AsayişDünyaEkonomiGenelGündemMalatyaManşetSiyaset

Kayısı Ağaçtan indirildi, İslimlendi Buyrun Reklamı da Sizin!

Heyhat bir sezonun daha sonuna geldik. İl Tarım müdürlüğünün yayınladığı gerçeklerden uzak rekolte rakamlarına rağmen üretici yine ürününü kaldırmayı başardı. Kayısıyı bilen bilir, ne kadar çok teferruatlı ve de ağır bir iş kolu olduğunu…

Son günlerde Malatya’nın 13 ilçesi ile Elazığ Baskil ve Kahraman Maraş’ın Elbistan ilçeleri harıl harıl kayısı işi ile meşgul. Herkes bahçelerine çekildi. Memur, köylü, gurbettekiler dahi kayısı ağaçları altındalar. Kasa yüklü traktörler sabah erken saatlerde tarlalara akın ediyor, sergilere kayısılar dökülüyor, islimlerden sızan kükürt tadı genizleri yakıyor. Malatya denildi mi kayısı akla gelir ve coğrafyası geneli herhangi bir köy, mahalle, evin önünde kayısı hasadının yapıldığına mutlaka rastlarsınız. 

Yerel haberlerde bu konular genelde işlenmez, sosyal medyadan özellikle de Instagram üzerinden paylaşım yapan bir kaç fotoğraf harici pek fazla bir şey göremeniz mümkün değil. 

Diyarbakır, Mardin, Batman ve komşumuz Adıyaman’dan getirtilen işçilerle bir an önce ürün dalından alınarak depoya kaldırmak için herkes varıyla yoğuyla bu mevsimde canşırah bir mücadeleye girişir.  

Elbette zaman çok kısıtlı, kayısıyı dalından indirmek süresi ortalama 10 gündür. 10 gün içinde yaptın yaptın, yapmadınsa bir yıllık emek telef olmakla karşı karşıya kalır. O yüzdendir bu kısıtlı zaman zarfını çiftçi-üretici adeta kılı kırk yararak değerlendiremeye çalışır. Sabah 4’te başlayan mesai akşam karanlığı baş gösterene dek aynı yoğun performansta devam eder. 

Kayısı denildiğinde aklınıza bilakis hasat işlemi tek gelmesin. Bir yıl boyunca bir çocuğa bakar gibi verilen emekler söz konusu. Yaz sürgü budamasından tutun, sulamalar, (ki sulamalar elektrik enerjisi kullandığından oldukça maliyetli ve pahalı…) gübreleme, altını bir kaç kez sürme, sıraya giren kimyasal madde maruziyeti altında ilaçlamalar vs mevsimsel koşullarda, mevsimine göre yapılan diğer bakımlar silsilesi takip eder.

Tabi bu rutin işlemlerin hepsi Malatya geneli ortalama 7.5 milyon ağaç için tek tek yapıldığı geçerli bir durum. Nerde bir kayısı ağacı var ise aynı iş, bakım ve yoğun insan emeğine maruz kalması gerektiği zorunlu olduğunu biliriz. Şayet herhangi birinde bir aksama meydana gelirse ağacın hayata tutunma reaksiyonuna ters etki edeceğini üretici yine artı-eksi bilir. 

O halde üretici-çiftçi tüm büyük bir uyum içerisinde, bu zorlu barikatları kendi el emeği gücüyle aşmaya çalışır. Gübreyi borç harçta olsa bir şekilde satın alır ağaca atar, ilaçları daha çok yıllık veresiye alır, (herkesin babadan kalma bir ilaççısı vardır mutlaka…) işçiyi bulur getirir, yevmiyesi ne ise karşılayacaktır artık, mazot kullanır yıl boyu, ağaçlar ilaçlanır, yani bir avuç kuru kayısı üretimi tamamen devlet sübvanse desteklemesinden uzak insanların kendi maddi gücü ve el emeği ile ürettikleri, dahası dünyaya pazarlamaya kadar giden uzun ve meşakkatli bir mecranın vücut bulmuş halidir. 

Bir de 7.5 milyon ağaca sahip Malatya ilinin seçmiş bulunduğu mevcut siyasiler var. Bu siyasiler yıllardan beri çiftçinin üreticinin yanında yer almadıkları gibi üstelik tüccara yakın hareket ederler. Halbuki oy’u da üreticiden alırlar. Ters orantıyı görüyor musunuz? Ortada bilinen net bir danışıklı dövüş sanatı icra edilir. Tüccarla üretici arasında ise sürekli bir çekişme vardır çünkü. Tüccar ayak oyunlarıyla kayısıyı ucuza üreticinin elinden çıkarıp pahalıya satmak ister. Üretici ise tüccarın ayak oyunlarını öğrenmiş fakat mecbur, ne yapsın! Yanında onu destekleyecek hiç bir mekanizma yoktur. Okullar açılacak-çocuk-lar okula gidecek para lazım, İlaçcı “ürününü kaldırdın artık borcunu öde” diye sıkıştırır bir yandan çiftçiyi, bankadan alınan kredinin ödeme günü gelmiştir, çocuğu evlendirecektir veya, işçiye verilen paranın yerine altın borç alınmıştır hepsinin günü geldiğinden ve üreticinin kayısı ürününü satacağını veya bir bölümünü elden çıkarmaya mecbur olduğunu tüccar çok iyi bilir. 

Genelde tüccar kayısı ürününü satın alma stratejisini daha çok çiftçinin ödeme kartı dönemleri üzerine kurgular.

Tüm bu fırtınalar yaşanırken siyasiler asla görmezler, duymazlar, tanık olmazlar. Sanki kayısı vebalı gibi asla ağzına almazlar. Katti suretle üreticinin ne zorluklarla muhatap olduğunu, tüccar tarafından nasıl vakumlanmaya çalışıldığını, sinsi bir tuzağa çekildiğini, ürününe hiç yoktan ortak olmak istediğini, üreticinin sıkışık anını fırsata çeviren tüccarın  bunu gözeterek çiftçinin ürününü satmaya zorladığını veyahut fiyatlarla bu arz talep üzerinden oynandığı hakkında siyasetin ne bilgisi olur ne de alakası…

Peki ne zaman olur, her şey hazır olduğunda, bittiğinde, sular durulduğunda, ürün dalından depolara kaldırıldığında hele, dahası al sarı güzelim kayısılar raflara dizildiğinde bizimkiler ortaya çıkar ve başlarlar yaygaraya. Vay efendim Malatya kayısısı ile ünlü, şöyle, böyle deyip mangalda kül bırakmazlar. En önemlisi şu iş bitirme paketleri devreye girer ki sormayın. Bir bakan, bürokrata, vekile taktim edilirken tam verilen pozlar kayısı ve endamında bir bürokratik nezaket katarki görmenizi değil yaşamınızı isterim. 

Yani sadece işin reklam boyutuyla ilgilenen siyasilere o halde şöyle demeliyiz:  de buyrun sıra sizde… Dalından aldık, islimledik, patik yapıldı, güneşte özenle kurutuldu, depolara kaldırıldı her şey muazzam. Reklam sırası sizde. Şimdi arada sırada basına demeç verirken Malatya’nın kayısının ne kadar değerli, paha biçilmez olduğunu ez kaza bahsedersiniz vazife yerine getirilmiş olur. 

Bir de seçim dönemlerinde kayısı ile ilgili bir kaç vaadde bulundunuz mu yeme de yanında yat, bu halk alışmış bir kere. Hepsinin feraseti en başından kesilmiş. Merak etmeyin, kimse aykırı bir şey söylemeyecek kadar korkak ve de gerçeklerinden kopmuş, uçmuş gitmiş. 

Ha unutmadan, sakın ha tüccar ağalarınızın kalbini kıracak, devlet kayısı fiyatını belirleyecek gibi onları incitecek, ticaretine halel getirecek bir söylemde falan bulunursunuz. Dikkat edin, konuşurken, ne söyleyecekseniz önceden not edin hatta gözden geçirin bir kaç kere, ne olur ne olmaz. Bu bol rakamlı çark bir sekteye uğrarsa sonra demedi demeyin. Üretici mi? Boş verin onları. Köylü, çiftçi zaten onlar yapacaklar bir şekilde. , 

Yıllardır kayısı üretmek çiftçinin üreticinin belki de dünyanın en n zor meyvesine bu koşullarda üretimini gerçekleştiriyor. 

ABD Nebraska’da yüzbinlerce kök kayısı ekimi yapılıyor. Daha sonra bakımı ile başa çıkılamayınca hepsini söküp çıkarıyorlar. 

Dünyanın en zor meyvesini işlemek, üretmek hem zor, hem meziyet ister hem de derin bir deneyim ve emek. Özelikle pandemi ile birlikte dünyanın gıda’ya yöneldiğini düşünürsek kayısı her haliyle geleceği parlak bir endüstriyel ürün. Sahip çıkılmalı ve muhakkak desteklenmelidir mÇünkü kuru hali uzun yıllar saklama ve depolama gibi önemli bir özelliğe sahip. Malum zaman değişti, teknoloji ve yüksek standartlar dünya geneline dahil oldu. Ülkemiz ekonomik koşulları, yakıt, gübre ile tarımsal ilaç ortalama fiyat değerleri baza alındiında üretici ayakta kalmak için direniyor. 

Kıymetli siyasilerimiz, değerli büyüklerimiz, güzel abilerimiz şimdi size sorarım; “gerçekten ne zaman Malatya’nın en önemli katma değerine bir el uzatmayı düşünüyorsunuz? 2000… kaçta? 2050’de mi? 100 yıl daha mı geçmesi gerekecek, bu nasıl bir zihniyet? Bu rahatlık, neden bu duyarsızlık? Neden 50 bin ailenin tek gelir kapısı umurunuzda olmaz? Hem Malatya’nın başka neyi var, yarın öbür gün bu inşaat işi mutlaka tıkanacak! 

Bir de aklımıza gelmiyor değil hani, bu tüccarlar sizi tehdit mi ediyor yoksa? Kasetleriniz mi var ellerinde? Bir ticari ilişki meselesi mi? Hakkaten ya başka nasıl düşünmeliyiz yoksa? Böyle bir şey var ise söyleyin bilelim ona göre yazar çizeriz bari. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu