DünyaGenelGündemKöşe YazılarıMalatyaSiyaset

TÜM MALATYA’YA BİR TEKLİFİM VAR

Yine geldik aynı soruyu sormakla başbaşa kalmaya. Tersinden soruyoruz olmuyor, direk soruyoruz olmuyor, hiç sormuyoruz yine olmuyor.  Kendi kendimize söylenip durduğumuz, “şehirde bir şeyler eksik, toplum yok sayılıyor, neden şehir baştan imar edilirken insanların düşünceleri önemsenmiyor? Asıl burada yaşayacak kitlenin duygu ve düşünceleri neden bu kadar itibarsız?” sorularının tekrarı. 

Belediye içindeki iç kavgalar, rant paylaşımının doğurduğu kargaşa, Motaş’taki yolsuzluk iddiaları, MASKİ’deki skandallar, ESENLİK’in bir rant üssü haline getirilmesi, Sami başkanın bir türlü kuramadığı ekip ve zayıf bir yönetim topyekün Malatya’nın önünü tıkamış durumda. 

Siyaset kendi arasında sürekli çatışma içerisinde. İl kongresine gidilirken yine bir birliktelik sağlanmış değil. Mevcut il başkanı Namık Gören’i göndermek isteyenler kapalı kapılar arkasında ısrarla, amansızca kulis çalışmalarını sürdürüyor. Yerine şeker meselesinden sabıka yemiş eski vekil Hakan Kahtalı’yı terfi etmeyi planlıyor. Yahu bir kere ayıp. Mv İhsan Koca Gören’e destek verirken, Mv. Bülent Tüfekçi, Abdurahman Babacan, İnanç Siraç Ölmeztoprak başka bir arayışta. Bir türlü tek bir kararda birleşemedi bizimkiler. 

Diğer yandan ilçeleri kimse konuşmuyor mesela, ilçe başkanları yönetimleri adeta küçük birer krallık. İl yönetiminin ve milletvekillerinin ilçe yönetimlerine gücünün yetmediği ortada. AK Partide “değişim-dönüşüm” söyleminin bir kurgudan ibaret olduğunu ilçe yönetim ve başkanlarına dokunamadıklarından anlıyoruz. Bugünün ilçe başkanları kimse yarında aynı kişiler olacak, yarınkiler diğer dönemde…

Maalesef Ak parti kolektif güçlülerin partisi haline geldi. 

Kamyonlar sokaklarda serseri mayınlardan farksız. Üçüncü kış mevsimi kapıya dayandı, konteynırlarda herkes sanki evli-mutlu-huzurlu ambiyansı dikte ediliyor. Üst yöneticiler altları mobinglerle dizayn etme gayretinde. Var olan TOKİ konutlarının sorunları bir türlü bitmek bilmedi. Şehir maalesef insafsız bir klikin elinde can çekişiyor. 

Söğütlü Cami’yi bile mundar ettiler. Gitti geldi-gitti geldi en son –emekliler parkında– konuşlandı. Kendi öz vatanına ne olmuştu ki, resmen sürgün ettiler yılların köklü camisini yerinden-yurdundan. Ahanda yazıyorum şuraya, gün gelecek camiyi adresinden taşıma operasyonuna dahil olan herkes vicdan azabı çekecek . Ne varki son pişmanlık fayda vermez. 

Neyse artık, “olan oldu-giden gitti” demek çaresizliğinde debelenmeyelim.

Tüm bu (-)anti regresyonlar mukabilinde yinede bir teklifim var sizlere. Kimliğinde “Malatya” yazan, aidiyet duygusu hisseden, bu şehrin ekmeğini katığını az yemiş herkese… Son derece iyi niyetli, samimi, dürüst bir teklif. 

Henüz geç kalmış sayılmayız, zamanı varken geliniz bu hatadan geri dönelim. Orijinal toplumun sesine kulak verin az, asıl sokak ne diyor, neler istiyor insanlarımız, onların düşünce dünyalarını aralamak neden bu kadar korkutuyor sizleri? Hikayesi  nedir-nelerdir gelin, nasıl bir dünya tasavvur ediyorlar kulak vermeliyiz bugün. 

Onların hayallerini görmezden gelmek insanlık dışı bir duyarsızlıktır. 

İl başkanı, iki ilçe belediye başkanları, milletvekillerimiz, şehrin yetiştirdiği bilimum mimarlar, sahadaki mühendisler, STK’larımız, sanatkarlar, kanaat önderleri, gazeteciler, muhtarlar ve vatandaşlarımız sözlerim sizlere. 

Bakın çok hasaas ve dönülmez bir sürecin tam ortasındayız. Tünelden sonra son çıkış derler ya öyle. Doğduğumuz, büyüdüğümüz ve yaşadığımız şehir Malatya % 80’i neredeyse yeniden yapılandırılma aşamasında. Görüldüğü üzere standart TOKİ 5-6 katlı binaları ile donatılacak. Başka plan olmadığı gibi alternatifte yok. Hiç bir cazibesel yönü bulunmayan, estetik ve kültürsel kodlarımızdan uzak konsept şehrin dört bir yanına saçılacak. Yarın öbür gün geriye tek tip ve komin sisteminden kalma sofistike beton yığınları şehrin genetiğini muazzam bir çarpık tabloya dönüştüreceğinden, ucube-düzensiz-sevimsiz- al benili yönünü olmayan bir şehir olacağı elzem bir durum. 

Şunu söylemeye çalışıyoruz. Gerçekten henüz zamanımız var, daha işin başındayken alternatif planlar mutlaka olmalıdır diyoruz. Bu şehrin yetiştirdiği mimarların muhakkak elinde hazır ve sunmak istedikleri projeler vardır. 

Hayır, Toki’ye teslim olup tüm realitelere, tekliflere kulaklarımızı tıkayıp, sırt dönmek daha mantıklı ve işimize geliyor. Ve bunun adına da siyaset diyorsanız yanılıyorsunuz. Geleceğimize ve bu şehrin hafızasına ihanet sayıldığını dilerim unutmazsınız. 

Tek bir plana bağlı ilerlemek ölümcül bir hata sayılır. 

Mesela ABD’den neyimiz eksik bizim? Yeni bir Florida neden inşa etmeyelim?  Yada Kuzey Karolina… iki veya üç katlı bahçeli, otoparkı hatta çocuk alanına kadar müstakil yapılar bu kıritik minvalde neden değerlendirilmiyor? Missouri, Nebraska yada Ohio… Hani filmlerde görmüşsünüz; iki veya üç katlı bahçeli, yol kenarlarına sıralanmış villamsı yaşam alanları. 

Genelde ABD’den örnek verdim ama en kötü ihtimal Konya örneği şurda duruyor. Gidin gezin görün. En azından sokaklar geniş, rahat ve şehir birbiri içine sıkıştırılmamış. Topyekün blok şehir kütlesi bağımsız bir model şeklinde dağılmış çevresine. 

Belki bir kaç yüz yıl boyunca şehre bir daha  el değmeyecektir. Çocuklarımız, torunlarımız dahi göremeyecekler bunu. Fırsat bu fırsat. Bir daha yıkıp yeniden yapamayacağız. Takım elbise değilki paçasını daraltıp genişletelim. Bakın; çok, çok, çok önemli bir satıhtayız. Oraya biraz Toki, yan tarafa biraz, boş bulduğun her yere hemen standart Toki tabutsal 2+1, 3+1’leri dikmek insanların hayallerine açıktan tecavüz etmek anlamına gelir

Yüzyılın ve global çağın, teknolojinin, dünyadaki değişim metotlarını yok saymaya kalkışmak geri tarafta tek tip bir formatı ısrarla dayatmak geleceğin tüm modern normlarını ıskalamak değil midir? 

ABD, Konya benim kendi tezim şimdilik, gerekirse bir heyet tahsis edilir farklı ülkelerde değişik pilot modeller üzerinde çalışmalar yapılır. Mesela Avrupa hatta uzak Doğuda dahi bir çok örnekler değerlendirilme altına alınarak değişik seçeneklere öncelik verilmelidir. 

Kabul edilen şablon ise kamuoyuna arz edilerek yine toplumun rızası, beklentisini karşılar mı, eksi-artıları tartışıldıktan sonra, şayet olumlu cevap alınırsa imalat aşamasına geçilir. 

Yok, halkımızın hiç bir şeyden haberi olmasın diyorsanız, en iyisini biz biliriz, ne düşündükleri kimsenin umrunda değil gibi bencil duygulara kapılırsanız, ki şu şartlarda öyle… o vakit stratejik ciddi hata vereceksiniz. Çarşı ortada, ilk binalar fiyasko. İlk göze çarpan hapishane inşa ediliyor görüntüsü. Toplumun neler olup bittiğiniz bilmeye hakkı var. Kimse bir şey bilmiyor. Rezerv alanı denilen şeyin bile ne anlama geldiğini kimse bilmiyor, tek bildikleri Toki bina oportünist formatı. Onlarında nereye, nasıl, ne zaman (5N1K) soruları hepsi havada. 

Saydığım şeylerin “illeri demokrasi ülkelerinde olur ancak” dediğinizi duyar gibiyim…

Doğru!

Malatyalı olmayan, kültürünü bilmeyen birine bir plan çizdirdiler, “Malatya’nın kaderi bu!” dediler.

Sıtmayı gösterip ateşe razı etmek” anlamına gelen ‘işte depremde evleriniz yıkıldı, bu neyinize yetmiyor sizin hanzolar…’ dayatması düşük profilli siyasilerin, ucuz politik bir aklın, popülist bir gösteri, kalitesiz bir yönetimin ilgisiz ilgası olur ancak. 

Bir daha söylüyoruz. Heniz geç değil, zararın neresinden dönerseniz kardır. Hiç bir şey bitmiş değil. İnanın bu değişim için daha çok zamanımız var. TOKİ patentli kare binalar ve düz çatılı, genelde iki renk yapılar günümüz yaşam ölçütlerine cevap vermeyen demode bir tarz. 

İkizce’nin hali ortada, mekanik ruhsuz bir üs inşa esilmiş gibi duruyor. Gelincik tepe halen eksikliklerle boğuşuyor. Diğer adresler de farklı değil. Deprem sebebiyle tam tamına şehir merkezine 70 bin Toki konutu yapılacak. Bunların  hepsi tek tip bir tasarım şeklinde olacağı kuşkusuz…

Malatya’yı Toki’ye boğacaklar.

Oysa Malatya arsa stokları geniş, iki ve üç katlı köy-kent (ikisi bir arada) tarzı villa projeleri depremzedelere daha konforlu, güvenli bir gelecek sunacağının altını çizmek istiyoruz. 

Ayrıca tasarım , peyzaj, iç mimari desenlerine özenle yerleştirilmiş Selçuklu, Osmanlı motifleri, geleneksel Türk çizgileri imtiyazından da kopmamış, modern fakat Türk yaşam biçimine cevap verecek yeni bir şehir konsepti yapmaktan neden bu kadar korkuyorsunuz? Bölgede örnek oluşturacak, hatta başka şehirlere ilham kaynağı teşkil edecek bambaşka bir vizyon hazırlamaktan bu kadar aciz olamazsınız!

Sami başkan 7 ay oldu ortada ful yok yumurta yok. Malatya potansiyeli gittikçe küçülüyor. Zaman denilen kavram aleyhimize işlemekte. Otoriter bir başkan sıfatı yerine çaresizliği kamuoyunun önüne getiren, ardından da  deprem endişesini görmezden gelme kampanyasında diretmenizin durması gerekiyor artık.

Ayrıca, biraz kurcalarsanız her bölgenin-şehrin kendine göre bir vaat edilmiş veya tarih içinde kendi halkına vaat ettiği bir şekli  vardır. Kimi topraklarından olacak, kimi insanlarından , kimi eski tarihi ilminden feyiz alır. Herkesin küçük ya da büyük bir hayali vardır. Bilhassa da bugün geri kalmış olduğu için geçmişiyle, acısıyla  yaşayan bu insanların hikayesini güzelleştirmeye hakkı olduğunu savunanlardanım. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu