verebilir. 

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu