Köşe Yazıları

TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ’NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ-II

Geçen haftaki yazımızda eğitim sistemimizin, Milli Eğitimin Anayasası olarak kabul edilen 1739 sayılı Kanunun 2. Maddesinde belirtilen Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçlarını gerçekleştirmekten uzak olduğunu ifade ederek eğitimin amaç ve hedeflerini tekrar açıkça belirtmiş ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin bunu başarabileceği konusundaki endişelerimizi ifade etmiştik. 

Bu yazımızda da genel manada Maarif Modeli ile ilgili görüşlerimizi belirtmeye devam ederek önerilerimizi sunmak istiyorum.   

Eğitimde amaç ve hedefler belli olduğuna, yani eğitimden beklentiler açık seçik ortaya konulduğuna göre bunun stratejisinin, diğer bir ifade ile nasıl ve kiminle yapılacağının belirtilmesi gerekiyor. 

Burada “5N 1K” mottosu ile konuyu açacak olursak; Ne yapılacak? Niçin Yapılacak? Nerede, Ne Zaman, Nasıl Yapılacak? Ve “Kim Tarafından” Yapılacak? Sorularının cevabını vermek durumundayız. 

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”nin, eğitimin nasıl yapılacağının bir bölümünü karşılamaya yönelik olarak hazırlandığı ortadadır. Burada 5N, 1K’yı açtığımızda işin merkezinde yani 1K’nın karşılığı ÖĞRETMENİ görüyoruz… Öğretmen yeterli ve yetkin değilse 5N’nin anlamsızlığı ortadadır. O halde işe öğretmenden başlamak ya da müfredatla birlikte eş zamanlı olarak bu konuyu gündeme almak gerekir.

Konunun daha açık ve anlaşılır olması için eğitim eko sisteminde öğretmenin ve müfredatın yerinin tespit edilmesi önemlidir…

A- Öğretmenin ve Müfredatın Eğitim Eko Sistemindeki Yeri

Öğretmenin ve müfredatın eğitimdeki yerini Prof.Dr.J.Hattie’nin yaptığı bir araştırmanın sonucunu paylaşarak ortaya koyalım. 

Hattie, 15 yıla yakın süren araştırmasında, farklı ülkelerde yaklaşık 80 Milyon öğrenciye ulaşmış, 50 bin araştırma ve 800’den fazla meta analizini taramıştır. Bu araştırmanın, okullarda öğrenmeyi geliştirme konusunda faydalı yöntemleri bulmak için bugüne kadar yapılmış en büyük veriye dayalı araştırma niteliğini taşıdığı ifade edilmektedir.

Hattie Araştırmanın sonuçlarını rakamlarla ortaya koymuş ve “Öğrenci başarısında; %50 oranla genetik, %30 oranla öğretmen ve %20 diğer faktörler etkilidir.”(*)  sonucuna varmıştır. (Genetikten gelen %50’lik kısma yapabileceğiniz pek bir şey yok). Burada müfredatın da içinde olduğu “Diğer Faktörler” in (%20) içinde müfredatın payı %11-12 olarak ifade ediliyor… Dolayısıyla açıkça görülüyor ki öğrencilerin kalıcı öğrenmesine ve başarısına etki eden faktörler içerisinde en büyük pay/oran öğretmenlerdir.

Burada öğretmenle ilgili sonucun anlamı açıktır. Basit bir anlatımla bir yolculukta size rehberlik yapan rehberiniz gideceğiniz adresi bilmiyorsa sizi hedefinize ulaştıramaz. 

B- Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ve Öneriler

Modelin Ortak Metin bölümünü okudum… Burada belirtilen öğrenci profilini yetiştirmek için müfredat ne derece yeterli olacak tartışılır… Kaldı ki Modelin mesleki eğitim kısmı eksiktir. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganı ile yola çıkanlar yolda kaldılar… Meslek liselerini ihmal ederek hiçbir yere varılamayacağı ortadadır.

Bu sebeple müfredattan önce yapılacak ve topuma, öğrenciye doğrudan dokunacak konuları öncelik sırasına göre sıralamak gerekirse:

1- Öğretmen Eğitimi ve Yetiştirilmesi

Eğitimin temel bileşeni olan öğretmen öğrencinin rehberidir. Öğretmen bu rehberliğini aklın, bilimin ve içinde yaşadığı toplumun değerlerini esas alarak yapmaz/yapamaz ise sonuç hüsrandır. Müfredatları, kitapları, okulları dört dörtlük yapsanız bile sonuçta öğretmen sınıfın kapısını kapattığında bütün bunları anlamlı ya da anlamsız olarak değerlendirecek aktör öğretmendir. 

Son model aracınızı trafikte kullanması için ehliyeti olmayan bir kimseye vermezsiniz. Peki, yetkin olmayan öğretmene hangi veli çocuğunu teslim eder? Onun için öğretmeni ıskalayan her sistem sonuçta kaybedecektir.

Bu bağlamda öğretmenlikle ilgili olarak yapılması gerekenleri sıralamak gerekirse;

a) Eğitim fakültelerine kaynaklık etmek üzere 2014/2015 öğretim yılında kapatılan öğretmen liseleri, yatılı kısmı ile birlikte tekrar açılmalıdır.

b) Öğretmen liselerine ortaokul öğrencileri arasından seçilerek öğrenci alınmalıdır.

c) Öğretmen eğitimi ve yetiştirilmesinde; Bakanlıkça, mesleki bilgi, mesleki beceri ve tutum ve değer boyutunda 2005 yılında yürürlüğe konulan Öğretmenlik Mesleği Genel Yeterlikleri esas alınmalıdır. Ölçülebilir alt yeterliklerle birlikte eğitim fakültelerine gönderilen yeterlikler bağlamında öğretmen adaylarına hizmet öncesinde bu yeterliklerin kazandırılması sağlanmalıdır.

d) YÖK-MEB işbirliği ile “Öğretmen Yeterlikleri” dikkate alınarak öğretmen yetiştiren kurumların öğretim programları gözden geçirilmeli, uygulama/staj vb. konularla ilgili gerekli önlemler alınmalıdır.

.

2- Eğitimde Yapısal Boyutta Yapılacak Düzenlemeler 

a) 12 yıllık zorunlu eğitim ve eğitimde 4’lü sistem sorgulanmalıdır.

b) Ortaöğretimde mesleki alana ilişkin program çeşitliliği artırılmalıdır. Üniversiteler de bu çeşitliliği esas alarak meslek lisesi öğrencilerine açılmalıdır. 

c) Ortaöğretimdeki programlar esas alınarak üniversite giriş sınavları yeniden düzenlenmeli. Bu bağlamda her program türünün üniversite giriş sınavı farklı olmalı ve mesleki anlamda sınav çeşitlendirilmelidir. Dolayısıyla sağlık programı mezunları tıp fakültesine, endüstri meslek programı mezunları mühendislik fakültesine, sosyal bilimler programı mezunları hukuk fakültesine, açılacak öğretmen liselerinden eğitim fakültelerine vb. girişte avantaj sağlanmalıdır.

d) Üniversiteler ortaöğretimdeki mesleki eğitimin derinlemesine bilgi verildiği eğitim kurumları olarak yeniden organize edilmelidir. Bugün meslek liselerini ikinci plana iten tek düze sınav sisteminden vaz geçilmelidir.

e) Sınıfta kalma ve devamsızlık konusu yeniden değerlendirilmelidir.

f) Sanal medyanın özellikle genç kuşağın hayatındaki ağırlığı dikkate alınarak bu alan kontrol altına alınmalı ve eğitim müfredatını destekleyen bir formatta sunulmalıdır.

g) Öğrencinin ilgi ve yeteneğine göre ortaokul yıllarında gerekli yönlendirme yapılmalıdır. Bu manada sağlıklı tutulacak öğrenci dosyası ve veli/öğrenci/öğretmen diyaloğu yol gösterici olmalıdır. 

h) İlerleyen yıllarda da geçişlerin kriterleri belirlenmeli, öğrencinin ilgisi ve göstereceği performans dikkate alınarak programlar arası geçişlere de sistem açık olmalıdır.

Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu takip eden yıllarda; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eğitim amaçlı yurtdışına gönderilen öğrencilere, “Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.”Cümlesinin gereğini yapanları saygı ile anarken, Maarif Modeli’nin uygulanması ile bugün gençlerin büyük bir ekseriyetinin (% 70’ler civarında) arkasına bakmadan yurtdışında yaşamak isteyenlerin yetiştiği eğitim iklimini ne derece değiştireceği merak konusudur…

Burada Milli Eğitim Bakanlığı olarak, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne; başta öğretmen olmak üzere, eğitim yöneticisi ve de ders araç gerecinizle ne kadar hazırsınız sorusunu da sorarak yazımızı bitirmiş olalım…

Not: Geçen haftaki yazımızın başlığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli olması gerekirken sehven Türkiye Yüzyılı Müfredat Modeli olarak yazılmıştır. Özür dilerim.

_________________

(*) http://ogrenmeyoldasi.weebly.com/kayhan-karl305-blog/retmenin-renci-baarsna-katks-nedir

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu