AktüelGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaSiyaset

İsrail END Malatya 

İsrail saldırgan bir terör devleti. 1939’da Almanya’nın başlattığı 2’ci Dünya savaşına eş zamanlı olarak gelişen Nazi Almanya’sının ırkçı politikaları “Holokost” ile sonuçlanmış, yahudilerin varlığı sorun olunca ilk kez Rusya lideri Stalin tarafından Baykal gölü çevresinde kendilerine bir yer tahsis ediliyor. Tabiki yahudiler buraya gitmeyi kabul etmiyorlar. Akabinde Arjantin’e yerleştirilmesi gündeme geliyor bu kez, yahudiler bugünkü Filistin’e gitmek istediklerine hareketle 1939 sonbaharında iki gemi dolusu yahudi İngilizler yardımıyla Filistin’e kaçırılıyor. 

Almanlar’ın “Yahudi sorununa nihai çözüm ” adını verdiği: Polonya, Fransa, İsviçre başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde Hitler’in kurduğu mahkemelerde yargılanan ve 6 milyon olduğu iddia edilen Yahudi erkek, kadın ve çocuğun sistematik olarak devlet destekli öldürülmesi bugünkü Israil’in temelinin atıldığı ile orantılıdır. 

1947 yılında, kurulduğu günden beri sınırlarını askeri işgallerle, militarist güç kullanımıyla genişleten, MB kararlarını dinlemeyen bir haydut devlet konumundaki israil bugün tüm Ortadoğu’nun fitilini ateşleyecek kıvılcım rolünü üstlenmiş görünüyor. 

En büyük gücünü de Türkiye’de kendi halinde bir Anadolu metropol köyü sayılan “Malatya’dan” aldığı aşikar…

 İlginç değil mi?

Ne alaka?” dediğinizi duyar gibiyim. Hayır, İsrail ile Malatya arasında sıkı bir göbek bağı birlikteliği var. Hemde öyle yada böyle değil kadim bir bağ. İsrail’in Ortadoğu’daki gözü, kulağı, iran ve diğer ortadoğu ülkelerini aralıksız kontrol eden Kürecik radar üssünün Malatya’da kurulduğunu unutmayalım…

Malatya bu sebeplen Ortadoğu coğrafyasında hem en gözde bir hedef, hem de misyonu bölgesel tüm savaş hareketlerinin merkezinde olduğu görülmektedir.

İlk olarak Kasım 2010‘daki NATO Lizbon zirvesinde ittifakın tüm üyelerini kapsayan bir “balistik füze savunma sistemi” kurmak için stratejik bir plan olarak sonuçlandırıldı. 

Tüm Ortadoğu’yu ve Karadeniz’i de içerisine kapsayacak şekilde en uygun nokta Malatya tespit edilerek; Şubat 2012’de ABD askerî personeli tarafından yapımı gerçekleştirildi. Radar istasyonunun kontrolü ise Avrupa Aşamalı Adaptif Yaklaşımı (EPAA, European Phased Adaptive Approach) çerçevesinde NATO Komutanlığına devredildi.

Daha çok İran’dan gelecek saldırı ve tehditleri radar sistemi üzerinden tespit etmek, bildirmek, istihbarat akışı sağlama amaçlı kurulan radar üssü Malatya şehrinin kalbi Akçadağ ilçesi sınırlarında yer alan Kürecik’te kuruldu!

İsrail’in en az hava savunma sistemi “gök kubbe” kadar değerli bir sistem olduğu bilinmekte. 

İran’nın 1 Ekim 2024 günü Tel-Aviv’e fırlattığı yaklaşık 200 adet kadar balistik – süpersonik bataryaların mutlaka kürecik radar sistemi tarafından tespit edilerek önceden bildirildiği muhakkak. Tamam, israil’in “gök kubbe” adını verdikleri hava savunma sistemi bu bataryaların sadece 1 adedini yakalayabildi. Diğerleri hepsi başkent Tel-Aviv’e düştü / isabet etti. 

İran İslam Devrimi Muhafızları Ordusu, saldırıya “Sadık Vaat” Harekâtı adını verdi. 

(Kirecik radar üssü şimdilik tüm faaliyet şekli alanıyla orda dursun:)

Asıl bizim aklımızı kurcalayan başka bir soru var: cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen günlerde meclis konuşmasında açık şekilde dile getirdiği “İsrail Türkiye’ye saldıracak” söyleminine vurgu yapmak istiyorum. “İsrail Türkiyeye saldıracak mı? Veya ne zaman saldırır, buna cesaret eder mi? Saldırırsa Türkiye’nin meşru müdafaa hakkına istinaden nasıl bir harp sahası meydana gelir?  İsrail nerden-nasıl saldırıya geçer? Kara ordusu harekatı mı yapar, uçaklarla stratejik noktaları mı bombalar?” Vb bir çok senaryo -bir anda– Türk halkının kafasında canlanıverdi.  

Yukarıda ki soruların cevaplarına gitmeden önce şöyle bir pasaj geçebiliriz, ABD ve israilin Ortadoğu coğrafyasında konuşlanma, daha çok ikinci bir İsrail devleti kurmak istediklerini saklamıyorlar artık. 

Yahudi inanışında, Tevrat’ta geçen Arz’ı Mevd yani “vadedilmiş topraklar” denilen Nil ile Fırat nehirleri arasında kalan bölgeyi hegomanyası olarak gördükleri aşikar. 

Zaten İsrail bayrağı bu inanışı sembolize ediyor. Beyaz zemin üzerinde iki mavi çizgi ortasında Hz Davut’un mührü yer alır. Mavi çizgilerden biri Fırat olarak geçer diğer Nil nehri. Ortası vaat edilmiş topraklar anlamına gelir. 

1974 Kıbrıs barış harekatında dönemin iktidar ortağı MSP başkanı Necmettin Erbaban bizzat kendi eliyle KKTC’ya münhasır çizdiği bayrakla İsrail’e sert bir cevap veriyor. Beyaz zemin üzerine iki kırmızı çizgi ve ortasında ay yıldız. Anlamı: “Fırat ve Nil kan akmadıkça bizde bu bölgeyi size yar etmeyeceğiz” demektir. 

Bazı tarihsel genel bilgiler ardından gelelim asıl zurnanın zırt dediği yere. Kürecik israil ülkesi için hayati bir önem taşıyorsa; dolayısıyla Malatya ili’de Israil’in envanterinden kritik bir mahiyette sahip. Bunda hemfikiriz. Malatya israilin bölgesel operasyonlarında adeta bel kemiği olacak. İran’la olası bir savaşta  Malatya’daki üs’ün üstleneceği rolü düşünebiliyor musunuz? 

Özetle Malatya’sız bir İsrail-İran restleşmesi düşünülemez. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın net sözlerle dile getirdiği “İsrail Türkiye’ye saldıracak” tezi, tam olarak, Israil’in artık arz’ı-Mevd‘i harekete geçirmek üzere düğmeye bastığını teyit etti. Cumhurbaşkanımız bunu söyledi, o halde “karşılık olarak üssü kapatsana” regresyonu halkın yüksek sesle dillendirdiği başka bir gerçek. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan madem İsrail Türkiyeye saldıracağını söylüyorsa gerekeni yapıp yapmayacağı konusunda bazı adımlar atılacak mı? İlk adımın israil çıkarlarına hizmet eden ve böylesine stratejik, hayati önemi bulunan Kürecik üssünün kapatılması ile atılması doğal bir süreç olsa gerek.

Önümüzdeki günler israil-Türkiye ilişkilerinin nasıl bir tabloya evrieceği açısından farklı bir safhayla tanışacağımız muhtemel. 

Tüm bu salt reaksiyonlar dahilinde İsrail’in saldırganlık, işgal politikalarının altında yatan ana formül Ortadoğu’yu ABD ile birlikte yeniden dizayn etme çabası yatmaktadır. 

Burada amaç yeni ülkeler kurmak, bir çok ülkenin haritasını değiştirmek ve Ortadoğu bölgesinde ABD-İsrail gücünün daha da pekişeceği yeni-güçlü bir fraksiyon kurmaktır.

Bu nedenle Ortadoğu; yeniden 1. Dünya savaşı sonrası geçirdiği ateşli sıtma günlerine doğru sürülmeye çalışılıyor.  100 yıl önce süper güçler olarak İngiltere ve Fransa tarafından Ortadoğu dizayn edilmeye çalışıldı. Bugün iki başka süper güç İsrail ve ABD tarafından… 

Ortadoğu bölgesi açık bir bölge. Zengin petrol kaynaklarına sahip, İngiliz-Fransızlar tarafından cetvelle masa başında çizilmiş geniş koordinatlara sahip. Türkiye ve İran hariç dışarıdan yönetilmeye müsait ülkeler hepsi.

Asıl hedef burada iran ve Türkiye. 

Suudi’ler çoktan teslim olmuş bir ABD mandası konumunda, Irak zaten 3’e bölündü, Suriye Arap baharı ile yine 3 parça blok hale getirildi. Lübnan, Kuveyt, BAE, Katar, Bahreyn, Dubai vb uydu devletçikler yine bölgesel konjukturda ABD çizgisinde ülkelerdir. 

Erdoğan’ın israil Türkiye’ye saldıracak sözünün kaynağı tam olarak bölgenin yeniden dizayn aşamasına dikkat çekmek istediği bilinmeli. 

Buna ilaveten ABD’nin 26 Ocak 2005 – 20 Ocak 2009 tarihleri arasında Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Condoleezza Rice’ın 2003 yılında Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu günlede yazdığı bir makalede “Ortadoğu’da Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” şeklinde kullandığı ifadenin olgunlaşma safhasına gelmiş bulunuyoruz. 

Yani BOP (büyük Ortadoğu projesi) adım adım gerçekleştirilmektedir. 

Eski yapılar yıkılarak, yeni devletler ortaya çıkabilir. Olmaz demeyin olur. Bu süreç devam ederken içte ve dışta özellikle iran ve Türkiye konumlarını tekrar gözden geçirmesi gerekmekte. 

Şimdiki dünya devletlerinin %70 i yüz yıl önce olmadığına göre, Türkiye’nin bu şartlar altında Türkiye’nin kendine has, ayrıcalıklı ve dokunulmaz bir meşruiyeti vardır diyebilir miyiz? 

Irak ve Suriye nasıl Osmanlı bakiyesi ve meşruiyeti tartışmalı devletler ise Türkiye de şu an öyle bir konumdadır.

Malatya kürecik üssünün varlığını tartışmak Türkiye’nin meşrutiyetini konuşmak kadar değerli bir başlık.  

Madem israil saldıracak, devletin en tepesindeki yetkili bunu dile getiriyorsa üssün kapatılması neden gündemimizde yok mesela? 

Türkiye’nin artık biz dizayn programı dahilinde olduğunu bildiğimize göre Irak, Suriye, Libya, hatta Mısır ve Filistin, Lübnan ülkelerinin sınırlarının değişime ne kadar müsait olduğunu göz önünde bulundurursak ya yeni büyük bir dünya savaşına hazırlık olmalıyız yada Irak, Suriye, Lübnan konumunda kalmayı seçeceğiz. 

Irak ve Suriyenin sınırları nasıl İngilizler ve Fransızlar tarafından çizilmişse Türkiyenin sınırları da aynı devletler tarafından çizilmiştir.

Yaşanacak olaylar ve gelişmelerin şu anda varolan sınırların dışına taşacağı kuvvetle muhtemeldir, dünya düzeni ortadoğuyu tehlikeli ve bilinmezliklerle dolu bir bölge olarak bırakamaz, ortadoğu hem kendisi için hem de dünya için bir bela haline geldi.

Bölge 1.Dünya savaşı sonrası gibi bir halde olduğuna göre özellikle iran ve Türkiye aynı süreci bir daha yaşayacak demektir. 

Hatta Sevr ve Lozan öncesi bir sürecin benzeri koşulları yeniden yaşanabilir.

Sanırım her şeye hazırlıklı olmalıyız, hele de Malatya Kürecik radar üsünün pozisyonunu iyi ve net ayrıntılarla analiz ederek. Kapatmamız gerekiyorsa kapatmalıyız önce. Ardından İsrail’in Ortadoğu’daki politikalarını gözden geçirmeliyiz. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu